Ergenekon'da gerginlik
Ergenekon davasının tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese arasında gerginlik yaşanırken, Osman Yıldırım da Perinçek'in sözlerine tepki gösterdi.
cumhuriyet.com.trDanıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin dava ile birleştirilen birinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Osman Yıldırım, ''Ümit Sayın'ın örgütten kopup devletin yanında yer almasını takdirle karşılıyorum'' dedi.İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, çapraz sorgusuna devam edilen Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine atılan bombaları Ataşehir'deki bir villada, Muzaffer Tekin'den aldığı iddialarına ilişkin Tekin'in ayrıntılı sorularına zaman zaman sinirlenerek cevap verdi.
Yıldırım, bu sorulara daha önce cevap verdiğini ve ''Muzaffer Tekin'in bu sorularla mı kendini aklamaya çalıştığını'' söyledi.
Tekin, Yıldırım'ın Alpaslan Aslan ile Dudullu'da Güllüoğlu Pastahanesi'nde buluştuğunu ileri sürdüğünü kaydederek, Yıldırım'a, Alpaslan Aslan ile ne zaman buluştuğunun sorulmasını istedi.
Yıldırım, ne zaman buluştuğunu hatırlamadığını ifade ederek, ''Pastahanenin kamera görüntüleri vardır. Çok isteniyorsa bu oradan öğrenilebilir'' dedi.
Yıldırım, Danıştay'a yapılan saldırıyla bir ilişkisinin bulunmadığını, kendisinin Cumhuriyet gazetesi olayı ile ilgisinin olduğunu tekrarladı.
Yıldırım, Tekin'in ''Bombaları alırken kendisine talimat verilmiş mi?'' şeklindeki sorusuna, ''Bana kimse talimat veremez, bağımsızım'' dedi. Yıldırım, bombaları aldığı iddia edilen Ataşehir'deki evde de 5 dakika kadar kaldığını ifade etti.
Muzaffer Tekin'in ''Cumhuriyet gazetesinin ortaklarının benimle ilgili mi problemleri var, yoksa kendi aralarında problemleri mi var. Ben Cumhuriyet gazetesinden kimseyi tanımıyorum'' demesi üzerine Yıldırım, gazetenin ortakları arasında problem olduğunu, Tekin ile Cumhuriyet gazetesinin ortakları arasında problem olduğunu düşünmediğini kaydetti.
Tekin, Yıldırım'a ''12 Mart 2008 tarihli ifadenizde bombaların benim tarafımdan verildiğini söylediniz. 1 Nisan 2008 tarihli ifadenizde de bombaları Veli Küçük'ten aldığınızı söylediniz. Arada bir çelişki var'' dedi.
Yıldırım da daha önceki ifadesinde bunu düzelttiğini belirterek, bunun kayıtlara yanlış geçirildiğini anlattı. Yıldırım, işi Veli Küçük'ten, bombaları da Tekin'den aldığını söylediğini hatırlattı.
"Ölsün o da ölsün"
Tekin tarafından Cumhuriyet gazetesine bomba atılmasına karşılık verilecek olan 500 bin doları ne zaman almak için anlaştığının ve avans ya da senet alıp almadığının sorulması üzerine Yıldırım, ''Parayı meseleden sonra alacaktım. Söz yeterlidir'' diye cevap verdi.
Sorgusunda Yıldırım, dün ifadesi alınan Ümit Sayın'ı takdir ettiğini ve Ümit Sayın'ın zeki bir insan olduğunu kaydederek, "Örgütten kopup devletin yanında yer almasını takdirle karşılıyorum'' dedi.
Yıldırım, Doğu Perinçek'in Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıya ilişkin ifadesinin geri çekmesini söylediğini ileri sürdü. Bunun üzerine, Doğu Perinçek, ''Bunlar yalan'' diye bağırdı.
Tekin'in ''El bombalarının tek parça mı, toplu halde mi, nasıl verildiği'' şeklindeki sorusuna Yıldırım, bu konuyu daha önce açıkladığını söyledi.
