Erdoğan'a: Ucubelerini sustur
Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında gündeme dair açıklamalar yapıyor.Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin içinde bulunduğu durum gereği Meclis'in tatil yapmaması gerektiğini belirterek hükümete, "İstanbul hükümeti psikolojisinden kurtulun, en son tatil yapacak yer TBMM'dir" dedi.
cumhuriyet.com.trCHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sorunların en yoğun yaşandığı bir süreçte TBMM'de, halkın iradesinin tecelli ettiği yerde olduklarını söyledi.
''Bugün tarihi sorumluluğu yeniden yüklenmiş vatanına ve milletine bağlı CHP Grubu olarak yeniden bir araya geldik'' ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, ''Bugün salonunda 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyen bir parlamentoda ülkenin en acı sorunlarını dile getirmek için bir araya geldik. 'Acı sorunlara çözüm üretelim, millet çözüm bekliyor' demek için bir araya geldik'' diye konuştu.
''TBMM, çalışılacak yerdir''
Partisinin, TBMM'nin olağanüstü toplanmasına yönelik çağrısını da değerlendiren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
''Sınırlarımızı topyekun barut fıçısına dönüştüren gelişmeler var. İç ve dış güvenlik, ciddi tehditler altında. Sosyal barışı tehdit eden provokasyona açık şu günlerde, en son tatil yapması gereken TBMM'dir. TBMM, yan gelip yatanların oturduğu bir yer değildir, çalışılacak bir yerdir. En son kapılarını kapatması gereken yer TBMM'dir. Olağanüstü koşulların yaşandığı şu günlerde burayı kapalı tutmak halkın iradesine saygısızlıktır. Bu toplantı çağrısını demokrasisi normal işleyen bir ülkede iktidar partisi yapar ama biz de iktidar partisi parlamentoya hesap, bilgi vermekten korktuğu için CHP toplantıya çağırdı.
TBMM toplumsal ortak aklın da mekanıdır. Siz bunu reddediyorsanız, demokrasi açısından sınıfta kalmışsınız demektir. Onun için parlamentoyu açacağız. Aksi halde TBMM'yi by-pass etmiş olursunuz, görmezden gelirsiniz. Bu demokrasiye, milli iradeye aykırıdır, doğru değildir. TBMM'de sorunların tartışıldığı bir mekan olarak hepimizin bulunması ve sorunlara çözüm üretmesi gerekir. Milli iradeyi dışlarsanız toplumsal ortak aklı da dışlamış olursunuz. Kendilerini ve ülkeyi bataklığa sürüklediler. Bu ortamda sesini çıkarması gereken tek yer TBMM'dir. Bu iktidarı o bataklıktan kurtarması gereken tek yer yer TBMM'dir.''
Hükümete, ''İşgal devletinden talimat alan İstanbul hükümeti psikolojisinden artık kurtulun, milli irade var burada'' diye seslenen Kılıçdaroğlu, ''Gelin Ankara'ya, TBMM'ye, korkmayın. Cesur olun, yürekli olun. Ülkenin sorunlarına sahip çıkın'' dedi.
TBMM'yi ülkenin en acı sorunlarına çözüm üretmesi için toplantıya çağırdıklarını belirten Kılıçdaroğlu, ''(Bu fuzuli bir iştir) diye değerlendirmek, millet iradesine saygısızlıktır. Hele hele TBMM'yi toplamayı terör örgütü propagandası olarak gören zihniyeti de milletin vicdanına havale ediyorum'' şeklinde konuştu.
''Muhalefete muhalefet...''
Türkiye'de 3 çeşit parti bulunduğunu, birincisinin anamuhalefet partisi, ikincisinin anamuhlefet partisine muhalefet eden iktidar partisi, üçüncüsünün ise anamuhalefet partisine muhalefet eden muhalefet partisi olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Anamuhalefet partisinin iktidarı, iktidarın anamuhalefeti eleştirmesi anlaşılır bir olaydır ama sağlıklı çalışan bir demokrasilerde muhalefet partilerinin muhalefet partilerini eleştirmesi sağlıklı değildir. Samimiyetsiz, tutarsız bir davranıştır. İktidar yanaşmalığı yapılarak iktidar olunmaz. Bunların iktidar beklentileri yoktur.
