Erdoğan ve Esad Mısır'ı görüştü
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad, Mısır başta olmak üzere, bölgesel ve uluslararası son gelişmeleri görüştü.
cumhuriyet.com.trBaşbakan Erdoğan ve Esad arasında yapılan görüşme sonrası yapılan ortak basın açıklamasına Başbakanlık Bası Merkezi internet sitesinde yer verildi. Buna göre, görüşmede iki ülke arasındaki ikili ilişkiler ele alınırken Esad ve Erdoğan her alandaki işbirliğinden duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Dostluk Barajı temel atma töreninin, bu işbirliğinin son meyvesi olduğuna dikkat çekilen açıklamada, söz konusu barajın 10 bin hektarlık tarım alanının sulanmasını ve iki ülkenin sınır bölgelerindeki elektrik enerjisi ihtiyacının karşılanmasını hedeflediği belirtildi.
Cumhurbaşkanı Esad ve Başbakan Erdoğan'ın iki ülke arasındaki işbirliğinin devamına ve bölgesel sorunlarla ilgili yüksek düzeyli ve şeffaf diyalogun önemine vurgu yaptığı bildirilen açıklamada, şunlar kaydedildi:
"Ekonomik işbirliğinin pekiştirilmesi Suriye ve Türkiye halklarının yanı sıra bölge halklarının da istikrarı ve güvenliğini hedeflemektedir.
İki lider, Mısır başta olmak üzere, bölgesel ve uluslararası son gelişmeleri de ele almışlardır. Özellikle Mısır'ın en kısa zamanda güvenlik ve istikrara kavuşmasını ümit ve temenni ettiklerini ifade etmişlerdir. Mısır halkının talep ve beklentilerinin karşılanması ve yeni acıların önlenmesi için tarafların ortak çaba gösterecekleri ifade edilmiştir.
Lübnan konusunu da ele alan Başkan Esad ve Sayın Erdoğan bu ülkenin güvenliğe, istikrara ve refaha kavuşması için mümkün olan her türlü çabayı sarf edeceklerini özellikle vurgulamışlardır.
Görüşmeye Suriye'den Başbakan Muhammed Naci Itri, Dışişleri Bakanı Velid Muallim ve Cumhurbaşkanı Siyasi ve Basın danışmanı Dr. Buseyne Saban, Türkiye'den de Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu ve Şam Büyükelçisi katılmıştır."
Havaalanında açıklama yaptı
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Hatay'a hareketinden önce Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, bugün yapacağı Suriye gezisine ilişkin bilgi verdi. Başbakan Erdoğan, Asi Nehri üzerinde Türkiye ile Suriye tarafından ortaklaşa inşa edilecek Dostluk Barajı'nın temel atma törenine katılmak üzere Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ve Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu ile Hatay'a gideceklerini söyledi.
Hatay'ın Altınözü ilçesi Ziyaret köyüne giderek, oradan Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile görüşmek üzere Halep'e geçeceklerini belirten Erdoğan, temel atma törenini Suriye Başbakanı Naci Itri ile gerçekleştireceklerini ifade etti. Suriye ile tesis ettikleri Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi bünyesinde yürüttükleri çalışmalar çerçevesinde, vizelerin kaldırıldığını anımsatan Erdoğan, Suriye ile Türkiye arasındaki sınırları idari sınırlar haline dönüştürdüklerini, iki ülke halkları arasındaki yapay engellere son verdiklerini belirtti.
Aralık ayında düzenledikleri son toplantıda kararlaştırdıkları en önemli hususlardan birini Asi Nehri üzerindeki Dostluk Barajı'nın temel atma töreninin gerçekleştirilmesinin oluşturduğunu ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti: ''Asi Nehri üzerinde temelini atacağımız Dostluk Barajı, ülkelerimiz arasındaki dostluk, iş birliği ve güvenlik noktasında, en güzel göstergelerden birisini oluşturacaktır. Dostluk Barajı bölgede elektrik üretimini, aynı zamanda tarım alanlarının sulanmasını, bunun yanında taşkınlardan ovayı korumasını aynı zamanda gerekli sulama noktasındaki sıkıntıyı gidermesini sağlayacak olan, her iki taraf için önemli bir adım olacaktır. İki ülke halklarının refahına katkıda bulunacaktır.''
