Erdoğan'dan Kılıçdaroğlu'na sıfırlı karne

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, "Mazi Kılıçdaroğlu'nun kalbinde yara olduğu için bir türlü öğrenemedi. Dersim tarihi CHP tarihi sıfır, İstanbul tarihi sıfır. Kağıthane'ye kağıttepe diyecek kadar. Futbol tarihi sıfır. Lefter kaleye alacak kadar sıfır. İslam ve Türk tarih yıldızlı sıfır" dedi.

cumhuriyet.com.tr

AKP Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grubu'nda yaptığı konuşmada, Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla doğumunun miladi yıl dönümü vesilesiyle Fahr-i Kainat ve Hz. Peygamber'e Allah'ın selamını gönderdiğini söyledi. Erdoğan, bu güzel haftayı, en güzel etkinliklerle 81 ilde değerlendiren, bayram atmosferine dönüştüren Diyanet İşleri Başkanlığı'nı tebrik etti.

Somali'de meydana gelen patlamada Türk Kızılayı'nda çalışan Somalili personelin hayatını kaybettiğini, Türkiye'den giden 4 Kızılay personelinin yaralandığını anımsatan Erdoğan, hayatını kaybeden personele Allah'tan rahmet, yaralılara geçmiş olsun dileğinde bulundu. Erdoğan, yaralıların Ankara'da Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi'ne getirildiğini, durumlarının iyi olduğunu, bir kişinin taburcu edildiğini anlattı.

Erdoğan, Kızılay'ın nasıl bir fedakarlık içinde çalıştığını, bu olayla tekrar gördüklerini dile getirerek, Kızılay'ın 145 yıl boyunca gerek Türkiye'de gerek dünyada, kırmızı hilaliyle umudun, dayanışmanın, paylaşmanın sembolü olduğunu belirtti. Erdoğan, Kızılay'ın, ülke içinde ve dünyada başarılı çalışmalarıyla milletçe gurur duydukları, uluslararası yardım örgütü konumuna yükseldiğini kaydetti. Erdoğan, Kızılay'ın Genel Kurulu ve Somali'deki olay dolayısıyla Kızılay'a, yöneticilerine, çalışanlarına ve destek veren hayırseverlere şükranlarını sundu.

 

'Daha dikkatli, daha hassas'

Somali ve Somaliland cumhurbaşkanlarını, hafta içinde Ankara'da ağırladıklarını anımsatan Erdoğan, Somaliland'in 1991'de Somali'den ayrıldığını açıklayarak, tek taraflı bağımsızlığını ilan ettiğini, bağımsızlığının bugüne kadar tanınmadığını anlattı.

Erdoğan, iç çatışmaların, yoksuluğun ağır şekilde devam ettiği Somali ile nispeten iyi durumda olan Somaliland arasında 22 yıllık süreçte mesafenin derinleştiğini belirtti. Erdoğan, şu anda Somali hızla değişirken, sorunların üzerine hızla giderken Somali ve Somaliland arasında birleşmenin de gündemde sıcak şekilde yer almaya başladığını kaydetti.

Somali yönetiminin, Türkiye'nin de arabulucu olması yönünde talepte bulunduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye olarak bu birleşmenin gerçekleşmesi yönünde önemli girişimlerde bulunduklarını vurguladı. Erdoğan, Ankara'da Cumartesi günü Somali ve Somaliland cumhurbaşkanları ile önce tek tek, ardından ortak toplantı yaptıklarını dile getirerek, toplantıdan sonra yayımlanan ortak bildiride diyaloğun devam etmesi, istikrar ve huzuru sağlayacak adımların sürdürülmesi, 90 gün içinde tarafların İstanbul'da tekrar bir araya gelmesinin karara bağlandığını anımsattı. Erdoğan, iki taraf arasındaki bu görüşmelerden umutlu olduklarını ifade ederek, güçlü, kararlı şekilde bu arabuluculuğu devam ettireceklerini, bölgenin huzur, istikrara, güvenliğe kavuşması için mücadelelerini sürdüreceklerini bildirdi.

