'En masum ifadeyle cehaletin örneği'

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Atatürk ile Hülagü arasında benzerlik kuruyor. Bu en masum ifadeyle cehaletin örneğidir. Tarihi akılla, yürekle, kalp gözüyle okumuyor, kinle okuyor" dedi.

AA

CHP'li Hamzaçebi, parlamentoda düzenlediği basın toplantısında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Din Şurası'nda, "Osmanlıca öğrenilecek, öğretilecek" diye adeta emir verdiğini söyledi.

Hamzaçebi, Erdoğan'a, "Artık siz başbakan, hükümet değilsiniz. Bu konular sizin yetki alanınızda değil, bu konularda konuşmamanız gerekiyor. Görüşünüzü ifade edebilirsiniz ama emir kipiyle konuşmanız, hukuka uygun değil" diye seslendi.

Erdoğan'ın derdinin Osmanlıca'nın, Arap harfleriyle yazılan Türkçe'nin vatandaşlara öğretilmesi, kültür kaynaklarıyla vatandaşların buluşturulması, kültür zenginliğinin vatandaşlara açılması olmadığını söyleyen Hamzaçebi, görünüşte konuyu böyle sunduğunu ancak böyle bir hedefinin bulunmadığını ifade etti.

"Kinin ifadesi"

Hamzaçebi, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Onun asıl hedefi laiklik, cumhuriyet , cumhuriyetin temel değerleri, modernleşmeyle hesaplaşmaktır. Asıl derdi Arap alfabesini bir şekilde Türkiye'de geçerli kılmaktır. Söylemek istediği budur.

Din Şurası'ndaki konuşmasında Atatürk ile Hülagü arasında benzerlik kuruyor. Harf devrimini kast ederek, bunun bir benzerini geçmişte Hülagü yapmıştır diyor. Moğol İmparatoru Hülagü, Bağdat'ı, o dönemin en büyük kütüphanesi olan Bağdat Kütüphanesi'ni yakıp yıkmıştır. Hülagü tam bir kültür kıyımı yapar. Onu örnek veriyor. Türkiye'nin, Atatürk'ün yaptığının bir benzerini geçmişte Hülagü yapmıştır diyor. Kin ile konuşuyor. Atatürk ile Hülagü arasında benzerlik kurmak, Atatürk'ü Hülagü'ye benzetmek en masum ifadeyle cehaletin örneğidir. Cahil dersem, onun gerçek tutumunu doğru ifade etmiş olmam. Tarihi akılla, yürekle, kalp gözüyle okumuyor, kinle okuyor. Tarihe kinle bakan kişi, cumhuriyet tarihine, son 200 yıldır Türkiye'nin modernleşmesi olarak ifade ettiğimiz, Osmanlı'da da kökleri olan modernleşme tarihine kinle bakıyor. Kinin ifadesi."

"Aklında bu dersin zorunlu olması var"

Hamzaçebi, Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, "Ne var, Osmanlıca seçmeli ders olarak okutulsun" dediğini ifade ederek, Osmanlıca'nın seçmeli ders olarak okutulabileceğini ancak zorunluluğun yanlış olduğunu söylediğini anımsattı.

Erdoğan'ın aklında, bu dersin zorunlu olmasının bulunduğunu söyleyen Hamzaçebi, "Ama hedefi ileride, bir şekilde Türkiye'yi Latin harflerini terke mecbur bırakıp, Arap alfabesine geçirmektir. Anayasanın buna izin vermediğini bildikleri için şimdi Atatürk'ü Hülagü'ye benzeterek, bunu ifade etmeye çalışıyorlar. Biz Osmanlı denilince medreselerinde felsefe ve mantık dersleri okutan Osmanlı padişahlarını anlıyoruz. 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'na ilk üniversiteyi, Sayıştay'ı, matbaayı getiren Osmanlı padişahlarını anlıyoruz. Bütün bunlara karşı çıkan anlayışı anlamıyoruz. Onlar, bu modernleşme hareketlerini anlamıyor. Erdoğan, Davutoğlu ikilisi bunları anlamıyor. Onların meselesi başka" diye konuştu.

"Hükümetin istemediği operasyonlar"

Hamzaçebi, İçişleri Komisyonu'nda görüşülen iç güvenlik paketine ilişkin değerlendirmelerde de bulundu.

Tasarının jandarmayla ilgili bölümlerinin, Genelkurmay Başkanlığı'nın görüşü alınmadan hazırlandığını ileri süren Hamzaçebi, Genelkurmay'ın endişelerini ifade etmesine rağmen hiçbirinin ciddi bulunmadığını, bu doğrultuda herhangi bir düzenleme yapılmadığını söyledi.

Yapılmak istenilenin, jandarma teşkilatını, siyasi iktidarın emrine almak olduğunu öne süren Hamzaçebi, demokrasilerde, sivil iradenin askerlerin yönetimi konularında da karar alabileceğini kaydetti. Hamzaçebi, ancak burada hareket noktasının, demokrasi, demokratik kaygı olmadığını savunarak, "Hareket noktası, 'jandarma zamanında TIR'lara operasyon yaptı, işlediğimiz suçlar çıktı, o nedenle jandarmayı kontrol altına alalım...' Hareket noktası, jandarmayı demokratik yönetime kavuşturmak veya modern demokrasinin, sivil iradenin emrinde kurum haline dönüştürmek değil. Amaç, jandarmanın, hükümetin istemediği operasyonları yapmamasını sağlamaktır. Hükümete tavsiyem, bu konuda ısrar etmeyin" görüşünü dile getirdi.

"Davutoğlu ve ekibine güvenmiyoruz"

Hamzaçebi, çözüm sürecindeki son gelişmelere ilişkin soruyu da yanıtladı.

Hükümetin, süreci kapalı şekilde yürüttüğünü, anamuhalefet, muhalefet partileriyle bilgi paylaşımında bulunmadığını belirten Hamzaçebi, kendilerine bilgi verilmeyen konuda yorum yapma imkanının olmadığını vurguladı.

Hamzaçebi, böyle bir süreç yürütülmesi, böyle bir tarzın uygun olmadığını ifade ederek, buradan toplumu mutlu edecek bir çözümün çıkmasının mümkün olmadığını belirtti. Hamzaçebi, Davutoğlu ve ekibine bu konuda güvenmediklerini kaydetti.

"Mafya usulü"

Eski AKP Milletvekili Feyzi İşbaşaran'ın Erdoğan'a yönelik hakarette bulunduğu gerekçesiyle tutuklandığı, karakolda yumurtalı saldırıya uğradığının anımsatılması üzerine Hamzaçebi, yeri, yurdu adresi belli olanın, kaçma imkanı olmadığını, davet edilirse ifade verebileceğini belirtti.

Hamzaçebi, "Ama bir yandan otelinden kişiyi alıyorsunuz, yaka paça götürüyorsunuz. Vahim olan, götürüldüğü yerde bu kişinin bindirilmiş kıtalar tarafından saldırıya uğraması, darp edilmesidir. Polis gözaltına alınan kişiyi koruyamıyorsa kimi koruyacaktır? Hakaret suçunu asla onaylamıyorum varsa yasal işlem yapılır ama bu tam bir mafya usulü, çok çirkin olmuştur, yapanlar da suç işlemiştir" dedi.