Siyasete atıldığım günden beri özenle koruduğum bir ilke var. Muhalefete, muhalefet etmek gibi bir kolaycılığa asla girmedim. Bizim hedefimiz iktidar partisidir. Muhalefete, muhalefet etmek kolaycılıktır. İktidar hedefi olmayanlar bunu yapar. Bizim hedefimiz var, biz iktidar olmaya adayız. İktidar olmak istiyoruz. Muhalefet partileriyle ilgili olarak konuştuğum zaman ne kadar ölçülü ve ne kadar nazik bir dil kullandığımı herkes kabul eder. Böyle olması gerekiyor. Benim görevim, bu ülkede kardeşlik ve barış iklimini yeniden yaratmaktır. Hedefimiz budur. Kimseyi gücendirmek, kimseyi kırmak gibi bir hedefim yoktur.
Sayın Bahçeli'ye küçük bir sitemimi bildirmek istiyorum. Terörle ilgili şu tespiti yapıyor; 'maalesef Türk vatanı PKK kuşatması altına alınmış ve soluk alamaz hale getirilmiştir.' Bu yorum, bu görüş son derece tehlikeli, ciddi ve korkutucudur. Madem ki bu kadar ciddi ve tehlikeli ise bunun çözümünü, Türkiye'yi bu hale getiren AKP politikalarına destek vererek mi bulacaksınız? Hiç kimse unutmasın, dost da düşman da unutmasın; CHP olduğu sürece Türk vatanı hiçbir zaman bir başka gücün kuşatması altında olmayacak. Sen korkabilirsin ama bir siyasetçiye düşen görev, halkı korkutmak, ürkütmek değildir. Halkın sorularına çözüm üretmek gerekir.''
Kılıçdaroğlu, TBMM dışında hiçbir gücün müracaat makamı olarak kabul edilmesini asla benimsemeyeceklerini belirterek, ''Oslo benzeri planlarınıza asla alet olmayacağız. Yabancı mahfillerin ısıtıp, Türkiye'nin gündemine getirdiği oyunlara da asla alet olmayacağız'' şeklinde tepkisini dile getirdi.
CHP'li Aygün'ün kaçırılması
CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün teröristlerce kaçırılmasına da değinen Kılıçdaroğlu, Aygün'ün Tunceli'de halkla ve esnafla görüştüğünü, onların sorunlarını dinlediğini ve partisinin bu sorunlara yönelik çözümlerini anlattığını ifade etti.
''Kaçırılma eylemini şiddetle kınıyoruz, asla tasvip etmiyoruz'' diyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu, sadece Sayın Aygün'e yöneltilmiş bir saldırı değil CHP'nin kurumsal kimliğini ve değerlerine, parlamenter sisteme, TBMM, demokrasi ve insan haklarına yönelik bir saldırıdır. Benimsemiyoruz, şiddetle kınıyoruz.
Sayın Aygün, halkın oylarıyla seçilmiş, halk adına görev yapıyordu. Silahsızdı, korumasızdı ve kimse için tehlike oluşturmuyordu. Herkesin ortak bir paydada buluşup, bu olayı şiddetle kınaması gerektiğini inanıyorduk. Karadeniz'den, Ege'den, Doğu Anadolu'dan, Güneydoğu Anadolu'dan, Akdeniz'den tüm yurttaşların, 7 bölgeden, 4 iklimden herkesin şiddetle kınamasından huzurluyum, müsterihim.