Halep ziyaretinde Suriye Cumhurbaşkanı Beşar Esad ile ikili ilişkileri ve bölgedeki son gelişmeleri gözden geçirme fırsatı bulacaklarını belirten Erdoğan, bu ziyaretin halkların refahı ve bölgedeki barış istikrarı bakımından hayırlı sonuçlar vermesini temenni ettiğini kaydetti.
Erdoğan, gazetecilerin sorularını yanıtladı
Erdoğan, Hatay'a hareketinden önce Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, gazetecilerin sorularını yanıtladı. Bir gazetecinin ''Hüsnü Mübarek istifa etmedi. Oradaki halklara mesajınız olacak mı? İsrail ve ABD, Mübarek'in politikalarını destekledi. Mübarek'in görevden gitmesi Gazze ablukasını kaldırır mı?'' şeklindeki sorusuna Başbakan Erdoğan, salı günü Mısırla ve Tunus'la ilgili bütün görüşlerini çok detaylı açıkladığını ve bu görüşlerin, partisinde enine boyuna müzakere edilerek gruba getirdiği görüşler olduğunu söyledi.
Bunun üzerine ilave edilecek herhangi bir şey bulunmadığını ifade eden Erdoğan, bu arada ABD Başkanı Barack Obama ile iki kez, bölge ülkeleriyle de görüşmelerinin olduğunu ifade ederek, şunları söyledi: ''Bizim Mısır'ın içerdeki kararına müdahale gibi bir gayretimiz olamaz. Mısır kendi geleceğini, Mısır halkının demokratik iradesiyle verecek. Biz sadece bunun takipçisi olabiliriz, oluruz. Temennimiz odur ki, Mısır halkının hak ve özgürlükler noktasındaki demokratik iradesi karşılığını bulsun. Bütün derdimiz budur. Bu aynı zamanda bölgenin huzuru ve refahı için çok çok önemli. Çünkü Mısır'ın huzuru, Mısır'ın bu noktada alacağı netice, bölgeyi de çok olumlu şekilde etkileyecektir.''
Fakat şu anda bütün gelişmelere ve görüntülere baktıklarında Mısır halkının bir kararlılığını gördüklerini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: ''Bu kararlılık sadece Kahire'de değil, dalga dalga bütün vilayetlerine yansımış vaziyette. Tabii ki mevcut yönetimden ciddi manada bir sıkıntının olduğu ortada. Temenni ederiz ki, yönetim burada halkın bu tepkilerine ki, bunlar sınırlı kısıtlı tepki değil. Artık geneli kapsamış bir tepki. Ve burada sadece bir muhalif grubun attığı adım diye bir şey de söz konusu değil. Mısır halkının genelini kapsayan bir durum söz konusu. Temennimiz odur ki bu öldürmeler, kan durmalıdır. Ve Mısır halkı şu ana kadar böyle bir yola tevessül etmemiştir.Onların elinde silah yoktur. Ama onlara karşı maalesef silah kullanılmıştır. Sayısı şu anda bilemiyorum ama bize geldiği kadarıyla tespit edilen 500 civarında diyorlar. Bunun kesinlikle çok üzerinde olduğunu söylüyorlar. Bu açıklanan rakamlardır diyorlar. Ama binlerce yaralının olduğu söyleniyor. Bunlar olumlu görebileceğimiz bir yaklaşım tarzı değil. Halka karşı bu yapılmamalı. Ama halkın bu noktada onlar da ülkelerine sahip çıkma noktasında şu ana kadar sürdürdükleri silahsız yaklaşım tarzını aynı şekilde demokratik iradelerine saygı duyulması noktasında sürdürmelidir. Ve en kısa zamanda bu demokratik geçişin sağlanması sağlanmalıdır. Eğer bu başarılabilirse inanıyorum ki halk da böyle bir neticeye kesinlikle kabul gösterecektir. Ama bunun zeminini hazırlamak lazım. Bunun zemini nasıl olacak? Tabii ki bu zemine fırsat verecek bir güven yönetiminin -ki bu geçici bir seçim yönetimi olabilir- bunun olması orada her şeyi sağlayacaktır.''
