Erdal Öz Ödülü şiir emekçisine

Geçen yıl Orhan Pamuk’a değer görülen ve bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün yeni sahibi şiir eleştirmeni, çevirmen, editör ve yayıncı Orhan Koçak oldu.

Ezgi Atabilen

Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen Erdal Öz Edebiyat Ödülü’nün yeni sahibi, seçici kurulun oybirliğiyle aldığı kararla Orhan Koçak oldu. Kurucusu Erdal Öz anısına Can Yayınları ve Öz ailesi tarafından düzenlenen ödülün yeni sahibi dün yapılan toplantıyla basına duyuruldu. Toplantıda Can Yayınları Genel Yayın Yönetmeni Sırma Köksal’ın, her yıl bir üyenin ayrılıp bir başkasının katılımıyla yenilenen jüriden bu yılın seçici kurul başkanı Turgay Fişekçi’nin ayrılıp Cemil Kavukçu’nun aralarına katılacağını da duyurduğu açılış konuşmasından sonra, sözü Turgay Fişekçi’ye bıraktı.

‘Öncü rol oynadı’

Fişekçi ödülün Orhan Koçak’a verilme gerekçesini şu sözlerle duyurdu: “Yazarlık yaşamı boyunca edebiyat, özellikle son yıllarında şiir eleştirisi alanına yaptığı kapsamlı, tutarlı, kuramsal derinliğe sahip katkıları, nitelikli dergicilik, çevirmenlik, yayıncılık etkinlikleriyle günümüz Türkiye edebiyatında oynadığı öncü rol nedeniyle Orhan Koçak’a verilmesi kararlaştırılmıştır.” Türkiye edebiyatına önemli katkılarda bulunan isimleri öne çıkaran, değerlerini yeniden anımsatmak isteyen bir onur ödülü niteliğindeki Erdal Öz Edebiyat Ödülü, geçen yıl Orhan Pamuk’a verilmişti. Ödüle daha önceki yıllarda sırasıyla Gülten Akın, Nurdan Gürbilek, İhsan Oktay Anar, Şavkar Altınel, Murathan Mungan, Cemil Kavukçu, küçük İskender değer görülmüştü. Bu yılki seçici kurulda Fişekçi’nin yanı sıra Kaya Genç, Handan İnci, Asuman Kafaoğlu Büke, Oğuz Demiralp, Sibel Irzık ve Sırma Köksal yer aldı.

‘İnsanın torunu olması gibi bir şey'

Yazarlığının yanı sıra yayıncılık alanında verdiği emeklerle de edebiyat dünyamıza mühim katkıları olmuş bir isim, Erdal Öz. Onun ismini taşıyan, anısına verilen bir ödüle değer görülmek size neler hissettiriyor? Her şeyden önce, Erdal Öz benim için sadece hikâyeci değildi. 19-20 yaşlarında Ankara’da tanıdığım, kitapçısına gittiğim, onun görmezden geldiği anlarda bazı kitapları ‘kamulaştırdığım’ biriydi. O yüzden benim için çok tatlı bir ödül oldu. Benim yaşımda bir insanın ödül alması çok mahcubiyet verici bir şey. İnsanın torunu olması gibi bir şey, bu. Sizin eseriniz değildir ama yine de sevinir, seversiniz. Başka şiir eleştirmenleri, eleştirmenler de var. Bu tür ödülleri gençlerin alması lazım. n Bu sizin ilk ödülünüz. Seçici Kurul Başkanı Turgay Fişekçi ödülün size öncelikle şiir eleştirisi alanındaki emekleriniz dolayısıyla verildiğini aktardı. Bizde eleştiriye, hele ki şiir eleştirisine ödül verildiği pek görülmüş şey değil. Seçici kurulunun bu kararını nasıl değerlendiriyorsunuz? Doğru, bu alanda pek ödül verilmez.

Seçici kurulun ödülü özellikle şiir eleştirisi emekleri dolayısıyla bir isme verme kararını çok teşvik edici buluyorum. En azından umuyorum, yazarlar ve araştırmacılar için böyle bir etkisi olur. n Türkiye’de şiir özelinde edebiyat eleştirisi ne durumda? Kendine ne kadar alan bulabiliyor ve okura ulaşabiliyor mu? Eleştiri dünyasının yeni kuşağını nasıl gözlemliyorsunuz? Çok ciddi eleştirel girişimleri, araştırmaları olan, benden daha genç ve farklı kuşaklardan çok sayıda insan var. Türkiye’de eleştiri çok canlı. Çeşitli dergileri takip edenler bunu görüyorlardır. Yayın imkânları eskiye oranla çok daha kısıtlanmış durumda.

Ama bu imkânsızlık ortamına rağmen yapmak isteyen yapıyor. Şiir eleştirisinin okura ne kadar ulaşabildiği sorusuna gelince, şiirin kendisinden daha az olmalı. Ama şiiri okumayıp eleştirisini okuyan insanlar da gördüm. Daha çok genç insanlar, edebiyat öğrencileri sözünü ettiğim. n Bir dönem Nurullah Ataç, Fethi Naci, Memet Fuat gibi otorite olmuş edebiyat eleştirmenleri vardı. Öncelikle bunun gerekli olup olmadığını, edebiyat dünyasına etkilerinin nasıl olduğunu soracağım. Ayrıca bugün böyle bir kuşağın var olmamasına nasıl bakıyorsunuz? O tür bir edebi otorite figürü Türkiye’de bir defa oldu. O da Nurullah Ataç’tı. Memet Fuat öyle biri olmak istemezdi zaten. Hem kendini geriye çeken hem de Ataç’a göre çok daha demokrat biriydi. Ataç’tan sonra öyle biri olmadı. Bundan sonra da öyle birinin çıkması zordur. 40-50 yıldır çok kutuplu bir edebiyat dünyasında yaşıyoruz.

BU SENE TÖREN YAPILMAYACAK

Toplantıda Sırma Köksal, mevcut koşullar ve gündem dolayısıyla bu yıl ödül töreni düzenlenmeyeceği bilgisini de verdi: “Bu sene ödül töreni maalesef yapmıyoruz. İçinde bulunduğumuz koşullar göz önüne alındığında, çok neşeli, keyifli bir yıl geçirmiyoruz. İçimizden bu sene böyle bir şey yapmak gelmedi. Gelecek yıllarda tekrar tören yapabileceğimiz koşulların olacağını umuyoruz.” Orhan Koçak’a ödülü seçici kurul üyeleri tarafından özel olarak sunulacak. Handan Börüteçene imzalı bir ödül heykelciği ve 15 bin TL’den oluşan ödülün Koçak’a bayram öncesi teslim edilmesi planlanıyor.