Erdoğan gerçekleştirdiği hayallerini anlattı

Erdoğan; Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı "81 İl, 81 Proje" adlı AB Projeleri Festivali ve AB Eğitim Programları çerçevesinde yaptığı konuşmada gerçekleştirdiği hayellerini anlattı.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bugün Anadolu'nun dört bir yanında hayata geçirilen projelerle bir yandan ülkenin Avrupa Birliği (AB) standartlarını yakalama süreci hızlanırken diğer yandan toplumun her kesiminden vatandaşlara Avrupa ülkelerinin yolunun açıldığını belirtti.

Başbakan Erdoğan, AB Bakanlığının "81 İl, 81 Proje" adlı AB Projeleri Festivali ve AB eğitim programları çerçevesinde 200 öğrencinin Avrupa'ya uğurlanması dolayısıyla Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen törende konuştu.

Etkinliğe 81 ilden gelenlerid "Anadolu'nun kokusunu, Anadolu'nun havasını bizlere teneffüs ettirdiğiniz için teşekkür ediyorum" iyerek selamlayan Başbakan Erdoğan, sanattan medyaya, sosyal sorumluluktan engelli vatandaşların sorunlarına çözüm üretmeye kadar pek çok konuda sergilenen projelerin, Türkiye'nin devlet-millet kaynaşmasında büyük mesafeler katettiğinin işareti olduğunu söyledi.

Millet olarak el ele verildiği takdirde, gönüller bir oldukça, halis niyetlerle adım attıkça Türkiye'nin çözülemeyecek, üstesinden gelinemeyecek hiç bir meselesi olmayacağını kaydeden Erdoğan, ülkenin gelişimine ve kalkınmasına yönelik hazırlanan her bir projenin, esasen ülkenin medeniyet yürüyüşündeki kilometre taşları olduğunu söyledi.
Kuruluşunun 10. yılında AB Eğitim ve Gençlik Merkezi Programları'nın, bilinen adıyla Ulusal Ajans'ın böyle anlamlı bir manzarayı sunmasının takdire şayan bir durum olduğunu vurgulayan Erdoğan, AB'ye katılım sürecinin millete yansıması, Ulusal Ajans'ın ne kadar hayati ve stratejik bir işlev gördüğünü gösterdiğini kaydetti. Erdoğan, "Bugün Anadolu'nun dört bir yanında hayata geçirilen projelerle bir yandan ülkemizin AB standartlarını yakalama süreci hızlanıyor diğer yandan toplumun her kesiminden insanımıza Avrupa ülkelerinin yolu açılıyor. Daha önce belki köyünden dahi dışarı çıkamamış yavrularımız, gençlerimiz uçağa atlayıp Avrupa'ya gidiyor" diye konuştu.

"10 yılda 1 milyar 200 milyon lira kaynak aktarıldı"


Başbakan Erdoğan, konuşması öncesinde, katılımcılara izletilen videoda yer alan Muş Alpaslan Üniversitesi öğrencisinin "Dünyanın sadece Muş'tan ibaret olduğunu sanıyordum ama şimdi Erasmus'la dünyanın ne kadar küçük bir köy olduğunu görüyorum" şeklindeki sözlerini hatırlatan Erdoğan, "Vaka bu... Okuyan, gezen meselesi. Bizler de dünyayı gezdikçe, gördükçe, çok daha farklı şekilde olayları yorumlamaya başladık" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, Ulusal Ajans hakkında şunları söyledi:

"Dile kolay. Kurulduğundan bu yana, 10 yıl gibi kısa bir süre geçmesine rağmen, Ulusal Ajans aracılığıyla 21 bin 93 projeye 1 milyar 200 milyon liranın üzerinde kaynak aktarıldı. AB fonları sadece Ulusal Ajans aracılığıyla dağıtılmıyor. Bakınız; 2007-2013 döneminde, AB tarafından aday ülkelere sağlanan mali desteğin toplamı, küsuratını söylemiyorum, 10 milyar avrodur. Ülkemiz bu dönemin sonunda, aday ülkelerin tamamına sağlanan mali yardımın yüzde 48'ini almıştır. Yani 2007-2013 döneminde ülkemize, AB'den 5 milyar avro tahsis edilmiştir. Sadece AB fonlarıyla 35 şehrimizde katı atık depolama tesisi hayata geçirildi. Hatta Ankara-İstanbul hızlı tren hattının Köseköy-Gebze kesimine, AB fonlarından 125 milyon avro kaynak aktarıldı. Bu hattın çok büyük bölümü, bu kaynakla yapıldı. Sadece İstanbul'da bu fonlar aracılığıyla gerçekleşen projelerin tutarı, 200 milyon avroyu buluyor. Öte yandan Ulusal Ajans'a döndüğümüzde, ajansın programlarından toplam 300 bin vatandaşımız faydalanma imkanı buldu. Avrupa ülkelerinden de yaklaşık 130 bin kişi bu sayede ülkemize geldi. Tüm bu gelenlerin, ülkemizi görenler tanıyanların, adeta birer misyon şefi olarak kendi ülkelerine dönmesini sağlıyoruz. Sadece bu yıl yine 2013 yılı içinde Ulusal Ajans programlarıyla Avrupa ülkelerine gönderdiğimiz vatandaşlarımızın sayısı 70 bin. Bu ilgi sayesinde Türkiye Ulusal Ajansı, bütçe büyüklüğü bakımından 33 ülke arasında, Almanya ve Fransa'nın ardından üçüncü sıraya ulaştı. Hepsi bir tarafa bu programlar sayesinde, yurt dışına giden her bir kardeşim, Türkiye'nin bir büyükelçisi gibi, ülkemizi oralarda temsil etti, yeni dostluklar kurdu. Kültürlerimiz arasında yeni köprüler inşa ettiler."

"Yargı engellememiş olsaydı, 4 yıl evvel açıyorduk"

Erdoğan, bugün aslında dünyanın ivedilikle ihtiyaç duyduğu diyalog ve barış ikliminin yakalanmasında da bu çabaların çok ciddi katkıları olduğunu düşündüğünü vurgulayarak, "Bir insanın dünyasını değiştirebilirsek, hayallerini gerçeğe dönüştürebilirsek inanın işte o zaman tüm Türkiye değişir, tüm Türkiye'nin hayalleri gerçeğe dönüşür" dedi.

İnsanın azmetmesi, hayallerinin peşinden kararlılıkla koşması, girişimde bulunması halinde hayallerini gerçeğe dönüştürebileceğine ve bütün hedeflerine ulaşacağına inandığını ifade eden Erdoğan, "Ben bugün burada hayallerinin peşinden koşup, onları gerçekleştirmenin yollarını arayan kardeşlerimi özellikle tebrik ediyor, takdir ediyorum. Ben de bu hayalleri kuranlardan birisiyim. İstanbul'a belediye başkanı olduğum zaman, hayallerim vardı. Şimdi bu hayalleri tek tek gerçekleştirmenin mutluluğunu yaşıyorum. Bunların en önemlilerinden bir tanesi Marmaray'ı gerçekleştiremediler ama biz 'Gerçekleştireceğiz" dedik ve inşallah 29 Ekim'de Marmaray'ı açıyoruz" ifadelerini kullandı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Marmaray projesinin yüzyıllardır konuşulduğunu hatırlatarak, "Ecdadımız konuşmuş bu projeyi... Ama gelenlerin hiçbirisi bunu gerçekleştirememiş. Bizi yargı engellememiş olmasaydı, biz 4 yıl evvel bunu açıyorduk" diye konuştu.

Boğazın altından, otomobil geçişi olan çift tüplü bir geçit daha yapacaklarını aktaran Erdoğan, "2015'te onu açacağız, şu anda inşaat yürüyor" diye konuştu.