'Bundan sonrası istismardır'
Bir gazetecinin ''Kıbrıs'ta, açıklamalarınızla ilgili tepkiler oluştu. Yarın da gösteri yapılacak. Bununla ilgili neler söyleyeceksiniz'' sorusuna, az önce KKTC Cumhurbaşkanı ile görüştüğünü, ''Bunların oradaki Güney'le irtibatı olan grubun yaklaşım tarzları olduğunu'' söyledi. Bütün gösterilerde Güney Kıbrıs'ın bayrağı olduğunu ancak bütün çekimleri incelediğini ve Türk bayrağı göremediğini ifade eden Erdoğan, ''Bundan sonra Türk bayrağı getirirlerse şaşmayın. Ama bundan sonrası istismardır'' dedi.
Erdoğan, şunları kaydetti: ''Burada asıl olan şey şudur. Oradaki hükümetin bu tür demokratik olmayan gösterilerde, bu tür hakaret içeren, hele Türkiye'ye karşı hakaret içeren, hatta pankartlarda küfür ifadesi olan, bunların bütün fotoğraflarının hepsini inceleme fırsatım oldu. Bunlara karşı onlara gerekli tavrın konulması gerekirdi. Bu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti halkının bir yaklaşım tarzı değildir. Oradaki belli bir grubun her zaman tanıdığımız bildiğimiz bir grubun... Güney'le paslaşan bir gruptur. Bunlar KKTC'nin şu anda sürdürmekte olduğu barış sürecini dinamitlemek isteyen bir gruptur. Ve bu dinamitlemek isteyen gruba karşı gerekli olan tavrı öyle zannediyorum ki KKTC yönetimi de alacaktır. Biz de gereğini, üzerimize düşeni yaparız, yapmak durumundayız. Çünkü orada böyle bir hakarete, böyle bir yaklaşım tarzına bizim de tahammülümüz söz konusu olamaz. Ben Sayın Cumhurbaşkanı'na az önce onu ilettim. Dedim, 'Burada gerekli tavrı koymak durumundasın. Bu adamlar kimlerdir? Bunların hepsinin elimizde çekimleri var. Bunların yargıya sevki gerekir. Kalkıp da, Türkiye'ye bu şekilde küfürlerle pankartlarla hakaretlere müsaade edilmemesi gerekir. Bunun gereğini de sizlerin yapması gerekir'. 'Onların yanında kimlerin olduğunu biz biliyoruz' diyorlar. 'Biliyorsanız sizler de gereğini yapın' dedik. Bizler KKTC için Türkiye olarak 1974'den öncesine varıncaya kadar canını, kanını her şeyini vermiş olan Türkiye'ye, böyle bir yaklaşımı mazur göremeyiz.''
Bir gazetecinin ''Beşar Esad açıklama yaparak, 'halkın istekleri dikkate alınmalıdır' dedi. Reform ve özgürlük sözü vererek demokratik adımlar atacakları mesajını verdi. Sizin görüşmeniz olacak, bu konuda istişare ve deneyim paylaşımında bulunmayı düşünüyor musunuz?'' sorusuna Erdoğan, 8 yıllık yönetim sürecinde Suriye Cumhurbaşkanı Esad ile yaptığı tüm görüşmelerde zaten Türkiye'deki işleyişi ve tüm demokrasilerdeki işleyişi aralarında zaman zaman değerlendirdiklerini söyledi. Dünyadaki ve bölgedeki gelişmelerin, bütün liderlerin gerek mevcut durumu, gerekse geleceğe bakışı aynı şekilde değerlendirmelerine fırsat verdiğini ifade eden Erdoğan, ''Sayın Esad'ın bu konudaki yaklaşımı bundan ibarettir. Yine görüşmelerimizde gündeme gelirse bunu da değerlendirme fırsatımız olur'' dedi.
