En ‘renkli’ koro...

5 yıl önce kurulan Chromas, önemli işlere imza attı, şimdi sırada karantinadakileri korolarına dahil etmek var.

Orhun Atmış

Koronavirüs salgınının Türkiye’ye “resmi” olarak ulaştığı, “#EvdeKal” çağrılarının ilk günlerindeydik. Çevrimiçi konserler yeni yeni başlamışken Chromas, büyük kadrosuyla internet üzerinden “Gemiler Giresun’e” türküsünü söyleyerek yayımlamıştı bile.
Başak Doğan tarafından kuruluşu bundan 5 yıl öncesine dayanan Chromas, bugüne kadar yurtiçinde ve yurtdışında önemli etkinliklerde sahneye çıktı. Örneğin 2016’da Fransa’da Choralies Festivali’nde yer aldılar, Zorlu PSM’deki “Damdaki Kemancı” müzikalinde sahnede onları görüyoruz, hatta 2018’de dünyaca ünlü Bobby McFerrin bile onlarla sahneyi paylaştı. 36 kişilik “gönüllü” koro, eski Türkçe şarkılardan, modern caza geniş bir yelpazeye sahip. Şimdi de yaptıkları “Müzik Eve Sığar” çağrısıyla herkesi sanal korolarına davet ettiler, “Dere Kenarında Taş Ben Olaydım” türküsünü hep beraber söyleyecekler. “Renkli” anlamına gelen Chromas’ın sözcüsü Beste Karaduman ile konuştuk.
* Chromas’tan ve müziğinden biraz bahseder misiniz?
Chromas, Başak Doğan tarafından 2015 yılında kuruldu. Profesyonel müzisyenlerden sadece hobi olarak ilgilenenlere, farklı meslek gruplarından ve öğrencilerden oluşan 36 kişilik bir koroyuz. “Renkler” anlamına gelen Chromas ismi de koristlerin eşsizliğini ve farklılığını anlatıyor. Bu rengarenklik hali repertuvarımıza da yansıyor: koro müziğinin önemli parçalarından eski Türkçe şarkılara, modern cazdan folk düzenlemelerine uzanan çok geniş bir yelpaze.
* Koro 2015’te kuruldu. Aslına bakılırsa, kültür sanat alanı için oldukça zor bir 5 seneydi. Siz nasıl etkilendiniz ve 5 senede istediğiniz noktaya gelebildiniz mi?
Kültür sanat alanında sadece Türkiye’de değil, dünyanın her yerinde zor geçmiş bir 5 seneyi arkamızda bıraktık. Biz bu 5 senede de yine elimizden geleni yaptık ve çalışmaya durmadan devam ettik. Chromas olarak beraber müzik yaptığımız 5 seneyi dolu dolu geçirdik diyebiliriz, birçok güzel proje gerçekleştirdik. 2016 yılında Fransa’da Choralies Festivali’nde yer aldık, İspanya’da dört senede bir düzenlenen prestijli etkinlik World Symposium on Choral Music’e Türkiye’den davet edilen ilk koro olduk, RetroKoro projesiyle Uniq Hall’da Binnur Kaya ve Özgür Çevik’le birlikte eski Türkçe parçaları seslendirdik, Zorlu PSM’in ilk yerli müzikali Damdaki Kemancı ile üç sezondur sahnedeyiz, 2018’de Ayvalık’ta uluslararası bir koro festivali düzenledik ve 5 şehir, 3 ülke gezdiğimiz bir Avrupa Turnesi’ne çıktık, vokal müziğin virtüözü Bobby McFerrin ve Gimme5 ile konser verdik, bu seneye Birleşmiş Milletler #Resolution2020 projesinin Türkiye elçiliğiyle başladık, ardından Sonar İstanbul’da iki gün üst üste Live Choir A.V. projesiyle yer aldık… Geçtiğimiz 5 senede olan biten her şeye rağmen çalışmaya, üretmeye ve ilerlemenin yollarını aramaya devam ettik. Gönüllü bir ekip olmamıza rağmen böyle profesyonel bir disiplin ve ruhla bir arada çalışmaya devam edebilmek, bizim için en kıymetlisi. İlerlemenin sonu olduğuna inanmıyoruz, ancak Türkiye’ye koro müziğini sevdirmek ve ülkemizi yurt dışında en yakışır şekilde temsil etmek adına iyi işler başardığımıza inanıyoruz.

