Erdoğan AKP seçmenini uyardı: Evinize ablalar gelebilir... (16.02.2014)

Başbakan Erdoğan İstanbul Başakşehir'de hastane açılışında konuştu. Erdoğan alana gelen AKP'lilere: 'Paralel yapı kimler anladınız değil mi?' diye sordu.

cumhuriyet.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan İstanbul'da yaptığı konuşmada AKP seçmenine böyle uyarıda bulundu.

Erdoğan alana toplanan AKP'li yurttaşlara, "Paralel Yapı'yı tanıdınız değil mi? Artık anlaşıldı değil mi? Paralel yapı şimdi evinize de gelebilir. Bazı ablalar evlerinize gelebilir. Siz bunlara ne diyeceksiniz? Biz halimizden memnunuz diyeceksiniz." dedi.

Erdoğan daha önce İnternet'te hayata geçirilecek yasaklar için 'Özel hayatın gizliliği için' savunması yapmıştı. Ancak Erdoğan, Fethullah Gülen ile ilgili yasa dışı dinlemeleri kendi konuşmasında dile getirerek özel hayatın gizliliğini de ihlal etmiş oldu.

İşte Erdoğan’ın konuşmasından satır başları:

Bütün bunlar kamu özel iş birliğiyle hizmet alımı şekliyle adeta  yapılan yatırımlar. Biraz sonra müteahhit firma ile yüklenici firma ile burada ortağımızla adeta süreyi konuşacağız ve sözleşmedeki süre 36 ay. 36 ayda buranın bitmesi gerekiyor. Ama ben biraz daha bu noktada heyecanlıyım. Diyorum ki özel sektör ortaklarıyla burada bir görüşelim. Kendileriyle süreyi de bir tekrar gündemden geçirelim. Daha kısa zamanda burayı nasıl yaparız. Ben yapacaklarına inanıyorum. Dolayısıyla inşallah Başakşehir şehir hastanesi tüm halkımıza hizmet vermeye başlar. sağlık bakanlığı’mızda bu projeyi yürütmekle görevli arkadaşlarıma şimdiden kolaylıklar diliyorum. Bu şehir hastaneleri projesi benim uzun süredir hayalimdi. Artık neredeyse 11 yıla dayandık ve 11 yılı Mart 15’te Başbakan olarak dolduruyorum.

SSK’lı bir işçi olarak geçmişte sağlık sisteminin mağduru olan biriyim. Bu mağduriyeti hemen her vatandaşım geçmişte yaşadı. Benim vatandaşımı hastanelerde insan yerine koymadılar. Kardeşlerim acil servislerde dahil hasta kardeşime yeterince ilgi göstermediler. Şefkat göstermediler. Hastanelere sağlam giren hasta çıktı. Mecburen giren yoksul kardeşim yeri geldi rehin alındı. Hastaneden çıkamadı. Ana muhalefetin genel müdürü SSK’nın başıydı. Onun döneminde rehin alınıyordu. Hani bunlar halkçıydı ya. Hani halkın içinden gelmişti? Rehin aldılar rehin. Ah ah, nice hamile kardeşlerimiz doğum yaparken yavrusunu kaybetti kendisi rehin alındı. Yeri geldi SSK hastanelerinde ölen vatandaşımı bırakmadılar. Öldü ya öldü. Ölü rehin alınır mı? Bu ülke bunu bile gördü.

Tedavi dertti, ilaç dertti. Zaten ilacı sadece hastanenin eczanesinden alabilirdin. Diğer eczanelerden alamazdın. İnerdin eczaneye, ilaçların yarısı yok. Öyle mi? Bunları hep yaşadık mı? Ama bugün 20-25 yaşındaki genç bunu bilmez. Ben buradan gençlere de sesleniyorum. Siz bunları yaşamadınız. Biz bunların yaşadık. Bu halkçıyız diyenler halkın derdinden anlamadılar.

