En küçük bağımlı 12 yaşında

Türkiye'de 2010 yılında yatarak bağımlılık tedavisi gören en küçük kişinin yaşı 12, en büyük kişinin ise 66 olarak saptandı.

cumhuriyet.com.tr

Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) tarafından hazırlanan 2011 Yılı Türkiye Uyuşturucu Raporu yayımlandı.

Rapora göre, 2010 yılında yatarak tedavi gören hasta sayısı, 2009 yılına oranla 2011 yılında yüzde 11,79'luk bir artışla 2900'e yükseldi. Ayaktan tedavi başvuru sayısı ise 2009 yılına göre, yüzde 26,57'lik bir artışla 134 bin 287'ye çıktı. 2010 yılında tedavi görenlerin yüzde 57,14'ü daha önce tedavi görmüşken, yüzde 41,38'i ilk kez tedavi gördü. Bununla birlikte 2010 yılında ayaktan tedavi olan 134 bin 287 kişinin yüzde 52,3'ü, denetimli serbestlik kapsamında tedavi oldu.

Tedaviye başvurudaki bu artışın nedeninin, 2010 Nisan ayından itibaren Suboxone'nin tedavide kullanılmaya başlanmasının ve tedavi merkezi sayısının 2010 yılında 20'den 22'ye yükselmesinin de etkili olduğu değerlendiriliyor. İlk kez tedavi görenlerin yüzde 95,77'sini erkek, yüzde 3,62'sini ise kadınlar oluşturuyor. Daha önce tedavi görmüş olanların yüzde 92,08'inin erkek, yüzde 7,33'ünün kadın olduğu belirlendi. 2010'da yatarak tedavi gören erkeklerin oranı ise yüzde 94,07, kadınların oranı da 5,21 olarak saptandı.

2010 yılında yatarak tedavi gören hastaların yaş ortalaması 28,34 olurken, en küçük kişinin yaşının 12, en büyük kişi yaşının 66 olarak tespit edildi. İlk kullanım yaşı ortalamasının ise 21,5 olduğu belirtilen raporda, tedavi gören hastaların maddeyi ilk kullanım yaşıyla ilgili bilgiler de yer alıyor. Buna göre, tedavi görenlerin yüzde 10,72'sinin 15 yaşından küçük, yüzde 1,59'unun 15-19, yüzde 28,55'inin 20-24, yüzde 14,17'sinin 25-29, yüzde 6,97'sinin 30-34 ve yüzde 4,83'ünün ise 35-59 yaşları arasında yer alıyor.
 

Eğitim düzeyi düşük olanlar çoğunlukta

Bağımlıların eğitim durumuna ilişkin verilerin yer aldığı raporda, 2010 yılında tedavi görenlerin önemli kısmının ilkokul ve ortaokul mezunu olduğu bilgisi yer alıyor. Tedavi görenlerin yüzde 33,59'unun ilkokul mezunu, yüzde 32,86'sının ortaokul mezunu, yüzde 24,28'inin lise mezunu, yüzde 5,55'inin yüksekokul mezunu ve yüzde 1,93'ünün ise hiç okula gitmediği ifade ediliyor.

Bir önceki yıla göre, 2010 yılında tedaviye başvuran ortaokul mezunu sayısı yüzde 26,06, yüksekokul mezunu sayısı yüzde 17,52, lise mezunu sayısı yüzde 13,18, hiç okula gitmeyenlerin sayısı yüzde 9,80 ve ilkokul mezunu sayısı da yüzde 4,06 oranında arttı. 2010 yılında, bir önceki yıla göre ortaokul öğrenimi bitirenlerin tedavi başvuru oranı, diğer öğrenim durumundaki bağımlılardan daha fazla arttı.

Raporda, 2010 yılında tedavi görenlerin iş durumlarıyla ilgili de dikkati çekici bilgiler yer alıyor. Tedavi gören bağımlıların yüzde 57,76'sının işsiz olduğu belirlenirken, yüzde 26,59'unun düzenli bir işi olduğu, yüzde 3,10'unun öğrenci olduğu saptandı.

