Erdoğan: Bu feministler falan var ya...
Muhtarla toplanan Erdoğan yaptığı konuşmada, "Bu feministler falan var ya, 'kadın Allah'ın emanetidir' deyince bize kızıyorlar" diye konuştu. Toplantıda Erdoğan'ın belediyelerin muhtarlara yardımcı olduğunu belirttiği sırada bir muhtar ayağa kalkarak Belediyelerin verilen yazıcı ve bilgisayarları geri aldığını söyledi.
cumhuriyet.com.tr
İşte Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları:
KİMSİN YA?"
Çıkmış diyor ki bir tanesi, "ben burada olduğum sürece bu ülkeye başkanlık sistemi gelemez" Sen kimsin ya, milletin iradesinin karşısında durulmaz. Millet istediği zaman milletin istediği olur, sen kimsin ya? İşte gücün yetiyorsa gel başbakan ol, bak olamıyorsun. Yetiyorsa gel belediye başkanı ol, olamıyorsun.
Muhtar kardeşlerimin bir kısım belediye başkanından diyeceğim. Çünkü bir kısmı desteği veriyorlar. Hatta hatta muhtarlık binalarına kadar yapan başkanları da biliyorum. Bu desteği sağlamayanları da ifşa ederiz. Demokrasi halkın kontrolünün en direkt değil direkt olduğu sistemdir.
Erdoğan konuşurken ayağa kalkıp o sözlere itiraz etti - VİDEO
"SEN "ELİM, KULAĞIM, GÖZÜM SİZLER OLMALISINIZ"
Örneğin şu an bulunduğum makam. Burada şöyle oturup seyretmeniz, önünüze gelen evrakları imzalamanız, protokol işleriyle meşgul olmanız mümkün mü? Mümkün. Peki, protokol işlerinin yanında ülkenin her meselesi için çalışmanız, çabalamanız mümkün mü? O da mümkün. Ama zorlu sıkıntılı bir yol. İşte biz bu yolu seçtik. Cumhurbaşkanı olarak benim en ücra köşedeki elim, ayağım, kulağım, gözüm sizler olmalısınız.
Biz kardeşiz be kardeşiz. Bu kardeşliğimizi çekemeyenler var, hazmedemeyenler var. türküyle kürdüyle romanıyla gürcüsüyle biz kardeşiz be. Nedir bu kin düşmanlık? Bunu anlamakta zorlanıyoruz. Bakın buraya diyor böyle bir saray mı gerekiyor diyor. Burası milletin evi ya. Burası cumhurbaşkanlığı külliyesi. Şu Ankara'da cumhuriyet tarihinde cumhurbaşkanlığı makamı için yapılmış bir yer yoktu. İlk defa böyle bir şey yapılıyor. Yok kaçak saray yok şu yok bu her şey. Biz bu millete layık olanı yaptık, yapıyoruz. Ve en ince hassasiyetiyle yapıyoruz.
"İŞSİZLİK CANLİĞİ TEMİZE ÇIKARIR MI?"
Mersin'de bir vahşet yaşanıyor, muhalefet partisinin başındaki zat siyaset yapmak adına tutup meseleyi işsizliğe bağlıyor. Yahu adam cani. Bu adamın inancıyla etnik kökeniyle sosyal statüsüyle bir ilgisi yok, adam cani işte. İşsizlik caniliği temize çıkarır mı? E işi var, adam minibüs şoförü. İşsiz değil. Adam minibüsün başındayken, şoförlüğü yaparken bu vahşeti alçaklığı uyguluyor ya. Bunun işsizlikle ne alakası var? Adam kalkıyor orada bile siyaset yapıyor. Kendi mensupları dans ediyor. Bunu kutlamaya kalkıyor. Böyle bir şey olabilir mi? Yandaş medyaları da onları savunuyor. Neymiş? Kadına tacizin yıl dönümüymüş, geç o işi geç. Biz bu tür vahşetlerin olduğu günlerde, biz kendi inancımızda, kültürümüzde kalkarız fatihalarımızla, kalkarız bunlara rahmet dilemek suretiyle bu işi anarız yad ederiz.
Özgecan için açıklama yapan Erdoğan: Bu feministler falan var ya - VİDEO
"BU FEMİNİSTLER VAR YA..."
Ben kalkıyorum kadının Allah'ın erkeklere bir emaneti olduğunu söylüyorum. Bu feministler filan var ya. "Ne demek diyor kadın emanetmiş, bu hakarettir" diyor. Ya senin bizim dinimizle medeniyetimizle ilgin yok ki. Biz sevgililer sevgilisinin hitabına bakıyoruz. "Allah'ın bir emanetidir. O emanete sahip çıkın" diyor. Ve onu incitmeyin diyor.
Erdoğan'ın konuşması sırasında 7 çocuk tepkisi - VİDEO
Aslında bunların her işi böyle. Onun için yeni anayasa başkanlık sistemi meselesinde ufuksuzluklarını vizyonsuzluklarını ortaya koyuyorlar. Buradan Özgecan'ımızın annesine babasına şahsım milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Gerçekten bu vahşet karşısında her babanın, annenin böyle bir vakur duruşu...