Erdoğan, ''Somali, bizim girişimlerimizle dünyada dikkatleri üzerinde toplarken, yine bizim çalışmalarımızla son yıllarda önemli mesafe katetti. Gerek devlet gerek STK'lar olarak Somali'de çok ciddi yatırımlar devam ediyor. Somali'de manzara hızla değişiyor, umutlar hızla yeşeriyor, boy atıyor. Pazar günü meydana gelen saldırı benzeri sabatoj girişimlerine karşı daha dikkatli, hassas, aynı zamanda daha sabırlı olarak bu hayırlı süreci daha ileriye taşımaya devam edeceğiz'' diye konuştu.

 

'BM'yi de devreye sokarak'

Başbakan Erdoğan, Myanmar'daki gelişmelerin kendilerini derinden üzdüğünü dile getirerek, bu gelişmelerle ilgili dün İslam Konferansı'nı biraraya getirip, Myanmar konusuna nasıl müdahale edileceğine yönelik çalışmaların Suudi Arabistan'da başladığını anımsattı. Erdoğan, konuyla ilgili olarak atılması gereken adımları uluslararası platformda atacaklarını, insani olarak yardım konusunda ne gerekiyorsa yapacaklarını vurguladı. Myanmar'ın böyle yardımlara kapalı olması nedeniyle de sıkıntı yaşandığını ifade eden Erdoğan, BM'yi devreye sokarak, bu adımları süratle atacaklarını, konunun takipçisi olduklarını bildirdi.

 

'Bahçeli'ye ithaf olunur'

Erdoğan, grup konuşmasında, geçen hafta Kırgızistan ve Moğolistan'a yaptığı ziyaretlere de yer verdi. Bişkek'te, Cumhurbaşkanı, Meclis Başkanı, Başbakan ile Ulan Batur'da Meclis Başkanı, Başbakan ile görüştüğünü anlatan Erdoğan, TİKA ve Ankara Büyükşehir Belediyesi katkılarıyla düzenlenen Ankara Caddesi'ni, Moğolistan ziyaretleri sırasında Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'ın açtığını anlattı. Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ile Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in, Orhun Abideleri'ne giderek, çalışmaları incelediklerini belirtti.

Ecdatlarından önemli izler, eserler taşıyan Tonyukuk Abideleri'nin bulunduğu bölgeye gittiklerini, buraya ulaşımın zor olduğunu ifade eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Yolun, hiçbir işaretin olmadığı bozkırda, arazi araçlarıyla anıtlara ulaştık. Çünkü bizim için bu konularda zor yoktu. Ama ben milliyetçiyim diyenlerin, iktidarda oldukları dönemde bir kere ulaşmadıkları, uğramadıkları yere, biz geldiğimizden bu yana defaatle ulaştık, ulaşıyoruz, bir taraftan imar, inşa ediyoruz. Orhun Abideleri'nin 46 km'lik yolunu biz yaptık. Orası da adeta bir bozkır, çöl gibiydi. Orada müzesini yaptık, şimdi Tonyukuk'un da aynı şekilde yolunu yapacağız, müze haline getirerek, gidilebilir konuma getireceğiz. TİKA eliyle Moğolistan'da çok sayıda projeyi tamamladık. Tüm vatandaşlarıma, 76 milyona sesleniyorum, Türkiye'nin, AK Parti iktidarının sadece 780 bin kilometre kareye tıkanıp kalmadığını, tüm dünyada, nerede, neyimiz var, oraya ulaştığını, ulaşmaya gayret ettiğini ortaya koymak bakımından bunları anlatıyorum. Zira çok milliyetçi olduğunu savunan, esip gürleyen, bağırıp, çağıran, her türlü hakareti yapan Bahçeli'ye ithaf olunur. Bunları gayet iyi bilmesi lazım ama işine gelmez. Sadece hakaretle bu süreci geçiştirmek ister. Bağırmakla, çağırmakla haklılık elde edilmiyor. Ortaya eser olarak ne koydun, bunu söyle. 3,5 yıl da olsa bu ülkede sen iktidar ortağı oldun. Bunun hesabını vermek durumundasın, millete anlatmak durumundasın. Zaten milletin sana ne kadar değer verdiği, oy oranlarıyla ortada. Bu konuda değerlendirmeyi en güzel şekilde yapan milletin ta kendisidir.''

 

Moğolistan'daki çalışmalar

Başbakan Erdoğan, TİKA eliyle Moğolistan'da çok sayıda proje tamamladıklarını, bazı projelerin halen devam ettiğini, bazılarının da talimatlarını vererek, girişimleri başlattıklarını ifade etti.

