Enerji Bakanlığı'nın 2010-2014 Stratejik Planı tanıtıldı
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, Bakanlığın Stratejik Planı'nın en önemli parçasından birinin Cumhuriyet'in 100'üncü kuruluş yıldönümü olan 2023'e kadar bütün yerli kaynakları harekete geçirebilmek olduğunu bildirdi.
cumhuriyet.com.trEnerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın 2010-2014 Stratejik Planı Tanıtım Toplantısı ve İzleme Değerlendirme Çalıştayı, Ankara Ramada Otel'de yapıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin 2002 yılı ile ile beraber büyüme sürecine girdiğini, büyümeyi karşılayacak enerji alt yapısının da aynı şekilde sağlanmasının önemli olduğunu belirtti. Türkiye'de global krize rağmen, bir iki yıllık kesintinin ardından artı büyüme oranlarıyla arz güvenliğinin sağlanmış olacağını ifade eden Yıldız, önümüzdeki 3 yıl içerisinde enerji sektöründe arz güvenliğine dönük bir tehdidin görülmediğini söyledi. Global krizin de enerji alanını yatırım boyutunda bir rehavete sürüklememesi gerektiğini belirten Yıldız, ''bu konuda herhangi bir geri duruş bize yakışmaz'' dedi.
Piyasanın serbestleşme, liberalleşme yapısına uygun haliyle kamunun, özel sektörün girdiği kadar çekileceği, özel sektör ikame ettikçe kamunun geri planda duracağı, çok zorda, acil durumda kalmadıkça yatırım yapmayacağı bir ortama doğru ilerlediklerini vurgulayan Yıldız, bu kapsamda gerçekleştirilen özelleştirmelerin de çok önemli olduğunu söyledi. Elektrikte dağıtım ve üretim özelleştirmelere de değinen Yıldız, global krize rağmen, 2009'daki özelleştirme performansından son derece memnun olduklarını dile getirdi.
Stratejik planın en önemli ayağı yerli kaynaklar
Bakanlık olarak yerli ve yenilenebilir kaynaklara büyük önem verdiklerini bildiren Yıldız, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın Stratejik Planının en önemli parçasından birinin Cumhuriyetin 100'üncü kuruluş yıldönümü olan 2023'e kadar bütün yerli kaynakların harekete geçirebilmek olduğunu vurguladı. EPDK'nın en son yaptığı düzenlemeyle beraber rüzgarda son 2-3 aya girildiğini belirten Yıldız, ''son 2-3 aylık dönemde herkesin kendi adresini bulduğu ve yatırımcının adresinin belirlendiği ufak bir yarışma süreci olacak. O yarışma sürecinden çıkanlar, Türkiye'de önümüzdeki 2-3 yıl içerisinde yatırımlarını yapabilecekler, tamamlayabilecekler'' diye konuştu. Yerli kaynaklardan suyun, rüzgarın, jeotermal kaynakların, güneş değerlendirilmesine büyük önem verdiklerini ifade eden Yıldız, çevre faktörlerinin ön planda olduğu, çevre hassasiyetlerin, ekolojik denge, ikim değişikliğine dönük hedeflerin göz ardı edilmeksizin enerji çalışmalarına devam edeceklerini söyledi.
Maden yasasında yapılacak düzenlemeler
Enerjide 9 kanun tasarısının da Bakanlar Kurulu'ndan geçtikten sonra ilgili komisyonlarla beraber TBMM Genel Kurulu'na gideceğini anlatan Yıldız, bunlardan Maden Yasasıyla ilgili düzenlemelerin de bugün Enerji Komisyonu'nda görüşüleceğini bildirdi. Maden yasasında tekrar ele alınması gereken bir takım değişiklikler bulunduğunu anlatan Yıldız, şöyle devam etti: ''Bunların içerisinde arama faaliyetlerine dönük kolaylaştırıcı bir kısım faaliyetlerin aslında aramaya çok dönüşmeden yalnızca arama müracaatında kaldığını gördük. Bunu çok tasvip etmiyoruz. Biz özellikle ciddi bütün yatırımcıların madencilikle ilgili yatırımların önünü açmak ama bunun üzerinden spekülatif kazanç sağlamaya çalışanların işini zorlaştırmak açısından bir takım düzenlemeler yapıyoruz. Devlet haklarıyla alakalı yine özel sektörü incitmeyecek ama aynı zamanda bu ülkenin kaynaklarının ülke insanına dönmesini teminen farklı düzenlemeler de yapacağız. Kıymetli madenlerle, kum çakıllarla ilgili bir düzenleme yapıyoruz. Uç ürünlerin elde edilmesi, yine stratejik planın önemli bir parçası. Mermeri blok halinde ihraç etmekle beraber aynı zamanda dilimlenmiş ve işlenmiş olarak ihraç etmenin ülkeye daha çok katma değer sağlayacağı prensibi ile hareket edeceğiz.''