GERÇEK KANUNİ’NİN TORUNLARIYIZ

Biz televizyon ekranlarında yayınlanan Kanuni’nin değil gerçek Kanuni’nin torunlarıyız. Halk içinde muteber bir nesne yok devlet yok, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi diyen Kanuni’nin torunlarıyız. Yani bir sağlıklı nefese, koskoca cihan imparatorluğunu feda edebilecek bir iradeye sahip bir ecdadın torunlarıyız. İşte şimdi burada da bu şehir hastanesini de bu anlayışla kuruyoruz. İnşallah Asya yakasında, Anadolu yakasında da bu hastaneleri kuracağız. Siz bize yürüyün dediniz yürüdük ve beraber yürüdük.

Hiç endişeniz olmasın. Ne dedik? Dik duracağız dikleşmeyeceğiz. Hastaneye gitmek tedavi olmak ilaç almak insanı başlı başına hasta eden bir süreçti. 2012’de iş başına geldik, ne dedik? Önce eğitim. İkinci sırada ne dedik? Sağlık. Bu kadar önemli, bu iki konu çok önemliydi. Çok ciddi yatırımlar yaptık. Hala yapıyoruz, yapacağız. Önce insan diyerek yola çıktık. İnsan olmadan devlet olur mu ya. Devleti arkaya aldık insanı öne çıkardık.

Dünyada gelişmiş ülkelerinin bir çoğunun bile yapamadığı sağlık reformunu yaptık. Türkiye’nin her yerine hastaneler sağlık ocakları inşa ettik. Cihazları, ambulansları, doktor hemşire sayısını kat kat artırdık. Bir röntgen için 6 ay 7 ay sonrasına gün verirlerdi.

“BU SABAH BİR HABER ALDIM GENÇ SPORCUMUZ MAALESEF…”

İşte bu sabah bir haber aldım. Bir genç sporcumuz maalesef Mısır’da müsabaka esnasında kalp krizi, rahmetli oldu. Allah rahmet etsin. Şimdi jet ambulansımız işte onu almaya gidiyor. Belki de gitti. Bugünler için varız biz. Sağlığında da ölümünde de halkımız için varız biz. Aciz bir ülke konumunda olmayacağız dedik. Zavallı bir ülke konumunda olmayacağız dedik.

“MENDERES’E YAPILAN BİZE DE YAPILMAK İSTENİYOR”

Ben burada özellikle bir şeyi daha hatırlatıyorum. Şehir hastanelerine aile hekimliğine benzer bir hayali, bizden önce birinin daha kurduğunu, onun da böyle hayalleri olduğunu öğrendim. Kim o biliyor musunuz? Merhum Adnan Menderes. 50’li yıllarda halkın kaliteli sağlık hizmeti alabilmesi için o da kurmuş. Ama o hayali 60 darbesiyle sükuta uğratmışlar. Senaryo aynı senaryo, zihniyet aynı zihniyet. Merhum Menderes’i halkına hizmet ettiği için, değer verdiği için o malum çevreler sevmediler. Merhum Menderes’ten Türkiye’yi büyüttüğü için, itibarına itibar kattığı için gücüne güç kattığı için hiç hazetmediler. Milli iradeye sahip çıktığı için rahat bırakmadılar, yaşatmadılar. İşte merhum Menderes’e o gün yapılanlar şimdi bize yapmak istiyor. Bizim hayallerimizin de önüne geçmeye çalışıyorlar. O gün merhum Menderes’e ne yaptılarsa, bugün de inanın aynısını yapmaya çalışıyorlar.

Şimdi bakın geçen hafta İstanbul’a geldik, Kartal’ta 15 ilçemizi kapsayan 20 yolun açılışını gerçekleştirdik. Ardından Mecidiyeköy – Mahmutbey metrosunun temelini attık. Sonra Ankara’ya gittik. Ankara2ya gittik Batıkent – Sincan metro hattının açılışını hizmete açtık. Bitmedi, bu hafta sonu yine İstanbul’daydık. Dün Şişhane – Yenikapı metro hattını açtık, Haliç’e o güzel estetik köprüyü kurduk açılışını yaptık. İstanbul’un metro ağlarını ve Marmaray’ı birbiriyle buluşturduk. Bugün burada şehir hastanelerinin temelini atıyoruz. Bakırköy’de doktor sadi konuk hastanesinde önemli bir açılış yapıyoruz.