Yıldırım, Muzaffer Tekin'in bu konuda profesyonel olduğunu belirtmesi üzerine Tekin, ''Hiçbir asker başlık kısmı monte edilmiş bomba taşımaz. Gövde, fünye ayrı taşınır'' diye konuştu. Yıldırım, soru üzerine de bombaları kullanmayı kendisinin öğrendiğini anlattı.
Yıldırım'ın daha önceden bir holdingin bahçesine atılan ve patlamadığını söylediği bombaların pimini takarak Cumhuriyet gazetesine attırdığı şeklindeki ifadesini hatırlatan Tekin, ''Patlamayan bombaya pim nasıl takılır. Bomba atılınca maşa, fünye, gövde bir tarafa gider. Bu profesyonellik, cesaret ister. Orduda pim çek, bomba at eğitimi vardır da pim tak, bomba at eğitimi yoktur. Bu eğitimi biliyor mu? Uzmanlık gösterir bu'' dedi.
Yıldırım da bunun bir cesaret işi olduğunu belirtti. Tekin, ''Kendisi cesaretli olabilir ama o yanındakilere attırıyor bombaları'' demesi üzerine Yıldırım, ''Ölsün, o da ölsün'' dedi.
Tekin, Yıldırım'ın sorularına cevap verirken ''sen'' diye hitap etmesine tepki göstererek, ''Mahkeme aracılığıyla cevap versin başkanım. Ben mahkemenin aracılığıyla soru yöneltiyorum'' diye konuştu.
Yıldırım, başka bir soru üzerine, Cumhuriyet gazetesine bomba atılırken başörtüsünün de atılması yönünde bir talimatı olmadığını ifade ederek, ''Bu Alparslan Arslan'ın çıkarttığı bir meseledir. Alparslan tetikçiden öte bir şey değildir. Başörtüsü Alparslan'ın isteği doğrultusunda konuldu. Demek ki efendileri hedef saptırmak için öyle uygun görmüşler'' şeklinde konuştu.
Tekin, Yıldırım'ın el bombalarını 1 Mayıs tarihinde Ataşehir'deki evden aldığını söylediğini belirterek, bombayı ertesi gün akşam gazeteye attırdığını söylediğini kaydetti. Tekin, bu ifadeye göre el bombasının 2 Mayıs tarihinde atılmış olacağını söyledi.
Bu arada, tutuklu sanıklardan İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese'ye hitaben, ''Osman bey diyorsunuz. Başkanım neredeyse Sultan Osman diye yazacaksınız. Bari Osman Gazi yapın'' diyerek tepki gösterdi. Perinçek, ardından duruşma salonundan ayrıldı.
Hasan Hüseyin Özese, ''Ben herkese aynı şekilde hitap ediyorum'' dedi. Yıldırım da Perinçek'in bu sözlerine tepki göstererek, ''Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti sizinle mi uğraşacak'' diye bağırdı.
Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine yönelik saldırılara ilişkin davayla birleştirilen birinci Ergenekon davasının tutuklu sanığı Osman Yıldırım, Alparslan Arslan'ın Danıştay saldırısını yapacağını bilmediğini tekrarladı.
Yıldırım, Muzaffer Tekin'in, Ataşehir'deki toplantının kaydının bulunup bulunmadığını sorması ve eğer varsa bu kasetin mahkeme heyetine sunulmasını talep etmesi üzerine, ''Buna cevap vermek istemiyorum. Geçmişten kalma birçok görüntü var. Bunları çıkarmanın zamanı gelecektir'' dedi.
Tekin ise Yıldırım'da kendisiyle ilgili ne kaset varsa mahkeme heyetine sunması gerektiğini söyledi. Muzaffer Tekin'in, istihbarat elemanı olup olmadığını sorması üzerine de Yıldırım, istihbarat elemanı olmadığını belirterek, ''Devletimi çok seviyorum. Vatanseverliğim herkesten çoktur'' dedi.
