ERG Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Arık: Eskiye dönüş yok

Kaygılar da çeşitli. Örneğin 1. sınıf öğretmenleri okuma-yazmayı aşamalı ve uzaktan eğitim modelleriyle nasıl yürütebilecekleri konusunda kaygılı. Okul yöneticileri özellikle kalabalık ve personel ihtiyacı olan okullarda hijyenin nasıl sağlanacağı konusunda kaygılı. Veliler çocuklarının akademik açıdan geri kalmasından endişe duyuyor.

Figen Atalay

Eğitim sisteminin uzun yıllardır fırsat eşitsizliğini körüklediğinden yakınılıyor. Salgının başlamasıyla çocuklar arasındaki eşitsizlik uçurumu da giderek derinleşiyor. Bir yanda eğitime erişemeyenler, erişse de çeşitli nedenlerle öğrenemeyenler, bir yanda paranın sağladığı her türlü eğitim imkânına sahip olanlar... Eğitimde yeni modeller ortaya çıkıyor, çıkmaya da devam edecek gibi görünüyor. Ama varolan eşitsizliğin giderilmesi ve özel önlem gerektiren çocukların durumu bir türlü öncelik olamıyor. 

Eğitim Reformu Girişimi (ERG) Eğitim Gözlemevi Koordinatörü Burcu Meltem Arık’la eğitimde olan bitenler ve gelecek üzerine konuştuk. 

KAYGI GİDERİLMELİ

Gündemimize şimdi de “seyreltilmiş, aşamalı eğitim” girdi. Sizce bu model nasıl uygulanmalı?

Bilimsel veriler ve ihtiyaçlar doğrultusunda hangi model belirlenirse belirlensin, özel önlem gerektiren öğrencileri önceliklendiren bir yol haritasıyla ilerlenmesi önemli olur. Belirlenen ve uygulanan modeller, travma önleyici ve eğitim paydaşlarını özellikle psikososyal anlamda güçlendirici olmalı. Okullar bir ekosistem. Bu ekosistemlerin güçlü olması paydaşlarının güçlü olmasına ve birlikte hareket edebilmelerine bağlı. Psikososyal anlamda güçlü paydaşların bu gücü diğer alanlara da örneğin akademik alana da sirayet eder. 

BİLGİ YOK

Bu aşamalı model uygulanırken “kaygı”nın giderilmesi önemli bir ihtiyaç olur. Adımlar ve çerçeveler belirlendi, bunlar kamuoyu ile paylaşıldı. Ancak kaygılar devam ediyor. Bizim görüştüğümüz hemen hemen hiç kimse ne yapılması gerektiğine dair net bir bilgiye sahip değil. Kaygılar da çeşitli. Örneğin 1. sınıf öğretmenleri okuma-yazmayı aşamalı ve uzaktan eğitim modelleriyle nasıl yürütebilecekleri konusunda kaygılılar. Okul yöneticileri özellikle kalabalık ve personel ihtiyacı olan okullarda hijyenin nasıl sağlanacağı konusunda kaygılılar. Veliler çocuklarının akademik açıdan geri kalmasından endişe duyuyorlar. Bütün bu endişeler net adımların zamanında paylaşılması ve çeşitli destek mekanizmaları ile en azından azaltılabilir. 

Ancak en kritik olan yerel çözümler. Türkiye, kararların merkezi alındığı bir ülke. Pandemi bize bunun ne kadar sorunlu olduğunu iyi gösterdi. Çözümler yerelden gelmeli, okuldan, öğretmenden. 

AYNI VERİM OLMAZ

Erişim sorunu olmayan her öğrenci uzaktan eğitimden aynı verimi alabiliyor mu?

Her çocuk biriciktir. Her hane birbirinden ayrıdır. Bu durumda da aynı “verim” alınması ve beklenmesi gerçekçi değil. Hanelerin durumunu, ihtiyaçlarını, öğrencilerin psikolojisini ve imkânlarını bilemiyoruz. Önemli olan imkânları eşitlemek, çeşitli ve güçlü destek mekanizmaları kurmak. 

Bakan Ziya Selçuk internet erişimi ve cihaz olmayan evler için çalışma yürüttüklerini söyledi. Bu konudaki tahmininiz nedir? Kaç çocuk erişim bile sağlayamıyor eğitime?