Hal böyleyken milletvekilimizin kaçırılışına bazıları, 'oh olsun' diyebiliyor. Bunlara 'ahlak fukarası' bile demiyorum, parlamenter bile demiyorum, bunlar insan bile olamazlar. Arkadaşımız korunmamıştır. Şimdi diyecekler ki 'bizden koruma istemedi.' Bu sadece koruma görevini yapmayanların sığındıkları bir alandır. Devletin karayolunda sen güvenliği sağlamak zorunda değil misin? Hani her metrekareden sen sorumluydun? Akıl alacak iş değildir. Bu arkadaşımız, 'devlet var' güvencesiyle oraya gidiyor. Arkadaşlarımız Şemdinli'ye Hakkari'ye gittiler. Biz koruma istemiyoruz. Gittiğimiz her yer Türkiye Cumhuriyeti topraklarıdır. Devletin olduğu yerde eşkıya olmaz. Varsa devlet nerede hükümet nerede? Bu soruyu sorarız.''
Aygün'ün teröristlerce kaçırılmasının teröre bakış açılarını değiştirmeyeceğini belirten Kılıçdaroğlu, ''En yakınlarımıza yönelmiş dahi olsa terörün düşünce, zihin dünyamızı, değerler sistemimizi yönetmesine belirlemesine asla izin vermeyeceğiz. İnadına demokrasi diyeceğiz. Terörü biz çözeriz. Terörü ancak ve ancak CHP çözer'' diye konuştu.
''Türkiye çaresiz değildir"
Kılıçdaroğlu, partisinin Grup Toplantısı'ndaki konuşmasında, hükümetin Türkiye'yi sıfır terör noktasından devralıp, bugün terör bataklığına soktuğunu kaydetti.
Hiç kimsenin kendisini çaresizliğe mahkum hissetmemesi gerektiğini belirten Kılıçdaroğlu, ''Türkiye çaresiz değildir, Türkiye aciz değildir. Çaresi de vardır, adresi de vardır, o adres CHP'dir'' diye konuştu.
"Ucubelerini sustur"
Başbakan'a bir çağrısı olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, ''Şehitlerimizi küçümseyen, milletvekili arkadaşımız için 'oh olsun' diyen ucubelerini susturmasını istiyorum'' dedi.
Sorunların dağ gibi yığıldığını, iç ve dış güvenliğin ciddi tehlike altında olduğunu bildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, sorunların büyüklüğünün ise kendisini asla yıldırmadığını söyledi.
CHP olarak bütün bu sorunları çözebileceklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, asıl önemli olanın ise bu noktaya nasıl gelindiğinin sorgulanması olduğunu kaydetti.
''Ülkede siyasi bir yönetim boşluğu'' olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Bu tespitimi bazı çevreler abartılı bulabilirler. Türkiye'de son bir yıldır ciddi bir yönetim boşluğu var. Aksini iddia eden varsa, çıksın söylesin. Biz iddia ediyoruz. Ülkemizin içine sürüklendiği durum ortada. Son bir yıldır sağlıklı siyasetten söz edemeyiz, çünkü siyaset üretilmiyor. İş başında iş üretmeyen bir siyasi yönetim olursa geldiğimiz nokta ortada. İktidar partisi Türkiye'nin en temel sorunlarına ne tür çözümler üretti, hangi siyaseti belirledi? Sorun kendi kendinize. Bütün vatandaşlar ellerini vicdanlarına koyup sorsunlar, AKP terör konusunda hangi çözümü, politikayı üretti. Alt alta koyup ben size sıralayayım. Terör konusunda AKP'nin politikası, 'ben mücadele edeceğim, ABD anlık istihbarat versin.' Anlık istihbarat verdiler, Uludere'de 34 vatandaşımızı katlettiler. Elin istihbaratına güvenirsen başına bu gelir. 'Barzani bölgesindeki PKK'lıları temizlesin.' Sayın Dışişleri Bakanı, gitti oraya, döndükten sonra Barzani'nin verdiği demeç, 'iki taraf da silahları sustursun', 'bölge ülkeleri PKK'ya verdiği desteği çeksin' 'Türkiye'de muhalefet hiç konuşmasın', 'medya olayı görmesin ve büyütmesin.' Şehitler gelecek, 8'er 10'ar gelecek, kimse görmeyecek.''
