Ergenekon'da 75. duruşma
Ergenekon davasının 75. duruşması başladı. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda görülen davanın bugünkü duruşması tutuklu sanık avukat Kemal Kerinçsiz'in savunmasıyla devam ediliyor. Kerinçsiz, savunmasında ''Maalesef Türkiye'de herkes terörist yapılmaya çalışılıyor'' ifadesini kullandı.
cumhuriyet.com.trİstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde son 9 duruşmadır savunma yapan Kemal Kerinçsiz, Ergenekon soruşturması kapsamında son gözaltına almaları eleştirerek, şöyle konuştu:
''Profesör alınacak, başkası alınacak. Sıra size gelecek. O zaman mı hukuku hatırlayacaksınız? Bu ülkede herkes mi terörist? Bunun sonu nereye kadar gidecek? Malatya Üniversitesi, İnönü Üniversitesi rektörü terörist. Maalesef Türkiye'de herkes terörist yapılmaya çalışılıyor. Bunun sorumluluğu Yargıtay'dadır, sizdedir. Sizleri tarafsız gördüm ama bağımsız göremedim.''
Kerinçsiz, ''60'a yakın hakimin takip edildiğini, bunun içerisinde belki de Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün'ün de bulunduğunu'' iddia ederek, ''bu durumda hukuka yakın karar vermenin mümkün olmadığını'' ifade etti.
Başkan Köksal Şengün'ün makam aracının değiştirilmesine de tepki gösteren Kerinçsiz, Şengün'ün ''bu yeni otomobili kabul etmemesi gerektiğini'' söyledi.
Başkan Köksal Şengün ise ''Savunmanızdan sonra bunu size açıklayacağım. Algılamada yanlışınız var. Düşündüğünüz gibi değil'' diye yanıt verdi.
''İddianamenin tamamen gizli tanıklara dayandırıldığını, gizi tanıkların tamamına yakın kısmının birtakım radikal örgütlere mensup olup cezalar alan kişiler olduğu'' iddiasında bulunan Kerinçsiz, ''gizli tanık yasasının 'Ergenekon yasası' olduğunu'' söyledi.
Soruşturma aşamasında bir kişinin ya ''normal tanık olarak ya da sahip olduğu bilgilere göre gizli tanık olarak dinlenmesi gerektiğini'' söyleyen Kerinçsiz, savcıların Osman Yıldırım'ı hem gizli, hem de normal tanık olarak dinlettiğini, bunun hukuka aykırı olduğunu kaydetti.
Kerinçsiz, ''askeri darbelerden şikayetçi olanların, bunu demokrasi dışı diyenlerin, yargı darbeleri ile ülkeye yön vermeye çalıştığını'' belirterek, ''Maalesef 10 tane hakimle yargı darbesi yapılabiliyor. Bugün burada uygulanan budur'' dedi.
Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin kaldırılmasına da değinen Kerinçsiz, bu mahkemelerin özel yetkili ağır ceza mahkemesi yapılarak sadece isminin değiştirildiğini anlattı. Kerinçsiz, ''Ama uygulama aynen kaldı. Özel ağır ceza mahkemeleri ile diğer ağır ceza mahkemeleri arasında uygulanan hukuk farklıdır. Özel ağır ceza mahkemeleri iktidarın en çok kullandığı mahkemelerdir. Siyasi operasyonlarla hazırlanan dosyalar bu mahkemelerin önüne konuluyor. Sistemi değiştiren mahkemeler oluyor'' şeklinde konuştu.
Soruşturma sırasında ''Kuddusi Okkır'ın öldürüldüğünü'' belirten Kerinçsiz, ''Okkır'ı tahliye etmeyen hakim ve savcıların 'adam öldürmek' suçlamasıyla yargılanması gerektiğini'' öne sürdü. Kerinçsiz, ''Savcıların yargılanması gerekir. Biraz vicdanları varsa, buraya çıkmamaları gerekirdi'' dedi.
''Ergenekon'' davasına bakan Mahkeme Heyeti, daha önce aldığı, yazılı ve görsel basında ''iddia olunan Ergenekon terör örgütü'' tabirinin kullanılması kararını yineledi. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu sanık Kemal Kerinçsiz'in savunmasına ara veren Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, taleplere geçti.
Duruşmada söz alan Emin Gürses, bu dava sırasında ''ihtilal'' ve ''darbe'' kelimelerinin karıştırıldığını söyledi. İhtilalin, toplumsal ve siyasi ilerleme anlamına geldiğini, darbenin ise talimatla olduğunu ifade eden Gürses, ''Darbe ve ihtilal birbirine karıştırılıyorsa, yazıklar olsun bu üniversitelere. Ben ihtilalci olmaktan gurur duyuyorum. Savcılar Mehmet Ali Pekgüzel ve Zekeriya Öz'e de bu kavramları anlatmıştım. Ancak iddianamede düzeltmeye gitmediler. Ben ihtilalciyim Allah'a şükür'' diye konuştu.
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek de ''Türkiye'nin şu an hukukun bittiği yerde durduğunu'' söyleyerek, ''mahkeme salonunun, bu hukuksuzluk ortamında belirli sorumlulukları olan bir mekan olduğunu'' ifade etti. Victor Hugo'nun bir romanından alıntı yapan Perinçek, ''Bu romanda bir savaş gemisinde zincirler birden kopar ve boşta kalan toplar bir oraya bir buraya savrulur. Şu an, bu zincirlerin koptuğu andır. Dün ve iki yıldır yaşanan olaylar, zincirlerin koptuğunu gösteriyor. Bu ülkenin temelinden Kemalist devrim gittiği zaman mafya olur, tarikat olur, cemaat olur. Devlet kalmaz, hakim kalmaz'' şeklinde konuştu.