Petrol arama çalışmaları
İthalatta 2009 yılında 30 milyar dolarlara ulaşan bir enerjisi girdisi olduğuna dikkati çeken Yıldız, bunun mutlaka azaltılması gerektiğini, bunun için de petrol ve doğal gaz aramalarına dönük faaliyetlerin, ödeneklerin artırılması gerektiğini söyledi. Bu kapsamda Transtatlantik ile TPAO arasında Şeyl arama konusunda bir anlaşma yapıldığını hatırlatan Yıldız, ''(burada petrol yoktur, bu kuyudan petrol çıkma ümidimiz kaybolmuştur) dediğimiz yerlerde yeni gelişen teknolojilerle bunun araştırılmasına dönük 4 kuyu üzerinde bir anlaşma sağlandı. Bu özellikle Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da hem istihdamın artırılması hem de Türkiye'nin yerli kaynakları oranının artırılması açısından önemli bir çalışma olacak'' diye konuştu.
Karadeniz'deki petrol arama çalışmaları hakkında da bilgi veren Yıldız, Karadeniz'de derin deniz sondajları yapmak için boğazlardan geçen petrol arama platformu Leiv Eiriksson'un ardından 2011'in ikinci çeyreğinde daha teknolojik, daha kapasiteli ve kabiliyetli bir platformun da geçeceğini, söz konusu platformun Güney Kore'de inşa halinde olduğunu söyledi. Bakan Yıldız, ''Hem Exxonmobil hem Petrobras ile yaptığımız konsorsiyumların, beraber TPAO ile yaptığımız çalışmaların inşallah sonuç vereceği kanaatini taşıyoruz'' dedi.
Bakan Yıldız önce İtalya, sonra Rusya'ya gidecek
Bakan Yıldız, toplantı öncesinde basın mensuplarının sorularını yanıtlarken de 20-21 Nisan tarihlerinde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte İtalya'ya ziyaret yapacağını bildirdi. Söz konusu ziyaret sırasında ITGI projesi denilen Yunanistan üzerinden İtalya'ya giden doğal gaz boru hattı çalışmalarının da gündeme geleceğini belirten Yıldız, ''Bizim de TBMM genel kurul gündeminde bekleyen konulardan bir tanesi bununla ilgili hükümetlerarası anlaşma. İnşallah burada da bu projesinin ilerletilmesine dönük bir çalışma içerisine gireceğiz'' dedi.
Enerji Bakanı ziyaret sırasında hem Sansun-Ceyhan Petrol Boru Hattı, hem de Güney Akım'a ilgi duyan İtalyan ENI firması yetkilileriyle de görüşme yapacağını da kaydetti. Rusya ile yürütülen nükleer santral çalışmalarının ne aşama olduğunun sorulması üzerine Taner Yıldız, önce hafta Türk heyetinin Moskova'ya gittiğini, bugün de Rus heyetini Türkiye'ye beklediklerini belirtirken, ''Her hafta mutlaka görüşme oluyor. Sayın Medvedev'in Türkiye'ye gelişinden önce bu konuyu belli bir noktaya taşımak istiyoruz'' dedi. Bakan Yıldız, TBMM'deki trafiğin müsait olması durumunda 28-29 Mayıs tarihlerinde Moskova'ya gitmek istediğini de vurguladı.