Yıldırım, sorgusunda, Danıştaya yapılan saldırıdan haberi olmadığını ifade ederek, şöyle konuştu:
''Alparslan Arslan, onunla yaptığım kavgalardan dolayı önüme gazete kupürlerini çıkardı. 'Benim işim bunlarla' dedi. 'Suikast yapacağım' diye bir beyanı yok. Sadece 'işim var' dedi. 'İşim var' derken ben şunu anladım: Camlarını çerçevelerini mi kıracak, protesto mu edecek? Aklıma gelen buydu. Niye ihbarda bulunmadığıma gelince, Cumhuriyet gazetesi olayına bulaşmışım. Bu yaşıma kadar hiçbir arkadaşımı ihbar etmedim. Haftalarca, günlerce işkence gördüm, aylarca cezaevlerinde iyileşemedim ama kimsenin adını vermedim. İhbarcılık insana kendisini aşağılanmış gibi hissettiriyor. Ben Alparslan Arslan'ın Danıştay saldırısını yapacağını bilmiyordum.''
Muzaffer Tekin'in, Cumhuriyet gazetesi'ne atılan 3. bomba olayında yer alıp almadığını sorduğu Yıldırım, yer almadığını belirterek, ''Ben 3. bombanın atıldığını gece haberlerden duydum. Bu olay öncesi onlardan ayrılmıştım. Taksiyle Üsküdar'a geçtiğim gişe kayıtlarından bakılabilir'' diye konuştu.
Tekin, ''Yıldırım'ın taksiyle ayrıldığını söylemesine rağmen baz istasyonu kayıtlarında aynı yerde olduğu görülüyor'' dedi.
Yıldırım'ın taksiye bindiğini tekrarlaması üzerine mahkeme heyetine başkanlık yapan üye hakim Hasan Hüseyin Özese, ''Taksiye binip aynı yöne mi gittiniz?'' diye sordu.
Bunun üzerine İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek, Özese'ye ''Böyle soru sorulmaz, dayanışma halindesiniz'' dedi.
Muzaffer Tekin'in, ''Yıldırım, Alparslan Arslan'ın kafasına koyduğunu yapan biri olduğunu söylüyor. Böyle bir cinayet işliyor ve 4 kişi aynı oteldeler. Bu olaydan dolayı Yıldırım da sorumlu tutulacak. Bunu bilmesine rağmen neden oteli terk etmedi?'' sorusuna karşılık Yıldırım, ''Ben Alparslan Arslan'ın bu saldırıyı yapacağından haberim olmadığını yüzlerce kez söyledim. Bilsem, o gece oteli terk ederdim. Başka şehre giderdim ya da ihbar etmesem bile gider bir polisle tartışır, kendimi nezarethaneye attırırdım. Kendi güvenliğimi böyle sağlardım'' diye konuştu.
Gizli tanık 9
Muzaffer Tekin, Danıştay saldırısı sonrasında Osman Yıldırım ve Esen Türkyılmaz arasında geçen bir telefon görüşmesini içeren CD'yi mahkeme heyetine sunarak, dinlenilmesini talep etti.
Telefon kaydının dinlenilmesinden sonra Tekin, Yıldırım'ın Alparslan Arslan için ''Allah'ın askeri'' ifadesini kullandığını ve Sinan Berber'e gönderdiği bir mesajda da bu kelimeleri sarf ettiğini belirterek, bunun bir tesadüf olup olmadığını ve neden böyle hitap ettiğini sordu.
Yıldırım, ''Bu kelimeyi ben televizyonda duydum. Yazılı ve sözlü savunmamda bağıra bağıra Danıştaya yapılan saldırıyı kınadım. Bu saldırıyı yapanlar şerefsizdir. Burada adalet sağlansa bile onlardan, yattığım her gün için can alacağım. Akılları varsa ben çıkmadan beni imha ederler'' diye bağırdı.
Mahkeme heyetine başkanlık yapan Özese, Yıldırım'a müdahale ederek, ''Kimseyi tehdit edemezsin'' dedi. Muzaffer Tekin de ''Burada tiyatro oynanmıyor'' ifadesini kullandı.
Hem gizli tanık 9'un, hem de Osman Yıldırım'ın, Cumhuriyet gazetesine iki bombayı kendilerinin attırdığını belirttiğini ifade eden Tekin, Yıldırım'a bombaları kendisinin mi yoksa gizli tanığın mı attırdığı sorularak, hangisinin yalan söylediğinin belirlenmesini istedi.
