Erdoğan Kılıçdaroğlu'na çattı

Başbakan Recep Tayip Erdoğan, CHP Genel Başkan Adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "yoksulluğu bitireceğiz" açıklamalarını eleştirdi. Erdoğan, "Bazıları çıkıp yoksulluğa son vereceğiz diyor. Peki bunu nasıl yapacaksınız bunu söyleyin. Formülünüz ne? Kaynağınız ne? Türkiye'de siyasetin en büyük hastalığı işte maalesef budur; bol keseden atan, kaf dağının ardındakini var eden, oy toplamak için ekonominin gerçeklerini görmezden gelen ama seçildikten sonra da vaatlerini unutan siyasettir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

TOBB'un 65. Olağan Genel Kurulu bugün gerçekleştirildi. Genel Kurula Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Devlet Bakanı Cevdet Yılmaz, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Sanayi ve Ticaret Bakanı Nihat Ergün, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli CHP MYK Üyesi Tekirdağ Milletvekili Faik Öztrak katıldı. Öztrak'ın, CHP Kongresi nedeniyle uzun süre kalmadığı dikkat çekti. Genel kurulda konuşan Başbakan Recep Tayip Erdoğan, Zonguldak'taki madende gerçekleşen grizu patlamasına değinerek, şöyle devam etti:

"Sanki Türkiye'de ilk defa grizu patlaması oldu. Sanki ilk defa bir maden kazası oluyor gibi bu meselenin nasıl abartıldığını gördük. Acite edilen olaylar mutlaka hükümet ile doğrudan ilişki kurularak yansıtıldığını nazar-ı dikkatinizden kaçırmayınız. Ülkenin farklı yerlerinde gelen adli vakaların gereğinden fazla abartılıp gündemin ilk sıralarına taşındığını, ilgili veya ilgisiz her meselenin doğrudan hükümetle ilişkili gösterildiğini bizler de izliyoruz."

 

"Karamsar tablo toplumsal yapı üzerinde deneniyor"

Erdoğan, daha önce ekonomi üzerinde çizilen karamsar tablonun ekonomide tutmayınca toplumsal yapı üzerinde denendiğini kaydetti.
 

"Büyüme performansı tesadüf değil"

Son 7 yıldır ekonominin ortalama yüzde 4.3 oranında büyüdüğüne dikkat çeken Erdoğan, buna 2009 yılının da dahil olduğunu söyledi. Erdoğan, bu büyüme performansının bir tesadüfün eseri olmadığının altını çizdi. Küresel krizin az ya da çok dünyadaki bütün ülkeleri etkilediğini belirterek, "Elbette Türkiye'yi de etkilemiştir. Ben bunu hiçbir zaman reddetmiyorum. Türkiye küresel krizi başarılı bir şekilde atlatmıştır ve atlatmaya devam ediyor" dedi.

 

"Mali kurula yeni bir dönem başlıyor"

Mali kuralla yeni bir dönem başladığını kaydeden Erdoğan, bunun en çok sanayicinin işlerini kolaylaştıracağını, özel sektörün önünü rahatlıkla göreceğini söyledi. Özel sektöre güvendiklerini dile getiren Erdoğan, özel sektörün eliyle Türkiye'nin ekonomik büyümeyi sağlayacağına inandıklarını ifade etti.

 

"Referandum veseçimlerden dolayı bütçe dengesinden şüphe duyanlar var"

Yapılacak referandum ve seçimlerden dolayı bütçe dengesinden şüphe duyanların olduğunu belirten Erdoğan, gereksiz tedirginlik içinde olunduğunu dile getirdi. 2004 yılında mahalli seçimlerde öngörülen bütçe harcamasının 150 milyar TL olduğunu, bütçe gerçekleşmesinin 141 milyar TL, 2007'de milletvekili seçimlerinde bütçe harcamasının 205 milyar TL olarak belirlendiğini, 204 milyar TL olarak gerçekleştiğini, 2009'da mali seçimlerde ise bütçe harcamalarının 260 milyar TL iken gerçekleşen tutarın küresel kriz olmasına karşın 267 milyar TL olduğunu söyledi.