Obama ile görüşmesi
Erdoğan, bir gazetecinin ''Sayın Obama ile iki kez görüştünüz. Ankara ile Washington arasında Mısır'a bakışta farklılıklar mı öne çıkıyor, benzer noktalar mı söz konusu?'' sorusuna, ''Görüşmemizin tamamının örtüştüğünü gördüm. Ayrıştığımız hiçbir nokta söz konusu olmadı'' karşılığını verdi. ''Cumartesi anneleriyle görüşme yaptınız. Orada talepler geldi. Acaba kayıpların ve faili meçhule kurban gidenlerin yakınlarının taleplerini karşılamak amacıyla Meclis içinde veya dışında bir komisyon kurma gibi bir düşünceniz var mı?'' sorusu üzerine Erdoğan, bu konuyla ilgili komisyonun hangi hallerde kurulabileceğine yönelik TBMM'nin çalışma şeklinin belli olduğunu söyledi. Ancak bu işi insan hakları çerçevesi içerisinde ele aldıklarını belirten Erdoğan, yaklaşımlarının da bunun insan hakları noktasında bir annenin, bir babanın çektiği acıya sorumluluk noktasında kendilerindeki sorumluluğun gereğini yerine getirilmesi olduğunu söyledi.
Başbakan Erdoğan, ''Bu bir iane değildir. Bizim dönemimiz içerisinde biz faili meçhul yaşamadık. Ama maalesef dün orada bir faili meçhulü yaşadığımıza müşahede oldum. 2004'de Tolga adlı bir gencimizin durumunu annesinden dinledim. Bana bugüne kadar ulaşmış bir şey yoktu. Meğer annesi bana da bir mektup göndermiş ama o mektup bana ulaşmamıştı. O konu üzerinde de yoğunlaşacağız. Diğer konular üzerinde yoğunlaşmamızı devam ettireceğiz. Alacağımız her netice bizi çok daha huzurlu kılacaktır. Görevimizi biraz daha yerine getirebildik noktasında. Bizim bütün arzumuz bu faili meçhullerin istismara vesile edilmemesidir. Derdimiz bu. Yoksa bir yönetimin, idarenin, hele hele demokratik parlamenter sistem içinde insan haklarına saygılı olan bir iktidarın bu tür faili meçhul bırakmaması, onun en önemli görevidir. Biz de onu yapmak durumundayız, yapıyoruz'' dedi.
Bir gazetecinin ''Türkiye'nin AB sürecinde Fransa ve Almanya'nın tutumu ortada. Önümüzdeki günlerde fasıllarda tıkanma noktasına gelinecek. Önümüze çok engel çıkarılacak. Ortadoğu'daki gelişmeler de göz önünde bulundurulursa Türkiye nasıl bir yol izleyecek? Yeni bir birlik, yeni bir oluşum Ortadoğu'da söz konusu olabilir mi?'' şeklindeki sorusuna Erdoğan şu karşılığı verdi: ''Doğmamış çocuğa don biçmenin anlamı yok. Biz bütün hassasiyetimizle, gerek Dışişleri Bakanım, gerek Başmüzakereci olan Devlet Bakanım, en yakın şekilde gelişmeleri takip etmektedir. Ancak şu anda gerek zikrettiğiniz ülkeler, gerek onlara destek veren bazı ülkeler maalesef AB müktesebatı içinde yer almayan uygulamaları Türkiye'ye karşı yapıyorlar. Biz de buna karşı mücadelemizi veriyoruz vermeye devam edeceğiz, yılmak zor.''