Bir gazetecinin Başbakan'a ''Terör örgütünün Güneydoğu'da alt yapısı oluştu, bu desteği nasıl keseceksiniz sayın Başbakan'' diye sorduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, ''Verdiği cevap, 'şuanda bizim milletvekillerimiz, kadın kollarımız o bölgede 350 bin yardım kolisi dağıttılar.' Terörle mücadele konusunda bu kadar sığ düşünen bir Başbakan gördünüz mü? Dünyada örneği yoktur'' diye konuştu.
Türkiye'de bir yıldır siyaset boşluğu olduğunu yineleyen Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''Kimin neyi, nasıl yönettiği belli değil. Eğer siz kendi ülkenizin sorunlarını çözmek için, kendi özgün çözümlerini üretemezseniz, dış mahfillerde sizin sorunlarınıza çözüm üretilir, size dayatılır, siz çözüm üreteceğim derken Türkiye'yi bataklığa sürüklersiniz. Geldiğimiz nokta budur. Siyasetin olmadığı, çözüm üretmediği yerde sorunlar büyür.''
''Dış politikada blöf olmaz"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Hükümetin Suriye politikasını eleştirerek, ''Dış politikada blöf olmaz, egemen güçlerin Ortadoğu'daki taşeronluğu 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmaz, bunu kabul etmiyoruz, o taşeronluk size özgüdür'' dedi.
Kılıçdaroğlu, partisinin Grup Toplantısı'nda Suriye ve gündemdeki konulara ilişkin açıklamalarda bulundu.
''Sayın Başbakan, sizin Suriye politikanızdan kim karlı çıkıyor, Türkiye mi, Suriye mi karlı çıkıyor? Bana çok açık yüreklilikle bir cevap ver'' diyen Kılıçdaroğlu, ''Senin izlediğin Suriye politikası kimin yararına, hangi güçlerin yararına. Demokrasi kin ve intikam rejimi değildir. Dış politika kin ve intikamla yürütülmez'' ifadelerini kullandı.
TBMM'de Suriye konusunda ortak bir deklarasyon yayımlanmasını istediklerini ancak iktidar partisinin bunu reddettiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, ''Neden? Parlamentonun, milletin iradesi yansımasın diye... Peki kimin iradesi yansıyacak, siz benden daha iyi biliyorsunuz'' dedi.
Suriye'nin parçalanma noktasına geldiğini ve ciddi bir tehlike olarak Türkiye'nin karşısında durduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
''İzlenilen politikanın sonucu budur. Dış politika ülkelerin çıkarları üzerine inşa edilir. Kendi ülkenizin değilde, başka ülkelerin çıkarları üzerine dış politika inşa ederseniz kaybeden Türkiye olur. Dış politikada blöf olmaz, egemen güçlerin Ortadoğu'daki taşeronluğu 21. yüzyılın Türkiye'sine yakışmaz, bunu kabul etmiyoruz, o taşeronluk size özgüdür. Suriye demek Libya demek değildir. Ne yaptılar, Libya bombalandı, Kaddafi linç edildi. Bizimkiler hemen bir bavul ayarladı, içine dolarları koydular koştular Libya'ya, 'acaba bize bir şey düşer mi?' diye. Aşiretler bile bunu yapmaz...Bütün dünya size güldü, Türkiye alay konusu oldu, ağırıma giden bu, koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin AKP'nin izlediği politikalarla alay konusu olmasıdır. Eğer dünyadaki güç dengelerini iyi bilmiyorsanız, kavramıyorsanız, çapsız adamlarla dış politika yürütüyorsanız, sağlıklı bir politika yürütemezsiniz.''