Müsteşar yardımcısı Çimen
Bu arada toplantıda konuşan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Selahattin Çimen ise gerek enerjinin gerekse tabii kaynaklarının dünya ve ülkelerin gelişmesi için çok önemli olduğunu vurgulayarak, enerji güvenliğinin tüm ülkelerin en önem verdiği konulardan biri olduğunu söyledi. Enerji piyasasındaki gelişmelere parelel olarak Bakanlığın bundan sonraki aşamada, piyasadan belli bir süreçte çekileceğini, daha çok özel sektörün oyuncu olduğu bir piyasa yapılanmasına geçileceğini anlatan Çimen, Bakanlığın temel politikaların ve stratejilerin geliştireceği bir konuma çekileceğini, kamu kuruluşlarının da bu süreç içerisinde değişen fakat gelişen bir tarzda piyasa yapısına uyum sağlaması gerektiğini kaydetti. Bakanlığın Stratejik Planı hazırlarken ilgili bütün kurum ve kuruluşlar ile koordineli olarak çalıştığını belirten Çimen, ''biz bu Stratejik Planda Türkiye'nin enerji sektörünün gelişimine paralel olarak Bakanlığın da bu sürece nasıl adapte olacağını, kendi stratejik planlarını nasıl tanımladığını ortaya koyduk'' dedi.
DPT Müsteşar Yardımcısı Erhan Usta da Enerji Bakanlığı'nın stratejik plana verdiğini önem ve sağlanan farkındalıktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, enerjide uzun vadeli bakış ile dışa bağımlılığı azaltacak stratejilerin ortaya konulmasının çok önemli olduğunu vurguladı. Usta, daha sona kamuda stratejik planlama deneyimi konulu bir konuşma yaptı.
'Çok büyük bir gayretle çalışmamız gerekiyor'
Planın sunumunu yapan Enerji Bakanlığı Strateji Geliştirme Daire Başkanı Şeref Efe, planı çok ciddiye aldıklarını ve önümüzdeki 5 yıl boyunca ellerinden düşürmeyeceklerini söyledi.
Planda yer alan hedeflerin önemli bir kısmının ''meydan okuma'' olduğunu kaydeden Efe, ''Hedeflerin çoğu normal seyrine bıraktığımız zaman ulaşamayacağımız bir noktada. O yüzden çok büyük bir gayretle çalışmamız gerekiyor'' dedi. Efe, stratejinin ''Enerji arz güvenliği, Türkiye'nin enerji alanında bölgesel etkinliği, çevre, tabii kaynaklar ve kurumsal gelişim olmak üzere'' planda 5 ana tema olduğunu da bildirdi. Planla ilgili yapılan sunumda, enerji talebinin karşılanmasına ilişkin uzun vadeli plan çalışmalarda, cumhuriyetin 100. yılı olan 2023 yılında yerli kaynakların tamamının, yenilenebilir enerji kaynaklarının azami ölçüde, nükleer enerjinin de elektrik enerjisi üretim kompozisyonuna dahil edilmesinin hedeflendiği vurgulandı.
Planda, Türkiye'de 2009 sonu itibariyle toplam 133,1 milyon ton ham petrol, 11,3 milyar metreküp doğal gaz üretimi gerçekleştirildiği, kalan üretilebilir ham petrol rezervinin 39,4 milyon ton (Türkiye'nin petrol tüketimi yıllık yaklaşık 31,1 milyon ton), doğal gaz rezervinin ise 6,1 milyar metreküp (Türkiye'nin doğal gaz tüketimi yıllık yaklaşık 36 milyar metreküp) olduğuna dikkat çekildi. Planda, Türkiye'nin enerji arzında kaynak, teknoloji ve altyapı çeşitlendirmesinin artırılmasına büyük önem verildiği kaydedildi.
Yerli kaynaklarla elektrik üretimi
Planda, söz konusu dönem içerisinde, yerli petrol, doğal gaz ve kömür arama faaliyetlerinin artırılmasının sağlanacağı belirtildi ve elektrik üretimi için şu hedeflere yer verildi:
-Yapımına başlanan 3 bin 500 MW'lık yerli kömür yakıtlı termik santralların 2013 yılı sonuna kadar tamamlanması sağlanacak.
