Erdoğan'dan Davos açıklaması

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Davos dönüşü Atatürk Havalimanı'nda basın toplantısı düzenledi. İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres'i ağır sözlerle eleştirerek salonu terkeden Erdoğan, ''Gazze: Orta Doğu'da Barış Modeli'' oturumunda yaşanan bu olayı değerlendirdi.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Davos dönüşünde Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde düzenlediği basın toplantısında, ''Gazze: Orta Doğu'da Barış Modeli'' oturumunda yaşanan gelişmelere ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Toplantıya BM Genel Sekreteri Ban Ki-Mun ve Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa ile birlikte katıldığını ve toplantının güzel bir şekilde başladığını belirten Erdoğan, ''Burada Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak özellikle birşeyin altına çizerek anlatmak durumundayız. Ben şu anda AK Parti Genel Başkanı olarak konuşmuyorum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak konuşuyorum. Bu katıldığım toplantıda da Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla bulundum. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatıyla orada konuştum'' dedi.

Erdoğan, panelistlerin, bu soruların yanı sıra moderatörün yönelteceği soruları da cevapladıklarını belirterek, şunları kaydetti: ''Moderatör bu toplantıya girerken şunu söyleyebilir. Birinci turda 5-10 dakika sunumlarınız olsun. İkinci turda bunu 5 dakikaya indirelim. Üçüncüsünde soru cevap yapalım. Benim sorum olacak. Benim sorularıma cevap verin şeklinde bir usül belirler. Bu toplantıya girerken de buna benzer bazı ricaları oldu. Tabii toplantıya başladık. Başladıktan sonra kendi dakikalarımı da yazdım. Kaçta başlıyor, kaçta bitiyor. Bunları kaydıma aldım. BM Genel Sekreteri Ban Ki-mun konuşmalar içinde bu süreyi birinci turda en iyi kullandı. 8 dakika konuştu. Amr Musa 12., 13. dakikaydı ki moderatör toparlayın diye uyardı. Ve o da tabii toparlayıp 15 dakikada bitirdi. Ondan sonra ben konuşmama başladım. 15 dakikada da ben konuşmamı bitirdim. Peres'e gelince Peres, hiçbir ikaz, uyarı almadan 23 dakika konuşma yaptı. Bunun yanında bu konuşmasında gerçekten bizleri hayrete düşürecek bir üslup içerisinde, bunun da ötesinde bir cumhurbaşkanının adabına yakışmayacak şekilde zaman zaman isim de vererek kendine göre hakarete yönelik ifadeler kullanmak suretiyle bir sunum yaptı. Tabii doğru olmayan suçlayıcı ifadeler ve buyurgan tavrını kabul etmemiz mümkün değil. Çok açık net söylemem lazım. Ben bazı emekli diplomatların anladığı dilden konuşmam. Ben diplomasiden gelmiş birisi değilim. Ben siyasetten gelmiş birisiyim. Siyasetin içerisinde de çekirdekten yetişmiş birisiyim. O diplomatların, hele hele monşerlerin adetini pek bilmem. Bilmek de istemem. Sadece ben Türkiye Cumhuriyeti'nin Türk milletinin onurunu A'dan Z'ye sonuna kadar korumakla mükellef olduğumu bilirim. Ben bir kabile reisi değilim. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı'yım. Yapmam gereken neyse onu yaparım, onu yaptım. Bundan sonra da onu yapmaya devam ederim. Bu benim karakterimdir. Benim kimliğimdir.''

Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un ''Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum'' sözüne de atıfta bulunarak, ''Biz uysal koyun değiliz. Orada konuşmamda da söyledim. Ben sizin yaşınıza bakarak yüksek sesle konuşmuyorum. Yoksa sizden daha yüksek sesle konuşmasını da bilirim. Ama burada bazı sataşmaların cevabını bulması lazım. Bunlar söylenmiştir. Tabii inanıyorum ki orada hangi Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı bulunursa böyle bir tavrı benim milletim onlardan beklerdi ve milletimin de böyle bir tavrı beklemesi en doğal hakkıdır, çünkü bizim milletimize sünepelik yakışmaz. Böyle birşeyi de zaten yapamazdım'' dedi.

Erdoğan, moderatörün sataşmalara karşı kendisinden söz istediğinde ''toplantıyı kapatıyorum'' demek suretiyle kapatmak yönüne gittiğini, ancak ısrar edince biraz devam edebildiğini ama bu kez de sözünü kesme yoluna gittiğini ve sözünü kesince de Davos başkanının kapanış konuşmasını yapmasını beklemeden dosyasını alıp oradan ayrıldığını kaydetti.

