Erduran’dan ihbar mektubu: Levent Üzümcü şov şampiyonu

Oyun yazarı Refik Erduran’ın Bakan Nabi Avcı’ya yazdığı ve aralarında Levent Üzümcü’den Atsız Karaduman’a değin pek çok sanatçıyı şikâyet ettiği mektup, tiyatro camiasında kriz yarattı.

SELDA GÜNEYSU

Oyun yazarı Refik Erduran’ın Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı’ya yazdığı ve aralarında Levent Üzümcü’den Erhan Yazıcıoğlu’na, Yücel Erten’e değin pek çok sanatçıyı “jurnallediği” mektubu, tiyatro camiasında “kriz” yarattı. Erduran, mektubunda, Levent Üzümcü için “şov şampiyonu”, Yücel Erten için “aktif nifakçı” gibi nitelendirmelerde bulunarak, tiyatrocuları da “Beyaz Türk” olarak tanımladı. Mektubunda, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan için de “Hükümetimiz Erdoğan’ın Başbakanlığı sırasında kültür için Avrupa Birliği’nin verdiği paraları ‘pillage’ etmiş (yağmalamış). Tam bir yabancı jurnalciliği ve uşaklığı...” şeklinde “güzellemelerde” de bulunan Erduran ise mektubu doğruladı ve “Bakan Bey’i uyarmak için yazdım” dedi.

Devlet Tiyatroları (DT) Genel Müdürü Nejat Birecik ile oyun yazarı Refik Erduran arasında “kılıçlar çekildi.” DT ile ilgili en son UNESCO ITI Hırvatistan Başkanı Zeljka Turcinovic tarafından yazılan ve “DT Genel Müdür Vekili Nejat Birecik ve İstanbul DT Müdür Vekili Zafer Kayaokay’ın, tiyatro etkinlilerine katılmak yerine, yanlarına aldıkları bir rehber ile Zagreb’i gezdikleri” öne sürülen mektup nedeniyle DT yönetimi “Refik Erduran’ı suçlamıştı.” Erduran’ın “tiyatronun kamuoyundaki saygınlığını bozmak amacıyla böyle bir mektubu kaleme aldırdığı” ileri sürülmüştü. Bu tartışma sıcaklığını korurken, tiyatro camiasında bu kez Refik Erduran’ın Bakan Nabi Avcı’ya yönelik yazdığı ve “tiyatrocuları jurnallediği” mektup gündeme geldi. Bu kez Erduran cephesi ise mektubun “DT Genel Müdürü Birecik tarafından sızdırıldığını” öne sürdü.

‘Bir avuç yaygara şantajcısı'

Erduran’ın Bakan Avcı’ya yazdığı mektuptan bir bölüm ise şöyle:

“Aziz dostum, Nabi Bey kardeşim. Afiyettesiniz inşallah. En geniş ve yapışkan asalak kesimimiz kendilerini ‘beyaz Türk’ sayan, sırtından geçindikleri halktan iğrenen Batı maymunlarımız. Temel bahaneleri dindarlıkla yobazlığı bir tutmak, savunur göründükleri demokrasiyi de hiçe sayarak ‘cahil’ çoğunluğu ülke yönetiminden dışlamak. Bugün kör dövüşümüze son verip tartışmaları mantık sınırlarına çekmenin ilk şartı sahte “aydın” kesimindeki nifak tiryakilerinin şirretliklerini etkisiz kılmak, kutuplaşmayı geriletmek.

‘Pozcu, şovcu edepsizler’
Kültür ve sanat o yönde öncü rol oynayarak çatık kaşları gevşetip gülümsemeleri artırabilir. Buna yarayacak çok etkili potansiyele sahip kurumlar da var devletin elinde. Ama yıllardır nedense kullanılamıyor. Daha doğrusu kullanılıyor ama içlerindeki pozcu, şovcu, çıkarcı edepsizler tarafından, devlete karşı. Sebep? Devletin korkaklığı! Evet, aynen öyle. Hayretle seyrediyorum. Kurumların amiri ve sorumlusu yetkililer bir avuç yaygara şantajcısı karşısında en basit yasal önlemleri alamıyor, yılan görmüş tavşan gibi felç oluyorlar. Vaktinizi alma pahasına böyle şeyleri niçin anlattım?

Çünkü hazırlanmakta olan hükümet programı üstüne konuşmaları dinliyorum; kültür ve sanata ilişkin tek söz duymadım. Yazanlara lütfen söyleyin de “Devletin imkânlarıyla kültür ve sanat millî birlik şuurunun geliştirilmesi için kararlılıkla değerlendirilecektir” gibi bir iki cümle yer alsın programda. Ve icraat başlayınca inşallah lafta bırakılmayıp gerçekten kararlı davranılsın. Yoksa, şu seçim sonuçlarına dayalı yeni hükümetimiz de bakar kör ve tavşan yürekli çıkarsa, yandı gülüm keten helva. İlginize vatandaş sıfatıyla peşin teşekkürlerimle...”

Mektubu doğruladı!

Refik Erduran ise “Bakan Avcı’ya yazılan mektubu doğruladı.” Cumhuriyet’e açıklamalarda bulunan Erduran, Bakan Avcı’nın “30 yıllık dostu olduğunu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na getirilmesinin de çok doğru bir tercih olduğunu” belirterek, “kendisini bakanlığa bağlı kurumlar için, özellikle de resmi ve ödenekli tiyatrolar için uyardığını” aktardı. “Bu kurumlar bakanların başını yiyor” diyen Erduran, daha önce konuyla ilgili olarak eski Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay’ı da uyardığını belirterek, şunları kaydetti: “İlk Kültür Bakanı olduğunda ‘konuşalım’ dedi. Tayin olduğu gün ziyarete gittiğimde, Ankara’da kendisine aynen şunu dedim: En çok başınızı ağrıtacak olan şey DT ve ödenekli tiyatrolardır. Ben öyle dememişim gibi, hiçbir şeye dokunmadı, yerinde bıraktı. Nabi Bey’in başına da bunların gelmesini istemediğim için yazdım. ‘Bununla meşgul olun, doğru bilgi almaya çalışın, böyle durumlarda herkes üşüşüyor. Herkes kendi hikâyesini anlatıyor’ dedim.”

‘Spartakus benim!’

Mektubun sızmasının ardından camiadan tepkiler de gecikmedi. Rejisör Yücel Erten, kişisel facebook hesabından Erduran’a şöyle cevap verdi: “Beni ‘En aktif nifakçı’ olarak nitelendirmiş. Şöyle desem anlar mı, bilmem: ‘Spartakus benim!’” İstanbul DT oyuncusu Atsız Karaduman da “Birecik ile Erduran’ın daha öncesinden olan dostluğuna atıfta bulunarak”, “Bakanlık koridorlarında lacileri giyip, bakanların yalak ve salağı olan zevatlarla kavgam her daim sürmüştür ve sürecektir.” dedi.

Erten: Spartacus benim!

 

Yücel Erten, sosyal medyadan Erduran’a; “Beni ‘En aktif nifakçı’ olarak nitelendirmiş. Şöyle desem anlar mı, bilmem: ‘Spartakus benim!’” dedi.