Erdoğan'dan '1915 olayları' açıklaması: Eyy Avrupa Birliği...

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İstanbul'daki Barış Zirvesi'nde konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Erdoğan, zirvede yaptığı konuşmanın önemli bölümünü 1915 Ermeni olaylarına ayırdı.
Cumhurbaşkanı, Türkiye'nin içinde bulunduğu coğrafyanın 1. Dünya Savaşı sırasında büyük acılar yaşadığını vurgulayarak, şunları söyledi:

"Coğrafyamız 1. Dünya Savaşı sırasında öyle acılar yaşamıştır ki, her birini anlatmaya haftalar, aylar yetmez. Bu topraklarda 349 şehitliği bulunan bir milletiz. O dönem bir düzine cephede savaşan bir milletin kendi topraklarında asayiş sorunları yaşaması kaçınılmazdı. Bu nedenle, bir bakıma savunmasız kalan Anadolu'da çeşitli güçlerin tahrik etmesiyle Ermeni çeteleri sivil halka karşı katliama giriştiler. Osmanlı devleti çeşitli tedbirler alma ihtiyacı duydu. Bunlar, Ermeni nüfusun ülkenin daha güneylerine göç ettirilmesiydi. Türkiye olarak bu süreçte yaşanan sıkıntıları gayet iyi biliyoruz. Hepsi de arşivlerimizde kayıtlıdır. Burada samimi olarak söylüyorum; 1915 olaylarındaki rakamlar dahil tüm iddiaların hepsi de dayanaksızdır, mesnetsizdir. Avrupa Birliği'ne tekrar seslenmek istiyorum: Türkiye'nin arşivlerini açmasını istiyor. Ey AB, 12 yıl Başbakanlık yaptım, şu anda Cumhurbaşkanıyım; her gittiğim toplantıda arşivlerimizi açmaya hazır olduğumuzu her zaman söylüyorum. Ve diyorum ki, Ermenistan'ın arşivleri de varsa, onlar da açsın. Hatta daha da ileri gidiyorum, biz askeri arşivlerimizi de açmaya hazırız diyorum. Bizim bu noktada endişemiz yok, korkumuz yok. Bizim ecdadımız zulmetmemiştir."

"YAŞANAN HİÇBİR ACIYI YOK SAYMADIĞIMIZ GİBİ..."

"Şu anda bizim ülkemizde 80 bin civarında Ermeni var. Bunların yarısı vatandaşımızdır, yarısı da Ermenistan'dan yoksulluk sebebiyle ülkemize gelmiştir. Ama biz onları deport etmedik, ülkelerine geri göndermedik. Beraber yaşıyoruz. Van'da, Akdamar Adası'nda Ermeni Ortodoks kilisesini Başbakanlık döneminde Hazine'nin parasıyla yaptıran bizzat biziz. Her yıl Ermeni vatandaşlarımız, yurtdışındaki çeşitli ülkelerden gelen Ermeniler ibarelerini yapıyor. Bize ve milletimize yöneltiten saldırılar kesinlikle art niyetlidir. Biz yaşanan hiçbir acıyı yok saymadığımız gibi, acıların yarıştırılmasına da müsaade etmeyiz. O dönemde göçler sırasında ölen 4 milyon Müslüman için ne kadar üzüntü taşımışsak, hayatını kaybeden Ermeniler için de o kadar üzüntülüyüz. Onlar bize emanettir ya... Tarihi kin ve nefret sahnesi haline getirmenin, başta Ermeniler olmak üzere kimseye faydası yoktur. Biz hiçbir zaman mazlumun kökenine, inancına, dinine bakmadık."

"BARIŞ ELİMİZ HEP HAVADA KALDI"

Biz, Yunus Emre'nin deyişiyle, 'Yaradılanı, Yaradan'dan ötürü sevdik.' Ermenilere barış eli uzatan mesajlar yayınladım. Yarın benim bir mesajım daha yayınlanacak. Maalesef bizim barış elimiz hep havada kaldı. Hiçbir Ermeni lider Türkiye kadar masum sicile sahip değildir. Kinin, düşmanlığın arkasında duranları, bulundukları yeri gözden geçirmeye davet ediyorum. Bu iddiaları soruşturmak siyasetçilerin veya parlamentoların işi değildir. Tarihçilerin işidir. Ermeni iddialarını destekleyenleri, aynı dönemde hayatını kaybeden 4 milyon vatandaşımızın acısını da paylaşmaya davet ediyorum. Aynı zamanda, Ermeni teröristlerin katlettiği 40'ı aşkın diplomatımızın ailelerinin acılarını anlamaya davet ediyorum. ASALA tehditler savuruyor, 'Ya Ermenistan'a gelin, Türkiye'ye giderseniz akıbetinizi bilemeyiz.' Bütün mesele bu... Uluslararası terörizm karşısında hep birlikte olmamız şart. Ermeni iddialarını tarihi hakikat kabul edip, aksi yöndeki görüşleri yasaklayan kararların adaletle bir ilgisi olamaz. Bunu siyasi rant meselesi haline getiren Ermeni diasporasıdır. Bu konuyu Ermeni toplumuyla her zaman görüşmeye hazırız. Ortak bir noktada buluşacağımıza da samimiyetle inanıyorum. Yarın sabah Ermeni Patrikhanesi'nde bir tören var. AB Bakanımız katılacak. Benim de bir mesajım olacak. Çünkü yabancı değiliz. Mesafeli de değiliz. Birileri bizimle aramıza duvarlar örme gayretine giriyor. Gazi Mustafa Kemal, 'Bir milletin hayatı tehlikeyle karşı karşıya kalmadıkça savaş bir cinayettir' demişti. Türkiye olarak bugün de aynı anlayışla hareket ediyoruz."