-Yapımına başlanan 5 bin MW'lık HES'lerin 2013 yılı sonuna kadar tamamlanması sağlanacak.
-2014 yılına kadar nükleer santral inşasına başlanması sağlanacak.
-Enerjide arz güvenliğinin artırılması amacıyla, kaynak, güzergah ve teknoloji çeşitlendirilmesine gidilecek.
-Yerli kömür, petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetlerine öncelik verilecek ve bu alanlarda yatırımların sürdürülebilirliğini sağlayacak tedbirler alınacak.
-Küçük rezervli kömür yataklarının bölgesel enerji üretim tesislerinde değerlendirilmesi için gerekli çalışmalar yapılacak.
-Yerli linyitlerin kalitesine uygun teknolojilerin yaygınlaştırılmasına çalışılacak.
Rüzgarda hedef 10 bin MW'lik üretim
Plana göre, yenilenebilir enerji kaynaklarının elektrik enerjisi üretimi içerisindeki payının 2023 yılına kadar en az yüzde 30 düzeyinde olması sağlanacak. Bu çerçevede 2009 yılı itibariyle 802,8 MW olan rüzgar enerjisi kurulu gücünün, 2015 yılına kadar 10 bin MW'ye, 2009 yılı itibariyle 77,2 MW olan jeotermal enerjisi kurulu gücünün ise 2015 yılına kadar 300 MW'ye çıkarılması hedeflendi.
Enerji verimliliğinin artırılması
Planda, yürütülen ve planlanan çalışmalar kapsamında birincil enerji yoğunluğunun 2023 yılına kadar, 2008 yılına göre yüzde 20, 2015 yılına kadar da yüzde 10 azaltılmasının hedeflendiği bildirildi. Bu çerçevede AB Enerji Verimliliği Müktesebatı ve özellikle kojenerasyon düzenlemeleri ile tam uyum sağlanacağı, aydınlatma öncelikli olmak üzere, kamuda enerji verimliliği çalışmaları yoğunlaştırılarak enerji verimliliği projeksiyonları yapılacağı, ulaşımda, binalarda, sanayi kuruluşlarında verimlilik artıcı projelere yer verileceği, toplumda enerji kültürü ve verimlilik bilincinin geliştirilmesi için çalışmalar yapılacağı kaydedildi.
Serbest piyasa koşulları sağlanacak
Plana göre, elektrik enerjisi piyasasında tüketim tarafında piyasa açıklık oranının artırılabilmesi amacıyla, serbest tüketici limiti düzenli olarak indirilmeye devam edilecek ve 2011 yılı sonuna kadar meskenler hariç tüm tüketicilerin, 2015 yılına kadar ise tüm tüketicilerin serbest tüketici olmaları sağlanacak. 2014 yılına kadar, elektrik sektöründe hedeflenen özelleştirmelerinin tamamlanması, 2015 yılına kadar sektörde rekabete dayalı olarak işleyen piyasa yapısının oluşturulması da hedefler arasında yer aldı.
Petrol ve doğalgazda kaynak çeşitliliği sağlanması
Planda, 2008 yılında Türkiye'nin doğal gaz üretiminin yaklaşık 1 milyar metreküp, tüketiminin ise 36 milyar metreküp olarak gerçekleştiğine, tüketim dikkate alındığında doğal gazda dışa bağımlılık oranın yüzde 97,3 seviyesinde bulunduğuna dikkat çekildi.
Türkiye'nin doğal gaz ihtiyacının 5 kaynak ülkeden karşılandığı, fakat ithalatın 3'te ikisinin bir ülkeden (Rusya Federasyonu) yapıldığına işaret edilirken, doğal gaz ithalatında 2015 yılına kadar, en fazla ithalat gerçekleştirilen ülke payını yüzde 50'nin altına indirecek kaynak ülke çeşitliliğinin sağlanacağına vurgu yapıldı.