'Yöntem Türkiye'de ilk'

“Vocal Painting” yöntemini biraz anlatır mısınız? Doğaçlama bir yöntem ne demek?
Vocal Painting, Danimarkalı profesör Jim Haus Hjernøe’nin geliştirdiği eşsiz bir doğaçlama yöntemi. Şefimiz Başak, Koro Şefliği üzerine yüksek lisansını tamamladığı Danimarka Kraliyet Akademisi’nde Vocal Painting üzerine çalıştı ve bu metodu Türkiye’ye getirerek ülkemizde uygulayan ilk kişi oldu. 76 işaretten oluşan bu yöntem, aslında sessiz iletişim kurmamızı sağlayan bir işaret dili gibi düşünülebilir. Bir başlangıç melodisinin üstüne 76 hareketle oluşturulabilecek sayısız kombinasyonu ekleyerek eşsiz bir müzik şöleninin içinde buluyoruz kendimizi. Vocal Painting’in en önemli farkı, korodaki herkesin özgürce üretmesini ve üretim sürecini yönetebilmesini sağlaması. Koristlerden biri o an doğaçlanan melodinin üstüne yepyeni bir melodi ekleyip kendi rengini yansıtabiliyor. Doğaçlamanın şefi, şefliğini doğaçlamayı bölmeden başka birine devredebiliyor. Yani hem koro hem şef hem de izleyenlerin anın müziğini paylaşabildiği, o anda özgürce müzik yaratabildiği bir doğaçlama üretim süreci. Böylece Vocal Painting, diğer doğaçlama yöntemlerinden çok daha özgür, herkesin kendini çok daha rahat ifade edebildiği ve herkesin üretim sürecine eşit olarak katılabildiği bambaşka bir melodi dünyasının kapılarını bize aralayabiliyor. 76 işaretin büyük çoğunluğu basit ve hızlıca öğrenilebilen hareketler. Chromas’a yeni katılan koristler, bunun için ayrıca bir eğitim sürecine gerek olmadan, izleyerek öğreniyor. Şubat ayının başında 2 günlük bir Vocal Painting atölyesi düzenledik, müzik eğitimi olan olmayan tüm katılımcılarımız ikinci günün sonunda işaretleri kullanabilip direktif alabiliyorlardı. Yani aslında öğrenmesi oldukça kolay, sağladıkları eşsiz bir yöntem.


