Enternasyonal'e damga vuran "Gezi görüntüleri"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu İstanbul'da düzenlenen Sosyalist Enternasyonel Konseyi Toplantısı'nda konuştu. Kılıçdaroğlu'nun sunumunda izlettiği Gezi görüntüleri ise tüm dünyaya ulaştı.
Ali Açar/CumhuriyetKılıçdaroğlu son yıllarda dünyada büyük bir dönüşümün yaşandığını, bazı bölgelerde bu dönüşümün çok sancılı ve şiddetli olduğunu, çatışma ve savaşların ilerici taleplerin önüne bir engel olarak çıktığını belirterek “Türkiye bu çatışmaların büyük çoğunun yaşandığı bir coğrafyanın, Ortadoğu’nun, coğrafi olarak kıyısında, siyasi olarak ise tam merkezinde yer
almaktadır” dedi. Suriye’deki savaşın bitirilmesine yönelik Cenevre 2 Konferansı’nın önemli olduğunu kaydeden Kılıçdaroğlu,“Kaos ve şiddetin egemen olduğu Suriye’de, çatışmanın taraflarıyla konuşmak ve Cenevre sürecine aktif destek vermek Sosyalist Enternasyonal’in sorun çözme kapasitesini ve gücünü ortaya koyacaktır”diye konuştu. Sosyalist Enternasyonal konsey toplantısı dün CHP’nin ev sahipliğinde İstanbul’da Hilton Otel’de başladı. 2 gün sürecek olan toplantının açılışında konuşan Kılıçdaroğlu, on yıllardır Türkiye’deki emeğin sözcüsü olarak mücadele eden CHP’nin sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini kendi ilkeleriyle buluşturarak içselleştirdiğini, bunu yaparken de Sosyalist Enternasyonal’in ufuk açıcı ve dönüştürücü rolünden yararlandığını anlattı. CHP’nin yalnızca Türkiye’de değil, bölgesinde ve dünyada da haksızlıklar, baskılar ve eşitsizlikler karşısında adaleti, demokrasiyi, özgürlüğü, eşitliği ve çoğulculuğu savunduğunu belirten Kılıçdaroğlu, “Büyük umutlarla karşılanan Arap Baharı süreci,
bugün kaygı verici olumsuzluklara tanık olmaktadır. Suriye, Libya, Tunus, Mısır, Yemen ve Irak’taki çatışmalar bölgemizin barış, istikrar
ve refahını tehdit etmektedir” dedi. Kılıçdaroğlu, bölgenin demokrasi mücadelesinde 3 önemli sorunla karşı karşıya olduğunu kaydederken, bu sorunları şöyle sıraladı: “Birincisi, aşırı uçtaki gruplardır. Bu gruplar halkların eşitlik ve özgürlük için yükselttikleri çığlığın önünü kesme uğraşı içindedirler. İkincisi, etnik, dinsel ve mezhepsel fay hatlarıdır. Bu fay hatları her yerde gerilmekte ve istikrarsızlık yaratmaktadır. Ayrıca, kadınerkek eşitsizliği, uluslararası göç hareketleri, modern kölelik gibi olgular da siyasi, ekonomik ve toplumsal istikrarı olumsuz etkilemektedir. Bu durum, bölgemizde demokrasinin yeşermesini engelleyebilir. Üçüncüsü, dışarıdan askeri müdahale olasılığıdır. Dışarıdan özellikle askeri müdahale ihtimali, baskıcı rejimlere meşruiyet sağlayabilir ve radikal grupları cesaretlendirebilir.” Kılıçdaroğlu konuşmasını Enternasyonal’in kurucusu Willy Brandt’ın “Savaşın yokluğu barış demek değildir. Kalıcı ve adil bir barış sistemi, bütün uluslar için eşit kalkınma fırsatlarıyla mümkündür” sözüyle tamamladı.
Cumhuriyet'in pazar yazıları sayfasına Kanada izlenimleri ile katkıda bulunan yazarımız Mahmut Şenol'un eşi Sinem'in Gezi olaylarını anlattığı 9 dakikalık videonun kısaltılmış versiyonu, Sosyalist Enternasyonel Kadın Birliği çerçevesinde, İstanbul'a gelen kadın konuklara gösterildi. Bazı konuklar, Fazıl Say'ın baladı eşliğindeki videoyu izlerken gözyaşlarını tutamadı.
"Her şey bir ağaçla başladı" cümlesiyle başlayan kayıt, Gezi olaylarında yaşananları anlatıyor.