Bir önemli hadise daha oldu. ne biliyor musunuz? Türkiye 4. Türksat’ına kavuştu. Türksat 4A uydusu Kazakistan’daki uzay üssünden uzaya fırlatıldı. Biliyorsunuz iki ay kadar önce Japonya’daydım. Gittiğimizde fabrikaya gittik uyduyu teslim alma törenini yaptık. Tokyo’dan Kazakistan’a taşındı ve önceki gün gece 23:45 uzaya fırlatıldı. Şimdi artık uydularımızla Afrika’yı da kapsama alanına aldık. Şimdi yeni bir uydu daha yapılıyor, o da nisan ayında inşallah uzaya fırlatılacak. İnşallah beşinci uydudan sonra uydu üretimini Ankara Kazan’da üreteceğiz. Bu millete bu yakışır, gençliğimize bu yakışır.

Çünkü Ak Parti iktidarının gençliği eli sopalı molotoflu genç olmayacak. Bu gençlik bilgisayarıyla beraber ilmi düşünceyi bunu ön plana çıkararak bu asırda bu millete nasıl hizmetkar olabilir bunun derdinde olacak.

“SİZ UYDU GÖNDERDİNİZ DE KIZIMIN BAŞÖRTÜSÜ…”

Dedikoduları bırakın. Ha şu son 17 Aralık 25 Aralık olaylarında… Eğitimde attığımız adımlarla gençliğimizi çok farklı yerde görecek. Bizim gençliğimizin kılığıyla kıyafetiyle işimiz yok. Başörtüsü yüzünden kızlarımızı üniversitelere sokmadılar. Ya ne oldu siz uzaya uydu gönderdiniz de benim kızımın başörtüsü uydunuzu mu engelledi yahu? Bu zulüm değil miydi? Fakat biz o ilahi emrin, oku emrini yerine getirmek için mücadelemizi sabırla yürüttük. El ele omuz omuza yürüsünler. İlla ayıracağız diyorlar. Ayıramayacaksınız.

İşte bu ana muhalefet, Hakkari’ye gidiyor bir tane Türk bayrağı dalgalandıramıyor. Niye? Çünkü öyle anlaşmış. E ben de gittim oraya, Türk bayrağıyla gittim. Dert dert. Millete sevdalı olmak, tek millet, tek bayrak, tek vatan. 780 bin kilometrekareyle tek vatan. Biz vatanımızın üzerinde asla ameliyata müsaade etmeyiz.

Burada sizlerden bir karşılaştırma yapmanızı rica edeceğim. Hükümet ne yapıyor muhalefet ne yapıyor? Bunu bir düşünmenizi istiyorum. Bizim gündemimizde metro hatları var, açılışlar temel atma törenleri var, şehir hastaneleri hastaneler milletimizin sağlık ihtiyaçları var. Yollar var.

"KAPINIZA BAZI ABLALAR GELEBİLİR"

İşte gördünüz bir gazete. MİT tırlarına yapılan saldırının görüntülerini yayınladı. Bu ülkenin teşkilatına işte o paralel, var ya bir paralel yapı. Önü öğrendiniz değil mi? Olur ya sizin de kapınızı gelip çalabilir. Bazı bayanlar gelebilir. Bazı ablalar gelebilir. Onlara şunu söyleyin, biz halimizden memnunuz, üllkemizde olanları görüyoruz, eğer sizin de kendinize güveniniz varsa partinizi kurun da öyle ortaya çıkın deyin. O paralel savcı operasyon yapıyor, MİT mensuplarına silah doğrultuyorlar. Yere yatırıp tekmeliyorlar. Kim talimatıyla oluyor bunlar? Emniyetin jandarmanın yargının içine sızan paralel yapının talimatıyla. İşte bunlar yurt dışındaki odaklardan talimat alıp silah doğrultacak kadar vatana ihanet içindeler.