* 2018 PSM Caz Festivali kapsamında Bobby McFerrin gibi bir efsaneyle sahneyi paylaştınız. Nasıl bir tecrübeydi?
Bobby McFerrin ve ekibi Gimme5 ile Zorlu PSM Caz Festivali kapsamında 90 dakika boyunca doğaçlama müzik yaptığımız bir konser verdik. Hayatlarımızın en unutulmaz 90 dakikası diyebiliriz! Konser öncesinde saatler süren soundcheck ise cabası: Bambaşka tınılar ve yepyeni ritimlerle dolu akıl almaz bir müzik çıktı ortaya. Belki konserden bile daha güzel anlardı! Konserde Bobby McFerrin’in seyircileri de müziğimize katmasıyla beraber 2000 kişilik kocaman bir koro olduğumuz, rüya gibi bir sahneyi paylaştık. Circle Singing tekniği ile heyecan ve mutluluk dolu, dünyadan değilmiş gibi hissettiren melodiler ürettik. Hatta konserin ortasında, biz hiç buna hazırlanmamışken Bobby McFerrin repertuvarımızdan bir parça seslendirmemizi istedi! Böyle prestijli bir etkinlikte sevilen şarkılarımızdan Tchaka’yı seslendirmek, hiç durmadan yepyeni melodiler üretmek, sahnede bile öğrenmeye devam etmek, inanılmaz bir tecrübeydi! Sanki dünyada o an sadece bizim ürettiğimiz müzik ve paylaştığımız melodiler vardı, hepimizin idolü, doğaçlama müziğin virtüözü, hatta Vocal Painting’in ilham kaynağı Bobby McFerrin’le verdiğimiz konser en unutulmaz anımız.
* Birleşmiş Milletler ile işbirliğiniz nasıl gerçekleşti, devam edecek mi?
BM, 2020 yılında küresel iklim krizine dikkat çekmek için New Year’s Resolution projesini başlattı. Dünyanın her yerinden birçok koro ve ünlü isim, proje kapsamında Ed Sheeran’ın ve ekibinin bestelediği World on our Shoulders şarkısını kendi tarzında düzenleyerek seslendirdi. Türkiye’den seçilen isimse biz olduk, Birleşmiş Milletler’den gelen davet üstüne şarkıya Türkçe sözler de ekleyerek düzenledik ve canlı olarak kaydettik. Teklif bize geldiğinde projenin lansmanına yalnızca 4 gün kalmıştı, ancak böyle büyük ve güzel bir projenin Türkiye elçiliğini üstlenmek bizi çok heyecanlandırdı ve gecemizi gündüzümüze katıp hep beraber düzenleme, çekim, kayıt ve edit için dört koldan çalıştık.  Sektörden güvendiğimiz isimleri davet ettik, çekim için gereken izinleri aldık, çekimi planladığımız gün boyu yağmur durmak bilmedi ancak güneşi gördüğümüz kısıtlı vakitte sadece birkaç denemeyle beraber ses ve video kaydını tamamladık. Şarkımızın aldığı inanılmaz tepki çok sevindiriciydi, binlerce kez izlenip birçok platformda paylaşıldı, dünyanın her yerinden insanlar şarkımıza eşlik etti, hatta profesyonel sanatçıları bile canlı olduğuna ikna edemedik! Böyle güzel bir sebeple yola çıkıp çok önemli bir konuya dikkat çekmeyi başarmış olmak bizi de çok mutlu etti! BM ile üzerinde çalıştığımız başka bir proje henüz yok, ancak biz çevre bilinci oluşturmayı hedefleyen adımlar atıp ülkemizdeki diğer koroları da davet etmeye devam ediyoruz. Konserlerimizde broşür basmayı bırakıp karekod sistemine geçtik, karantinadan sonra sahnelere geri dönebildiğimizde de bunu bir “challenge” haline getirip konserlerde harcanan kağıt miktarını diğer korolarla beraber azaltmayı umuyoruz!
* Gelecek 5 yıl için projeleriniz neler?
Bu sene için planladığımız Türkiye ve Avrupa turnelerimiz maalesef iptal oldu, ancak bunu önümüzdeki sene daha çok ülkede ve şehirde konser vererek telafi etmeyi planlıyoruz. Aynı zamanda çok uzun süredir üzerinde çalıştığımız, “a cappella unlimited” isimli bir konser deneyimi planımız var. Görsel işitsel performanslar ve teknolojiyle koro müziğini birleştirip yurt dışından sevdiğimiz isimlerle bir araya geleceğimiz, yepyeni bir repertuvarla seyirci karşısına çıkacağımız, bol sürprizli bir proje!

#MÜZİKEVESIĞAR

“Müzik Eve Sığar” projesinin nasıl hayata geçtiğini anlatır mısınız? Aslında bir nevi ders niteliğinde bir proje, “Vocal Painting” videoları sayesinde ilgi duyanlar koroya dahil olabiliyor.
Koro müziği beraber üretmeye, birlikte durup yanındakini dinlemeye dayalı bir müzik. Sosyal mesafe günlerinde bir araya gelememek, beraber şarkı söyleyememek bizim için inanılmaz zordu. Karantina sürecine hızlıca adapte olup online ortamlarda buluşmaya ve çalışmaya başladık, ancak beraber müzik yapmadan yaşamaya sadece 3 gün devam edebildik: Ortaya sanal koro fikri çıktı ve ilk sanal koro şarkımız Gemiler Giresun’e karantinanın üçüncü gününde yayınlandı. Evlerimizin sınırlarını aşıp beraber üretim yapabildiğimizi görmek hem bize umut verdi hem de izleyenlere. Biz de çalışmaya devam edip ikinci sanal koro şarkımızı, repertuvarımızda uzun yıllardır bulunan ve çok severek söylediğimiz Coldplay cover’ı Fix You’yu evlerimizden seslendirdik. Sanal koro şarkılarımızın aldığı muhteşem tepkiler üstüne “Neden bunu tüm Türkiye’yle paylaşmıyoruz?” dedik ve yine repertuvarımızın en eski parçalarından Dere Kenarında Taş Ben Olaydım türküsünü #MüzikEveSığar projesine dönüştürdük. Müzikle ilgili olan olmayan herkesin takip edebileceği kılavuz videoları yayınladık. Projeye ilgi sadece Türkiye’yle de sınırlı kalmadı, başvurular bitmeden 15 farklı ülkeden, 50’den fazla şehirden videolar bize ulaşmaya başladı. Biz böyle bir buluşmaya öncülük ettiğimiz için kendimizi çok şanslı hissediyoruz. Eminiz bugünlerde herkesin içine umut dolduracak bir dünya şarkısı yayınlamış olacağız.