Moğolistan'da tamamlanan projeleri anlatan Erdoğan, Moğolistan'da eğitime, aile içi şiddetle mücadeleye, tıbba, tarım ve hayvancılığa ilişkin projeler de yürüttüklerini kaydetti. Erdoğan, Moğolistan'daki en küçük etnik grup olan Duha Türkleri'ne yönelik acil yardım projesi uyguladıklarını bildirdi. Erdoğan, Moğolistan'da 14 ayrı proje ve faaliyeti planladıklarını ifade ederek, Tonyukuk Anıtı'nın çevre düzenlemesi, Orhun Müzesi tamirat ve tadilatı, Türkoloji Bölümü'nün açılması dahil olmak üzere Moğolistan makamlarıyla işbirliğiyle bu projeleri hayata geçireceklerini kaydetti.

Erdoğan, son ziyarette TİKA'ya, Tonyukuk Abideleri'ne giden yolun iyileştirilmesi, Türk anıtlarıyla ilgili kazı çalışmalarının başlatılması, Ulan Batur'da su ihtiyacı olan bölgelere su sağlanması, Ulan Batur'da ihtişamlı bir caminin inşa edilmesi ya da mevcut caminin iyileştirilmesi için çalışmalara başlanması talimatını verdiğini söyledi.

 

'Yine esip gürlüyorsun'

Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Milliyetçilik slogan atmak değildir. Milliyetçilik, gençleri birbirine kırdıracak çağrılar yapmak değildir. Milliyetçilik, devletin kasasını, hazinesini boşaltmak, ülkeye, millete milyarlarca dolar fatura ödetmek hiç değildir. Milliyetçilik, tarihine, ecdadına, ecdadından kalma yadigarlara sahip çıkmaktır. Milliyetçilik ta Moğolistan'da ecdadın izlerini bulmak, onları dünya mirasına kazandırmaktır. Milliyetçilik dünyanın her tarafına ulaşmak, her tarafına barış mesajları iletmek, dünyanın her tarafıyla işbirliği tesis etmektir. En önemlisi milliyetçilik, 'milliyetçiyim' diyenlerin boşalttığı devlet kasasını doldurmaktır. Bugün burada yeni bir rekoru daha açıklıyorum. 'Milliyetçiyim' diyenler, bunun istismarını yapanlar, milli bankamız Merkez Bankası'nın kasasını bize 27,5 milyar dolarla teslim ettiler. Şu anda milli bankamızın kasası, tarihinin en yüksek rezervine ulaştı. Merkez Bankası'nın, döviz rezervi 127 milyar dolara çıktı. İşte asıl milliyetçilik budur. Bugün yine esip gürlüyorsun Bahçeli, söylenmedik laf bırakmadın, hakaret mi hakaret, her türlü şeyi yaptın.''

 

'Bu mudur milliyetçilik yoksa bizim yaptığımız mı milliyetçilik?'

Erdoğan, MHP ve CHP Genel başkanlarına yönelik eleştirilerini ifade etti. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bugünkü grup toplantısında yine ''esip gürlediğini'' söyleyen Erdoğan, ''Hodri meydan dedin. Tamam, madem hodri meydan, tüm hesabı kitabı ortaya çıkaracağız. Millete bunları takdim edeceğiz. Sen gittin IMF'ten borç aldın, senin borçlarını biz tamamladık ve şu anda önümüzdeki ay son taksidi ödemek suretiyle IMF ile bizim borç ilişkimiz bitmiş olacak. MHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum; bu mudur milliyetçilik yoksa bizim yaptığımız mı milliyetçilik? Tehditlerle vesairelerle dolduruşa gelen bir topluluk değil bu millet. Bu millet kimin hayırlı yolda olduğunu görüyor'' diye konuştu.

Erdoğan, Merkez Bankası döviz rezervini 127 milyar dolara çıkardıklarını belirterek, yatırımlara girmediğini, bunun nakit olduğunu kaydetti. 'Enflasyonda ülkeyi getirdiğiniz yer ortada. Bize teslim ettiğinizde enflasyon neydi, şu anda ne?'' diyen Erdoğan, yüzde 63 olan devletin borçlanma faizinin şu anda tek haneli rakamda olduğunu anlattı.