Bağımlıların yüzde 89,79'u ailesiyle, yüzde 6,28'inin yalnız, yüzde 0,52'sinin ise arkadaşıyla yaşadığı görülürken, yüzde 0,66'sının bir kurumda, yüzde 0,31'inin evsiz olduğu ve sokakta yaşadığı bilgisi yer alıyor. 2009 yılında ailesiyle yaşayanların oranı yüzde 85,96 olurken, bu oran 2010 yılında 89,79'a yükseldi. Tedavi merkezlerinde yatarak tedavi edilen kişilerin yüzde 81,41'i İstanbul, Adana, Antalya, İçel, Ankara, Gaziantep, İzmir, Elazığ, Hatay ve Kayseri'de yaşıyor.
 

Kendi isteğiyle tedavi görenlerin oranı arttı

Bağımlıların bir tedavi merkezine başvuru şekliyle ilgili olarak da raporda çarpıcı bilgiler bulunuyor. 2010 yılında bağımlıların yüzde 62,14'ünün kendi isteğiyle bir tedavi merkezine başvurduğu saptanırken, yüzde 27,62'sinin aile ve arkadaş etkisiyle, yüzde 4,76'sının mahkeme, denetimli serbestlik ve savcılıklar aracılığıyla, yüzde 2,82'sinin sosyal servisler yoluyla yüzde 0,24'ünün de hastane ve diğer tedavi kaynakları aracılığıyla tedaviye yönlendirildiği kaydediliyor.

2010 yılında aile ve arkadaş tavsiyesiyle tedaviye başvuranların sayısının bir önceki yıla göre yüzde 40,77, kendi isteğiyle tedaviye başvuranların oranının ise yüzde 8,29 oranında arttığı görüldü. 2009 yılında yatarak tedavi görenlerin yüzde 56,67'si eroinden tedavi görürken, bu oran 2010 yılında yüzde 68,07'ye çıktı. 2010 yılında yatarak tedavi gören her üç hastadan ikisini eroin bağımlıları oluşturuyor.

2010 yılında yatarak tedavi olan hastaların kullandıkları madde türüne göre, yüzde 68,07'si eroin, 18,21'inin esrar, yüzde 8,31'inin uçucu madde, yüzde 2,17'sinin kokain, yüzde 1'inin benzodiazepin, yüzde 0,76'sının ecstasy ve yüzde 0,48'inin de diğer madde kullanıcısı olduğu anlaşılıyor. Maddeyi kullanma yöntemlerin de belirtildiği raporda, tedavi görenlerin yüzde 35,69'u koklama, yüzde 23,48'i sigara gibi, yüzde 23,45'i enjeksiyon, yüzde 10,69'u yeme ve içme şeklinde maddeleri kullandıkları yönünde bilgi yer alıyor.

Maddenin kullanım yolu bakımından, 2010 yılında, bir önceki yıla göre, maddenin yeme ve içme gibi kullanım oranının yüzde 86,75, koklama gibi kullanım oranında yüzde 8,04, enjeksiyon ile kullanım oranının yüzde 6,58 oranında bir artış görülürken, maddenin sigara gibi kullanım oranında ise yüzde 6,58'lik bir azalma oldu.

Eroinden tedavi gören bin 974 hastanın yüzde 32,57'si maddeyi enjeksiyon yoluyla kullandığını bildirirken, yüzde 38,45'inin koklama yoluyla, yüzde 11,25'inin yemek ve içmek yoluyla ve yüzde 9,37'sinin de sigara gibi kullandığı belirlendi.


2010'da metamfetamin maddesine bağlı ilk ölümler gerçekleşti

2009 yılında 153 olan madde bağımlılığına bağlı ölüm sayısı 2010 yılında yüzde 17,6'lık düşüşle 126 olarak gerçekleşirken, en fazla ölüm olayının meydana geldiği ilk beş il sırasıyla İstanbul, Antalya, Adana, Gaziantep ve Ankara olarak tespit edildi. 2010 yılında, İstanbul'da 57, Antalya 'da 15, Adana'da 14, Gaziantep'te 9 ve Ankara'da 4 kişi madde bağımlılığına bağlı olarak yaşamını yitirdi.