Bu sayıyı biz de öğrenmeyi bekliyoruz. İhtiyaç analizi yapıldığını biliyoruz, ancak sonuçları henüz paylaşılmadı. 

İnternete erişimin olması, uzaktan eğitim sürecinde EBA web sitesi aracılığıyla paylaşılan içeriklere erişildiği anlamına yine de gelmeyebilir. Bu nedenle, TÜİK’in Hanehalkı Bilişim Teknolojileri Kullanım Araştırması kapsamında paylaştığı, hanelerde bilişim teknolojileri bulunma oranına da bakmak yararlı olur. Türkiye’de masaüstü bilgisayar bulunan hane oranı oldukça düşük (yüzde 17.6); taşınabilir bilgisayar bulunan hane oranı da (yüzde 37.9). Tablet bulunan hane oranı yüzde 26.7; cep telefonu bulunan hanelerin oranı ise yüzde 98.7. Tüm veriler birlikte değerlendirildiğinde ve hanelerin büyük oranda televizyonu olduğu göz önünde bulundurulursa, EBA TV dışındaki uzaktan eğitim platformlarına erişimin özellikle belirli bölgeler ve risk altındaki bazı gruplar (Roman çocuklar, mevsimlik gezici tarım işçisi ailelerin çocukları, sosyoekonomik düzeyi farklı çocuklar, mülteci çocuklar vb.) için daha zor olduğu görülebilir. 

Bir de okuldan soğuma durumu var. Çocukların bir bölümü okulların açılmasını istemiyor. Yüz yüze eğitim başladığında ne tür sorunlar yaşanabilir ?

Bunun çok boyutu var. Bu konuda psikoloji bilimi yönlendirici olmalı. Öğretmen Ağı öğretmenleri “Çevrimiçi Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik Grubu” kurdu. Öğretmen Ağı Değişim Elçileri’nden gönüllü olan psikolojik danışmanların çevrimiçi buluşmalarla deneyimlerini paylaştığı, birbirinden ve farklı paydaşlardan beslendiği ve ürettiği bir grup olarak bir araya geldi. Zor zamanlarda birlikte öğrenmeyi, daha çok insana ulaşmayı, sürdürülebilir psikolojik yardım anlayışını benimsemiş, Türkiye’nin farklı illerinden 16 psikolojik danışman bir arada  Pozitif Psikoloji, Psikolojik Sağlamlık, Travma Sonrası Yardım gibi konularda derinlemesine bilgiler edindiler. “Salgın dönemi bittikten sonra, önce kendimizi sonra tüm öğretmenleri okula dönüşte nasıl güçlendirebiliriz? Böylece öğrencilere nasıl katkı sağlayabiliriz?” olarak belirledikleri Yaratıcı Problem Çözme sorusu ile yola çıktılar. Bir de kitapçık hazırladılar ve yakın zamanda bunu kamuoyu ile paylaşacaklar. Bu tür çalışmaları ve paylaşımları izlemek yararlı olur. 

ÖNCELİK ŞART

Eşitsizliğin yeni öğretim yılında da devam etmesi halinde geleceğe ilişkin ne söylersiniz?

Bu sorunun yanıtı çok net. Eşitsizlik pandemi öncesinde de alarm veriyordu. Bu durum katlanarak arttı ve artar ne yazık ki. Bu nedenle özel önlem gerektiren öğrencilere öncelik verilmesi acil gereksinim. 

FARKLI MODELLER

Eğitimin geleceği nasıl olacak sizce? Salgın bitince her şey eskisi gibi mi olacak? Yoksa farklı modeller mi girecek hayatımıza?

Eskisi gibi olursa eğitimin hiçbir paydaşı için iyi olmaz. Pandemi öncesinde mevcut eğitimin süre gelmemesine yönelik çok sayıda araştırma ve tartışma yapıldı. Bu nedenle eskiye dönüş olması bizce imkânsız. Farklı modeller girecek. Bu modeller de umuyorum yerel kararları ve ihtiyaçları, öğretmen ve çocukların katılımını önceliklendirir.

‘ÇÖZÜM YEREL OLMALI’

Türkiye’de bölgelere, il ve ilçelere göre büyük farklar bulunduğu, bu nedenle yüz yüze eğitim konusunda ülke genelinde tek tip çözümle sonuç alınamayacağı, bu konudaki çözümün yerel olması gerektiği belirtiliyor. 

