Enerjide 35 milyar dolarlık batık endişesi
Lisans alan enerji santral yatırımlarının yarısı yerinde sayıyor, enerji sektörünün 35 milyar doları aşan borçlarının ödenmesinde sorunlar yaşanması gündemde.
Şehriban KıraçEnerjide aşırı dışa bağımlılık, artan faturalar, teminde aksama ve sıkıntılar her geçen gün büyürken şimdi de sektörün 35 milyar doları aşan borçlarının geri ödenmesinde sıkıntılar yaşanacağı konuşuluyor.
TMMOB Makina Mühendisleri Odası Enerji Çalışma Grubu tarafından hazırlanan “Türkiye Enerji Görünümü Sunumu Eylül 2017” sonuçlarına göre lisans aldığı halde yatırıma geçmemiş proje sayıları artıyor. Projelerin çoğu da yerinde sayıyor.
Rapora göre Ocak 2017 itibarıyla, lisans alan elektrik üretim projelerinin kurulu gücü toplamı 39 bin 355 MW iken, bu projelerden yatırım sürecini başlatanların kurulu gücü toplamı ise 34 bin 557 MW oldu. Lisans almış olmalarına karşın, kurulu güçleri toplamı 4 bin 798 MW olan, başka bir ifade ile, lisans alan projelerin yüzde 12.19’una ve 2016 sonu Türkiye kurulu gücünün yüzde 6.11’i kadarına denk gelen bir kapasite, yatırıma geçmemiştir. Türkiye Enerji Görünümü Sunumu Eylül 2017 sonuçlarında şu tespitlere yer verildi:
Merkez Bankası verilerine göre, toplam yabancı para kredilerinin yüzde 26’sı imalat sanayii, yüzde 17’si enerji sektörü tarafından kullanılıyor. Tüm yabancı para cinsinden borçlar içinde yüzde 17’lik payla ikinci sırada olan enerji sektörünün 35 milyar doları aşan borçlarının ödenmesinde sorunlar yaşanması olası.
Köpük var
Uzunca bir süredir projelerde bir köpük olduğuna işaret ediyoruz. Bazı özel sektör temsilcileri de, proje stokunda aşırı yığılma olduğu saptamasını yapmakta ve lisans almış projelerden ağırlıklı olarak doğalgaz ve kömür santral projeleri olmak üzere, geri dönüşü mümkün olmayan aşamaya gelmemiş olan yatırımların büyük çoğunluğundan vazgeçileceğini ve gerçekleşemeyeceğini ifade ediyor.
Yerinde sayıyor
Lisans alan toplam 39 bin 355 MW kurulu güçteki projelerde ise, yatırım gerçekleşme oranı yüzde 35’in üzerinde olan santral yatırımlarının toplam kurulu gücü 14 bin 804 MW olup, yatırım aşamasındaki tüm santrallar içindeki payı yüzde 37.62’dir.
Gerçekleşme oranı yüzde 10’un altındaki santrallar, tüm projelerin yüzde 40.71’ini oluşturuyor. Projelerin yüzde 2.09’u için ise, yatırımların gerçekleşme düzeyi hakkında Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’na (EPDK) bilgide verilmiyor. Bunlarla, lisans alan enerji santral yatırımlarının yüzde 42.80’nin, henüz yatırıma başlamadığı söylenebilir. Bu oran, tüm lisanslı santral yatırımları içinde, sırasıyla, en büyük paya sahip doğalgaz santrallarında yüzde 60.7, RES’lerde yüzde 73.7, ithal kömürde yüzde 55.3, HES’lerde yüzde 55.5 düzeyinde bulunuyor.
