Erdoğan'dan Almanya'ya Bahçekapılı tepkisi: Misliyle mukabele ederiz
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Saray'ında Muhtarlar Toplantısı'nda konuştu. AKP milletvekili Ayşenur Bahçekapılı'nın Almanya'da yaşadığı olayı anlatan Erdoğan, "Ya sen teröristi alıyorsun ülkende ağırlıyorsun, misafir ediyorsun. Ama bu ülkenin TBMMM Başkan Yardımcısı'nı ve heyetini orada, kapıda saatlerce bekletiyorsun. Şimdi bunlara da aynısını yapmak gerekmez mi? Ondan sonra Erdoğan oluyor diktatör, ya sen benim TBMM Başkan Yardımcıma bu tür bir yanlışı yaparsan, benim buna karşılık aynısını yapmam lazım. Bu personellere gereğini yapmadığın sürece Türkiye de buna misliyle mukabele eder" diye konştu.
cumhuriyet.com.tr<video:641646>
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 31'inci Muhtarlar Toplantısında konuştu. Yerel paralarla ticaret döneminin başladığını kaydeden Erdoğan, "Rusya ve Çin'le anlaştık. Bundan sonra kendi paramızla alışveriş yapacağız"dedi.
TBMM Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı'nın Almanya'ya girişte havalimanında yaşadığı bir olayı anlatan Erdoğan, "Ya sen teröristi alıyorsun ülkende ağırlıyorsun, misafir ediyorsun. Ama bu ülkenin TBMMM Başkan Yardımcısı'nı ve heyetini orada, kapıda saatlerce bekletiyorsun" tepkisini gösterdi. "Şimdi bunlara da aynısını yapman gerekmez mi?" diye soran Erdoğan, "Ondan sonra Erdoğan oluyor diktatör, ya sen benim TBMM Başkan Yardımcıma bu tür bir yanlışı yaparsan, benim buna karşılık aynısını yapmam lazım. Bu personellere gereğini yapmadığın sürece Türkiye de buna misliyle mukabele eder" ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı, Kanal İstanbul pojesi için de tarih vererek, "2017'de inşallah Kanal İstanbul'un da ihalesini yapıp ilk kazmayı vuracağız" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda düzenlenen 31'inci Muhtarlar Toplantısı'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:
Bugün de Afyonkarahisar, Aksaray, Ankara, Aydın, Bayburt, Çanakkale, İstanbul, Kahramanmaraş, Konya, Niğde, Manisa ve Yalova illerimizden gelen muhtarlarımızı ağırlıyoruz. Milletçe yine zorlu mücadeleden geçtiğimiz günlerde toplantımızı idrak ediyoruz. Son hamle ekonomimize yapıldı. İhracat ve turizm üzerinden yapılan saldırıya ilave olarak döviz spekülasyonuyla ekonomimiz çökertilmeye çalışılıyor. Ekonomimizde elbette sıkıntılar var, hükümetimiz bunları çözmeye çalışıyor. Piyasalarda bir durgunluk olduğunu görüyoruz, bu durgunluğun psikolojik ve provakatif faktörlerden kaynaklandığını biliyoruz. Dövizin TL karşısındaki yükselişine baktığımızda bunun altında ciddi iktisadi husus göremiyoruz. Belli mahviller tarafından pompalanan suni bir kur artışı olduğunu görüyoruz.
"MİLLETİME TEŞEKKÜR EDİYORUM"
Gelin yastığınızın altındaki dövizleri TL'ye, altına çevirin dedik. Karşılıksız para basmak suretiyle bizi baskısı altına almak isteyenlere böyle bir cevap verin dedik. Benim vatandaşım da ne kadar dövizi varsa TL'ye çevirmeye başladı. Ve bunu kararlılıkla sürdüreceğinden eminim. Milletime, vatandaşıma teşekkür ediyorum.
Bu millet elinde ne varsa gitti TL'ye çevirmeye başladı. Bu kararlılığın devam edeceğine inanıyorum. Namluların üzerine tedbirle giden milleti, o gece değil FETO arkasındaki tüm güçler sahaya inse durduramazdı.
