Engin Özkoç'tan Yaşar Coşkun'a: "Senin sözünü dinleyen bir evlat yitirmiş insan varsa, ona arkamı önce ben dönerim"

Hendek'te 7 işçinin hayatını kaybettiği havai fişek fabrikasındaki patlamaya ilişkin davanın duruşmasını izleyen CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, fabrika sahibi Yaşar Coşkun'un mahkemede yaptığı "Benim dışarıda olmam lazım işlerimi toparlayabilmem için, diğer işçilerin işsiz kalmaması için" şeklinde savunmasına tepki gösterdi. Coşkun'un aba altından sopa gösterdiğini ve "Benden para almak istiyorsanız sesinizi çıkartmayın' demek istediğini söyleyen Özkoç, "Senin sözünü dinleyen, bir evlat yitirmiş insan varsa, ona arkamı önce ben dönerim" dedi.

ANKA

Sakarya Hendek’te 7 işçinin hayatını kaybettiği, 128 kişinin yaralandığı Büyük Coşkunlar Havai Fişek Fabrikası patlamasına ilişkin açılan davanın ikinci duruşması Sakarya 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Sanıkların savunmaları tamamlanmak üzereyken yaşanan tartışma nedeniyle duruşma sonlandırıldı. Duruşmaya yarın kaldığı yerden devam edilecek. 

Duruşmayı izleyen CHP Grup Başkanvekili ve Sakarya Milletvekili Engin Özkoç, Sakarya gibi bir ilde halen doğru düzgün bir Adalet Sarayı bulunmamasını eleştirdi. Bu nedenle bu gibi önemli davalar görülürken de büyük sıkıntılar yaşandığını belirten Özkoç, "O nedenle bugünkü dava Ferizli’de yeni yapılan, yeni inşa edilen bir duruşma salonuna alındı. Tahmin ediyorum duruşmalar 5 gün sürecek. Bu dava Türkiye açısından çok önemli bir dava" dedi.

"BU BİR İŞ CİNAYETİ"

Hendek'teki havai fişek davası ile ilgili olarak "Bu bir iş cinayeti" diyen Özkoç, şunları söyledi:

"Böyle bir davada asıl bakılması gereken şu; Kim suçlu? 13 yılda bir fabrikada 7 kez patlama olmuş ve en son 7 kişi hayatını kaybetmiş, paramparça olmuş. 120 insan da maalesef ağır şekilde yaralanmış. Biz bunların bütün sanıklarıyla, tanıklarıyla, ölen insanlarımızın yakınlarıyla iletişim içerisindeyiz. Görünen şey bir facia. Bakın bilirkişi raporu şöyle diyor: Birincisi, patlayıcı madde üreten binaların arasında 25 metre olacak diyor. Patlayan binaların arasında 4 metre bile yok. Birincisi bunu gerçekleştirmemişler. İkincisi, her binanın arasında 1 metre kalınlığında, binanın çatısının yüksekliğini geçecek şekilde yapılması gerekiyor. İşveren bunu da yapmamış. Her binanın bina içerisinde soğutmayla ilgili son teknoloji uygulanmalı. Orada soğutmayla ilgili hiçbir tedbir alınmamış. 'Böyle maddelerde yoğun şekilde depolama olmamalıdır' diyor. Yoğun şekilde depolama olmuş burada. Bazı binaların depoların ruhsatı dahi yok. 4 tane 5 tane binanın Çin Mahallesi denen yerde ruhsatı bile yok. Burada çok açık olan bir şey var, insanlar evlatlarını ve ailelerini geçindirmek için asgari ücretle işe girmiş, işverenin alması gereken tedbirler var, ama alınmamış. Bakan böyle bir patlamadan sonra açıklama yapıyor, ben soru önergesi verdim, soru önergesine cevap veriyor; 'Buradaki gerekli denetimler yapılmıştır. Gerekli tedbirler alınmıştır' diyor."  

