'Erdoğan tükenmişlik sendromunda'
Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’yi “Siyasette bir yıldız gibi parlıyor” diye tanımlayan CHP lideri Kılıçdardoğlu, Erdoğan’ın ise “tükenmişlik sendromu” yaşadığını söyledi. Erdoğan’ın toplumu kandırdığını söyleyen Kemal Kılıçdaroğlu, “Toplumdan, cumhuriyet tarihinden kopuk. Sorun şu: Bu yalan söylediğinde aynı zamanda alkışlanması.”
Ayşe SayınCHP Lideri Kılıçdaroğlu, Adana yolunda yolunda, gündeme ilişkin sorularımızı yanıtladı:
- Avusturya’nın cami kararı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın tepkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Camilerin kapatılması asla doğru değil. Erdoğan’ın konuşmalarının hiçbir anlamı yok. Çünkü Erdoğan, sadece konuşuyor ama hiç birşey yapamaz. Yapmaz da zaten. En tipik örneği Filistin’dir. Yaklaşık 70 kişi hayatını kaybetti. Ne yaptı? Sadece miting yaptı. Sanki muhalefet partisi. Dolayısıyla dış politikada Erdoğan’ın söyledikleri sadece içe dönük hamaset söylemleri.
- Kandil’e operasyonunun zamanlamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teröre karşıyız. Kandil’e gidecekse gitsin. Daha önce de zaten Türk Hava Kuvvetleri bombalıyordu. Engel olan birisi yok ki. Yeter ki terörü bitirme konusunda attıkları her adım sonuç versin. (Zamanlamanın seçim önce olması sorusu üzerine) Terörle mücadele konusunda özel bir zamanlama takvimi düşünmek doğru değil. Çünkü terörün ne zaman neyi yapacağını kestirmek çok zor. Dolayısıyla teröre karşı bütün zaman dilimleri içinde mücadele etmek her demokratik devletin yurttaşını korumak için temel görevidir.
- Kandil seçim malzemesi yapılıyor kuşkusuna kapılıyor musunuz? Erdoğan seçime neyi malzeme yapmadı ki?
İnançlardan, kimliklerden, yaşam tarzlarından tutun her şeyi malzeme yaptı. Artık öyle bir noktaya geldik ki Erdoğan açıkça toplumu kandırıyor. Bu da toplumdan, cumhuriyet tarihinden ne kadar kopuk olduğunu gösteriyor. Havaalanını biz yaptık diyor, çok önceden yapılmış. Hiç demiryolu yok, hızlı demiryolunu biz yapacağız gibi... Buna benzer gerçeklerle hiç ilgisi olmayan ama halka yalan söyleyen cumhurbaşkanı kimliği var. Bir cumhurbaşkanı yalan söylemez, ayıptır. 21. yüzyıldayız artık. Havaalanını genişlettik, büyüttük diyebilirsin ama İzmir’de yoktu demek kadar saçma bir şey olamaz. Oradaki sorun şu, bu yalan söylediğinde aynı zamanda alkışlanması. Narsist kimliğe sahip olanlar, her söylediklerinin doğru olduğuna inanırlar. Erdoğan’ın böyle bir kişiliği var.
- TRT CHP’nin reklam filmini ‘bayrak görünüyor’ gerekçesiyle veto etti.
Erdoğan’ın bütün reklam filmlerinde Türk bayrağı var, ama gösteriliyor. CHP’de birkaç saniye görüldü diye gerekçe yaratılıp gösterilmiyor. Çifte standart. TRT zaten topluma güven veren bir kuruluş değil. Bağımsız ve tarafsız da değil. İktidarın borazanı olduğu herkes tarafından bilinen bir gerçek. Dolayısıyla biz TRT’ye güvenmiyoruz ve iktidar partisinin yayın organı olarak görüyoruz.
- Bahçeli ile Erdoğan ve AKP af konusunda bir görüş ayrılığı yaşıyor, sizce cumhur ittifakı çatlıyor mu?
Millet İttifakı ilkeler üzerine inşa edildi. Ortak ilkeler oluşturduk ve üzerine Millet İttifakını kurduk. Ama Cumhur İttifakı ilkeler üzerine kurulmuş bir ittifak değil. İlkesizlik üzerine inşa edilmiştir. Partilerin görüşleri farklıdır, bir araya gelip doğru dürüst bir görüşmeleri de olmadı. MHP, biraz AKP’nin dominant gücü karşısında gölgede kaldı. Bir çıkış arıyor kendisine göre. ‘Af söyleminde bulunursam acaba hapishanedekiler ve onların yakınları bana oy verir mi?’ Bütün arayışı bu. Buna da hem Binali Yıldırım, hem Erdoğan karşı çıktı. O zaman sormak lazım, bu nasıl bir ittifak? MHP, AKP’nin gölgesinde ve onun bir anlamda kurtarıcılığında seçime girip parlamento da varlık göstermek istiyor.
- Bir de Bahçeli’nin AKP’lilere yönelik sert çıkışı oldu...
İstediği kadar sert çıkışı olsun. Ayrılsın o zaman oradan. Bahçeli’nin telaşı, Meclis’te grup kuracak mıyım, kuramayacak mıyım? Geldiği nokta partisinin köklü bir geleneği, demokrasiye bağlılığı vardır MHP’nin, bu köklü geleneği bir partiye teslim etmek gibi bir rolü üstlenmiştir. En büyük tepki de kendi partisinin içinden gelmiştir. Cumhur İttifakı öncesinde ilkeler belirlenmeli, yazılı bir açıklama yapılmalıydı. Hiçbir şey yok. Sadece kapalı kapılar arkasında ‘ne olursunuz beni kurtarın’ anlayışıyla bir ittifak oluştu. Onlar da bildiklerini okuyor, ciddiye de almıyorlar. Ciddiye alınmayan bir kişi kimliğinde. Ben MHP’ye oy veren vatandaşlar açısından üzülüyorum yoksa Bahçeli açısından değil.
- Erdoğan ile İnce arasında ‘siyaseti bırakma polemiğini’ nasıl değerlendiriyorsunuz?
Erdoğan için toplum zaten tamam diyor. Yeter artık diyor. Muharrem Bey, bilgisiyle, birikimiyle, enerjisiyle siyasette bir yıldız olarak parlıyor. Muharrem Bey ile Erdoğan’ı kıyaslayamazsınız. Birisi eski dünyanın adamı, söyleyecek hiçbir şeyi yok. Sadece kıraathane açacak. Muharrem Bey tam tersine ben Türkiye’yi çağdaş uygarlığa taşımak için bilgiye, birikime, demokrasiye, dış politikada ciddi atılımlara önayak olacağım diyor. Dolayısıyla ikisinin kıyaslanması mümkün değil. Birisi eski çağın adamı birisi yeni çağın adamı. Birisi bilimden akılcılıktan yana, öbürü gelenekten ve akılcı politikalara karşı tavrını sergileyen bir adam. Aralarında dağlar kadar fark var.
- Erdoğan, seçim bildirgesinde ‘OHAL’in devam edeceği’ni vaadetiyor, ama sonra ‘OHAL kaldırılabilir’ dedi...
Narsist söylem. Çünkü narsistler yalan söylediklerine inanmazlar. Seçim bildirgesinde onu yazar ama ertesi gün tamamen başka bir şey söyleyebilir. Belki seçim bildirgesini hiç okumamıştır. Seçim bildirgesinin özeti kendisine sunulmuş olabilir. Çünkü kitap okurken özet sunuyorlar, kitap okuyamıyorum diyor.