"GEZİ İLE KARŞIMIZA ÇIKTILAR"
Geçtiğimiz 14 yılda her siyasi, diplomatik krizin arkasında gizli veya açık ekonomik saldırılar da vardır. Temin ettiğimiz istikrar ve güven ortamıyla bu teşebbüslerin hepsini bertaraf ettik. Biz bu milleti faiz lobisine mahkum etmeyeceğiz" dedik. 4.6'ya kadar düştü Gezi ile karşımıza çıktılar. Çift haneliye orada tekrar çıktı. Sağ olsunlar, "Yalnız kalsam da" dediğimde tweetler art arda gelmeye başladı, şimdi diyorum ki "Yalnız olmadığımı biliyorum" Döviz baskısına karşı paramıza sahip çıkacağız, Türk lirasını değerlendireceğiz, bunu başarmamız lazım. AB hesaplama metodları yakında TÜİK tarafından açıklanacak. Türkiye'nin nerede olduğunu göreceğiz. Pek çok gelişme, veya gelişmiş devlet hala 2008 krizinin etkisinden kurtulamamışken Türkiye bu yıl yine büyüme oranı ile gelişmekte olan ülkeler arasında inşallah ilk sıralarda yerini alacak. Evvel Allah, biz iyi bir noktadayız, kim ne derse desin daha iyi olacağız.
Türkiye, Suriye ve Irak'ta yeni gelişmeler yaşanırken, mecliste başkanlık sistemi tartışılırken ekonomi silahını bir kez daha bize doğrulttular. Bu mücadelenin hem güç, hem inanç meselesi olduğunu sürekli ifade ediyoruz. Rahat olun, Türkiye 79 milyon nüfustan, 750 milyar dolar milli gelirden ibaret değildir. Bütün bunların gerisinde mazlumların, mağdurları duası var. Türkiye'nin gücünü sadece mevcut rakamlarla tartmaya kalkanlar tarih boyunca yanılmışlardır.
"VATANINI SEVİYORSAN TL'YE GEÇECEKSİN"
İnsanlar döviz bürolarına Türk lirasına geçmek için koşuyor. Kiralar, alacaklar, borçlar süratle dövizden TL'ye döndürülüyor. Herkes kendi imkanınca bu seferberliğe destek oluyor. Ev hanımıyla, sanayicisiyle, şoförüyle çağrımıza kulak verdi. Spor kulüpleri bile artık bu işin içine girdi. Ben de gördüklerimi bizzat telefonla arıyorum, "Niye kiranı dövizle alıyorsun, TL'ye geç" diyorum, "10 kazanacağına 9 kazan, 8 kazan" diyorum. Emin olun insanımız bu süreçten karlı çıkacak. Vatanını seviyorsan dövizini bozdurup TL'ye geçeceksin. Rusya, Çin ve İran ile konuştum kendi paralarımızla alışveriş yapacağız.
AYŞENUR BAHÇEKAPILI AÇIKLAMASI: ALMANYA'YA SERT MESAJ
Kendi para birimlerimiz üzerincen ticaret teklifimiz bu ülkeler için de anlamlı bir hale dönüşüyor, inşallah neticelerini almaya başlayacağız. Dövizi silah gibi kullanma yöntemi sadece bize değil pek çok ülkeye karşı kullanılıyor. Bundan korkunç paralar kazanıyorlar. Tüm iş adamlarımıza, yatırımcılarımıza seslenmek istiyorum. Yaşadığınız zorlukları biliyorum, gelin ülkenize sahip çıkın. Böyle bir dönemde üretimi artırmayacaksınız, ticaretin çarklarını döndürmeyeceksiniz de bunu ne zaman yapacaksınız? Her kriz döneminde bu coğrafyayı yeniden kendimize vatan kılmanın mücadelesini vermek zorundayız. Meclis başkan yardımcılarımızdan Ayşenur Bahçekapı'nın Almanya ziyaretinde çantasını çalıyorlar, pasaportu, kimlik vesaire içinde. Büyükelçilikten geçici pasaport alıyor, havalimanında kendisine geçiş izni vermiyorlar. "Ben milletvekiliyim, TBMM Başkan Yardımcısıyım" alıyorlar, saatlerce bekletiyorlar. Ya sen teröristi alıyorsun ülkende ağırlıyorsun, misafir ediyorsun. Ama bu ülkenin TBMMM Başkan Yardımcısını ve heyetini orada, kapıda saatlerce bekletiyorsun. Şimdi bunlara da aynısını yapman gerekmez mi? Ondan sonra Erdoğan oluyor diktatör, ya sen benim TBMM Başkan Yardımcıma bu tür bir yanlışı yaparsan, benim buna karşılık aynısını yapmam lazım. Bu personellere gereğini yapmadığın sürece Türkiye de buna misliyle mukavele eder. İşte, teröristler cirit atıyor. Avrupa ülkelerinde dolaşıyorlar, isimlerini gönderiyoruz vesaire yok, hala dolaşıyorlar. Hani bu terör örgütüydü. Bunları niye ülkenizde dolaştırıyorsunuz?