Türkiye'nin 2008 yılı petrol üretiminin (yurt içi ve yurt dışı üretim toplamı) yaklaşık 19,3 milyon metreküp olduğu belirtilen planda, tüketim dikkate alındığında petroldeki dışa bağımlılık oranının ise yüzde 93 seviyesinde bulunduğu kaydedildi. Planda, 2015 yılına kadar, yurtdışı ham petrol ve doğal gaz üretiminin 2008 yılı üretim miktarına göre iki katına (2014 hedefi 20 bin varil) çıkartılmasının hedeflendiği bildirildi. 2009 yılı itibariyle 2,1 milyar metreküp olan mevcut doğal gaz depolama kapasitesinin, 2015 yılına kadar 2 katına çıkartılması da hedefler arasında yer aldı. Derin deniz petrol ve doğal gaz arama-üretim faaliyetlerinin artırılması, Ulusal Petrol Stok Ajansı oluşturulması konuları da diğer hedefler arasında yer aldı.
Jeostratejik konumun etkin olarak kullanılması
Planda, Türkiye'nin jeostratejik konumunun etkin olarak kullanılması amacıyla gündemde olan projelerin gerçekleştirileceği de kaydedildi. Bu çerçevede, Irak-Türkiye Ham Petrol Boru Hattıyla ilgili anlaşma süresinin bu yıl uzatılması, Nabucco Doğalgaz Boru Hattı Projesinde, bu yıl Destek Anlaşması müzakerelerinin sonuçlandırılması, 2011'de inşaatının başlaması, 2014 yılında da ilk işletme dönemine geçilmesi, 2011 yılında Suriye ile Türkiye Doğal Gaz Şebekelerinin Bağlanmasının Sağlanması Projesinin hayata geçirilmesinin hedeflendiği, ayrıca kaynak, tüketici ve transit konumundaki ülkelerle ikili ve çok taraflı işbirliği ilişkilerinin geliştirilerek devam edileceği ifade edildi. Planda, Ceyhan'ın entegre bir enerji merkezi haline getirilmesinin sağlanacağı, 2015 yılına kadar, Ceyhan'a gelen petrol miktarının 500 milyon varile çıkarılmasının hedeflendiği de vurgulandı.
10 bin maden işletmesinde çevreye uyum denetimi
Söz konusu dönemde çevreye uyum çalışmalarının da yapılacağı belirtilen planda, 2015 yılına kadar madencilik piyasasında faaliyet gösteren 10 bin maden işletmesinin çevreye uyum planlarının denetiminin yapılacağı bildirildi. Ayrıca, Türkiye'nin sera gazı azaltım potansiyelinin belirlenmesi, iklim değişikliğinin enerji sektörüne etkisinin araştırılması, Kyoto Protokolünün uygulanması, sürdürülebilir madencilik konusunda çalışmalar da diğer hedefler arasında yer aldı.
Bor madeninin üretim kapasitesi artırılacak
Stratejik planda, 2009 yılında 1,3 milyon ton olan bor kimyasalları ve eşdeğeri ürün üretim kapasitesinin 2015 yılına kadar 2,8 milyon tona çıkarmasının hedeflendiği kaydedildi.
Bunun yanı sıra yine 2015 yılına kadar mermer ve doğal gaz işlenmiş ürün ihracatının 5 milyar dolara çıkarılması için çaba gösterileceği, bor madeninin AB tarafından toksit madde olarak sınıflandırılmasına karşı gerekli girişimlerin sürdürüleceği de hedeflendi.
Enerji Akademisi oluşturulacak
Plana göre, enerji alanında stratejik araştırmak yapmak amacıyla 2015 yılına kadar ''Enerji Akademisi'' oluşturulacak. 2012 yılına kadar madencilik sektöründe ruhsat ve denetim işlemlerinde etkinliği artıracak kurumsal düzenlemeler yapılacak, gerekli yasal altyapı çalışmaları tamamlanacak. Yine 2012 yılına kadar nükleer düzenlemeye ilişkin kurumsal yapılanma sağlanacak. Bu yıl içinde EN-AR (Enerji Araştırmaları) Programı uygulamaya konulacak ve 2014 yılına kadar 50 milyon liralık destek sağlanacak. Bakanlığın bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşlarınca yürütülen Ar-Ge yatırımlarına 2014 yılında 250 milyon liralık destek sağlanacak.