Erdoğan, İstanbul ile ilgili bir aşkının daha bulunduğunu, onun da Boğaza üçüncü köprü kurmak olduğunu dile getirerek, şunları kaydetti:

"Şimdi üçüncü köprünün temelini atmaya hazırlanıyoruz. Çalışmalar devam ediyor. 29 Mayıs'ta üçüncü köprünün temelini atıyoruz. Ancak yine bitmedi. Bu salon şahit, yine ne dedik? '100 milyon/yıl kapasiteli dünyanın belki de bir numarası olacak havalimanını yapacağız' demiştik. Herkes bize gülüyordu, o medyada gülüyordu. İşte, buyurun... Biz para da vermiyoruz, üstelik para alıyoruz ve şu anda KDV'siyle beraber buranın bize sağlayacağı 25 yıldaki getirisi yaklaşık 30 milyar avro. Bu kira bedeli. Yapacakları yatırımın bedeli ne? 10 milyar avro da yatırımın bedeli var."

Kanal İstanbul projesi

Başbakan Erdoğan, Kanal İstanbul projesine de değinerek, bazı dostlarının bile "Sayın Başbakanım bunu nereden yapacaksınız, bu nasıl olacak" dediğini aktardı.

Şu ana kadar birçok "yapılmaz" denileni nasıl yaptılarsa bunu da öyle yapacaklarını belirten Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Şu anda talepler gelmeye başladı. Kanal İstanbul'u da yapacağız, hem de 42 kilometre uzunluğunda inşallah 500 metre civarında eniyle. Şimdiden çok fazla da teferruata girmiyorum. Çünkü ihalenin öncesinde ve sonrasında çok güzel bir animasyonla bunu tanıtacağız. O zaman inanıyorum ki tüm milletim, 76 milyon böyle bir kanala sahip olacağımız için ayrı bir mutluluğu yaşayacak. Dünyada çok daha farklı bir gururla yürüyecekler. Artık Panama Kanalı varsa, Süveyş varsa hepsinin ötesinde Kanal İstanbul var diye yürüyecekler. Bu millet yapar mı yapar."

Erdoğan, 100 milyon/yıl kapasiteli havalimanını yabancıların değil, 5 Türk firmasının yaptığını dile getirerek, "Nerelerden nereye geldi. Artık Atatürk Havalimanı, Sabiha Gökçen bunlar İstanbul'a cevap vermiyor. Onun için bu bu ihtiyaç bizi buralara getirdi, bunu hallettik. Tabii hepsinden öte çok önemli bir adım daha var; o da Yaslıada'yı, Sivriada'yı her şey hazır, inşallah demokrasi ve özgürlükler adasına dönüştürüyoruz. Orada demokrasi aşığı bir Başbakanın ve iki bakan arkadaşının idam kararı veriliyor. Böyle bir mekanı müze haline getireceğiz. Orada oteller, çeşitli villalar vesaire alışveriş yerleri... Sivriada'da da bin 500 kişilik bir kongre merkezi yapmak suretiyle bu toplantıları buna benzer toplantıları, sempozyumlar vesaireler varsa orada bu toplantıları yapabilecek şekilde denizin, Marmara'nın ortasında iki adada böyle bir sembol kongre merkezini inşallah inşa edeceğiz. Onun da bütün proje hazırlıkları tamam, ihalesi yakında" diye konuştu.


"Buradaki gençliği, 2053 yılının Türkiye'sinin mimarları olarak görüyorum"

Başbakan Erdoğan, Galataport ihalesine de değinerek, "Galataport'u engellediler. Engelledikleri için yapamadık,bugüne sarktı. Ancak şimdi onu da yapacağız" dedi.
Yapacakları çok şey olduğunu anlatan Erdoğan, İstanbul'un her şeye layık olduğunu söyledi.