Ey savcı, paralel yapının savcısı. Sen benim bilgim olmadan, iznim olmadan MİT’e müdahale edemezsin. Yasa bunu emrediyor. Bu ne cesaret? Bu millet bunu affetmez. Bu millet bunu unutmaz. Bu ajanlık faaliyetin, casusluğun hesabını hepsinden tutacağız. Kim adına yapıyorlar, bunlar ortaya çıkacka. Bunlara talimat veren ele başılarından da soracağız. Biz sabırlıyız.

Şu anda medyada, hem hükümete hem Türkiye2ye yönelik operasyonu ibretle izliyoruz. Bir kısım medyanın manşetleriyle, köşe yazılarıyla, yalan ve iftiralarla nasıl aşağılık bir operasyon içinde olduğunu biz de görüyoruz, millet de görüyoruz. Bizim hayatımız medya operasyonlarıyla mücadeleyle geçti. 94 seçimlerinde de bu manşetlerle üzerimize geldiler. Muhtar bile olamaz dediler. Ne oldu?

28 Şubat’ta üzerimize geldiler, danıştay cinayetinde böyle üzerimize geldiler. Açık açık söylüyorum. Biz bu manşetlerle çarpışarak büyüdük. Bundan sonra da asla boyun eğmeyiz. Geri adım atmayız. Ellerinden geleni yapsınlar, ne becerileri varsa ortaya koşunlar. Hangi manşeti atarlarsa atsınlar, biz bunlara boyun eğmeyecek ve aldanmayacağız.

Burada bir şey daha söyleyeceğim. Şimdi bu medya arkasına belli sermaye çevrelerini alarak, paralel yaparak bize gündem dayatmaya çalışıyor.

Üzerinden aylar geçtikten sorna Kabataş görüntülerini yayınlayıp oradaki çirkinliği örtmeye çalışıyorlar. Türkiye genelinde gezi olayları sırasında başörtülülere yapılan saldırıları görmüyorlar. İfade tutanağına itibar etmiyorlar, adli tıp raporlarına itibar etmiyorlar. Çıkmışlar bir görüntü üzerinden olayın nasıl olmadığını anlatmaya çalışıyorlar. İşte bu kadar sorumsuzlar. Kadına şiddet konusu gündeme gelince bunlar aslan kesilir aslan. Ama söz konusu bir başörtülüyse bunların pusulası böyle şaşar. Tekrar ediyorum elinizden geleni yapın. Ne marifetiniz varsa ortaya dökün. Ama son manşeti ey medya siz atmayacaksınız, son manşeti benim milletim atacak milletim.

Bu paralel yapı siyasetçiler, iş adamları, sanatçıların da kayırlarını tutmuş. O kayıtlarla şantaj yapıyorlar. Buradan siyasi partilere milletvekillerine gazetecilere iş adamlarına çağrı yapıyorum.
Bu tehdide şantaja boyun eğmeyin.

Bir olursa beraber olursak bu kaset siyasetini en kısa zamanda toprağa gömeriz.

Hoca dedikleriniz abi, abla dedikleriniz hem size hem de kendi ülkelerine karşı apaçık bir ihanetin içindeler. Sizin saf ve temiz duygularınızı istismar etmiş durumdalar.

İşte polislere verilen haince talimatlar.

Sevgili peygamberimize yapılan hakaret saygısızlık ortada. Böyle bir şey olabilir mi?

Peygamber efendimiz Miraçtan iniyor bir kamyona bindiriliyor ve bunların senaryosundaki divaneler orda koşuyorlar.

Her an şecaat arz ederken sirkatini söylüyorlar. Dağıttılar bunlar dağıttılar.

Peygamberimizi rüyada görüyorlarmış peygamber efendimiz de “tweetleri ikiye katlayın” diyormuş.

Uzaktan da bir ses geliyormuş evet tweetleri ikiye katlayın diye…

Ak Parti bu seçimlerde yüzde kaçla çıkacak bu önemli.