Kılıçdaroğlu, dış politikanın Dışişleri Bakanlığı'nın devre dışı bırakılarak da yürütülemeyeceğini belirterek, orada bilgi birikiminin devre dışı bırakıldığını savundu.
''1,5 milyon insan öldürüldü, on binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi''
Bugünün mübarek Kadir Gecesi olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
''Suriye'de Müslümanlar, bir birlerini katlediyorlar. Parayı kim veriyor? Suudi Arabistan ve Katar. Silahı kim veriyor? Bütün dünya biliyor, Türkiye veriyor. Hala ders almadınız mı? Tarihte ders almak denen bir kavram vardır. Ders alacaksınız, Irak'ı görmediniz mi? 1,5 milyon insan öldürüldü orada, on binlerce Müslüman kadına tecavüz edildi orada, askerlerimizin başına çuval geçirildi orada, gıkın bile çıkmadı senin. Başbakansın sözde bu ülkede, bir nota vermeye bile cesaretin olmadı senin. Onun için sana diyorlar, 'deliğe süpürmeyin bunu kullanın' diye. Bütün bunlar niye yapıldı? Irak'a demokrasiyi götüreceklerdi. 1,5 milyon insanın ölümü hangi demokrasiyle bağdaşabilir. Şimdi demokrasi ve özgürlük mü geldi Irak'a? Aynı oyun şimdi Suriye'de oynanıyor, 'efendim demokrasi yokmuş, insan hakları, özgürlükler yokmuş.' Adama sormazlar mı? 'Parayı alıp silah temin ettiğin Suudi Arabistan'da demokrasi mi var? Katar'da demokrasi mi var? Kendine hiç sormuyor musun? Batının egemen güçleri niye Suudi Arabistan ve Katar'da demokrasiyi aramıyorlar. Kadınlar araba bile kullanamıyorlar orada. Kalkmışsın, 'Suriye'de demokrasi yok, özgürlük yok' Dön kendine bak, senin ülkende demokrasi ve özgürlük var mı?''
''Ajanların, casusların cirit attığı bir mekana dönüştü Hatay''
Başbakan'a Hatay'a gitmesini öneren Kılıçdaroğlu, ''Sayın Başbakan lütfen Hatay'a gitsin, Hatay sokaklarının nasıl değiştiğini, insan tipinin ne kadar değiştiğini görsün. Ajanların, casusların cirit attığı bir mekana dönüştü Hatay. İnsanlar tedirgin, huzursuz...Sizin izlediğiniz politikanın meyveleridir bunlar sayın Başbakan'' diye konuştu.
Suriye konusunda hükümetin kendi politikası olduğuna inanan olup olmadığını merak ettiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, ''Suriye ile ilgili verilen görev, batının egemen güçlerinin Ortadoğu'daki bekçiliğini yapmaktır. Biz bunu kabul etmiyoruz. Beyzbol sopası ile tehdide itiraz etmeyen, tehdidi içine sindiren bir hükümeti, sağlıklı bir hükümet olarak görmüyoruz'' ifadelerini kullandı.
CHP'nin her soruna çözüm üreten parti olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, Suriye politikasının nasıl olması gerektiği konusundaki önerilerini aktardı.
Bu önerileri TBMM Genel Kurulu'nda anlatmak istediğini ancak çoğunluğun sağlanamayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, o nedenle önerileri Grup Toplantısı'nda açıkladığını ifade etti.
Kılıçdaroğlu, Hükümet'ten, Suriye'de şiddetin artmaması, egemenliğin sağlandığı, insan haklarına saygılı, demokratik ve hukuk üstünlüğünün olmasını istiyorsa önerilerini dikkate almalarını istedi.
Suriye için çözüm önerisi
Kılıçdaroğlu, daha sonra Suriye için partisinin çözüm önerilerini de açıkladı.