Erdoğan, işin başında İstanbul aşığı bir ekibin olduğunu dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bunları başaracağız. Türkiye'yi 2023 hedeflerine ulaştıracak olan fotoğraf aslında bu. Ülkemizi önce 2023 ardından 2053 hedeflerine, hatta 2071 hedeflerine taşıyacak olan o azim ve kararlılık işte budur. Buradaki gençliği, ben 2053 yılının Türkiye'sinin mimarları olarak görüyorum. Biz belki göremeyeceğiz büyük ihtimalle ama buradaki gençlik inşallah ben inanıyorum ki bunu görecek. Ben inanıyorum ki bugün 40 yaşındaki genç o zaman 60 yaşında inşallah bu ülkenin mimarı olan insanlar olacak."

Antalya'da yaşayan 92 yaşındaki Fatma Cenan Yaşargil'in Ulusal Ajans projesinde yer alarak reçel ve turşu yapımını öğretmek üzere iki defa Avrupa'ya gittiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Niye güldünüz? Demek ki oluyor. Hatta şu anda da İtalya'da bu faaliyetini sürdürdüğü bilgisini aldım. Düşünün bunu yapan 92 yaşında bir teyzemiz. Bu milletin annesi her şeyi yapar. Bu milletin anası, Çanakkale'yi fethedenleri doğurdu. Keza Bingöl'den Ahmet Katkısız kardeşimiz 27 yaşında. 1 Mayıs 2003'te Bingöl'de deprem oluyor. İl Halk Kütüphanesi depremden zarar görüyor. Ahmet kardeşimiz bu duruma kayıtsız kalmıyor. Neler yapabileceğini araştırırken Ulusal Ajans aracılığıyla bir fon buluyor. Proje yapıyor, başvuruyor ve projesi kabul ediliyor. Ahmet kardeşimin bu projesi aynı zamanda Bingöl'deki ilk Ulusal Ajans gençlik projesi. Ahmet kardeşimiz bu projeyle ilk defa yurt dışına İspanya'ya gidiyor. Talihi o andan itibaren değişiyor. Hatta bir süre sonra proje eğitmeni unvanını elde ediyor. Yeni yapılacak projelere rehberlik yapmaya başlıyor. 30'un üzerinde ülkede eğitimlere toplantılara katılıyor. GAP İdaresinde Türkiye'nin en büyük gençlik festivali olan GAP Genç Festivali genel koordinatörlüğünü 3 yıl boyunca sürdürüyor. En son damadı olduğum Siirt'te... Egemen (Bağış), orada bir torpil yapmadın değil mi? Kendisi de Siirtli de onun için söylüyorum. Siirt de 1500 kişiyi festival kapsamında misafir ediyor. Şu anda GAP İdaresinde proje ve fon geliştirme koordinatörü olarak çalışıyor ve 'İnsan Yaşamına Dokunmak' ismiyle de bir kitabı bulunuyor."

Erdoğan, Muş'tan Salih Yüce'nin de liseyi bitirdikten sonra yumuşak doku kanserine yakalandığını, ancak hayata küsmediğini söyledi.

Yüce'nin 1999-2002 yıllarında kemoterapi ve radyoterapi tedavisi gördüğünü anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"2004 yılına kadar sık aralıklarla kontrol altında tutuluyor. 2004'te Ulusal Ajans Gençlik Programlarıyla tanışarak Avrupa Birliği projeleri konusunda profesyonel deneyim elde etmeye başlıyor. 2005'te ilk yurt dışı deneyimini yaşıyor. Bu programla birlikte hayatı değişen Salih kardeşimiz 2006 yılında Genç Birikim Derneği'ni kurarak gençlerle kanseri anlatmaya ve toplumu bilinçlendirmeye çalışıyor. Muş'tan her yıl ortalama 100 gencin Avrupa'ya gitmesine öncülük ediyor. Ulusal Ajans aracılığıyla Avrupa'da da ilk kez kanser alanında proje gerçekleştiren bu kardeşimiz mobil tarama aracının temini gibi önemli projeler yürütüyor. Bu çalışmaları nedeniyle kendisine 2011 yılında Sağlık Bakanlığımız tarafından da ödül veriliyor. 2011 yılında AB Komisyonu tarafından Avrupa Kanser Haftasında kansere karşı sivil toplumun önemi konulu konuşma yapmak üzere Brüksel'e davet ediliyor. Bu gönüllülük çalışmalarına da halen devam ediyor. Kendisini kutluyorum, tebrik ediyorum işte olay budur. Ufkunu vizyonunu geliştirmek, farklı kültürle iletişime geçmek, medeniyetler arasında köprüler kurmak budur."

