Erdoğan'dan Macron'a: Sarı Yelekliler çıktı hadi çöz bakalım

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a yönelik, "Siz, İslami terör ifadesiyle barış ile terörü nasıl bir araya getiriyorsunuz? Böyle bir şey olamaz. Karşımızda susuyor, son NATO Zirvesi'nde aynı ifadeleri kullanıyor. Ne oldu şimdi? Paris'te sarı Yelekliler çıktı. Hadi çöz bakalım, durdur bakalım. Niye durduramıyorsun?'' dedi.

DHA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Sosyal Kalkınmadan Sorumlu Bakanlar Konferansı’na katıldı. Yeşilköy’de bir otelde düzenlenen toplantıya Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk ev sahipliği yaptı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, konferansta yaptığı konuşmada şunları söyledi:

"Bugün dünya nüfusunun yaklaşık dörtte birini oluşturan Müslümanlar, maalesef, güçleriyle orantılı siyasi etkiye, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişmişlik düzeyine sahip değiller. İnsanlığın bugünkü gelişmişlik seviyesinin temelleri İslam coğrafyasında atılmış olmasına rağmen, Müslümanların günümüzde yaşadığı sıkıntıların sebeplerini iyi düşünmeli, analiz etmeli ve çözüm yolları üretmeliyiz. Aksi takdirde, sadece şikayet etmekle, sadece dövünmekle, sadece konuşmakla bir yere varamayız. Hele hele çareyi başkalarından beklemekle elde edeceğimiz hiçbir şey olamaz. İslam Medeniyetini hak ettiği yere çıkarmanın sorumluluğu bizlere, yani Müslümanlara düşüyor. Öyleyse, nerede eksiğimiz varsa oraya yoğunlaşıp, hızla 1 milyar 700 milyon Müslümanın ve onlarla birlikte tüm insanlığın sıkıntılarına çözümler bulacak somut çalışmalar ortaya koymalıyız. Böyle davranmak, hem Rabbimizin emridir, hem de bin 400 yılı aşkın medeniyet birikimimizin bize gösterdiği istikamettir.”

“İSLAM ÜLKELERİNİN HER BİRİNİN AYRI SIKINTISI VAR”

 “İslam İşbirliği Teşkilatı, nüfusları Müslümanlardan oluşan tüm ülkeleri bir araya getiren bir yapı olması sebebiyle, bu konuda elimizdeki en önemli araçtır." diyen Erdoğan, "Teşkilatımızın henüz bu beklentiyi karşılayacak bir çalışma düzenine ve etkinliğine kavuşamadığını elbette biliyoruz. Ama aynı zamanda bunu başarmanın mümkün olduğunu da görüyoruz. Tabii, İslam ülkelerinin her birinin ayrı sıkıntısı var. Kimi halkının sesine yeterince kulak vermeyen yönetimlerden muzdariptir. Kimi sefalet düzeyinde bir yoklukla imtihan oluyor. Kimi terör belası veya kardeş kavgasıyla boğuşuyor. Çeşitli sebeplerle kendi içine kapanan İslam ülkeleri, imkanlarını ve enerjilerini heba ediyor, boşa harcıyor. Şayet İslam İşbirliği Teşkilatını, tüm kurumları ve faaliyetleriyle, hayal ettiğimiz düzeye çıkartabilirsek, hep birlikte bu tür sıkıntıların üstesinden gelebileceğimize inanıyorum. Dünyada benzer dayanışma örneklerini sergileyen pek çok kuruluş vardır. Bizlerin de aynı başarıyı göstermemesi için hiçbir sebep göremiyorum” şeklinde konuştu,.

“KUDÜS DAVASINDAN ASLA VAZGEÇMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biliyorsunuz, İslam İşbirliği Teşkilatının kuruluşunun temelinde Kudüs davası vardır. Maalesef, Kudüs’teki ve onun ayrılmaz bir parçası olan Filistin’deki durum, her geçen gün daha da kötüye gidiyor. İsrail’in hak, hukuk, adalet, insanlık tanımayan tavrı, bölgedeki krizi Müslümanlar aleyhine sürekli derinleştiriyor. Son dönemde kimi ülkelerin uluslararası hukuka aykırı bir şekilde Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması ve yasadışı yerleşimleri desteklemesi, sıkıntıları yeni bir boyuta taşıdı. Bugün artık sokaklarında masum genç kızların, babaların, annelerin, ihtiyarların, çocukların, gençlerin İsrail tarafından alenen infaz edildiği, acımasızca öldürüldüğü bir Filistin fotoğrafıyla karşı karşıyayız. Üstelik İsrail’in bu hoyratlığı, Batı ülkeleri ve büyük bir üzüntüyle belirtmek isterim ki kimi Arap devletleri tarafından adeta teşvik ediliyor. Türkiye olarak, Kudüs ve Filistin’deki zulüm konusunda dile getirdiğimiz itirazlarda, çoğu defa yalnız kaldığımızı hissediyoruz. Esasen son yıllarda maruz bırakıldığımız terör saldırılarının ve ekonomik sabotajların gerisindeki sebeplerden birinin de bu ilkeli duruşumuz olduğunun farkındayız. Ama bedeli ne olursa olsun, Hakkın, hakikatin ve mazlumun yanında yer almayı sürdüreceğiz. Kudüs davasından, Filistinlilerin haklarını savunmaktan ve tüm mazlumlarla dayanışma içinde olmaktan asla vazgeçmeyeceğiz” dedi.

