Erdem Gül: Mesele içerideki tecrit değil ülkede tecrit edilmek

Can Dündar ve Erdem Gül için Silivri Cezaevi önünde başlatılan 'Umut Nöbeti' 36. gününde...

DHA




Sabah ilk olarak Cihan Haber Ajansı Genel Müdürü Faruk Akkan, Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yöneteni İdris Gürsoy beraber nöbet tuttu. CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay ve Cumhuriyet Gazetesi Muhabiri Ali Açar nöbeti devraldı. Balbay ve Açar da nöbeti gazeteci Zeynel Lüle'ye devretti. 

ERDEM GÜL'ÜN GÖNDİRDİĞİ NOTU OKUDU

CHP İzmir Milletvekili Mustafa Balbay, nöbet öncesi görüştüğü Erdem Gül'ün paylaştığı yazıyı okudu.

Balbay, "Dışarıdaki dostlar.. Hapiste 40 gün dolduğunda tecritimiz bitti. Bizi birlikte koğuşa aldılar. Ancak mesele içerideki tecrit değil ülkede tecrit edilmek. Tutukluluğun bizzat kendisi tecrit. Biz bir süre boyunca aramızdaki tecriti takmayan siz dostlarımız sayesinde yalnız kalmadık. Bundan sonra da mağdur hiç kimseyi, hep birlikte yalnız bırakmamayı sürdürmek dileğiyle. Dostça selam ve sevgiler" notunu okuduktan sonra açıklama yaptı.

Baybay, "Bu tür mektupları almayacağımız bir Türkiye diliyoruz" dedi. Can Dündar'ın diş tedavisi için hastaneye gittiğini, bu yüzden kendisiyle görüşemediğini söyleyen Balbay, "Sizlerle çok samimi duygularımı paylaşmak gerekirse öfke doluyum. Şu anda içeride gazeteciler pek çok meslek grubundan insanlar, suçlarını kendilerinden saklanarak tutuklu halde yatıyorlar. Erdem'e sordum. Bir şey geldi mi? Tutuklukta 40 gün geçti. Dedi ki 'Hayır. Bize birşey gelmedi'.. Neden? Gizlilik nedeniyle. Yani  sanığın kendisinden gizli bir suç  dosyası Türkiye'de söz konusu" diye konuştu.

BALBAY'DAN KILIÇDAROĞLU VE MUHALEFET LİDERLERİNE ÇAĞRI

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na da çağrıda bulunan Balbay, " Ben burada başta genel başkanımız Kemal beye ve muhalefet liderlerine 'sakın yapmayın' diyorum. Bu, iktidarla oynayacağınız demokrasi oyununun sonu. Şu anda yaşanan tablo bu. Şu anda Türkiye'de okuma yazma oranının en yüksek olduğu yerler cezaevleri. Türkiye'de doluluk oranının en yüksek olduğu yerler cezaevleri.  AKP iktidarının yaptığı en büyük yatırım cezaevleri. Burası büyük bir kampüs olmuş. Biz yattığımızda yan taraftaki hapishane yoktu. Şimdi yenileri yapılmış. Türkiye'de bu insanlar hapisteyken siz hangi demokrasiden hangi anayasadan söz ediyorsunuz? Büyük bir kandırmaca var ortada. O yüzden  bu yeni dönemde 1 Kasım'dan sonra toplumun üzerindeki bu travmanın ortadan kalkmasını, bir silkinmenin ve artık bu gidişe hayır diyoruz. Böyle  gitmez demenin zamanıdır diyorum. Bu tecritin haksız yatanlar serbest kalmadıkça birinci koşullardan biri bu olmalıdır diyorum. Hiçbir şekilde demokrasi söyleminden yepyeni anayasa söyleminden söz edemezsiniz.  Türkiye'de AKP iktidarının  kendisi 12 Eylül olmuş. 12 Eylül yasalarını kaldıracağım deyip toplumu ve  muhalefet partilerini kandırmaya girişiyor. Buna hayır  diyorum. Türkiye böyle gidemez. Bunu kabul etmiyoruz. Ne olursa olsun bu karanlığı da yırtacağımıza yürekten inanıyoruz" dedi.