CHP önerdi, Taksim Gezi Parkı’nda başlayan ve tüm yurda yayılan olaylar, Sosyalist Enternasyonel’in gündeminde tartışıldı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, “Olaylar baskıcı, otoriter ve diktatoryal anlayış nedeniyle yaşandı. Oradaki sorun özgürlük ve demokrasi sorunuydu. Erdoğan’ın amacı demokratik, sosyal, hukuk devletini faşizan ve bağnaz bir ülke haline dönüştürmek. İnatla halkın yaşam şekline müdahale ediyor ve kadın haklarını kısıtlamak için son sürat çabalıyor. Ancak Erdoğan bu amacına ulaşamayacak, çünkü karşısında halk var, CHP var” dedi. Taksim Dayanışması bileşenlerinin temsilcileri de yaptıkları konuşmalarda artık bambaşka bir Türkiye olduğunu, yurttaşların baskıya ve otoriter yönetime
tepki gösterdiğini, tepkilerin devam edeceğini belirtti. Hilton Otel’de düzenlenen toplantıda konuşan Umut Oran, “Ağaçlar aslında yaşanan olaylarda bir semboldü. Olaylar baskıcı, otoriter ve diktatoryal anlayış nedeniyle yaşandı. Bir mahallenin sorunu zamanla dünyanın sorunu haline geldi. Orada demokrasi ve özgürlük sorunu yaşandı. Bu sorunun yaratıcısı da Recep Tayyip Erdoğan’dır” değerlendirmesi yaptı. Gezi Parkı gösterilerinde 7 yurttaşın yaşamını yitirdiğini, 11 yurttaşın gözünü kaybettiğini, 130 bin gaz kapsülünün yurttaşların üzerine atıldığını kaydeden Oran, “On binlerce insan
baskı rejiminin acısını hâlâ akciğerlerinde hissediyor. Erdoğan’ın amacı demokratik, sosyal ve hukuk devletini faşizan ve bağnaz bir ülke haline dönüştürmek. Erdoğan inatla halkın yaşam şekline müdahale ediyor, kadın haklarını kısıtlamak için son sürat çabalıyor. Ancak Erdoğan bu amacına ulaşamayacak. Çünkü karşısında halk var, biz varız, CHP var. Bu ülkede 3 devrim gerçekleştiren CHP 4. devrimini de yaparak Kemal Kılıçdaroğlu öncülüğünde Cumhuriyeti özgürlük ve demokrasi ile taçlandıracağız” diye konuştu.
Yeni Türkiye ortaya çıktı
Umut Oran’ın konuşmasının ardından Taksim Dayanışması bileşenlerinden DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu söz aldı. Gezi olaylarının ilk işaretinin 1 Mayıs kutlamalarında polis şiddeti ile ortaya çıktığını anlatan Çerkezoğlu, “Bugün artık bambaşka bir Türkiye var. Sünni ile Alevinin, Kürt ile Türk’ün, farklı cinsel kimliklerin, taşeron işçi ile beyaz yakalının direnişte, barikatta tanıştığı bir Türkiye ortaya çıktı. Mezhepçilikle, kadın düşmanlığı AKP’nin gerici, otoriter politikaları bir liderin tek adam olma hırsı ile açıklanamaz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Halk kendi özlem, beklentilerini birilerinden yardım beklemeden alabileceğini öğrendi. Hükümet emeğe yönelik yeni saldırılara hazırlanırken artık endişe ile değil; umutla bakıyoruz” dedi. Mimarlar Odası Büyükkent Şube Başkanı Eyüp Muhcu ise “Binlerce insan muhalif fikirlerinden dolayı cezaevinde yatmakta, ülke yarı açık cezaevine dönüştürülmekte. 12 Eylül 2010 anayasa referandumunun ardından çıkarılan kararnameler ve torba yasalarla ülkede her alanda tek otorite haline gelmiş ve her yerde mini ‘Führer’ler sahneye almaya başlamıştır. Bu yaşananların ardından halk sokağa çıkmış, yeni bir sayfa açarak ‘Benim hakkımda ben olmadan karar alamazsın’ demiştir. Bizler iktidarın otoriter dayatmalarına karşı dünden daha umutluyuz” diye konuştu.
LEVENT ÜZÜMCÜ: Yaşam koçu olma hevesinde Tiyatro oyuncusu Levent Üzümcü 12 Eylül askeri darbesinin solun üzerinden silindir gibi geçtiğini belirterek özetle şunları söyledi: “Askeri darbenin ardından babam sokakta oynarken ‘Babanın adını soran olursa, nerede oturduğunu soran olursa, sakın söyleme’ dedi. Kendimize başbakan olarak seçtiğimiz kişi, bir anda her birimizin yaşam koçu olma hevesinde. İnsanların nerede ve ne içeceğine, kaç çocuk yapacağına, kaç yıl okula gideceğine, üniversite öğrencilerinin evlerde kiminle oturacağına, mizahın nasıl yapılacağına, kimin namuslu olduğuna, yaşam tarzımıza dair karar verme yetkisini kendisinde bulmakta. 1980’den beri dünya çok değişti. Fakat ben, geçen yaz sokakta top oynamaya çıkan oğluma eğilerek, şunu söyledim: ‘Oğlum Ada, eğer baban kim diye sorarlarsa...”
İHSAN ELİAÇIK:
Baskı ve zulme karşı isyandı
Antikapitalist Müslümanlar adına konuşan İlahiyatçı Yazar İhsan Eliaçık, “Gezi ruhu, iktidarın iddia ettiği gibi din düşmanı, darbeci ve dış güçlerin organizasyonu değil. Gezi Parkı’nda mescit oluşturuldu, cuma namazı kılındı. Ramazan ayında 15 bin kişi ile iftar verildi. Gezi olayları bir baskıya, zulme karşı isyanın, direnişin adıydı.”