Bütün bunların yanında, bir gecede bankaların kasalarının boşaltıldığını, yüzde 7500 faizle birilerine rantlar sağlandığını dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bunların hesabını vermeyecek misin Bahçeli? Bunun için ne diyeceksin? 'Hayır olmadı' mı diyeceksin veya 'benim partili bakanım değil' miydi diyeceksin? O Hükümetin ortağı olduğuna göre, bunun hesabını sormalıydın. Sormadın, dolayısıyla sen de mesulsün. Bu gerçekler ortada, bunları görmek durumundayız. Eğer bunları bir kenara koyacak olursak, o zaman işte iki kere bağırıp çağırmakla kalkıp vatandaş da 'ya böyleymiş, hakikaten bunlar herhangi bir şey yapmamış' der. İşte böyle tertemiz, onun için bugünlere gelmişler' diye bir oyunun tuzağın içine düşer. Büyük yalanı ortaya koymak durumundayız. Madem 'hodri meydan' dedin, merak etme bununla ilgili çalışmalar başlar ve her şey ortaya çıkar. Burada başka hukuki boşluklardan istifade etmek gibi bir derdin varsa, o ayrı bir mesele. Ama bizim için hukuki boşluğu olmayan bir şey vardır; o da milletin iradesidir. O da seçimler geldiğinde zaten ortaya çıkar.''

 

'Aday olduğu ilçeyi bilmez'

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun geçen hafta grup toplantısında defalarca kendilerinin tarih bilmediğini ifade ettiğini vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Kılıçdaroğlu, biz tarihi çok ama çok iyi biliriz. Biz tarihi Göktürk anıtlarından Tonyuk anıtlarına, Malazgirt'den Mohaç'a kadar, İstanbul'un fethinden Çaldıran'a kadar, Çanakkale'den Kurtuluş Savaşına çok ama çok iyi biliriz. Üstelik biz Sayın Kılıçdaroğlu'nun bilmediği, bir türlü de öğrenemediği Cumhuriyet tarihini de CHP tarihini de çok ama çok iyi biliriz. O kadar iyi biliriz ki bu kürsüden de başka kürsülerden de belgeleriyle, kaynaklarıyla, başvuru eserleriyle Dersim, CHP, demokrasi hakkında Kılıçdaroğlu'na defalarca tarih dersi verdik. Ama hani bir şarkı vardır ya; 'Mazi kalbimde bir yaradır.' Mazi, yani tarih Sayın Kılıçdaroğlu'nun kalbinde yara olduğu için verdiğimiz tarih derslerini bir türlü öğrenemedi. Sayın Kılıçdaroğlu'nun tarih karnesi ortada... Bakın Dersim Tarihi sıfır, CHP tarihi sıfır, demokrasi tarihi sıfır, İstanbul şehir tarihi sıfır...Aday olduğu ilçeyi filan bilmez. Kağıthane'ye Kağıttepe diyecek kadar... Futbol tarihi o da sıfır. Çünkü Lefter'i orta sahadan alıp kaleye geçirecek kadar sıfır. Bitmedi, İslam ve Türkiye tarihi yıldızlı sıfır. ''

 

'Bu tarih hatasının neresini düzelteyim'

Erdoğan, geçen hafta bir CHP heyetinin Şanlıurfa'ya güya çıkarma yaptığını belirterek, bazı tarihi mekanları da ziyaret edeceklerini yazılı olarak duyurduklarını hatırlattı. Yazıda, o tarihi mekanların içinde Şanlıurfa'da 'Hz. Selahaddin Eyyubi Türbesi'' de bulunduğunu kaydeden Erdoğan, şöyle konuştu: ''Metinde öyle geçiyor. Bu tarih hatasının neresini düzeltelim bilmiyorum. Bir kere Selahaddin Eyyubi değil, Hz. Eyüp Peygamber, ikincisi Hz. Eyüp Peygamber'e naksedilen türbe, Şanılurfa merkezde değil, Virahşehir'de. Üçüncüsü Şanlıurfa merkezde CHP'lilerin ziyaret edeceklerini duyurdukları yer türbe değil, makam. Dedim ya ders veriyoruz, veriyoruz ama niyeti yok. Suriye'nin başkenti Şam'ı son aylarda defalarca ziyaret etiler. Gözleri de gönül gözleri de kapalı olduğu için Şam'ın merkezindeki Selahaddin Eyyubi türbesini öğrenemediler, öğrenemediler. Bu partinin genel başkanı bizi tarih bilmemekle itham ediyor. Biz tarihi biliriz, iyi bilmekle kalmaz, o tarihten ibret de alırız. Bununla da kalmaz istikbali, atiyi o tarihin üzerine inşa ederiz ve öyle yaşıyoruz.''