Erdoğan, bu ve bunun gibi daha nice hikayenin, Türkiye'nin ve Avrupa'nın geleceğine, dünyanın ve insanlığın gelecekten duyduğu ümit bahçesine atılmış birer tohum olduğuna işaret ederek, bu tohumların büyüyerek bir barış ve kardeşlik çınarına dönüşmesinin samimi dilekleri olduğunu ifade etti.

"Hükümetimizin göreve geldiği 2002'den bugüne kadar TBMM Genel Kurulu'nda yaklaşık 2 bin mevzuat çıkardık. Halen de TBMM Genel Kurul gündemimiz, bu reform ve mevzuat çalışmalarımız aynı yoğunluk içerisinde faaliyetlerine devam ediyor. Şunu lütfen memleketlerinize döndüğünüzde ve yurt dışına çıktığınızda muhataplarınızla mutlaka paylaşın; şu anda hiçbir Avrupa ülkesinde bizim ülkemizdeki kadar yoğun ve reform gündemiyle çalışan bir başka hükümet, bir başka parlamento yoktur. Biz ne istismar siyasetiyle milletimizi kandırdık ne AB'nin çifte standartları karşısında boynumuzu büktük. Diklenmedik ama dik durduk. Şu anda tartışmasız Avrupa'nın en reformcu hükümetiyiz. O yüzden de bugün birçok AB ülkesinden bile ilerideyiz ve aslında AB üyesi olmayı birçok Avrupa ülkesinden daha çok hak eden biziz. Ancak bu gerçek de görmezden geliniyor. Bu gerçeğin üzeri örtülmeye çalışılıyor. AB, bu akıl tutulmasından bir an evvel kurtulmalıdır. AB,ekonomik ve siyasi krizlerle, yabancı düşmanlığını tahrik eden ayrımcı siyasetle içine düştüğü bu bataklıktan bir an önce çıkmalıdır. AB, bu yanlıştan artık kurtulmalı, gerçeklere sırtını dönmekten vazgeçmelidir. Gerçeklerle cesur bir biçimde yüzleşmelidir."

"Türkiye artık eski Türkiye değildir"


Başbakan Erdoğan, "Şunu herkes bilsin ki Türkiye artık eki Türkiye değildir. Türkiye artık 21. yüzyılın parlayan yıldızıdır. Türkiye, bölgesinin parlayan yıldızıdır" diye konuştu.
Türkiye'yi 10 yıl önce IMF'den 23,5 milyar dolar borçla devraldıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Biz 10 yıldır stand-by anlaşması yapmadık. Şimdi salı günü son taksiti ödüyoruz. IMF ile dosya kapanıyor. Ama şunu da söyleyeyim; IMF'nin yüzde 2 küsur ortağıyız, bunu da bilmenizde fayda var. Dolayısıyla patron durumundayız, borçlu durumunda değiliz. Türkiye, ileri demokratik standartlarıyla, güçlü ekonomisiyle, aktif dış politikasıyla geleceğin en fazla umut vadeden ülkesidir. Göreve geldik, 10 yıl önce Merkez Bankamızın döviz rezervi 27,5 milyar dolardı, şu anda 135 milyar doların üzerine çıktı. Aynı şekilde bir başka önemli örnek, eskiden İstanbul Menkul Kıymetler şimdi Borsa İstanbul diye anılan o piyasa da göreve geldiğimizde evet 11 bin piyasa, şimdi neredeyse onu dokuza katladık, 97 bini yakaladık. Yani 100 bini aşacak noktaya geldik. Bu bir güvenin bu ülkede olduğunu gösteriyor. Bu ülke demek ki güvenli bir limandır."