Özese de sabah mahkemeyi açarken dile getirdiği, gizli tanık 9'un kimliğinin açığa çıkarılması yönünde soru sorulmaması talebini yineledi.
İşçi Partisi Genel Başkanı Perinçek, ''Burada tiyatro oynanmıyor'' diye bağırırken, Yıldırım ise ''Cumhuriyet gazetesine iki bombayı ben attırdım'' dedi.
Daha sonra tutuklu sanık Oktay Yıldırım, Osman Yıldırım'a sorular yöneltti. Oktay Yıldırım, Osman Yıldırım'ın Ankara'daki ifadelerinde savcıların dikkatini çekmek için hayali suç yarattığını söylediğini hatırlatarak, ''Bu mahkemede de böyle hayali bir suç yarattınız mı?'' diye sordu.
Osman Yıldırım ise böyle bir beyanı bulunmadığını kaydederek, ''Cumhuriyet'e karşı suç işleyenlerin suçunu üstüme yıkamazsınız'' dedi.
Oktay Yıldırım, ''Osman Yıldırım, Cumhuriyet gazetesine atılan iki bombanın daha önce bir holdinge atıldığını, patlamadığı için bombaları geri aldığını ve daha sonra bu bombaları Cumhuriyet gazetesine attırdığını beyan etmiş. Yıldırım bu bombaları nereden almıştır?'' diye sordu.
Osman Yıldırım ise bunların Cumhuriyet gazetesine atılanların dışında başka bombalar olduğunu ifade ederek, ''Bu sis bombasıdır. Askerden gelirken getirdim. Sizin verdikleriniz parça tesirlidir. Holdinge attırdığım gri metal düz renklidir. Holding olayı ile ilgili olarak burada konuşmak istemiyorum. O suçtan yargılandığım zaman gerekenleri söyleyeceğim'' şeklinde konuştu.
"Aklanarak çıkacağız"
Birinci Ergenekon davasının tutuklu sanıklarından İşçi Partisi (İP) Genel Başkanı Doğu Perinçek, cezaevinden aklanarak çıkacaklarını savunarak, ''Mahkeme heyetinin tarafsız olmadığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır'' dedi.
Duruşmada çapraz sorgusuna devam edilen Osman Yıldırım, verilen aranın ardından tekrar sanık kürsüsüne çağrıldı. Ancak Doğu Perinçek söz istediği için Yıldırım tekrar yerine alındı.
Perinçek, ''bugün burada mahkeme heyetine başkanlık yapan hakim Hasan Hüseyin Özese tarafından Türk yargısına, Cumhuriyete, Türk milletine, Türk halkına, Atatürk'e karşı psikolojik savaş yürütüldüğünü'' ileri sürerek, Atatürk'e alçakça, sözlü hakarette bulunduğu için hüküm giyen Osman Yıldırım'a ''Osman bey'' diye hitap edildiğini kaydetti.
Osman Yıldırım'ın, savcıların ''Osmanı'', hakimlerin ise ''Osman beyi'' olduğunu ifade eden Perinçek, ''Danıştay'a saldırıdan hüküm giymiş, kız kardeşini öldürmüş, öz yeğenini pazarlamaktan, fuhuştan hüküm giymiş kişiye 'Osman bey' denilmiştir'' ifadesini kullandı.
Bu sırada Osman Yıldırım, Perinçek'in söylediklerine küfür ederek tepki gösterdi. Yıldırım, ağzı jandarmalar tarafından kapatılarak salondan dışarı çıkarıldı. Sanık Osman Yıldırım'ın avukatı Murat Eke ise bu davanın henüz bitmediğini, devam ettiğini belirterek, itiraz etmek istedi.
Konuşmasına devam eden Perinçek, ''Hepsini siliyorum. Atatürk'e hakaret etmiş bir kişiye sabahtan akşama kadar 'Osman bey', 'Osman bey' denmiştir. Burada devamlı ona kuvvet verilerek, rahatlatılmak istenmiştir. Böyle bir şey olabilir mi? Böyle bir hakim olabilir mi? Atatürk devrimlerinin yanında olmayan bir savcı olabilir mi?'' diye konuştu.
