Erdoğan’ın, bir dönemin ağır toplarına görevler vermesi çok yönlü strateji
Yeni oluşum hazırlıkları ve seçmen kaybı Erdoğan’ı zorluyor. Erdoğan, partinin geçmişindeki önemli isimleri görevlendirerek ‘fabrika ayarlarına dönüş’ mesajı verme ve sahaya çekme stratejisi uyguluyor.
Emine Kaplan
31 Mart seçimlerinin hemen ardından yaptığı balkon konuşmasında ‘seçmenin verdiği mesajı iyi değerlendireceklerini’ belirten, partinin MKYK ve MYK toplantılarında ‘fabrika ayarlarına ve kuruluş ilkelerine dönecekleri’ mesajını veren Erdoğan, hem Ali Babacan hem de Ahmet Davutoğlu’nun parti kuracağı iddiaları, Davutoğlu’nun manifesto yayımlayarak şimdilik ‘parti içi mücadele’ gibi gözükse de resmen sahalara inmesi karşısında bazı kararlar almak zorunda kaldı. Parti kulislerinde zor bir süreçten geçildiği, bir tek kişinin bile kaybedilemeyeceği, trenin ve vagonların korunması gerektiği değerlendirmesi yapılıyor.
Bir dönem partide ve hükümette önemli görevler üstlenmiş, ancak sonraki süreçte dışarıda bırakılmış isimlerden eski İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu, eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, eski TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, farklı bakanlık görevlerinde bulunan Faruk Çelik başta olmak üzere partiyle bağını koparmayan ancak dışlandıklarını düşünen ve yeni oluşumlara doğru kayabileceği değerlendirilen isimlere yeni makam ve görevler verilmesinin Erdoğan’ın yeni stratejisinin bir parçası olduğu belirtiliyor. Erdoğan’ın bu hamleyle hem parti içindeki küskünlüklere son verilmesi hem de olası parti kurulması girişimine karşı Davutoğlu ve Babacan’ın çevresinin boşaltılması, güçlenmelerinin önlenmesi ve iki ismin yanına kayma eğiliminde olan isimlerde ‘bize de görev verilebilir’ beklentisi oluşmasını amaçladığı kaydediliyor.
‘Türkiye İttifakı’ mı?
Erdoğan’ın seçimden hemen sonra kararnameyle kurduğu Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyeliklerine Bülent Arınç’ın yanı sıra eski TBMM başkanlarından Köksal Toptan, Cemil Çiçek ve İsmail Kahraman’ı da istediği kaydediliyor. Erdoğan’ın yalnızca AKP’li isimleri değil toplum kesimleri üzerinde etkili olan isimleri, eski başbakanları, başka partilerde görev yapmış eski siyasetçileri de kabul etmeleri halinde kurula atayabileceği konuşuluyor. Kutuplaştırıcı söylem nedeniyle seçmen kaybeden Erdoğan’ın böyle bir yapıyla bir süredir vurguladığı ‘Türkiye İttifakı’ görüntüsü yaratmaya çalıştığı, bu yolla da ‘tüm toplum kesimlerinin kucaklandığı, ayrımcılık yapılmadığı, Cumhurbaşkanlığı’nın 82 milyonu temsil ettiği, ülke sorunlarının çözümü için herkesin görüşünün alınacağı’ tezini işleyerek eski gücüne kavuşma planları yaptığı dile getiriliyor. Bu stratejinin en önemli hedefini ise eğer erkene çekilmezse 2023 yılında yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanmak oluşturuyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, partiyi korumak, güç kaybını ve küskünlükleri önlemek için bugüne kadar genel seçimde listeye koymasa bile eski milletvekillerini bakan yardımcılıklarına atama ya da bankalar ve kamunun şirketlerinde yönetim kurulunda görevlendirme yoluna gitti. Çok sayıda eski milletvekilini, danışmanlarını, akrabalarını ve damatların yakınlarını buralarda istihdam eden Erdoğan, şimdi de yeni sistemin getirdiği olanakları kullanıyor. Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle kurulan 9 politika kuruluna daha önce Cumhurbaşkan Erdoğan’ın danışmanlığını yapan çok sayıda eski milletvekili üye olarak atanırken, sayısı ve atama kriterleri belli olmayan Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu da aynı amaç için kullanılacak.