"Türkiye son 10 yılda 122 milyar dolar dış yatırım çekti"

Başbakan Erdoğan, "Son 10 yılda 122 milyar dolar Türkiye dış yatırım çekti. Özelleştirme deniliyor ya özelleştirmeden yaklaşık 24 yılda 8 milyar dolarlık özelleştirme yapılabildi, biz şurada 10 yıl içerisinde 52 milyar dolarlık özelleştirme yaptık. Ama bu özelleştirmelerdeki rakamlar geçmişin rakamlarıyla mukayese edilemez" diye konuştu.

Artık hamallık dönemi değil, piyasayı yöneten, ufuk veren bir ekonomi anlayışıyla istikrar ve güvenin olduğu bir Türkiye'nin bulunduğunu anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Türkiye durmadan, yorulmadan, rehavete kapılmadan yükselişini sürdürecek, her geçen gün yıldızını parlatmaya devam edecek. 3 bin 400 dolar kişi başı milli gelirden şu anda 10 bin 600 dolar kişi başı milli gelire ulaşan bir Türkiye var. Buradayız. Biz heyecanımızı, şevkimizi, azmimizi kırmaya yönelik hiçbir girişime eyvallah etmeyeceğiz. 81 vilayetimizin tamamında kalkınma, ilerleme ve kardeşlik içinde yaşama azmini en güçlü şekilde tesis edeceğiz."

Salondaki gençlere seslenerek konuşmasını sürdüren Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gençlere olan aşkım daha farklıdır çünkü sizler Türkiye'nin yarınısınız, her şeyisiniz. Gençliğine güvenmeyen bir millet, geleceğini imar edemez. 30 sene bu ülkede terörle mücadele ettik. Şehitlerimiz, insan kaybımız 40 binin üzerinde ve işin maddi boyutu asgarisini söylüyorum 350 milyar dolar. Sadece şu son 10 yılda hesabı şöyle ortalama alsak, 100 milyar dolar olarak bunun hesabını yapsak, şu 100 milyar dolarla Türkiye'de nelerin yapılabileceğinin hesabını siz yapın. Bakın bu terör bizden neleri aldı götürdü. Şimdi Güneydoğu'da, Doğu'da hareketlenme başladı. İnanıyorum ki verdiğimiz teşviklerle Güneydoğu ve Doğu'da yatırımlar arttıkça Türkiye inşallah sıçramasını yapacaktır. Hedefimiz olan 2023'teki kişi başı 25 bin dolara ulaşacağız."

Erdoğan, genç, girişimci ve akıllı nüfusla dünyayı şaşırtmaya, dünyanın dikkatini çekmeye devam edeceklerini belirterek, "Her zaman öz güven içinde olacağız. Her zaman tarihimizi, ecdadımızı düşünecek, onlardan ilham alacak, onları kendimize örnek alacak ve geleceğe bu ruhla, bu özle yürüyeceğiz. Bugün artık Türkiye'de 'olmaz, olamaz, mümkün değil' gibi olumsuz bakış açısını kabul etmiyoruz. 'Olmaz olmaz deme, olmaz olmaz'. İşte görüyorsunuz her şey oluyor. Hayaller pekala gerçeğe dönüşüyor" diye konuştu.

Başbakan Erdoğan, daha sonra "81 İl, 81 Proje" adlı AB Projeleri Festivali kapsamında bazı öğrencilere ödül verdi.