Erdoğan da ırkçılık polemiğine katıldı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Marmara Üniversitesi'nin 130. kuruluş yıl dönümü dolayısıyla Haydarpaşa Kampüsü'nde düzenlenen törende konuştu.

cumhuriyet.com.tr

Marmara Üniversitesi'nin 130. kuruluş yıl dönümü ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a ''fahri doktora'' verilmesi dolayısıyla üniversitenin Haydarpaşa Yerleşkesi'ndeki Ord. Prof. Dr. Reşat Kaynar Konferans Salonu'nda tören düzenlendi.Erdoğan, buradaki konuşmasında TBMM Genel Kurulu'ndaki sözleri nedeniyle tartışmaların odağında olan CHP Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler'e göndermede bulundu. Erdoğan, şunları kaydetti:

''Hiçbirimiz, nerede dünyaya gözlerimizi açacağımızı, hangi anne babanın çocuğu olarak doğacağımızı, hangi toplumda, hangi ülkede, hangi deri rengiyle hayata 'merhaba' diyeceğimizi seçme imkanına sahip değiliz. Yeryüzünde hiç kimsenin ama hiç kimsenin, 'Ben şurada doğdum, şu anne-babanın çocuğu olarak doğdum, şu deri rengiyle doğdum' diyerek bir başkasına karşı kibirlenme, gururlanma, böbürlenme, üstünlük sergileme hakkı yoktur ve olamaz.
Böyle bir kibir, böyle bir böbürlenme, kendisini başkalarından üstün olarak görme, insanlık dışıdır, modern kavramlarla bunu söylersek ırkçılıktır, faşizmdir. Bir kere bu topraklar, tarih boyunca hiçbir zaman bu kavramlara ev sahipliği yapmamıştır. Osmanlı'da asla böyle bir farklılığı göremezsiniz, Selçuklu'da da göremezsiniz. Bir ırkın, bir kavmin, bir kabilenin diğerlerine üstünlük taslaması asla kabul görmemiştir.''

Başbakan Erdoğan, Avrupa'da 1930 ve 1940'lı yıllarda ırkçılık ve faşizm yükselirken, Türkiye'de bu yönde bazı denemelerin ve girişimlerin olduğunu ama bunların asla başarıya ulaşamadığını ve kabul görmediğini ifade etti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, şöyle konuştu: ''Bizi biz yapan, bizi şekillendiren, toplumsal hayatımızı, aile hayatımızı, şehir, köy hayatımızı çerçevelendiren hangi kaynağa bakarsanız bakın, orada ırk ayrımını göremezsiniz. Ahmet Yesevi'den tutun, Mevlana'ya kadar... Yunus Emre'den tutun, Hacı Bektaş'a kadar... Pir Sultan Abdal'dan Fuzuli'ye, Ahmed-i Hani'den Mehmet Akif'e kadar, bu toprakların hamurunu yoğuran hiçbir kaynakta ayrımcılık yoktur. Bir ırkın diğerine, bir milletin diğerine, bir ulusun diğerine üstünlüğünü savunmak, en başta bu topraklara karşı saygısızlıktır, en başta bu toprakların özüne ihanettir. Parlamentoda bir milletvekili, sanıyorum kariyeri de var. Ama ulus ile millet kavramını birbirine karıştırıyor. Ülkemizdeki Türk için kalkıyor millet, diğeri için ulus diyor. İçerikten haberi yok. Birisi öz Türkçe, diğeri Arapça.''

Galatasaray Üniversitesi'ndeki yangın

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Galatarasay Üniversitesi'ndeki yangına ilişkin ''Yangının, tarihi binayı tahrip etmesi yanında daha da önemlisi, içindeki kitapların da zarar görmesi bizi ziyadesiyle üzdü. Kitaplar varoluşumuzun idamesidir. Böyle acı hadiselerin tekrar yaşanmaması için gerek tarihi binalarımızda gerek kitap gibi son derece hassas eserlerin bulunduğu mekanlarda daha dikkatli, daha tedbirli olunmasını yetkililerden ve kullanıcılardan özellikle rica ediyorum'' dedi.

Mali'de yaşananlar

Konuşmasında Mali'de yaşananlara da değinen Başbakan Erdoğan, ''Şu anda niçin Mali'ye saldırıyorlar? Sevgili dostlar, Mali dünyada altın rezervinin en önde olduğu ülkelerden bir tanesi. Ama Mali'de yaşayan altını nasıl çıkaracağını, nasıl işleyeceğini bilmiyor'' diye konuştu.