''Ergenekon'' soruşturmasının ucunun açık kaldığını da savunan Perinçek, ''soruşturma ve yargılama birleştiğinde hiçbir kuralın kalmayacağını, bunun bir iç savaşa kadar gideceğini'' belirtti. Perinçek, ''Rauf Denktaş, devrimci aydınlar, rektörler, hapislere tıkılınca, hiçbir şeyin kalmayacağını'' ileri sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Denktaş, Erol Manisalı... Onlarla dayanışma halindeyiz. Onları kanunsuz bir şekilde gösterenleri mahkum ediyoruz. Burada Türkiye, Atatürk devrimleri, ulusal devlet yargılanmaktadır. Savcımızla, yargıcımızla birleşelim. Buna önderlik edin sayın hakimler. Gelin el birliği yapalım. Aranızda Atatürkçü olmayan varsa sizlerin yurtseverliğine sesleniyorum. Cesur adımlar atalım. Niçin rektörlerimiz yerlerde sürükleniyor? Rauf Denktaş gibi bir Türk kahramanı hesap verir gibi neden suçlu konuma düşürülsün. Niçin çağdaş Türkiye'nin insanları itilip kakılsın? Erol Manisalı cesur bir aydındır. Türkiye, devrimci aydınlarımızı eze eze nereye gidecek?''
Duruşmada söz alan Ergün Poyraz'ın avukatı Hüseyin Buzoğlu'nun ''mahkemenin talimat aldığı'' yönündeki sözlerine, Başkan Şengün tepki gösterdi. Bu sırada Şengün, avukat Buzoğlu'nu, cübbesinin yakasını düzeltmesi konusunda uyardı. Şengün'ün, daha önce de aynı şeyi yaptığını belirtmesi üzerine Buzoğlu, cübbesinin yakasının düzgün olmadığını fark etmediğini söyledi.
''Kararı nöbetçi hakim verdi''
Doğu Perinçek'in avukatı Hasan Basri Özbey de ''son operasyonda arama ve el koyma kararını veren İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi üye hakiminin, kullandığı dille cezalarını kestiğini'' ifade etti. Özbey, ''Biz, burada bir yargılama yapılıyor sanıyorduk. Oysa üyeniz cezamızı kesmiş. Sayın Özbilgin'i bu sanıklar öldürmüş. Başbakan'a saldırı planı ele geçirilmiş. Yargıtay krokisi gerçekmiş meğer. Hakiminiz bunu diyor. Buna sebep olan sayın heyetinizdir. Ucu açık soruşturma sürdüğü sürece mahkemenizin bir üyesi bu had bilmezliği yapar. Böyle hata yapılması mümkün değildir'' diye konuştu. Bunun üzerine Başkan Şengün, bu arama kararının kaç tarihli olduğunu sordu. Karar tarihinin 12 Nisan 2009 olduğunu belirten Özbey, ''Sizi üzmek istemiyoruz. Sayın heyetinizin bu karardan haberi var mı bilemiyoruz'' dedi. Başkan Köksal Şengün de ''Heyetimizin haberi yok. Şu anda haberimiz oldu. Kararı veren hakim, o tarihte nöbetçi olan bir arkadaşımızdır'' şeklinde konuştu. Özbey'in, savcılık tarafından emniyete gönderilen arama ve el koymaya ilişkin kararda sayı numarasının (...) şeklinde belirtildiğini ifade etmesi üzerine de Şengün, ''Olur mu öyle şey?'' dedi. Avukat Özbey, üye hakimin kararına ilişkin Başkan Şengün'ün cesaret ve kararlılıkla gereğini yapmasını istedi. Başkan Şengün, talepleri değerlendirmek üzere duruşmaya ara verdi.
Ara kararlar
Verilen aranın ardından kararları açıklayan Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, daha önceden alınan ''iddia olunan Ergenekon terör örgütü'' tabirinin kullanılmasına ilişkin kararın bazı medya kuruluşlarınca yerine getirilmediğini belirterek, bu konuda mahkemeye bir kısım şikayetlerde bulunulduğunu kaydetti. Bu dosyayla ilgili örgüt hakkında bundan böyle yazılı ve görsel basında, resmi yazışma ve taleplerde ''iddia olunan Ergenekon terör örgütü'' tabirinin kullanılması gerektiğini ifade eden Mahkeme Heyeti, bu konuda gerekli hassasiyetin gösterilmesine, aksi halde ilgililer hakkında gerekli yasal işlemin yapılması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na yazı yazılmasına hükmetti.
Sanık Nusret Senem'in talebini kabul eden Mahkeme Heyeti, Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanlığı'na yeniden yazı yazılarak, daha önce gönderilen Susurluk raporunun eksik bölümlerinin istenmesine karar verdi. Sanıkların zapt olunan bilgisayarlarının iadesi konusunda gerekli incelemenin yapılması için üye hakim Hüsnü Çalmuk'un naip hakim olarak tayinine karar veren Mahkeme Heyeti, naip hakimin raporunu tamamlamasından sonra bilgisayarların iadesi konusunda karar verilmesini hükme bağladı. Mahkeme Heyeti, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını kararlaştırarak, duruşmayı 16 Nisan Perşembe günü saat 09.30'a bıraktı.