Türk Eğitim Vakıfları Dayanışma Konseyi Derneği (TEVDAK) Genel Sekreteri Dr. Sakin Öner’in yüz yüze eğitime ilişkin önerileri şöyle: 

- Türkiye’nin bütün bölgelerinin, il ve ilçelerinin nüfus yoğunluğu, fiziki mekân durumu, ulaşım, eğitim ekipmanları, internet alt yapısı bakımından şartları aynı değildir. Hatta aynı ilin ilçeleri arasında dahi farklar vardır. Bu nedenle yüz yüze eğitim konusunda ülke genelinde tek tip çözümle sonuç alınamaz. Bu konudaki çözümün yerel olması gerekmektedir. 

- Öğrenci nüfusu düşük, fiziki mekanı müsait olan okullarda gerekli düzenleme yapılarak eğitimin tamamı yüz yüze yapılabilir. 

- Öğrenci azlığı nedeniyle kapalı olan 20 binin üzerindeki köy okulu kısa sürede eğitime hazırlanarak açılmalı ve çocukların köylerinde eğitim almaları sağlanmalıdır.

- Fiziki mekân sıkıntısı çekilen okullarda, eskiden olduğu gibi cumartesi günü de eğitim yapılmalıdır. 

- Yüz yüze yapılamayan dersler ise uzaktan eğitimle yapılmalıdır. 

- Yüz yüze eğitimde ağırlık fen ve kültür derslerine verilmelidir.  

- Öğrencilerin tamamının uzaktan eğitim derslerine katılmaması önemli bir sorundur. Bu konuda okul yöneticileri, öğretmenler ve velilerle işbirliği yaparak sorunu çözmelidir. 

- Bazı imam hatip liseleri ve meslek liselerinin kontenjanları büyük ölçüde dolmamaktadır. Bu okullar bu süreçte çok amaçlı okul haline getirilerek boş olan kapasitelerinden diğer okul öğrencilerinin de yararlanmaları sağlanmalıdır.

‘UZAKTAN EĞİTİM MERKEZİ KURULMALI’

Eğitim Sen tarafından düzenlenen “Uzaktan Eğitim” çalıştayı sonuç raporunda, EBA üzerinden yürütülen canlı derslere katılımın birçok okulda yüzde 15-20 civarında kaldığı, öğrencilerin dersleri izlemek için gerekli teknolojik donanım ve internetten yoksun olmaları sonucunda eğitim hakkının kullanılamaz hale geldiği belirtildi.  

Raporda uzaktan eğitimde yaşanan sorunlara çözüm önerileri şöyle sıralanıyor: 

- Uzaktan eğitim yatırımları için MEB bütçesine ilave pay aktarılması ve tüm kullanıcılara ücretsiz internet, ihtiyacı olan öğrenci ve öğretmenlere bilgisayar, grafik tablet gibi ekipmanların temin edilmesi gerekir. 

- Uzaktan eğitim bir uzmanlık ve ekip işidir. Uzaktan eğitim merkezi (MEB-UZEM) kurulmalıdır. 

- Uzaktan eğitime geçildiği halde ders kitapları yeni süreçle uyumlulaştırılamamıştır. 

- Ders içerikleri tüm farklılıklar dikkate alınarak yeniden oluşturulmalıdır. Özellikle göçmen ailelerin çocukları, anadili Türkçe olmayan öğrenciler, özel eğitim gereksinimi olan öğrenciler başta olmak üzere, tüm kesimlerin özellikleri dikkate alınarak içerikler ve kullanılacak materyaller yeniden oluşturulmalıdır.

- Uzaktan eğitimde kullanılacak dijital materyaller ve ders içerikleri mutlaka yazılı materyallerle de desteklenmelidir.

- EBA platformu daha kullanışlı bir tasarıma kavuşturulmalıdır.  

- Uzaktan eğitim verecek öğretmenler gerçek anlamda uygulamalı bir eğitimden geçirilmeli, canlı uzaktan eğitim ortamı ile yüz yüze sınıf ortamındaki eğitim arasındaki farkların iyi kavratılması ve motivasyon açısından öğrencilerin güdülenme yol ve yöntemleri hakkında bilgi verilmelidir. 

- Ölçme değerlendirme standardı belirlenmeli ve öğrencinin kazanımlara ulaşma başarısı ile uzaktan eğitimin verimliliği test edilmelidir. 

- Ders saatlerinin planlaması daha işlevsel yapılmalıdır.