Başkanlık sistemi tartışması
Başbakan Erdoğan, bir gazetecinin ''Burhan Kuzu'nun önümüzdeki seçimlerden sonra başkanlık sisteminin gündeme geleceği yönünde bir açıklaması oldu. Bu konuda, 'milletvekillerinin desteği olsa da referanduma götürülmeli' diye açıklamasına devam etti. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?'' sorusuna, şu şöyle yanıt verdi: ''Bu konuyla ilgili her şeyi söyledik. Sizler de bunu tartışıyorsunuz. Ben sadece şu anda hep izliyorum. Dostlarla dinliyorum. Şu anda benim gündemimi belirleyici bir madde değil. Ben bunu zamanında söyledim. Sordukları için cevap verdim, veriyorum. Bu toplum başkanlık sistemini de yarı başkanlık sistemini de tartışmalı, Cumhurbaşkanlığının yetkilerini de müzakere etmeli. Bundan kimsenin de gocunmaması lazım. Mesela Anamuhalefet Partisi lideri diyor ki, 'Sayın Başbakan'da olan yetkiler, Başkan Obama'da yok' diyor. Olaya buradan yaklaşırsak bir siyasi acemilik var gibi geliyor bana. Başkan olduğu zaman çok büyük yetkiler alacak diye bir taraftan 'Sayın Başbakan'da olan yetkiler, Obama'da yok' dediklerine göre, tamam işte ne güzel Başbakan işte yetkilerinden vazgeçiyor. Bu yetkileri azaltıyor. Daha güzel işte. Anlamak mümkün değil. Şecaat arz ederken sirkatin söylüyorlar.'' Öte yandan Başbakan Erdoğan, Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı'nda ilk kez basın toplantısı düzenledi.
Asi Dostluk Barajı'nın temel atma töreni
Erdoğan, Hatay'da Asi Dostluk Barajı temel atma töreninde yaptığı konuşmada, adeta tarihin akışını değiştiren, çok önemli bir temel atma törenini gerçekleştirdiklerini belirterek, ''Bugünden itibaren Asi nehri, bizi birbirimizden ayıran, aramıza sınır çizen bir nehir olmaktan çıkıyor, bizi birbirimizle buluşturan, kucaklaştıran bir nehir haline dönüşüyor'' dedi. Hatay'da ve Suriye'de bugün yapacakları temel atma törenleriyle Türkiye-Suriye kardeşliğinin daha da pekiştiğini, çok daha güçlü, çok daha samimi ve çok daha somut bir temel üzerinde iki ülke kardeşliğinin yeniden inşa edildiğini söyleyen Erdoğan, şunları kaydetti: ''8 yıl önce, hükümeti kurduğumuz andan itibaren biz şunu söyledik; 'Türkiye barış istiyor, Türkiye bölgede huzur istiyor. Türkiye tüm bu coğrafyada istikrar istiyor, hep birlikte refah istiyor' dedik. Biz 8 yıl önce 'komşularla sıfır sorun' dedik. Çünkü biz şuna gönülden inanıyoruz; Suriye ne kadar huzurlu olursa Türkiye de o kadar huzurlu olur. Türkiye ne kadar refah içinde olursa Suriye de o kadar refah içinde olur. Çünkü bizler tarihin bizi birbirimize kardeş kıldığı, kardeş eylediği milletleriz. Tarih boyuna bizim kaderimiz hep ortak oldu, tarih boyunca yüreğimiz hep birlikte attı.''
Hatay'dan İstanbul'a, aynı şekilde Kudüs'e kadar bir hat üzerinde ve Suriye, Lübnan, Filistin topraklarında kale kalıntıları bulunduğunu belirten Erdoğan, bu kalelerin yaklaşık bin yıl önce bu toprakları düşmanlardan, Haçlı Seferleri'nden korumak için inşa edildiğini kaydetti. Erdoğan, ''İşte bizler, bu bölgenin tüm halkları bin yıl önce bu kalelerde omuz omuza çarpıştık. Bu kalelerin savunmasını, bu toprakların savunmasını hep birlikte yaptık. Türkler, Araplar bölgedeki tüm etnik unsurlar, hep birlikte aynı cephede savaştık, aynı cephede şehit, gazi olduk. Sadece Haçlı Seferleri'nde değil, ondan sonraki bin yıl boyunca, bu topraklarda hep birlikte olduk, birbirimize kardeş olduk. İşte biz dedik ki, kardeşler arasında sorun olmaz, varsa ortadan kaldırılır, kardeşler arasında küslük olmaz, kardeşler arasında mayınlı arazi olmaz'' dedi.