 

Akil İnsanlar

Erdoğan, ''çözüm süreci''ne değindi. Yakın veya uzak tarihte yaşanan acı hadiselerin tekrar etmemesi için samimi bir mücadelenin içinde olduklarını belirten Erdoğan, ekonomide, iç ve dış politikada tarihten aldıkları derslerle, edindikleri acı tecrübelerle yere sağlam bastıklarını, kılı kırk yardıklarını, bin düşünüp bir adım attıklarını kaydetti.

İbret alınmadığı için tekerrür eden, hasır altı edildiği için kronikleşen, tedavi edilmediği için kangrene dönüşen meseleleri kesin çözümlere ulaştırmanın samimi çabasını sarf ettiklerini ifade eden Erdoğan, ''Çözüm süreci adını verdiğimiz süreç, Türkiye genelinde gerçekten son derece kararlı bir umut yolculuğuna dönüştü. Şu anda 780 bin kilometre karenin tamamında çözüme yönelik çok güçlü bir umut kalpleri kuşatmış durumda'' dedi.

Akil insanlar heyetinin bölgelerinde çalışmaya başladığına işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu: ''CHP ve MHP'nin insafsız eleştirilerine, hatta hakarete varan söylemlerine, hatta bazı şehirlerde edepsizce kışkırtmalarına rağmen akil insanlar, gerçekten çok güzel çalışmalar ortaya koyuyorlar. Verilen fotoğrafın, verilen mesajların son derece güçlü etkisi olduğunu görüyorum. Zira bu akil insanlar içerisinde olan arkadaşlarımızın hepsinin bu toplumda bir karşılığı var. Ama ne CHP'nin ne MHP'nin bu hakaretleri yapanlarının aslında bu toplumda ciddi karşılığı da yok. Zaten bunları çıldırtan da o. Daha önce de ifade ettim; akil insanlar heyeti, çok farklı dünya görüşlerinden, çok farklı ideolojilerden, farklı inanç gruplarından olan 63 arkadaşımızdan teşekkül etti. Bu 63 arkadaşımız 9'arlı gruplar halinde 7 coğrafi bölgemizde çeşitli etkinlikler yapıyorlar. Program onlara ait. Biz kendilerine herhangi bir program filan telkin etmedik. 'Programınız kendiniz yapacaksınız, yol haritanız size ait, kimlerle görüşecekseniz istediğiniz gibi görüşebilirsiniz.' Bu noktada 'şöyle yapın, böyle yapın' demiyoruz. Size inanıyoruz, size güveniyoruz. Çünkü bu konuda sizin derdinizin olduğunu biliyoruz. Şu ana kadar da bunu başarıyla yürütüyorlar. Her bölgemizde vatandaşımız, her yönüyle birbirinden farklı bu 9 kişiyi bir arada görünce, ortak bir gaye etrafında kenetlendiğini görünce umudu artıyor, heyecanı artıyor, çözüme yönelik inancı daha da artıyor. Bu kenetlenmeyi, bu birlikteliği hazmedemeyenler, bu birlik ve kardeşlik fotoğrafını sindiremeyenler çeşitli provokatif eylemlere girişebiliyorlar. Milletin umudu, milletin inancı bütün bu kışkırtmaları Allah'ın izniyle ezip geçecek. Nitekim olumsuz hadiselerin son derece cüzi ve marjinal olduğunu görüyoruz. Süreç ilerledikçe, somut neticeler alındıkça, sevindirici haberler geldikçe göreceksiniz, CHP de MHP de o marjinal örgütler de yalnız kalacak, tarih karşısında mahcup olacaklardır.''

