Erdoğan daha fazla ‘güç’ istedi kalanları muhalefete bıraktı
AKP lideri Recep Tayyip Erdoğan, seçim bildirgesini Ankara Spor Salonu’nda kalabalık bir partili grubu önünde açıkladı. AKP'nin beyannamesine, geriye başka hiçbir şeyi bırakmayacak ağırlıkta “daha fazla güç” isteği damgasını vurdu.
Erdem GülAKP’nin 16 yıllık tek başına iktidarından sonra alelacele gittiği seçimler için vaatlerini açıkladığı beyannamesine, geriye başka hiçbir şeyi bırakmayacak ağırlıkta “daha fazla güç” isteği damgasını vurdu.
Ankara gazetecilerinin haberleştirdiği partilerin seçim beyannameleri, “Beyannamenin şifreleri” başlığıyla gazetelerde yer alır genellikle. AKP Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan beyannamenin adı, şifre çözücülüğüne ihtiyaç bırakmayacak kadar açıktı. “Güçlü Meclis, Güçlü Hükümet, Güçlü Türkiye.” Partinin sloganı da aynı adı taşıyacak ve bugünden itibaren seçime kadar kullanılacak. Kısaca beyanname güçle başlıyor, güçle noktalanıyordu.
Aslında AKP, 2002’de tek başına iktidara geldikten sonra uzunca bir süre “iktidar ama muktedir değil” bakış açısıyla algılandı ve yürüdü. Bu dönemde iktidara gelirken avantaja dönüştürdüğü “mağduriyeti” de sürüyordu. Hatta tek başına iktidarının belli bir sürecinde “Tüm iktidar elinde olmasına karşın muhalefeti de kendi yapıyor” avantajına bile sahip oldu. Sonra bu terk edildi. Ne zaman? Bir zaman dilimi vermek istersek örneğin parti içinde en azından “ortak akıl” döneminin sona erdirildiği zamandan bu yana. Sonra “cumhurbaşkanı da bizden, hükümet de bizden, Dışişleri de bizden, vesayet bitti asker de bizden” bakış açısı da yeterli olmaz oldu. Ve Türk tipi başkanlık sistemiyle, “Hepsi bizden olsun ama bizim adımıza bir tek liderimiz Erdoğan olsun” dönemine geçildi. Hatta “Sadece MHP ittifakı, biraz da BBP katkısı bize yeter” bakış açısına bile geçildiği söylenebilir. Dünkü beyannameyle bunların duyurusu yapıldı
AKP’nin dünkü beyannamesiyle güç her şeyin önüne geçti. AKP’lilerin iktidara yürüdüğü dönemde ve iktidar süresince bir avantaj gibi kullandığı kavramların hepi tam anlamıyla gölgede kaldı. Adalet, özgürlük, merhamet, barış, huzur, kardeşlik, hakkaniyet, eşitlik, dayanışma... Erdoğan da, milletvekili adayları da salonda desteğe gelen partililer de artık bu kavramları unutmuş gibiydiler. Bu durumun, aslında son bir aylık sürece girilen seçim kampanyası için muhalefete bazı avantajlar sağladığını vurgulamak mümkün. İktidar, ülkenin büyük ihtiyacı olan bu kavramları unuttu ya da ikinci plana attıysa muhalefet ne duruyor? Şimdi muhalefet sadece güç vurgusu yapan iktidar karşısında, “milletin ihtiyaçları” da diyerek bu kavramları, haklarını da verecek şekilde konuşma imkânına sahip diyebiliriz.
Beyannamede, çözüm sürecinin sona ermesinden bu yana konuşulmayan Kürt sorunu da yer almadı. 7 Haziran seçimlerine giderken, çözüm sürecinin de yeni bitirildiği günler olması nedeniyle dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı beyannamede de yer almamıştı. O dönem “Kürt sorunu beyannamede yok” sorularına Davutoğlu, “Aslında hazırlığımız vardı. Matbaaya baskıya giderken düşmüş” yanıtın vermişti. Daha sonra beyannameye alınmış, 1 Kasım seçimlerinde ise Kürt sorunu yerine güvenlik konusu öne çıkmıştı.
<haber-yatay:982061>