Erdoğan seçim intikamı peşinde

Prof. Dr. Baskın Oran, Kürtlerin devlete ve Erdoğan'a güveninin kalmadığını söyledi

Damla Yur/Cumhuriyet

Akil insanlar heyetinde yer alan ancak hükümetin Gezi eylemlerine yönelik tavrına tepki olarak ‘Akillik’ten istifa ettiğini duyuran akademisyen Baskın Oran çözüm sürecinin rafa kaldırılmasını Cumhuriyet’e değerlendirdi. Oran'ın sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

- Seçim sonrası oluşan tabloyu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Erdoğan’ın istediği puslu hava. Erdoğan 7 Haziran seçimindeki yenilgisinin intikamı peşinde. Bu ölümler bir tarihte ve bir biçimde durulur. Asıl sorun başka yerde. Artık Türkiyeli Kürtler Erdoğan’a, hatta devlete itimat etmeyecekler. Bu sebepledir ki Erdoğan’ın AKP’si ve onun koltuk değneği MHP tek ama tek bir iş yapıyorlar: Bölücülük. Ateşkes olsun, civanlar ölmeye devam etmesin çünkü Erdoğan’ın bütün şahsî planları savaş üzerine kurulu. Sonrası zaten Erdoğan’ın ipliğinin pazara çıkması demek olacaktır.  Çıkmasın diye devam ediyor ateş.

- Meclisin tatilde olmasını nasıl yorumluyorsunuz?

Meclis, yani Erdoğan’ın tabiriyle ‘milli irade’ devreye girse, HDP ve CHP kendisinin ‘pişmiş aşına su’ katacaklar. Oysa bu şahsın derdi 7 Haziran’da tecelli etmiş milli iradeyi toprağa gömmek, PKK’nın tekrar silaha sarılmasından yararlanarak çok korktuğu koalisyon çözümünü bozmak, bir umutla yeniden seçim yaptırmak. Koalisyon olursa veya Anayasa maddesi (114) gereğince her partiden bakan alacak bir geçici bakanlar kuruluyla seçime gidilirse, Erdoğan hem Davutoğlu’nu şu anda yaptığı gibi vesayeti altında tutamayacak, hem de, 17-25 Aralık dosyaları ortalığa patır patır dökülecek. Durum çok basit: PKK’nın hatasını azami ölçüde kullanıp bu kanlı ortamdan yararlanmak istiyor. Sırf şahsi hırsı için ülkenin tamamını böyle yangına atmayı ben hiç görmedim, benden yaşlı politikacılara sordum onlar da görmemiş.

- Liderlerin pozisyonunu nasıl okuyabiliriz?

Demirtaş, Erdoğan’ın şahsi hırsı ile PKK’nın örgütsel saçmalığı arasında mengeneye sıkışmış, demokrasiyi ve Türkiye’yi kurtarmak için çırpınıyor. Davutoğlu hiçbir yetkiye sahip değil, top çevirmek zorunda bırakılmış, ihmal edilebilir. Erdoğan konusunda tek bir sözüm var: Allah ıslah etsin.

- Akil insanlar heyetinde yer aldınız. Ne hayal edildi, ne kadar diyalog kurulabildi ve ne oldu?

Ege’de her toplantıda üstüne basa basa şunu söyledim: “Tabutların artık gelmemesinden yararlanarak hükümet derhal Kürt reformlarına girişsin”. Dinleyicilerden, ki çoğu ulusalcı idi, her zaman şu tepki sorusu geldi: “Reform olmazsa ne olurmuş?” Değişmez cevabım: “Sokağa çıkamayacak hale gelebiliriz”. Bunun üzerine ne dediler ve gazetelerde yazdılar İzmirli hemşerilerim biliyor musunuz? “Oran Egelileri tehdit etti!” dediler. Ferasete bak. Bir buçuk ay boyunca hakaret yiye yiye ve sinir içinde kala kala toplantılar yaptık. Bir umuttu ama olayın ortalarına doğru Erdoğan hükümetinin hiçbir reforma niyetli olmadığı çok açık biçimde görüldü. Onun içindir ki son toplantıya gitmeyi reddettim. Çok haklıymışım.   

- Geçen hafta bir grup akil Arnavutköy’de toplandı ve bir çağrı yaptı. Akil insanların bir etkisi var mı dersiniz?

Etkisi falan yok, varsa da Erdoğan’a örtülü destek anlamında var. İçlerinde Bayramoğlu, Hatemi ve Çalışlar gibi Erdoğan’a müsait isimler var ama bunlar yine ehven-i şer kişiler. Çünkü Paker, Kaplan ve Oğur gibi Erdoğan muhipleri ‘HDP hatalıdır. PKK silah bırakmalıdır’ diyerek bu metne bile karşı çıktılar. Oysa bu çatışma ortamı bizzat Erdoğan’ın bir cerrah titizliğiyle zorlaması sonucu oluştu. Öyle, sadece ‘iki taraf da silah bıraksın’ demekle yetinip Erdoğan’ı aklamak yok. Tarih bunları hep yazacak.