 

'Partileri ziyaret etmek istedik, kapılar yüzümüze kapandı'

Erdoğan, akil insanlar heyetinin çözüm sürecindeki unsurlardan sadece biri olduğunu, hepsi olmadığına dikkati çekerek, ''Bazılarının kenara çekilip, ellerini kollarını bağlayıp 'bakalım ne yapacaklar' havasında kibirle süreci sadece izlemekle yetindiğine şahit oluyoruz. Bu mesele, sadece AK Parti'nin, sadece Akil İnsanlar Heyeti'nin meselesi değil, 76 milyonunun topyekun meselesidir. Çözümün parçası olmayan, takdir edersini ki sorunun parçası. Çözüm isteyen herkesten bugün bir kez daha ellerini, dillerini, eğer bunlar mümkün değilse yüreklerini bu sürece koymalarını rica ediyorum. Böyle hayati bir meselede hayır konuşmayacak olanların en azından susmak, sükut suretiyle sürece katkı vermelerini rica ediyorum'' dedi.

AKP olarak kendilerinin de bütün kademeleriyle sahada yoğun gayret içinde olduklarını anlatan Erdoğan, bakanlar, genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve eşleriyle birlikte bölge bölge umudu yeşertmenin tatlı gayreti içinde olduklarını, belediye başkanları, il ve ilçe teşkilatlarının da milletle kucaklaşmış şekilde sürece katkı sağladığını söyledi. Sürece muhalefet partilerinin de dahil olması için en başından itibaren çok samimi bir yaklaşım içinde olduklarını belirten Erdoğan, ''Partileri ziyaret etmek istedik, kapılar yüzümüze kapandı. Sonra CHP bizi ziyaret etmek istedi, diğer partiler randevu vermezken biz randevu verdik'' dedi.

Erdoğan, CHP'yi genel merkezde ağırladıklarını ve arkadaşlarını görevlendirme kararı aldıklarını, ardından da Meclis Başkanı Cemil Çiçek'in devreye girmesiyle partilerinden bir kişinin talep edilmesi üzerine Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay'ı görevlendirdiklerini ifade ederek, ''Onların görevlendireceği isimle çalışmasını istedik. Maalesef bunlar da sonuçsuz kaldı'' dedi.

 

'Niye çark ettiniz?'

Erdoğan, en son TBMM'de araştırma komisyonu kurulması için girişimlere başladıklarını belirterek, şöyle konuştu: "Meclis'te çözüm süreci ile araştırma komisyonu kurulması için aslında bizden önce CHP'nin vermiş olduğu bir önerge var. Biz bu arada, ayrıca bir adım attık, çözüm sürecini değerlendirme komisyonu ile ilgili bizim de bir adımımız oldu. CHP milletvekillerine sonra zorla imzalarını geri çektirmiş olsalar da o önerge bizzat CHP'nin verdiği önergedir ve kayıtlarda da vardır. Bunu bir yere gömmek, kaybetmek mümkün değil, çünkü artık o kayıtlara girdi. CHP bu konuda samimiyetsizliğini tekrar sergiledi. CHP Genel Başkanı'nın çark etme politikasını bu olayla birlikte artık, yasamaya da taşıdığını gördük. 'Gelin araştırma komisyonu kuralım' diyorlar, biz 'tamam kuralım' dediğimizde mızıkçılık yapıp misketlerini alıp oyunu bozan çocuklar gibi 'biz oynamıyoruz' deyip kenara çekiliyorlar. Bununla da yetinmiyorlar. Kürsüyü işgal etmek, şiddet kullanmak, en ağır hakaretler sarf etmek gibi Meclis'e hiç yakışmayan ama CHP'nin üzerine tamda oturan bir tavır sergiliyorlar. Ey CHP, siz hani çözümden yanaydınız, hani çözmek istiyordunuz, hani araştırma komisyonu kurulsun istiyordunuz. Ne oldu, niye vazgeçtiniz, niye kaçtınız, niye çark ettiniz? CHP millete bunun hesabını vermek, izahını yapmak zorundadır. CHP, bu son çarkıyla çözüm konusunda en küçük bir samimiyet taşımadığını tekrar göstermiştir. 'Allah CHP'yi bu zihin bulanıklığından kurtarsın' diye dua ediyor, CHP seçmenine de gerçekten samimiyetle sabır temenni ediyorum."