Önceki yıllardan farklı olarak, 2010 yılında ilk defa toplam 6 bağımlının ölümünde metamfetamin, amfetamin maddesi görülmüştür. 2009 yılında ecstasy kullanımına bağlı herhangi bir ölüm vakasına rastlanmazken, 2010 yılında bu madde bağlı 1 ölüm olgusu meydana geldi.

Madde bağımlılığına bağlı ölenlerin yüzde 94,4'ünü erkek, yüzde 5,6'sının kadın olduğu tespit edildi. Buna göre, 2010 yılında ölen kadın sayısı geçen yıla göre azaldı.
Raporda, 2010 yılında doğrudan madde bağımlılığına bağlı ölümlerin azalmasında, Afganistan'da afyon üretiminde gerçekleşen yüzde 48'lik düşüşün piyasadaki eroin miktarının azalması ve bağımlıların ''suboxone'' ilacına gösterdiği yüksek talebin etkili olduğu değerlendiriliyor.

 

Uyuşturucuya bağlı suçlardan cezaevinde bulunanların sayısı yüzde 540 arttı

Türkiye'de uyuşturucuya bağlı suçlardan cezaevinde bulunanların sayısının 2005'ten 2010 yılına kadar yüzde 504 arttığı belirlendi. Emniyet Genel Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı'na bağlı Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) tarafından hazırlanan 2011 yılına ait ''Türkiye Uyuşturucu Raporu'' yayımlandı.

Madde bağımlılarının, tedavi sürecinden sonra iyi bir sosyal entegrasyona tabi tutulmazlarsa her şeyin başa dönebildiği, hayatında değişiklik görmeyen bireyin tekrar madde kullanabildiği belirtilen raporda, ''Son yıllarda büyük şehirlerde sanayinin hızla büyümesinin getirdiği göç ve nüfus artışı, madde kullanım sorunu da dahil olmak üzere pek çok ekonomik ve sosyal sorunları da beraberinde getirmektedir'' ifadesine yer verildi.

Raporda, Türkiye'de sosyal hizmet ve yardımlara duyulan ihtiyacın göç, kentleşme, aile yapısında meydana gelen değişim, nüfus artışı ve işsizlik gibi nedenlerle artarak devam ettiği, Türkiye'de bağımlı bireylerin topluma yeniden uyum aşamasında karşılaştıkları en önemli sorunlardan barınma, eğitim ve iş ihtiyaçlarının teminine yönelik hizmetler daha çok SHÇEK ve belediyeler tarafından verildiği belirtildi.

Madde bağımlılarının tedavi döneminden sonra ''durumlarının izlenmesi ve yardımcı olunması'' konusunda müstakil bir kuruluş bulunmadığı belirtilen raporda, ''Bu itibarla Türkiye'de madde bağımlılarının rehabilitasyonu için var olan kapasitenin arttırılması, Sivil Toplum Kuruluşlarına ve belediyelere tedavi ve rehabilitasyon hizmeti sunmalarına olanak sağlayacak düzenlemelerin yapılması ve sosyal güvenlik sigortasının, madde bağımlılarının tedavi merkezlerinden sonraki rehabilitasyon sürecini de kapsayacak şekilde genişletilmesi gerekmektedir'' denildi.

 

82 bin olay, 126 bin şüpheli

Ülke genelinde 2010'da 81 bin 960 uyuşturucu olayı meydana geldiği kaydedilen raporda, 126 bin 99 şüphelinin de yakalandığı kaydedildi. Meydana gelen olaylardan yüzde 89'unu, yani 72 bin 826'sını uyuşturucu madde kullanma, bulundurma, yüzde 11'ine denk gelen 9 bin 134'ünü ise satma, kaçakçılık ve imal suçları oluşturuyor.