Daha başka çok şeyler var, ama bunları biz anlatmaya devam edeceğiz. İster göndersinler ister göndermesinler, biz de kendi taktiklerimiz neyse bunları uygulamaya devam edeceğiz. Binlerce kilometre uzaktan gelip burnumuzun dibinde operasyon yaparken "Yerinden kıpırdama diyenlere", bu vatanı bize çok görenlere meydana bırakmadık. Bırakmayacağız.
Biz sadece rabbimizin huzurunda rükuda eğiliriz. Bunun dışında asla. Onun dışında ülkemizi ve milletimizi temsil ettiğimiz her yerde dimdik ayakta dururuz. Piyasadaki durgunluğu başkasının dindirmesini beklemeyelim. Gelin şu ekonomi çarkına hep birlikte can suyu verelim. Anadolu'da hani tulumba yok mu, su gelmediği zaman çekeriz. Öyle bir dünyada yaşıyoruz ki durmak yok olmakta eş anlamlı hale geldi. Hep birlikte bu çarka el verelim, hızlandıralım. Devlet, üzerine düşenleri yapıyor hiç endişe etmeyin.
EL BAB OPERASYONUNU DOLARA BAĞLADI
Bankacılık sektöründen kaynaklanan sorunlar ilgili kurumlar gereğini yapacaktır. Hukuki uygulamalardan kaynaklanan sıkıntılar varsa meclisimiz bunu çözecektir. İhanet varsa milletimiz ve adli kuruluşlarımız gereğini yapar. Bu ülkenin hiçbir ferdi bu meselenin dışında kendini göremez. El bab operasyonu ile döviz spekülasyonlarını sona erdirmek arasında bir fark yoktur. Ekonomik saldırılar karşısında güçlü bir duruş sergilemekle 15 Temmuz'da FETO ihanet çetesi ile mücadele etmek arasında fark yoktur.
KANAL İSTANBUL PROJESİ İÇİN TARİH VERDİ
Amaç Türkiye'yi parçalamak, yok etmek, bu saldırıların da üstesinden milletimizin dirayetiyle geleceğimize eminim. Değerli kardeşlerim, Osmanlı'nın son döneminde bize layık gördükleri yer, haritası Sevr'de çizilen bir avuç topraktı. Aslında onu da istememişlerdi. Dünyayı hala 1918 şartlarında yönetmeye çalışanlar, bırakın haklarımızı vermeyi elimizdekileri de almanın derdindeler. Şu andaki oyun budur. Unuttukları bir şey var, Türkiye 1918'in Türkiye'si değildir, bunu da böyle bilelim. Bu millet, neredeyse yarım asırdır süren kesintisiz savaşların yorgunu olan millet de değildir. Tam tersine kazanımlarına sıkı sıkı sahip çıkan, kaybettiklerinin muhasebesini yapan bir millet vardır. Vatansız kalmanın ne demek olduğunu yakın çevresinden bilen bir millet vardır. Kurtuluş Savaşımızı başarıya ulaştıran stratejinin sloganı neydi biliyor musunuz? "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır" Bugün tek bir alanda da sorun yoktur, mücadelemiz her alanda sürecektir bundan kimsenin şüphesi yoktur. Bugün satıh sadece vatan topraklarının sınırları da değildir, tüm meselelerdir, tüm dünyadır.
Suriye'deki, Irak'taki mücadelemizi, FETÖ, PKK, DEAŞ ile mücadelemizi içeride ve dışarıda sürdüreceğiz. İnşallah 10 gün sonra Avrasya Tüneli'nin açılışını yapacağız. E bak, 26 Ağustos'ta Yavuz Sultan Selim'i açtık, şimdi de Avrasya Tüneli'ni açtık. 18 Mart'ta Çanakkale Köprüsü'nü, yine 2017'de inşallah Kanal İstanbul'un da ihalesini yapıp ilk kazmayı vuracağız. Reel ekonomiyi güçlendirmek için ne gerekiyorsa yapacağız, dünyadaki adaletsizliklere karşı mücadeleye devam edeceğiz. Tek bir masumun canının acıtılmasına ortak da olmayacağız, rıza da göstermeyeceğiz. Silahların ölüm kusan namlularına teslim olmadık, paranın kirli yüzüne de teslim olmayacağız. Gücümüzün asıl kaynağı paramızın çokluğu değil, birliğimizin, beraberliğimizin, kardeşliğimizin kuvvetidir. Daha çok ter dökeceğiz.
İstanbul'un fethinde Ulubatlı Hasan o kutlu bayrağı burçlara dikmek için kendi canından vazgeçmiştir. Bugün de işte böyle bir dönüm noktasındayız, bayrağımızı siyasette, ekonomide, eğitimde nereye dikersek orası bizim geleceğimizdir.