Adeta mehmet efendi, Türkiye'ye değil tüm insanlığa ders verdi. Fakat o o dersi verirken biz de Türkiye Cumhuriyet Devleti olarak, adalet bakanıyla görüşmem olacak. Sonuna kadar bu vahşilere almaları gerken en ağır cezayı almaları konusunda elimizden geleni yapacağız.
KISAS İSTİYORUZ DİYENE
Duygusal olmayacağız. En azından özgecan'ın babası kadar metanetli olacağız. Bu şekilde duyarlı olacağız. Duygularımızın irademize hakim olduğu değil. Vicdanımızın irademizin ilmimizin duygularımıza hakim olduğu bir geleceği inşa etmemiz lazım.
BU TREN ARTIK RAYDAN ÇIKMAZ"
Van depreminde devletin, 24 saatte bütün ekibiyle orada olduğunu ve 1 yılda, adeta Van’ın yeniden inşa edildiğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İkinci yılda artık evleriyle, her şeyiyle yepyeni bir Van merkez, diğer tarafta bir Edremit, diğer tarafta bir Erciş inşa ettik. Ben Van Gölü demiyorum, Van Denizi’ne nazır adeta orada bir şehir inşa ettik, bunu iktidarımızla yaptık ve yapmaya devam ediyoruz. Ve bunlar 1 yıl gibi bir zaman içerisinde inşa edildi, ikinci yıl hamdolsun artık hemen hemen hiçbir şey kalmadı. Burada, huzurlarınızda küçük hesaplar peşinde koşanlara, 3-5 sokak eylemiyle 3-5 molotofla ülkenin istikametini değiştirebileceğini sananlara seslenmek istiyorum; başaramayacaksınız, beyhude uğraşıyorsunuz. Bu tren artık bu raydan çıkmaz. Bu çomaklar bu tekeri yolundan alı koyamaz. Geçti o alacakaranlık günleri, geçti o fetret devri. Elinde molotof kokteyliyle, demir bilyeyle sapanıyla yüzü zaten aydınlık olmasa niçin maske takıyorsun, değil mi? Aydınlık değil, karanlık, onun için maske takıyor. Ve bunları savunanlar var bu ülkede. Onların önünde yürümeyi millete vadedenler var. Ben de diyorum ki; bu ülkede molotof kokteyli en ileri derecede bir suç aletidir. Ve buna karşı en büyük önleyici tedbir neyse bunların alınması lazım. O molotof kokteylinin atılması neticesinde şehit olan Serap kızımızı biz bir kenara koyamayız. Bunun hesabını, bunun bedelini kim ödeyecek? Bana göre bu geç kalınmış bir adım zaten" diye konuştu.
"İÇ GÜVENLİK YASASI SÜRATLE ÇIKMALI"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, iç güvenlikle ilgili yasanın süratle çıkması ve bir an önce de bunun uygulamaya girmesi gerektiğini vurgulayarak, "İşlerine gelmeyenler dikkat edin bağırıyor, niye? Oradan nemalanıyorlar, oradan nemalanıyorlar. Sokakları o şekilde karıştırıyorlar. Cam, çerçeve, bütün esnafların dükkânları böyle yakılıyor yıkılıyor, onun için de bunu istemiyorlar. Arabaları böyle yaktılar, böyle yıktılar. Belediye otobüsü senin neyine ya, neresi seni rahatsız ediyor? Belediye otobüslerimizi yaktılar, ambulanslarımızı yaktılar, otomobiller, taksiler, bunları yaktılar. Ve bunları yakanların arkasında duranların kimler olduğunu siz muhtarlarımdan daha iyi kimse bilebilir mi?" dedi.
Anadolu’nun birçok yerinde muhtarların nasıl tehdit edildiğini de bildiğini de söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Kısa süre siyaset yapmış birisi değilim, 40 yılım siyaset içinde geçti. Anadolu’nun ilçelerini tek tek bilen birisiyim, nerede ne var, ne yok bunları bilen birisiyim. Damdan düşen birisiyim. Damdan düşen birisi olduğum için biliyorum. Ama şunu da biliyorum. Artık büyük Türkiye var, artık güçlü Türkiye var, artık yeni Türkiye var. Önümüzdeki seçimler bu bakımdan kritik öneme sahip. Ben 7 Haziran seçimlerinin Türkiye’nin önünü açacak şekilde neticeleneceğine inanıyorum. Onun için de diyorum ki, evet yeni Türkiye için iktidara 400 milletvekili lazım. Diyorum ki; yeni anayasa değil mi, hep bunu engellediler. Başbakan olarak bunun ıstırabını çok çektim. Hem yeni anayasa diye söz vereceksin, engellemek için de elinden geleni yapacaksın. Başbakan olduğum dönemde düşünün diğer 4 partinin toplamının milletvekili sayısı, bizim milletvekili sayımızın çok altında olmasına rağmen onlar uzlaşma komisyonunda 9 kişiyle temsil edildi, biz 3 kişiyle temsil edildik. Niye? Meyveyi yiyelim, derdimiz meyveyi yemek, ama hep engellediler ve yarıda kaldı. Şimdi millete gitmek zorundayız. O zaman diyorum ki iktidara 400 milletvekilini milletimiz inşallah versin ve bu yeni anayasa inşallah bu Parlamento’dan geçsin ve bununla birlikte başkanlık sistemi inşa edilsin, ihya edilsin ve bu prangalardan bu ülke kurtulsun."