 

Şehit yakını ve gazilere müjde

Başbakan Erdoğan, çözüm süreci başladığı andan itibaren, üzerinde hassasiyetle durdukları ve her fırsatta da hassasiyetlerini tekrar tekrar ifade ettikleri bir konu olduğunu söyledi. Bu süreçte şehitlerin hatırasına asla gölge düşürmeyeceklerini, şehit yakınlarının, gazilerin başını asla öne eğdirmeyeceklerini belirten Erdoğan, "Şehitlerimiz nasıl ki bizim kutup yıldızlarımızsa, onların aileleri de bizlere emanetidir. Biz şehit yakınlarının, gazilerimizin ne kadar hassas, ne kadar duygu yüklü bir iklim içinde olduklarını biliyoruz. Muhalefetin sıkça yaptığı gibi o hassasiyeti istismar etmiyor, o duygu yüklü iklimi çirkin bir şekilde kullanmak gibi bir çıkarcılığa asla tevessül etmiyoruz" dedi.

Erdoğan, 10 yılı aşkın süre boyunca, şehit yakınlarına ve gazilere hak ettikleri değeri vermek, emanete en iyi şekilde sahip çıkmak için çok sayıda düzenleme yaptıklarını bildirdi. Geçen yıl Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde Şehit Yakınları ve Gaziler Dairesi Başkanlığı kurduklarını dile getiren Erdoğan, 43 ayrı mevzuata dağılmış şehit yakınları ve gazileri ile ilgili düzenlemeleri gözden geçirdiklerini söyledi. Erdoğan, şehit yakınları ve gaziler ile görüşmeler yaparak,, onlardan gelen talepleri dikkatle ele alarak, geçen yılın temmuz ayında bir dizi düzenlemeyi kanunlaştırdıklarını bildirdi.

Başbakan Erdoğan, 12 Şubat 2013 tarihli grup toplantısında şehit yakınları ve gaziler ile 65 yaşın üzerindeki yaşlılar ve engelliler için önemli düzenlemelerin müjdesini vererek çalışmaları başlattıklarını hatırlatarak, şunları kaydetti: "İhtiyaçları, talepleri, imkanları gözden geçirerek, şehit yakınları ve gazilerimiz için yeni bir düzenlemeyi de bugünden itibaren başlatıyoruz. Bu düzenleme ile bilhassa vazife ve harp malullerine sağlanan hakların kapsamını da genişletiyoruz. 12 Şubat'ta grup toplantımızda açıkladığımız düzenlemeleri maalesef CHP Genel Başkanı anlayamamış ve haftalarca gaf üstüne gaf yapmıştır. Meseleyi tam olarak idrak edemediği, inceleme zahmetine katlanmadığı için, bizi var olan hakları tekrar vermekle itham etmiştir. Kendisine yapılan düzenlemeleri iyi incelemesini, anlamasını ve bir zahmet anlayarak açıklama yapmasını tavsiye ediyorum. Gerçi böyle bir şeye de girmez, böyle bir derdi yok, zaten o çark sıfatını onun için koydular, boşuna değil. Terörle mücadele sırasında şehit olanların yakınları ile malul gazilerimizin kendilerinin birer istihdam hakkı bulunuyor. Temmuz ayında yaptığımız düzenlemeyle bu kapsamdaki şehit yakınlarına verilen istihdam hakkını biliyorsunuz ikiye çıkardık. Şimdi ise vazife ve harp malulü kapsamında olan Türk Silahlı Kuvvetleri mensubu ve güvenlik görevlilerinden hayatını kaybedenlerin yakınlarına iki, malul olanlara ise bir istihdam hakkı getiriyoruz. Böylece silah altında iken veya asayiş ve güvenlik hizmeti sırasında hayatını kaybedenlerin yakınlarını veya malul olan evlatlarımızın yararlanacağı istihdam imkanını eşitlemiş olduk. Ayrıca vazife malullüğü kapsamında bulunan, diğer kamu görevlilerine de bir istihdam hakkı getiriyoruz, bu yoktu. Buna ek olarak, terör mağduru sivil vatandaşlardan hayatını kaybedenlerin yakınlarına veya malul olanlara da bir istihdam hakkı getiriyoruz. Ayrıca bunlardan sosyal güvencesi olanların da maaş hakkından yararlanmasına imkan sağlıyoruz. Örneğin Güngören saldırısında hayatını kaybeden kardeşlerimizin yakınlarına veya malul olanlara bir istihdam hakkı geliyor, aynı şekilde Bingöl'deki kardeşimize böyle bir hak geliyor. Bu vatandaşlarımız sosyal güvencesi olsun ya da olmasın, ayırım yapılmaksızın maaş hakkına kavuşuyor. Vazife ve harp malullüğü kapsamında olup, daha önce istihdam hakkı bulunmayanlara istihdam hakkı tanıyoruz. Örneğin Afyonkarahisar'daki o talihsiz patlamada şehit olan askerlerimizin yakınlarına, sadece maaş veriliyordu şimdi maaş artı iki istihdam hakkını bu düzenleme ile o şehit yakınlarımızın yakınlarına getiriyoruz."