"YILAN BİZİ ISIRINCA MI BAŞINI EZMEYE KALKACAĞIZ"

Bakanın dediği gibi gerekli tedbirler alındıysa binalar arası mesafenin neden 25 metre olmadığını, neden 1 metre set örülmediğini, neden soğutucu kurallarına dikkat edilmediğini, neden yoğun depolama yapıldığını soran Engin Özkoç, sözlerini şöyle sürdürdü:

"İşveren daha çok kazansın diye, daha çok mu insan ölmesi gerekiyor. Bu insanların hayatı, çocukların hayatı parayla eşdeğer bir hayat mıdır? Burada birincisi; devletin çok samimi bir şekilde adaletin peşinde olması gerekiyor. İkincisi; eminim ki içeride yargılama yapacak hakimler işçiden yana, mağdurdan yana olacaktır. Üçüncüsü, sivil toplum örgütleri nerede? Şurada bakıyoruz bir iki televizyon ekranı burada, içerde sadece bu konuyla ilgili olanlar var. Peki nerede milletvekili arkadaşlarımız, nerede sivil toplum örgütleri, nerede bu konuyla ilgili insan hakları dernekleri, insan hakları yöneticileri? Yani, yılan bizi ısırınca mı başını ezmeye kalkacağız? Yılan vatandaşımıza bir şey yaptığında sesini çıkarmayanlar, yarın öbür gün bu yılan kendilerini ısırdığında çevrelerine bakıp böyle bomboş bir yer görürlerse ne yapacaklar?  Çok merak ediyorum. Sivil toplum örgütleri, meslek kuruluşları, toplumun dinamikleridir, işte böyle zamanlarda insanların yanında olması gerekir. Biz bu davanın sonuna kadar takipçisiyiz, örgütümüzle her şeyimizle, verdiğimiz demeçlere çok dikkat ediyoruz. Bu dava asla siyasete alet edilmemeli. Asla şov yapılmamalı. İnsan olarak, insan ve vicdanı bir şekilde adalet aranmalıdır. Hendek için, insanlarımız için, işçilerimiz için adalet aramaya devam edeceğiz."

"TEHDİT EDİYOR, ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERİYOR"

Engin Özkoç, Büyükcoşkunlar Havai Fişek Fabrikası Sahibi Yaşar Coşkun, duruşmada verdiği fadede “Benim tutuklu olmamın kimseye faydası yok. Benim dışarıda olmam lazım işlerimi toparlayabilmem için, diğer işçilerin işsiz kalmaması için" sözlerine de tepki gösterdi.

Özkoç, şunları söyledi:

"Tehdit ediyor. Aba altından sopa gösteriyor. 'Hakkınızı almak istiyorsanız' diyor, 'Benden para almak istiyorsanız sesinizi çıkartmayın' diyor, 'Ben dışarı çıkarsam alırsınız' diyor, işçilere rüşvet veriyor, 'Ben dışarıda olsaydım MÜSİAD başkanıydım' diyor. Allah sizi ıslah etsin. Allah size vicdan versin. İçerideyken moral yemeği veren arkadaşlarına diyemiyor musun? 'Bu insanlar mağdur olmuştur, bunları içeri al' diyemiyor musun? Şöyle mi sesleniyorsun? 'Sesinizi çıkartmaz, ölülerin üstüne yatarsanız, para vereceğiz, görmezden gelirseniz hem de işe sokacağız' diyorsunuz. Senin sözünü dinleyen, bir evlat yitirmiş insan varsa, ona arkamı önce ben dönerim. Ben evladının peşinde, hakkın hukukun peşinde olan, sana değil Türkiye Cumhuriyeti'nin, adaletine güvenen insanlarımın arkasındayım. Onun için bence daha fazla konuşma. Çünkü bu insanların da bir sabrı var, orada oturan insanların da bir tahammülü var daha da fazla konuşma."