Konunun kişisel bir sorun olmadığını ifade eden Erdoğan, ''Ülkemin saygınlığı ve itibarı meselesiydi. Bu nedenle tavrım da net ve açık olmalıydı. Kimsenin de ülkemin saygınlığını, özellikle onurunu zedelemesine müsaade edemezdim'' diye konuştu.
 

 

"Öfkeyle kalkıp, öfke anında karar veren liderlerden olmak istemeyiz"

Erdoğan, bir gazetecinin ''Şimon Peres ile telefon görüşmesi yaptığınızı kulislerden duyduk. Ne görüştünüz? Sizin ağzınızdan duyabilir miyiz?'' sorusu üzerine şunları kaydetti: ''Biz helikoptere bineceğimiz sırada Peres'in aradığını söylediler. Bunun üzerine arkadaşlarımızla müzakere ederek dinleyelim dedik. Bunun telefon kaydı da var. Telefonla görüşmemizde kendileri (Size ne kadar saygı duyuyorum, size duyduğum saygımdan dolayı. Türkiye'ye de büyük saygım var. Bu olaydan dolayı gerçekten çok üzüldüm. Sesimi duymadıklarını söylediler. Ondan dolayı sesimi yükselttim) bu tür ifadeleri kullandılar.
Ben de kendisine bu noktada bazı karşı ifadeler kullandım ama onlar detay bilgiler. Bunları yarın metro açılışında vereceğim.''

 

"Ölçeriz, biçeriz"

''Türkiye-İsrail ilişkileri bu gerginlikten nasıl etkilenir?'' biçimindeki soruya ise Erdoğan şu yanıtı verdi: ''Biz bu tür konularda öfkeyle kalkıp, öfke anında karar veren liderlerden olmak istemeyiz. Ölçeriz, biçeriz, ona göre adımlarımızı atarız. Kaldı ki, şu ana kadar takındığımız tavırda biz İsrail'e hep bunları tavsiye ettik. Hep söyledik. Bizim bu serzenişlerimiz İsrail halkına, Yahudiler'e değildir. Bizim bu serzenişimiz tamamıyla İsrail yönetiminedir. Bunu kaç kez vurguladık. Buna rağmen onlar bu işte çok mahirler. Bunu hemen farklı yerlere doğru kaydırma maharetine sahipler. Buradaki bizim hitabımızın, serzenişimizin muhatabı İsrail yönetimidir.''

Bir gazetecinin, muhalefet partilerinin Davos'taki tavırlarının Türkiye'ye zarar vereceğini söylediklerini belirterek, bunun böyle olup olmadığına inanıp inanmadığını sorması üzerine, Erdoğan, şunları kaydetti: ''Türkiye, birileri ne der, kim ne yapar, kim nasıl bakar diye mi tavırlarını belirleyecek. Veyahut da Türkiye acaba şöyle derse, biz Türkiye'yi kaybedersek ne olur diye mi bakar. Bir defa Türkiye kendi gücünü hala anlayamamış. Ben bunu söyleyenlere şaşıyorum. Bunlar kimim avukatlığına soyunuyorlar. Bunlar bu ülkenin evladı mı, birilerinin avukatı mı. Eğer bu ülkenin evladıysa önce kendi gücüne inanacak. Yeri geldiği zaman, (Şöyle güçlüyüz, böyle güçlüyüz) diyeceğiz ama göster gücünü dediğimiz zaman ortada kimse yok. Yerinde yeller esiyor. Kusura bakmasınlar. Biz böyle bir Türkiye değiliz. Biz güçlü bir Türkiye'yiz. Güçlü bir Türkiye'de biz barışı her zaman savunacağız. Bunun için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Ama Türkiye'nin bu bölgede barışın bir teminatı olduğunu da birilerinin görmesi ve anlaması lazım.''

"Davos'a gidecek misiniz?"

Erdoğan, Davos'a yeniden gidip gitmeyeceğinin sorulması üzerine ise ''Şu anda pek düşünmüyorum. Davos'a gitsen de olur, gitmesen de olur. Birşey yok yani'' dedi.

Erdoğan, Şimon Peres dışında kendisini telefonla arayan başka kişinin olup olmadığına ilişkin bir soruya da, ''Hayır, orada olanlar vardı. Onlardan duygularını olumlu istikamette bana ifade edenler oldu. Tabi cumhurbaşkanı aradı o ayrı mesele'' yanıtını verdi.

''Şimon Peres, telefonla görüşmenizde, konuşmasından dolayı sizden özür diledi mi?'' sorusuna da Erdoğan, ''Herşeyi bir anda almayım. Yarına da birşeyler kalsın'' yanıtını verdi.