"Gidip yoksulun kapısında vurdunuz mu?"

Türkiye'nin bol keseden dağıtan siyasetçileri gördüğünü ifade eden Erdoğan, "Bazıları çıkıyor yoksulluğa son vereceğiz. Biz göreve geldiğimizde Türkiye'de 17 milyon yoksul vardı. Şimdi bu rakam 10 kusur altına çıktı. Peki bunu nasıl yapacaksınız bunu söyleyin. Formülünüz ne kaynağınız ne? Gidip bir yoksulun kapısına vurdunuz mu? Bunu nasıl başaracaksınız. Türkiye'de siyasetin en büyük hastalığı işte maalesef budur; 'bol keseden atan, kaf dağının ardındakini var eden, oy toplamak için ekonominin gerçeklerini görmezden gelen ama seçildikten sonra da vaatlerini unutan siyasettir'. Anayasa değişikliğine karşı çıkacaksın. Milletten bahsedip Anayasa mahkemesine gideceksin. Türkiye bu modelleri çok gördü" diye konuştu.
 

"Türkiye zamanında seçim yapmaya alışmak zorunda"

Bir süredir erken seçimin dillendirildiğini kaydeden Erdoğan, Türkiye'nin artık zamanında seçim yapmaya alışmak zorunda olduğunu ifade etti. Ekonomisinin sağlığı, sıhhati, huzur ve istikrarı için Türkiye'nin 4 yılda bir seçimi içine sindirmek zorunda olduğunu belirten Erdoğan, yurtdışında "erken seçim var mı" diye sorulduğunu dile getirdi.
 

"İşsizlik Türkiye'nin öncelikli sorunlarından"

İşsizliğin Türkiye'nin öncelikli sorunlarından biri olduğunu anlatan Erdoğan, Şubat ayında işsizliğin yüzde 14.4'e gerilediğini dile getirdi. Genç işsizlik oranları göstergelerin çarpıtıldığının altını çizen Erdoğan, AB'de genç işsizlik ortalamasının yüzde 20 civarında olduğunu kaydetti.

 

İstihdama 7.3 milyar TL'lik destek

Erdoğan, 2004 yılından bu yana istihdamı teşvik etmek için çıkarılan çeşitli yasalar kapsamında toplam 7.3 milyar TL tutarında prim teşviği sağlandığını, 6 milyon civarında sigortalının işveren priminin farklı derecelerde desteklediğini ifade etti. Özel sektördeki 8 milyon sigortalının yüzde 75'inin sağlanan teşviklerden faydalandığını kaydeden Erdoğan, mesleki eğitime 545 milyon TL kaynak aktardıklarını, bu programlardan 435 bin kişinin yararlandığını söyledi. İşsizliğin tek başına hükümetin gayretleriyle, girişimleriyle çözülecek sorun olmadığını vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Hiç kimse alınmasın, kimse küsmesin, darılmasın. Bu Türkiye'nin ortak meselesidir. İşsizliğin neticesinde ortaya çıkan toplumsal sorunlar hepimizi olumsuz etkiliyor. Biz bu meseleyi dayanışma ile çözeriz" dedi.
 

"Demokrasi ile ekonomi at başı gidiyor"

Demokrasi ile ekonominin at başı gittiğini kaydeden Başbakan Erdoğan, "Birisi ileri, birisi geri bu iş yürümez. Araştırdığınız zaman kalkınamayan ülkelerin altında bunu görürsünüz. Temel hak ve özgürlükler noktasında eğer bir ülkede durum gerçekten iyi değil ise o ülkede ekonominin de ileri gitmesi zaten mümkün değil. Ama her ikisi de at başı gidiyorsa orada süratle o başarı sağlanacaktır" dedi.
 