“İŞTE BUNLARI YAPMADIĞIMIZ SÜRECE BİZ DAHA ÇOK DAYAK YERİZ”

Erdoğan, “Aynı şekilde, Keşmir, Arakan ve Türkistan başta olmak üzere, pek çok yerde Müslümanlar aleyhine gelişmeler yaşanıyor. Batı ülkelerinde giderek yaygınlaşan İslam ve Müslüman düşmanlığı da bir başka önemli sorundur. Yaşanan sıkıntıların bir kısmı doğrudan cana ve mala saldırı şeklinde, bir kısmı sinsi asimilasyon politikaları görünümünde, bir kısmı ise körü körüne bir düşmanlık biçiminde tezahür ediyor. Her ne şekilde olursa olsun sonuçta mağdur olan, mazlum durumuna düşen hep Müslümanlardır. Camilerimize saldırıyorlar mı? Saldırıyorlar. Müslümanlar görüldüğü yerde öldürülüyor mu?  Öldürülüyor. Peki biz bunlara nereye kadar sessiz kalacağız? Eğer bunlara biz ses çıkarmazsak, elimizle müdahale etmezsek, dilimizle müdahale etmezsek; o zaman kalbimizden buğz etme mecburiyetimiz, sorumluluğumuz yok. İşte bunları yapmadığımız sürece biz daha çok dayak yeriz” diye konuştu.

“KARŞIMIZDA SUSUYOR, SON NATO ZİRVESİNDE YİNE AYNI İFADELERİ KULLANDI”

“Her biri proje ürünü olan ve dinimizin adını istismar eden terör örgütleri de, bu zulümlerin bahanesi olarak kullanılıyor." diyen Erdoğan, " İşte son NATO zirvesinde hala Fransa'nın başkanı kalkıyor İslami terörden bahsediyor. Kendisine kaç kere söyledim. Bakın; İslam kelimesinin anlamı barıştır. Siz İslami terör ifadesiyle, barışla terörü nasıl bir araya getiriyorsunuz? Böyle bir şey olamaz. Karşımızda susuyor, son NATO zirvesinde yine aynı ifadeleri kullandı. Ne oldu şimdi? Paris’te sarı Yelekliler ortaya çıktı. Haydi durdur bakalım. Neden durduramıyorsun? Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste. Bunu böyle bilesin. Bu çatı altında bir araya gelen bizlere düşen görev, nerede bir Müslümanın hakkı gasp ediliyorsa, hukuku çiğneniyorsa, varlığı tehdit altına giriyorsa, onun yanında yer almaktır” şeklinde konuştu.

“AİLE İÇİ ŞİDDET, ÖNÜNE GEÇMEMİZ GEREKEN EN ÖNEMLİ TEHDİTLERDEN BİRİDİR”

Erdoğan, “Müslümanlığımızın en önemli alamet-i farikalarından biri de, aile kurumumuzun gücüdür. Bugün geleceğini tehdit altında gören toplumların tamamının da ortak özelliği, aile kurumunu zayıflatmış, çarpıtmış ve ifsat etmiş olmalarıdır. Gelinen noktada, hiçbir teşvik, hiçbir maddi destek, hiçbir telkin, bu tür ülkelerin aile kurumlarını yeniden ayağa kaldırmaya yetmiyor. Çünkü temel çökmüş durumda. İslam ülkeleri olarak aile kurumumuza ne kadar sahip çıkarsak, geleceğimize de o derece güvenle bakabiliriz. Kendi ülkem başta olmak üzere, bu konuda hepimize çok önemli görevler düşüyor. Güçlü aile yapısının güçlü toplum demek olduğunu, bunun da hep birlikte güvenli geleceğimiz anlamına geldiğini tekrar tekrar hatırlamalıyız. Bu bakımdan aile içi şiddet, önüne geçmemiz gereken en önemli tehditlerden biridir. Kadının ve çocuğun uğradığı ruhsal ve fiziksel şiddet sorununu bitirmeden, güçlü aile yapısını inşa edemeyiz. Hep birlikte bu konuda bir seferberlik başlatmalı, ‘yaradılanı severiz yaradandan ötürü’ anlayışıyla huzurlu bir toplum hedefimize süratle ulaşmalıyız. Kendi aramızda kuracağımız güçlü işbirliği ve tecrübe paylaşımıyla, bu sıkıntının üstesinden çok daha rahat gelebileceğimize inanıyorum. Toplantımızda, bu konuda somut kararların alınacağını öğrenmekten memnuniyet duyuyorum” dedi.

SOSYAL MEDYA

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "İslam ülkeleri olarak en önemli zenginliğimiz yeraltı kaynaklarından ziyade genç nüfusumuzdur. Daha da güçlendireceğimiz aile yapımız, sağlam eğitim sistemimiz ve güçlü sosyal dayanışma mekanizmalarımızla, geleceğimizi gönül rahatlığıyla emanet edeceğimiz bir gençlik yetiştirebiliriz. Batı kaynaklı tehditlere karşı, çocuklara, kadınlara, yaşlılara ve engellilere ne kadar iyi sahip çıkarsak, aile yapımızı o derece korumuş oluruz. Sosyal medya ve televizyon gibi iletişim araçlarının Batı kaynaklı içeriklerinin yaygınlaşmasıyla ortaya çıkan erozyona karşı teyakkuz halinde bulunmalıyız. Sınırlarımızı korurken zihinlerimizin teslim alınmasına yola açacak her türlü boşluğu, her türlü gafleti, her türlü çatlağı süratle doldurmalıyız. Bu konuda hiç de iyi imtihan veremediğimizi itiraf etmek durumundayız. Ama kötü gidişi durdurma şansına hala sahibiz. Hep birlikte neler yapabileceğimizi konuşmalı, anlaşmalı ve süratle uygulamaya geçirmeliyiz” diye konuştu.