Suriye'nin olası bir parçalanma sürecine girdiğini savunan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin, Suriye'nin çökmesine, halkının daha fazla acı çekmesine, bunalımın ülke dışına taşınmasına izin vermemesi gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin yeni bir başlangıç yaparak, ağırlığını Suriye'de barış, uzlaşma, istikrar ve güvenden yana koyması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, TBMM'nin olağanüstü toplanarak, bir deklarasyonla uluslararası konferans düzenlenmesi çağrısında bulunması gerektiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, BM Genel Sekreteri'nin himayesinde BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri, Arap Ligi, AB, İran, Suriye'nin Arap komşuları ve Türkiye'nin katılacağı konferansa Suriye rejimi ve muhalefetinden temsilcilerin de davet edilmesi ve bu temsilcilerin tam yetkili olmalarının sağlanmasının önem taşıdığını dile getirdi.
Konferansın, görüş ve beklentilerin açıklanacağı açılış bölümünden sonra, 15 gün boyunca Suriye yönetimi ve muhalefetinin BM Genel Sekreteri gözetiminde müzakere yapmasını öneren Kılıçdaroğlu, son bölümde BM Genel Sekreteri tarafından hazırlanan ve Suriyeliler arasındaki anlaşmayı yansıtan belgenin BM Güvenlik Konseyi'ne sunulmak üzere oylanabileceğini söyledi.
Müzakerelerin ateşkes, insani yardım akışı, ülkeden kaçanların dönüşüne ilişkin koşullar, yeni anayasa ve seçim yasalarının oluşturulmasını da kapsayan konularda anlaşma sağlanıncaya kadar sürdürülmesi gerektiğini anlatan Kılıçdaroğlu, son aşama olarak BM Güvenlik Konseyi onayıyla uluslararası barış gücü oluşturulmasını önerdi.
Partilerinin her konuda çözümü olduğunu tekrarlayan Kılıçdaroğlu, çözüm önerilerinin uygulanmasının Türkiye'nin uluslararası saygınlığını artıracağını, Suriye'ye barış ve huzuru getireceğini belirtti.
''Gelin başkent Ankara'ya, gelin TBMM'ye, korkmayın burada haklın iradesi var''
Kılıçdaroğlu, ''Bu çözüm CHP'nin tarihi misyonunun gerektirdiği bir çözümdür, bu çözüm Ortadoğu halklarına barışı ve huzuru getirecektir. Bu çözüm bizim bayrağımızın bütün Ortadoğu sokaklarında dalgalanmasını sağlayacaktır'' diye konuştu.
Herkesten Türkiye'nin birlik ve beraberliğine ısrarla sahip çıkmasını isteyen Kılıçdaroğlu, ''Gelin kendi sorunlarımızı çözmek için kendi potansiyelimizi harekete geçirelim. Sorumluluk sahibi olan herkese bir kez daha sesleniyorum; gelin diyaloğa, gelin kardeşliğe, gelin birliğimizi ve beraberliğimizi aktarmaya, gelin başkent Ankara'ya, gelin TBMM'ye, korkmayın burada haklın iradesi var'' dedi.
Hiç bir vatandaşın kaygıya kapılmasına gerek olmadığını belirten Kılıçdaroğlu, sözlerini, ''CHP bu ülkenin teminatıdır'' diyerek tamamladı.
Kılıçdaroğlu, grup salonuna gelirken kapıda bekleyen bir grup partili genç tarafından alkışlarla karşılandı. Kalabalık nedeniyle çoğu partili Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını ayakta dinlerken, Kılıçdaroğlu'nun konuşması da partililer tarafından sık sık alkışlar ve sloganlarla kesildi.
Bu arada CHP grup toplantısını izleyen partililer, Meclis'in Dikmen Kapısı'nda basın açıklaması yaptı. ''Onlar Oslo'ya CHP Meclis'e'' pankartı arkasında toplanan grup, ''Milli irade kaçırıldı'', ''Milli irade tutuklu'' ve ''İdris Naim Şahin istifa'' yazılı dövizler taşıdı.
Basın açıklamasının ardından grup daha sonra CHP İstanbul İl Başkanlığı'na gitti.