Mahkeme Başkanı Hasan Hüseyin Özese ise ''Biz herkese aynı şekilde hitap ediyoruz'' dedi. Bunun üzerine Perinçek, ''Siz bize 'bey' diyerek kişiliğimize bir şey katamazsınız. Gidin Yargıtayın koridorlarında dolaşın bakalım. Ben Atatürk'e hakaret eden birine 'Osman bey' dedim diye dolaşabilecek misiniz? Boyunuzu göreyim. Mahkeme heyetinin tarafsız olmadığı bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmıştır. Türk adaletini tiyatroya çevirdiniz. Üye hakim Sedat Sami Haşıloğlu, çapraz sorguda gizli tanık ile ilgili Osman Yıldırım'a 8 soru sorarak kimliğini açığa vurdu'' şeklinde konuştu.
''Bu tertibin içinde olan herkes perişan olacak"
Bu arada hakim Sedat Sami Haşıloğlu konuşmasına müdahale etmek isteyince Perinçek, ''Bakın hakim değil. Dinlemiyor. Burada tiyatro mu oynanıyor'' dedi.
Gizli tanık 9'un bombayı Oktay Yıldırım'dan aldığını, Osman Yıldırım'ın ise bombaları Muzaffer Tekin'den aldığını söylediğini dile getiren Perinçek, şunları kaydetti:
''Siz gizli tanık 9 ile Osman Yıldırım'ın ayrı adam olduğunu ileri sürerek, bir tiyatro oynatırsanız burada maddi gerçeğe ulaşılamaz, savunma yapılamaz. Bu tiyatroya son vermemeniz, gizli bir tertibin içinde olduğunuzu gösterir. Bu suçtur. Bir insan hem sanık, hem gizli tanık olamaz. Buna hukuk denemez.
Burada tarafsızlığınızı yitirmişsinizdir. Bu peydahlanan gizli tanık diye oradan buradan uydurulmuş adamlara açıkça yardım ediyorsunuz. Siz onun avukatı mısınız? Perişan olacaksınız. Bu tertibin içinde olan herkes perişan olacak. Bu tertip yıkılmıştır. Biz buradan aklanarak, aslanlar gibi kahraman olarak çıkacağız. Bu tertibin içinde olanlar yargılanacak. Sizin burada her yaptığınız iş Tuncay Güney'e benziyor. Siz Tuncay Güney'e layık yargıçlarsınız. Kesinlikle yargılanacaksınız. Bir sene sonra bu fotoğrafa ben iftiharla, siz mahcup olarak bakacaksınız.''
Hakim Özese'nin önüne gelen evrakları incelemeden, bakmadan imza attığını iddia eden Perinçek, ''Siz önünüze gelen her evraka bakmadan imza mı atarsınız? Ferit İlsever ile Doğu Perinçek'in ev telefonlarını suç işlemelerine engel olmak için, önünüze gelen dinleme kararına imza atıyorsunuz. Cezaevinde olan bir insanın telefonunu dinleyerek hangi suçu engelleyeceksiniz? Cezaevindeki telefonunu dinlemeniz yeterli değil mi?'' dedi.
Perinçek, mahkeme heyetinin tarafsızlığını yitirdiğini ileri sürerek, mahkemeyi reddettiğini söyledi. Red talebini tutanaklar çıktıktan sonra yazılı olarak mahkemeye sunacağını ifade eden Perinçek, ''Bunun için zaman istiyorum. Tutanaklar çıktıktan sonra 'Osman bey' sözlerine bakacağım. O doğrultuda yazılı olarak bu talebimi ileteceğim'' diye konuştu.
Mahkeme heyetine başkanlık yapan Hasan Hüseyin Özese, Perinçek'in bu celse verdiği beyanlar nedeniyle duruşma tutanaklarının çıkarılması için, duruşmayı 10 Aralık Perşembe günü saat 09.30'a bıraktıklarını belirtti.