 

'Bu düzenlemeler ahde vefa göstermenin gereğidir'

Başbakan Erdoğan, daha önce Terörle Mücadele Kanunu kapsamında olanlar ile asayiş ve güvenlik hizmeti sırasında hayatını kaybeden veya malul olanlara tanınmış olan sanal intibak suretiyle maaş artış imkanını şimdi tüm vazife malullerine sağlayacaklarını belirtti.
Vazife malullüğü kapsamında ek ödeme ile eğitim-öğretim yardımı alamayanlar olduğunu belirten Erdoğan, "Şimdi yeni düzenlemeyle, vazife malullüğü kapsamında ek ödeme ile eğitim-öğretim yardımını bu kardeşlerimiz için de tesis ediyoruz" dedi.

Erdoğan, şehit yakını ve gazilerden su ve elektrik ücretlerinden indirim imkanından yararlanamayanların tamamı, artık bu haktan yararlanma imkanına kavuşacaklarını ifade ederek, ayırım yapmadan tüm şehit yakını ve gazileri bu kapsama aldıklarını söyledi.
Başbakan Erdoğan, vazife ve harp malulü kapsamında olup, faizsiz konut kredisinden yararlanamayanlara da faizsiz konut kredisi imkanı getirdiklerini bildirerek, bu çerçevede hak sahiplerinin 73 bin TL, 20 yıl vadeli faizsiz konut kredisi kullanabileceklerini kaydetti.

 

Muhtaç asker ailesine ayda 250 lira

Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "1942 yılında çıkarılan bir kanunla, oğul askerde olan muhtaç ailelere belediye ve köy bütçelerinden yardım yapılması şartı getirilmişti. Ancak bu kanun amacı doğrultusunda işletilemedi, bir standart ve süreklilik de ne yazık ki sağlanamadı. Kimi belediyeler bu yardımı yaparken, kimi belediyeler yapmadı veya yapamadı. Köylerde zaten bu imkan hiç kullanılmadı. Şimdi yapacağımız yeni düzenlemeyle, evladı askerde olan, kendisi de ihtiyaç sahibi olan ailelere, çocuğu askerde olduğu süre boyunca düzenli olarak ayda 250 TL ödemeye başlıyoruz. Bir aile düşünün, çocuk askere gidiyor, aile belirlenen kriterlere göre yoksulluk içinde. Düzenlemeyi yaptığımız andan itibaren, bu aileler başvurduklarında ayda 250 lirayı annenin ya da evli ise eşinin hesabını yatırıyoruz. Belediyelerin yardım yapması yolunu da açık bırakıyoruz, ayrıca belediyeler yapacaksa yapsın o bizi ilgilendirmiyor.
Son olarak, bu yeni düzenleme ile 65 yaşını aşmış muhtaç vatandaşlarımıza ve muhtaç engellilerimize yönelik maaş uygulamasının kapsamını da belli kriterler çerçevesinde genişletiyoruz. Tüm bu düzenlemelerin, bize emanet olan şehit yakınlarımıza, gazilerimize, kendilerine hürmetle bağlı olduğumuz yaşlılarımıza hayır olmasını diliyorum. Bu düzenlemeler emanete sahip çıkmanın, ahde vefa göstermenin gereğidir. Her bir hakkın şehit yakınlarımız, gazilerimiz ve yaşlılarımız için, annelerinin ak sütü gibi helaldir."

Öte yandan, geçen ay yanan Altındağ'daki Yunus Emre Çarşısı'nın esnafı, AKP Grubu'na katıldı. Esnaf, çarşının yeniden yapılmasına verdiği destekten dolayı Başbakan Erdoğan'a teşekkür ederek, çiçek verdi. AKP Grup Başkanvekili Ayşe Nur Bahçekapılı da çarşı esnafına maddi yardım yapıldığını, vergi borçlarının ertelenmesi imkanı getirildiğini dile getirerek, yeni çarşının Temmuz ayında tamamlanacağını söyledi.