Rapora göre, 2010'da 4 bin 155 eroin, 74 bin 168 esrar, bin 249 kokain, bin 371 ecstasy ve 154 captagon olayı meydana geldi. Uyuşturucuya bağlı suçlardan cezaevinde bulunanların sayısı 2005 yılında 4 bin 125 iken, 2010 yılında bu sayı yüzde 504 artışla 24 bin 925'e ulaştı. Buna göre, aynı dönemde 2010'da cezaevinde bulunan toplam kişi sayısı 120 bin 500 olurken, uyuşturucu suçlarından bulunanların toplam sayının yüzde 20,7'sini oluşturduğu belirlendi.

Son yıllarda Türkiye'de yakalanan yabancı uyrukluların sayısında da artış tespit edildi. Buna göre, 2010'da uyuşturucu bağlantılı suçlardan Türkiye'de 52 ülkeden 538 yabancı uyruklu yakalandı. 2010'da yakalanan yabancılar en çok eroin, metamfetamin, kokain ve esrar kaçakçılığına karıştı.

Yabancılarda en çok yakalanan madde bin 480 kilogram ile eroin oldu. Bunu, 608 kilogram ile esrar, 205 kilogram ile kokain ve 123 kilogram ile metamfetamin takip ediyor. İranlılar klasik olarak eroin kaçakçılığı yapmakla son 2 yılda metamfetamin kuryeliğinden de yakalandı. Bulgar, Gürcistan ve Türkmenistanlılar genelde eroin kaçakçılığından yakalandı. Nijeryalıların hem eroin hem de kokain kaçakçılığı ve dağıtımı yaptıkları, Afganlıların ise hem eroin hem de esrar kaçakçılığı yaptıkları tespit edildi.

 

Başlama nedeni ''merak'' ve ''arkadaş'' etkisi

TUBİM İl İrtibat Noktası personelince uygulanan Uyuşturucu Suçlarında Kullanıcı Profili Anket Formu-U Formu verilerine göre, madde kullanıcılarının maddeye başlama nedeni olarak ''merak'' ve ''arkadaş etkisi'' hemen her yıl ilk sıralarda geliyor. Madde kullanıcıları maddeyi en çok terk edilmiş yerlerde, ardından da kendi evlerinde kullanıyor.

Rapora göre madde kullanımı evlilere oranla bekarlar arasında daha yaygın. Esrar ise Türkiye'de en fazla kullanılan madde olma özelliği taşıyor. Kullanım sırasına göre ilk sırada sigara ve ikinci sırada alkol gibi legal maddeler gelirken, illegal maddeler arasında ilk sırada esrar bulunuyor. Raporda, sigara ve alkol kullanımının, illegal madde kullanımına geçişte ilk adım olduğu değerlendiriliyor.

Raporda, yakalanan uyuşturucu madde miktarıyla ilgili şu bilgilere yer veriliyor: ''Güvenlik güçleri tarafından PKK/Kongra-Gel terör örgütünün yanı sıra DHKP/C, TKP-ML, DEVSOL ve ASALA terör örgütleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen, 1984 yılından 2011 yılı Nisan ayına kadar narko-terörizm kapsamında yürütülen 363 operasyonda 839 şahıs yakalanmıştır. Bu operasyonların 60'ında PKK/Kongra-Gel hücre evleri ve sığınaklarında yüksek miktarlarda uyuşturucu yakalanmıştır. Terör örgütlerine karşı yapılan operasyonlarda 4253 kilogram eroin, 22830 kilogram esrar, 4305 kilogram bazmorfin, 8 kilogram afyon sakızı, 710 kilogram kokain, 337412 adet sentetik uyuşturucu, 26190 litre asetik anhidrit ve 2 adet imalathane ele geçirilmiştir.''