Balbay ile birlikte nöbet tutan Cumhuriyet Gazetesi muhabiri Ali Açar ise "Gazeteciler haber yaptığı için tutuklanmamalı. 10 Ocak çalışan gazeteciler gününe buruk gireceğiz. Bizim tek bir amacımız var. Gazeteciler yaptığı işten dolayı yargılanmasınlar. Gazeteciler toplumun vicdanıdır. Vicdanın serbest bırakılmasını istiyoruz ve tutuklu arkadaşlarımızın da biran önce  serbest bırakılmasını istiyoruz" diye konuştu.



"AİHM'DE SIKINTILI DURUMA SOKACAK TÜRKİYE'Yİ"

Balbay ve Açar'dan nöbeti devralan gazeteci Zeynel Lüle ise yıllarca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi(AİHM) kararlarını haber yapan bir gazeteci olduğunu ve insan hakları sözleşmesinin maddelerini 30 yıldan beri ezberlediğini söyledi. Lüle, "Bütün bunlar AİHM'de bir yargılanma ve ihlal kararının alınmasına neden olacak unsurlardır. Dileğim biran önce bu yanlıştan dönülmesidir. İddianame hazırlanmadı, soruşturma başlatılmadı dava açılmadı, soruşturmayı karmaşık hale getirecek hiçbir unsur yok ortada. Çünkü  deliler gazetelerin üzerinde. Bunun geciktirilmesi de başlı başına bir skandal olarak düşünüyorum. Henüz daha başlatılamamış olması da zaten büyük bir sıkıntı. AİHM'de sıkıntılı duruma sokacak Türkiye'yi. Dileğimiz biran evvel bu iki arkadaşımızın aramıza gelmesi ve biran evvel bu yanlıştan dönülmesidir" şeklinde konuştu.
 



"GAZETECİLERİN SUSTUĞU BİR ÜLKEDE ASLINDA ÜLKE SUSMUŞ DEMEKTİR"

Sabahki nöbeti tutan Aksiyon Dergisi Genel Yayın Yöneteni İdris Gürsoy ise, " Tek parti dönemi ve ondan sonra yaşanan olağanüstü dönemlerde yaşanan bu uygulamalar geçici olmuş. Bir şekilde bu uygulamalar da geçecek. Zor günlerde önemli olan bütün gazetecilerin haksızlığa karşı haksızlığa uğramış gazetecilerin yanında saf tutabilmesi. Bu amaçla buradayız ama en kısa zamanda umuyoruz ki gazeteciler özgürlüklerine ulaşırlar. Gazetecilerin sustuğu bir ülkede aslında ülke susmuş demektir. Türkiye'ye bunu yaşatmaya hiçbir iktidarın hakkı yok. Aslında gazeteciler içeride ve ülkemiz rezil oluyor. Bu rezilliğe bir an önce son vermek gerektiğini düşünüyorum" diye konuştu.
 
"BU SÜRECİN BİR AN ÖNCE SONA ERMESİNİ ARZU EDİYORUZ"

Mesleki dayanışma için burada olduklarını ifade eden Cihan Haber Ajansı  Genel Müdürü Faruk Akkan da, "İçeride farklı görüşlerden 30'un üzerinde arkadaşımız tutuklu olarak yargılanıyor. Bu sürecin bir an önce sona ermesini arzu ediyoruz. Tutuksuz olarak yargılanmaları devam etsin. Basının sustuğu bu yerde normal sıradan vatandaşların normal halkın kendi hakkını hukukunu koruması neredeyse imkansız hale gelir. Dolayısıyla bir an önce bu zulüm sona ersin, bir an önce içerideki arkadaşlarımız serbest bırakılsın ve tutuksuz olarak yargılanma sürece başlamış olsun. Ancak demokratik ülkelerde bu şekilde süreçler devam ediyor. Ülkemizde de gerçek anlamda demokrasinin bir an önce inşa edilmesini, kurulmasını arzu ediyoruz. Bunun için burada bulunuyoruz. İçeride bulunan arkadaşlarımız meslektaşlarımıza destek veriyoruz. Farklı görüşten insanların bir an önce içeriden çıkmaları ve tutuksuz olarak yargılanmaları en büyük arzumuz"  şeklinde konuştu.