Her zaman ''ev alma komşu al'' dediklerini de aktaran Erdoğan, bu sözün Arapçasını ifade ederek, ''İşte bugün atalarımızın bu sözlerinin, medeniyetimizin bu mirasının gereğini yerine getiriyoruz. Esad kardeşimle, Naci Itri kardeşimle Türkiye ile Suriye arasındaki bütün yapay meseleleri tek tek ele aldık, çözüm yoluna koyduk. Mayınlı arazileri temizlemeye başladık, karşılıklı tren seferleri başlattık, karşılıklı turizmi, ticareti teşvik ettik'' diye konuştu. Suriye'den Türkiye'ye gelen turist sayısının vize öncesi döneme göre yüzde 100 artarak 1 milyona, Türkiye'den bu ülkeye giden turist sayısının da yüzde 150 oranında artarak 1.5 milyona ulaştığını bildiren Erdoğan, ''Artık Suriye kazanıyor, Türkiye kazanıyor. Barış, dostluk ve kardeşlik kazanıyor'' dedi.
6 hedef
Başbakan Erdoğan, 2009 Aralık ayında Türkiye-Suriye Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi'nin ilk toplantısını Şam'da gerçekleştirdiklerini anımsatarak, bu toplantıda 51 anlaşma, protokol ve mutabakat zaptının imzalandığını söyledi. Erdoğan, 1.5 ay önce de 2010 Aralık ayında Suriye Başbakanı Naci Itri'nin katılımıyla Ankara'da yine bir araya geldiklerini ve iki taraftan 25 bakanın katılımıyla yoğun görüşmeler yaptıklarını ve 11 anlaşma imzaladıklarını anlattı. Bu görüşmelerde, 6 alanda, 2011 yılı sonuna kadar somut neticeler alınmasını kendilerine hedef koyduklarını söyleyen Erdoğan, bu 6 hedefin ''Nusaybin-Kamışlı ortak gümrük kapısının inşa edilmesi'', ''Türkiye ile Suriye arasında ortak banka kurulması'', ''Gaziantep-Halep arasında hızlı tren seferleri başlatılması'', ''İki ülkenin doğalgaz şebekelerinin birbirine bağlanması'', ''Türkiye Eximbank'ının Suriye hükümetine kredi sağlaması'' ve ''Asi Nehri üzerinde Dostluk Barajı'nın temelinin atılması'' olduğunu bildirdi. Erdoğan, bugün bu 6 hedeften birini gerçekleştirdiklerini, barajın en kısa sürede bitirilmesini temenni ettiğini belirterek, ''İnşallah buradan ürettiğimiz elektriği ortak kullanacak, her iki taraf da topraklarımızı sulayacak, her iki tarafı da taşkınlardan koruyacağız'' dedi.
Konuşmasında sık sık Suriye Başbakanı Naci Itri'ye ''değerli kardeşim'' diye seslenen Erdoğan, şunları söyledi: ''Tarihin bize öğrettiği hem de acı tecrübelerle öğrettiği çok önemli bir ders var. Biz artık şunu çok iyi biliyor, görüyor ve hissediyoruz; bu coğrafyada herhangi bir ülkenin meselesi, herhangi bir ülkedeki sorun, o ülkenin halklarını olduğu kadar bölgedeki diğer halkları da derinden etkiliyor. Lübnan'ın meselesi, sadece Lübnan'ın değil, aynı zamanda bizim de meselemizdir. Mısır'ın, Tunus'un meselesi sadece oralarda yaşayan kardeşlerimizin değil, bizim de meselemizdir. Filistin meselesi, sadece Filistinlilerin değil, en az onlar kadar bizim de Türkiye'nin de Suriye'nin de meselesidir. Ben biliyorum ki, Gazze'de her bir yuvaya düşen fosfor bombası orada insanları paramparça ettiği kadar Suriyeli kardeşimin, Türk kardeşimin de yüreğini parçalıyor. Gazze'de, Kudüs'te Nablus'ta, Ramallah'ta, açlıktan, yokluktan, yoksulluktan, zulüm ve baskıdan gözlerini hayata yuman her bir çocuk, bizim çocuğumuzdur, öz evladımızdır. Bundan herkes emin olsun, Türkiye bu bölgede sadece ve sadece barış istiyor. Türkiye bu bölgede sadece ve sadece huzur, istikrar, refah, kalkınma istiyor. Bu bölgedeki tüm ülkeler, tüm halklar tarih boyunca olduğu gibi bugün de refahın, huzurun, kardeşliğin, ilim ve hikmetin coğrafyası olsun. Geçmişte olduğu gibi, gelecekte de dünyanın Kutup Yıldızı olsun istiyoruz. Biz bunu dostluk adına, kardeşlik adına birlik ve beraberliğimiz adına istiyoruz.''
