Enfeksiyon hastalıklarına karşı her yaşın koruyucu silahı: aşılanmak
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, her yıl 2-3 milyon kişi aşı ile önlenebilir enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybediyor. Dünya genelinde aşılama oranlarının artırılmasıyla bu ölümlerin yarı yarıya azaltılması mümkün.
Sibel BahçetepeTürkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD), ülkemizde erişkin bağışıklaması konusunda farkındalığı artırmak ve tüm sağlık çalışanlarıyla buluşmak amacıyla, 26-28 Mart 2021 tarihlerinde “III. Erişkin Bağışıklama Akademisi”ni online olarak düzenledi. Toplantıda konuşan EKMUD Başkanı Prof. Dr. Canan Ağalar, aşılamanın günümüzde halen hastalıkların önlenmesinde en başarılı, en etkili ve maliyet etkin yaklaşımlardan biri olduğunu anımsatarak “Enfeksiyon hastalıklarının binlerce yıllık geçmişine rağmen çok kısa bir geçmişe sahip olan aşılar ile dünyanın çoğu yerinde çocuk felci, kuduz, difteri, tetanoz, boğmaca, kızamık, kabakulak gibi pek çok enfeksiyon hastalığı kontrol altına alınabilmiş ve çiçek hastalığı dünya genelinde yok edilmiştir. Aşılama, immünoloji ve biyoteknolojdeki gelişmeler sayesinde sıtma, insan immün yetmezlik virüs enfeksiyonu, Kırım Kongo Hastalığı gibi bulaşıcı hastalıkların yanı sıra kanser gibi bulaşıcı olmayan hastalıklar için de umut ışığı olmaktadır” dedi.
KORONADA ÖNEMİ BİR KEZ DAHA ANLAŞILDI
Covid-19 döneminde aşıların öneminin bir kez daha anlaşıldığını vurgulayan Ağalar “Aşının, salgının önlenmesinde en önemli silah olduğu görülmüştür. Günümüze kadar dünyada hiçbir enfeksiyon hastalığına karşı eş zamanlı bu kadar çok aşı geliştirme çalışması olmamış ve doğal olarak pandemi sürecinin bir sonucu olarak hızla kullanıma sokulmuştur. Halen, ülkemiz de dâhil, dünyada birçok ülke kendi aşısını geliştirmek için yoğun bir çaba içerisine girmiştir” diye konuştu.
FARKINDALILIK OLUŞTU
“Bağışıklama, aşı uygulayarak kişinin bir enfeksiyon hastalığına karşı bağışık hale gelmesini sağlamaktır” diyen Türkiye EKMUD Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal ise şunları söyledi:
“Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, bağışıklama sayesinde her yıl 2-3 milyon kişinin enfeksiyona bağlı ölümü engellenmektedir. Küresel bağışıklama kapsamı artırılarak ilave 1,5 milyon ölümün daha engellenmesi mümkün olabilir. Gelişmekte olan ülkelerde bebek ölümlerini önlemenin en önemli yollarından biri yine anne aşılamasıdır. Aşılanmamış çocukların yanı sıra erişkinler de risk altındadır. Toplum giderek yaşlanmakta ve özellikle 65 yaş üzeri kişiler bazı enfeksiyonlara daha duyarlı hale gelmektedir. Örneğin grip ve toplum kaynaklı pnömoni (zatüre) bu yaş grubunda önemli bir ölüm nedenidir. Dünya genelinde her yıl 1,6 milyon ölüme yol açan pnömokoksik pnömoniden ve 500 binin üzerinde ölüme neden olan gripten aşı ile korunmak mümkündür. Bu yaş grubu, geride kalan bir yıl içeresinde COVID-19’un en ölümcül seyrettiği grup olmuştur. Aşılamanın başlamasından sonra bu yaş grubunda görülen vaka sayısının azalması ve hastalığın aşılanmamış yaşlarda daha fazla görülmeye başlaması da aşılamanın bulaşıcı hastalıklardan korunmada ne denli önemli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Covid-19, toplumda bağışıklamanın önemi konusunda bir farkındalık oluşmasına sebep olmuştur. Pandemi döneminde insanların COVID-19 aşılarını yaptırmak istemelerinin yanı sıra özellikle grip ve zatürre aşılarına olan talepteki artış da dikkat çekicidir.”
AŞILAR, TÜRKİYE DAHİL TÜM ÜLKELERDE ÜRETİLMELİ
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF) Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Özlem Sezen de ülkemizde erişkin bağışıklamanın en büyük uygulayıcısı ve sahiplenicisinin aile hekimleri olduğunu vurgulayarak “Son dönemde pnömokok (zatürre) aşısına olan ilginin artışı, ardından Covid aşılarının gelmesiyle beraber tekrar eşkin aşılamanın önemi daha iyi anlaşılmıştır. Burada en büyük uygulayıcı olan aile hekimliğinin önemi de bir kere daha ortaya çıkmaktadır” diye konuştu. Türk Cerrahi Derneği'nden Doç. Dr. Kerim Bora Yılmaz da şöyle devam etti: “Covid-19 pandemisi ile aşının insan hayatındaki değeri tekrar anlaşıldı. ‘Aşı karşıtlığının’ bilim ve insan hayatı karşıtlığına dönüştüğünü ne yazık ki acı şekilde tekrar gördük. İnsanlığın binlerce yıllık bilgi birikimi ile üretilebilen ‘aşılar’ kimsenin tekelinde olmamalıdır, Türkiye dahil tüm ülkelerde üretilir hale gelmelidir. Dünya genelinde yaygın aşılama oranlarına engellenebilir hastalıklardan ölümleri durdurmak için ulaşılmalıdır.”