2002-2015 döneminde elektrik üretimi yüzde 102, toplam kurulu güç yüzde 130 arttı. 380 kV trafo merkezlerinin kurulu gücü yüzde 195, 154 kV trafo merkezlerinin kurulu gücü de yüzde 94 gibi yüksek miktarlarda artmıştır. Ne var ki, artan bu kurulu gücü iletecek iletim hatlarında yeterli artış yapılmadı. 380 kV iletim hatlarının toplam metrajı yüzde 33, 154 kV iletim hatlarının toplam metrajı ise yüzde 45 gibi düşük oranlarda arttı.
Doğu Karadeniz’de ve Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da üretilen ve bölgesel ihtiyacın üzerinde olan elektriği tüketimin fazla olduğu Marmara ve Ege bölgelerine ve Trakya’yı Çanakkale Boğazı’nın altından Güney Marmara’ya bağlayan iletim hatları yetersizdir. Bu nedenle Anadolu’nun doğusundan ve kuzeydoğusundan, batıya elektrik iletiminde ciddi darboğazlarla karşılaşılmıyor ve elektrik kesintileri uygulanıyor.
Planlı uygulama anlayışından uzak olan, verilen lisansların çokluğuyla övünmeyi marifet sayan enerji yönetiminin övünmeyi bırakıp, bu kadar çok projeye ihtiyaç olup olmadığı, lisans almalarına karşın binlerce MW kapasitede projenin neden yatırıma başlamadığı, yatırıma geçen projelerde ise, gerçekleşmelerin neden bu denli düşük düzeyde olduğu, kredi ödemelerinin neden aksayacağı ve birçok projenin niye iptal olacağı üzerinde düşünmeleri gerektiğini ortaya koyuyor.
ÇED’e dikkat
Sağlıklı bir planlama yapabilmek için, yatırıma başlamamış, ÇED uygun belgesi alamamış, toplumsal maliyetleri faydalarından daha fazla olan ve bölge halkının istemediği, toplum yararına aykırı olan tüm projeler iptal edilmeli.
2020 sonuna kadar EPDK tarafından 2017 Ocak itibarıyla lisans verilen enerji üretim projelerinden sadece İlerleme Oranı yüzde 35’ten büyük olanların tamamlanacağı, daha düşük ilerleme kaydetmiş santrallardan ise, daha sonraki yıllarda tamamlanacağı kabul edilerek yapılan projeksiyonda: İlerleme oranı yüzde 35’ten büyük olan santralların yüzde 35.87’si doğalgaz, yüzde 26.52’si ithal kömür, yüzde 13.84’ü hidrolik, yüzde 11.16’sı rüzgâr, yüzde 7.47’si linyit, yüzde 2.65’i jeotermal ve yüzde 2.49’u diğer kaynakları kullanacaklar. 2020’ye kadar devreye girecek santrallarla, güvenilir üretim kapasitesi bile 400 bin MWh’ı geçecektir. Tüketim ise ancak yıllık yüzde 7 artışlarla 364 bin MWh olabilecek. Halbuki Aralık 2016 tarihli TEİAŞ çalışmasına göre, bu tüketim değerine 2026’da bile zor ulaşılacak.
Stokta şişkinlik var
Enerji santralları toplam kurulu güçlerinde çok ciddi bir kapasite fazlalığı bulunuyor. Bugünden sonra, mevcut proje stokuna hiçbir ilave olmasa bile 2023 için öngörülen kurulu güç 125 bin MW’tan, 10 bin 816 MW daha fazla olan bir proje stoku var. Kaldı ki, 2023 için 125 bin MW kurulu güç hedefi de, çok abartılı bir hedeftir. Bugünkü kurulu güç 80 bin 344 MW’nin, gelecek beş yıl içinde yüzde 55.6 artış göstermesi de, pek olası değil. Bu denli kurulu güce ihtiyaç olmadığı da açıktır. Daha önce söz edilen güncel Türkiye Elektrik İletim AŞ (TEİAŞ) tahminlerinde 2023 için öngörülen 325-369 milyar kWh talep rakamları da, çok daha düşük kurulu güç ihtiyaçlarına işaret ediyor.