'Şerde değil, hayırda yarışalım'
Türkiye ekonomisinin 8 yılda 3 kat büyüyerek, dünyanın en büyük 17. ekonomisine yükseldiğini, Türkiye'nin milli gelirinin, ihracatının arttığını anlatan Erdoğan, ''Biz istiyoruz ki Türkiye ile birlikte bütün bu bölge de kalkınsın, bütün bu bölge de büyüsün, bölgenin refahı artsın, rekabet içinde değil, dayanışma içinde olalım. Şerde değil, hayırda yarışalım. Birbirimizin omzuna basmak için değil, birbirimize dayanak olmak için mücadele edelim'' diye konuştu. Türkiye ile Suriye'nin bunu başardığını, iki ülkenin el ele, omuz omuza, kardeşlik ve dayanışma içinde bu günlere ulaştığını anlatan Erdoğan, bu iş birliği ve dayanışmanın artırılarak sürdürüleceğini ifade etti. Başbakan Erdoğan, şunları kaydetti: ''Hep birlikte, istikrar içinde, güven içinde büyümeye devam edeceğiz. 8 yıldır Türkiye ile Suriye arasındaki dostluk tüm bölgeye örnek teşkil ediyor. İnanıyorum ki temelini attığımız bu baraj, sadece bölgeye değil, tüm dünyaya örnek teşkil edecek, tüm dünyaya dostluk, kardeşlik, dayanışma mesajları gönderecektir. Hele hele sıkıntılardan geçtiğimiz bir dönemde bu tablo, bir barışın, kardeşliğin simgesi olacaktır. Ben bu tarihi ana şahitlik ettiğim için, bu dostluk barajının temelini birlikte attığımız için, Asi Nehri'ni bizi birbirinden ayıran değil, bizi birleştiren bir nehre dönüştürdüğümüz için kendimiz adına, ülkemiz adına büyük bir heyecan duyuyorum. Suriye'li kardeşlerimin, değerli kardeşim Naci Itri'nin de tüm heyetinin de bu heyecanı paylaştığını görüyor, bundan büyük memnuniyet duyuyorum. Dostluk Barajı hayırlı olsun diyorum. Bu baraj, aramızdaki dostluğun kardeşliğin nişanesi olsun diyorum. Yaşasın Türkiye-Suriye kardeşliği.''
Notlar
Tören için Başbakan Erdoğan ''OBA'' helikopteriyle Hatay'a, Naci Itri ise kendi ülkesinin sınırlarına indi. Asi nehri üzerindeki küçük köprüde buluşan iki başbakan burada basına poz verdiler. Daha sonra barajın temel atma töreni için Türkiye topraklarına geçildi.
Vatandaşların yoğun ilgi gösterdiği törende, Suriye ve Türkiye bayrakları ile Başbakan Erdoğan ve Suriye Cumhurbaşkanı Beşşar Esad'ın fotoğrafları taşındı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı tören alanının çevresinde, vatandaşların yoğun ilgisi nedeniyle yaklaşık 7 kilometrelik konvoy oluştu. İki ülke milli marşlarının okunmasıyla başlayan törende, konuşmaların ardından iki başbakan her iki tarafta da sembolik olarak oluşturulan baraj anıtının temelini attılar.