Mali'yi yıllarca Fransa'nın sömürdüğünü anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
''Şimdi bakın Fransa uçaklarıyla oraya saldırıyor. İçeride sıkıntılar yok mu? Var. Ama bu işin yolu, bu olmamalı. 'Orada altın var' diye bunlar olursa bir diğerinde 'petrol var' diye bu tür yollar olursa orada bir yere varamayız. Suriye'ye niye gelmiyorlar, Suriye'de niye seyrediyorlar? Çünkü Suriye'de ne petrol var ne altın var. Orada şu anda sadece özgürlük mücadelesini veren insanlar var. Yani bunlar özgürlük kavramını ifadede kullanıyorlar. Gelişmiş ülkeler... Yoksa özgürlük mücadelesini verenlerin yanında olmak gibi bir dertleri yok. Türkiye ile beraber birkaç ülke Suriye'deki özgürlükçülerin, o mücadeleyi verenlerin yanında yer alıyor.''

''Nehir akıyor, gidiyor ama Nijerli de bakıyor''

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Afrika'da dolaştıkları ülkelerde yaptıkları tespitlere de değinerek, şunları kaydetti: ''O dolaştığımız ülkelerde yaptığımız tespitlerle birlikte bakıyorsunuz bir Nijer... Nehir akıyor, gidiyor ama Nijerli de bakıyor. Şimdi orada barajlar yapmak ve o barajları kullanma suyunu temin etmek için hemen seferberlik başlattık. Fakat üzüldüğüm şu, bizim geçmişte Mısır'daki hıdivimiz oraya padişah tarafından gönderilmiş. Sultan Yunus da Nijer'e gitmiş ve Nijer'den Niamey'den 450 kilometre mesafede adına İstanbuleva denilen İstanbul'a olan muhabbetleri sebebiyle bir yere... Cumhurbaşkanı dedi ki 'Buranın yolunu yapmak size yakışır'. 'Tamam' dedik. 'Siz bize devlet garantisini verin biz bu yolun adımını atalım ve yapalım'. Şimdi inşallah girişimcilerimizle müteahhitlerimizi konuştuk ve Niamey-İstanbuleva arasındaki 450 kilometrelik yolu... Ve ne diyor biliyor musunuz? 'Siz bize bir gidiş, bir geliş yapın yeter.' 'Bu bize yakışmaz' dedik. Ülkemizde en azından duble yol yapıyoruz. Dolayısıyla sizlere inşallah duble yollar yapacağız. Çünkü bununla beraber süratle bu yolun açılması lazım ve sorumluluğumuzun ne kadar büyük olduğunu orayı görünce anladım. Ülkemizin önde gelen iş adamlarıyla beraberdik. Tabii kaldıkları yerler hiç alışmadıkları yerlerdi. Öyle yerlerde de kalınca 'Nasıl herhalde Türkiye'de kaldığınız yerlerin kıymetini anlamışsınızdır' dedim kendilerine. Fakat 'Buna rağmen biz halimizden çok memnunuz. Çünkü buraları tanıma imkanı bulduk. Ve sorumluluğumuz arttı' dediler. Onun için bazıları diyorlar ki, 'Ülkeyi halletik de oralarda ne işimiz var?' İnanın ülkemizin en geri bölgesiyle dahi mukayese edilemeyecek derecede.''

Üniversitenin tanıtımının yapıldığı kısa film gösterimiyle başlayan törende, Marmara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Recep Bozlağan, üniversite senatosunun Başbakan Erdoğan'a fahri doktora unvanı verilmesine ilişkin kararını okudu.
Bozlağan, Başbakan Erdoğan'a, ''Uluslararası gündemde siyasi, sosyal belirsizliklerin artarak dünya barışının tehlikeye düştüğü ve küresel ekonomik krizin birçok ülkeyi iktisadi, siyasi ve sosyal açıdan etkilediği dönemde, Türkiye'de siyasi istikrarın sağlanması, demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin kurumsallaştırılarak düzenlenmesi, sosyal paylaşımın tesis edilmesi, yapısal reformların gerçekleştirilmesi, uluslararası ilişkilerin geliştirilmesi ve küresel barışı sağlanmasına 10 yıl boyunca başarıyla uyguladığı politikalarla katkı yapması ve Türkiye'nin küresel güç haline gelmesinde gerçekçi vizyon koyması'' dolayısıyla fahri doktora unvanı verildiğini aktardı.

Daha sonra Rektör Prof. Dr. Zafer Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a fahri doktora unvanını sundu ve cübbesini giydirdi. Gül, Erdoğan'a ayrıca fakültenin kurulduğu dönemdeki isminin yazılı olduğu bir tabak hediye etti.