Engelleri bir bir kırıyor
Cam kemik hastası Pekoğlu, ‘Annem, düşersem kırılırsam diye çok korkuyordu. ‘İkimiz için bir sınav’ dedi hep bana. Başardığım için benimle gurur duydu’ diyor.
Zehra ÖzdilekCeren Pekoğlu, 26 yaşında, cam kemik hastası. Anadolu Üniversitesi (AÜ) Sosyal Hizmet Bölümü mezunu. Tüm engelli annelerinin yaşadığı “ölürsem kızıma kim bakar” korkusunu annesine yaşatmamak için memur olarak atandığı Eskişehir’de tek başına yaşıyor. ‘Sandalyeli biri daima başkasına muhtaçtır’ algısını tek başına yıkıyor.
Normal yaşam hedefi
Hastalığın teşhisi Pekoğlu iki günlükken konulmuş. İlk başta, ameliyat olup düzeleceğine inandırılmış. Gerçeği 9 yaşında öğrenmiş. Hemşire annesinin çabalarıyla, ilkokula başlayabilmiş. 11 yaşında tekerlekli sandalye kullanmaya başlamış. Ortaokuldan sonra, açık öğretimde okumuş. Üç yıl özel bir eğitim merkezinde danışmanlık yapmış. 2016 yılında atanmış. AÜ Eczacılık Fakültesi’nde bilgi işlem memuru. 15 yaşından bu yana kullandığı akülü sandalyesiyle, hayatı, olabildiğince ‘engelsiz’ yaşamaya çalışıyor. Pekoğlu, çocukluğunu şöyle anlatıyor: “Önüme çıkan her basamak, annemi sendikacı, aktivist yaptı. Babam ben iki yaşındayken gitmiş. Annemle, kırıklar, alçılar, hastaneler, sürekli değişen bakıcılar ve önümüzdeki o koskocaman bürokrasiyle baş başaydık. Hep bir akülü sandalyeyle özgürleşmeyi bekledim. Akülü sandalyemle etrafımı fark etmeye, arkadaşlar edinmeye başladım. Normalleşmek tek hedefim oldu.”
Zor ama güzel
“Annemsiz hayata başlamak çok zordu elbette” diyen Pekoğlu, “Kentsel yapısıyla Türkiye şartlarının çok üstünde bir şehirde yaşıyorum. Evi kullanabileceğim şekilde dizayn ettik. Annem Ankara’da. Hafta sonları trenle yanına gidiyorum. Ankara’da engelli olduğumu iliklerime kadar hissediyorum. Engelli kelimesinin engellenmekten geldiğini ve engelleyenin başta devletin uygulamadığı yasalar olduğunu belirtmek isterim. Engelsiz günleri umutla bekliyorum” diyor.