"Bürokrasi demokrasiye yön vermiyor"

Bürokrasinin demokrasiye yön vermediğini, demokrasinin bürokrasiye yön verdiğine dikkat çeken Erdoğan, idarenin halka değil, tam tersine halkın idareye yön verdiğini, meselenin bu olduğunu kaydetti. Erdoğan, "Bunun sağlanmadığı, halk iradesinin, millet egemenliğinin tesis edilmediği, demokrasinin tüm kurallarıyla işlemediği bir ortamda elbette ekonomik bir kalkınmadan da söz edilemez. Siyasetle ekonomi arasında, demokrasiyle soframızdaki ekmek arasında, anayasa ile cebimizdeki gelir arasında bağlantı kuramayanlar, açık söylüyorum siyaset okuryazarı olmayanlardır" diye konuştu.
 

"Antidemokratik yasalara Türkiye bir yere varamadı"

Darbe anayasasıyla, antidemokratik yasalarla, bürokratik oligarşiyle, üstünlerin hukukunu tercih edenlerle Türkiye'nin bugüne kadar bir yere varamadığının altını çizen Erdoğan, bundan sonra da bir yere varamayacağını söyledi. Erdoğan, "Öyleyse yapmamız gereken üstünlerin hukukunu korumak değil, hukukun üstünlüğünü korumaktır. Bunun mücadelesini hep birlikte vermeye mecburuz. Tabii üzerlerinde hiçbir sorumluluk taşımayanlar, millete hesap verme gibi bir yükümlülüğü olmayanlar tamamen keyfe keder şekilde bu ülkenin ekmeği üzerinde tasarrufta bulunabiliyor" dedi.
 

"Hiç bir hak ulufe olarak millete sunulamaz"

Hiçbir demokrasinin antidemokratik yollarla inşa edilemeyeceğine dikkat çeken Erdoğan, hiçbir hakkın ulufe olarak millete sunulamayacağını dile getirdi. "Darbe ile demokrasi olmaz, darbe ile demokrasi gelmez" diyen Erdoğan, darbe anayasası ile Türkiye'nin daha yüksek demokrasi standartlarına erişmesinin mümkün olamayacağını dile getirdi.
 

"Anayasa değişikliği parti çıkarları için yapılmadı"

Anayasa değişikliğinin şahsi çıkarları, parti çıkarları için yapılmadığını belirten Erdoğan, "Bu, ülkenin, milletin, bizim ortak çıkarlarımız içindir. Ama öte yanda bakıyorsunuz statükoyu korumak için darbe anayasasına sarılan, 'istemezük', 'yaptırmayız' diyen içe kapanmacı, statükocu bir anlayışı savunanlar var" dedi.
 

"28 yıldır Anayasayı tartışıyoruz"

28 yıldır Türkiye'nin anayasayı tartıştığını kaydeden Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Biz her türlü riski göze aldık ve 22 Temmuz'da milletin bize verdiği emanetin hakkını yerine getirerek, anayasada 28 yılın en büyük, en kapsamlı değişikliğini gerçekleştirdik. 'Yeniden bir anayasa yapalım' dedik. 27 maddelik bir değişiklik sürecinde nelerin yaşandığını gördük. Daha öncesinde başlattığımız girişimlerin nasıl önünün kesildiğini gördünüz. Tüm toplumun ittifak ettiği maddelerde bile muhalefetin nasıl ön kestiğini, ön kesmek için nasıl ittifak halinde çalıştığını gördünüz. Biz elimizi taşın altına koyduk. Bedenimizi koyduk. Milletin hayır dualarıyla bu işi belli bir noktaya getirdik. Şimdi söz millette."

"İrticanın tarifini kimse başka yere saptırmasın"

Konuşmasında Atatürk'ün "Hakimiyet-i milliyeye karşı çıkmak irticadır" sözüne atıfta bulunan Başbakan Erdoğan, milli egemenliğe karşı çıkmanın irtica olduğunu söyledi. Erdoğan, "İrticanın tarifini kimse başka yere saptırmasın, işin aslı budur" dedi.