 

Afyon Afganistan'dan

Türkiye'de afyon ve türevlerinin illegal üretimi yapılamadığı bilgisine yer verilen raporda, Türkiye'ye ulaşan afyon, bazmorfin ve eroinin temel kaynağının Afganistan olduğu belirtiliyor. 2010'da Afganistan'daki afyon üretiminde yaşanan yüzde 48'lik düşüş, Türkiye'deki eroin yakalama miktarlarında da düşüşe yol açtı. Buna rağmen, Balkan rotası üzerinde bulunan Türkiye'de önemli miktarlarda eroin yakalamaları devam etti. 2010 yılında Türkiye'de 12 bin 690 kilogram eroin ele geçirildi.

Eroin yakalamalarındaki düşüş 2009 yılına oranla yüzde 21 oranında gerçekleşti. Esrar Türkiye'de en çok üretilen ve kaçakçılığı yapılan uyuşturucu olurken, Türkiye, kenevir ekiminde haşhaşta olduğu gibi geleneksel ekici rolü görüyor. Raporda, 2010 yılında kenevir ekimi için izin müracaatında bulunan çiftçi bulunmadığı, bununla beraber Türkiye'de ele geçirilen esrarın tamamının yasadışı ekim sonucu üretildiği veya yurt dışından getirildiği kaydedildi.

2010'da Türkiye'de 73 bin 309 kilogram esrar ele geçirildi. Bu rakam 2009 yılına oranla yüzde 42,5'lik artışı ifade ediyor. 2010'da toz esrar yakalamalarında 2009 yılına oranla yüzde 206,5'lik artış bulunuyor. Bunun temel nedeninin ise 2010'da Afganistan'daki afyon üretiminde görülen yüzde 48'lik düşüşün ardından, eroin temininde güçlük çeken kaçakçılık organizasyonlarının yurt dışından Türkiye'ye toz esrar kaçakçılığı yapmış olmaları.

 

Ecstasy Hollanda ve Belçika'dan

Türkiye'de kokainin büyük oranda havayolu kuryeleri üzerinde yakalandığı belirtilen rapora göre, 2010'da 302 kilogram kokain ele geçirildi. Buna göre bu rakam 2009'da yakalanan 88 kilogram kokaine kıyasla yüzde 243,2'lik artışa denk geliyor. Türkiye'de yakalanan ecstasy tabletleri ise çoğunlukla Hollanda ve Belçika'dan getiriliyor ve bunların neredeyse tamamının iç pazarı hedeflediği biliniyor.

2010'da Türkiye'de 924 bin 861 ecstasy tablet ele geçirilirken, bu sayı 2009 yılına göre yüzde 113,8 oranındaki bir artışı ifade ediyor. Türkiye captagon kaçakçılığından hem transit hem de pazar olarak etkileniyor. Türkiye'de 2010'da 1 milyon 69 bin 250 captagon tablet ele geçirilirken, 2009'da elde edilen sayı ise 2 milyon 845 bin 157. Captagon yakalamalarındaki düşüşlerin temel nedenlerinden birisinin de Ermenistan ve Suriye'de captagon üretiminin başlaması nedeniyle Türkiye üzerinden geçen captagon miktarının azalması olarak değerlendiriliyor.

 

Metamfetamin İran'dan

Raporda, Türkiye'nin son yıllarda giderek artan oranlarda metamfetamin kaçakçılığına maruz kaldığı bilgisine de yer veriliyor. Buna göre, metamfetamin maddesini İran'dan temin eden uyuşturucu organizasyonlarının Türkiye'yi transit kullanarak, kuryeler aracılığıyla havayoluyla Uzakdoğu Asya ülkelerini hedefledikleri tespit edildi.

Rapora göre 2009'da yakalanan 103 kilogram metamfetamin, 2010'da 125 kilograma yükselerek 21,4'lük oranda artış gösteriyor. 2010'da genel olarak madde fiyatlarında 2009 yılına oranla bir artış görülüyor. En fazla artış yüzde 150 ile eroin fiyatında olurken, eroinin saflığında ise düşüş gözleniyor.