En kötü devletler bile hep kayıt tutar
Medya yöneticileriyle bir araya gelen İnce, “7 Haziran - 1 Kasım seçimleri arasında neler oldu unutmayın. Akıllarından neler geçtiğini biliyorum” dedi.
Bülent MumayCHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, seçimlere birkaç gün kala İstanbul’da ulusal gazete, TV ve internet sitelerinin yayın yönetmenleriyle bir araya geldi. Toplantının başlama saatinden 15 dakika önce salondaki yerini alan İnce, kendisine çay servis edilince mesajlarını erken vermeye başladı. Çayının ilk yudumunu aldıktan sonra, “Bakın bizde Rize çayı var. Saray’ın 4500 liralık beyaz çayını içmiyoruz” dedi. Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ile birlikte katıldığımız toplantıda kameralar birkaç dakika görüntü aldıktan sonra kapılar kapatıldı. Herkes yerini alınca İnce’nin yaptığı giriş konuşması, toplantının yapılma sebebini ortaya koydu. Türkiye medyasının kalbi İstanbul’da buluştuğu medya yöneticilerine sitemlerini sıraladı İnce: “30 yıllık siyaset hayatımda ilk kez böyle bir şeye tanık oluyorum. Müthiş kalabalıklara sesleniyoruz. Taşıma yok, masraf yok. Okullara baskı yok, öğrenci yok. Tayyip Erdoğan’ın mitinglerinden fazla ilgi var. Dünya medyasında manşet oluyoruz. Dünya bizi konuşuyor ama Türk medyası sınıfta kaldı. 48 günde 102 miting yaptık. Bir mitingimi başından sona veren birkaç TV var sadece.”
Gazeteciler mutlu olacak
İnce, canlı yayınlarının Binali Yıldırım için kesilmesine daha bir içerlemiş: “Hani Erdoğan’ı anladık da... Yıldırım için niye kesiyorsunuz? Siyaseten bitmiş biri. Erdoğan seçilemezse sıradan bir milletvekili...” Bu sözlerinin ardından, kazanması halinde en çok mutlu edeceği kesimi şöyle açıkladı: “Benim cumhurbaşkanlığımda en mutlu olanlar gazeteciler olacak. Rahatlıkla beni eleştirebileceksiniz. Bu seçimi alacağım, göreceksiniz. Her şeye rağmen. Yanlı medyaya, korkak iş dünyasına rağmen. Çünkü sokaklarda milyonlar var...” Cumhurbaşkanı adayı İnce’nin bu sitemlerinden sonra soru-cevap kısmına geçildiğinde, “merkez medya”nın temsilcilerinden biri mikrofonu eline alıp şunları söyledi: “Hatay mitinginde de ‘yalaka basın’ dediniz ama kimse bizi arayıp ‘İnce’yi yayına çıkarma’ demiyor. Dilediğimizi yapıyoruz” dedi. İnce, hemen devreye girdi: “Belki sizi aramıyorlardır. Ama patronunuzu bizzat Erdoğan’ın arayıp talimat verdiğini biliyorum...” Bu diyaloğun ardından Muharrem İnce gazetecilere dönüp şu çağrıyı yaptı: “Şu anda aklınıza ne takılıyorsa en açık biçimde sorun. Bunu çok açık rica ediyorum. Bunu Erdoğan’a soramayacağınızı biliyorum. Ama bana sorun. Türkiye bunu özledi. Gazeteciler canına okumalı siyasetçilerin. En ağır soruları sormalı.” İnce’nin bu “rica”sının ardından gelen sorulara verdiği cevaplardan bazıları şöyle:
-Suruç’taki seçim kavgasının ardından İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sizi suçlaması hakkında ne düşünüyorsunuz?
O meşhur Bafra konuşmasını yapan biri, hangi yüzle Erdoğan’ın yanında siyaset yapıyor? Ben onu muhatap bile almıyorum... Bu dönemde her şey mümkün, o kadar telaş içindeler ki projeleri bozuldu. 7 Haziran-1 Kasım seçimleri arasında neler olmuştu unutmayın. Akıllarından neler geçtiğini biliyorum ama cesaret edemiyorlar aynısını yapmaya. Seçim sonuçlarını kesinlikle kestiremiyorlar.
-Apolet sökme çıkışınızdan pişman mısınız?
Sözümün arkasındayım. Bir paşa AKP logosu altında rakip eleştirilirken Erdoğan’ı alkışlayamaz. Apoletlerini sökerim demek, emekli ederim demektir. Ödül gerekiyorsa ödül, ceza gerekiyorsa ceza verilir. Yapamaz, onu emekli e-de-rim! n OHAL’in yarattığı mağduriyetlerle ilgili neler yapmayı düşünüyorsunuz? KHK’lerle görevden alınmışlar hakkında dava açılanları bekleyeceğiz. Diğerlerini hemen göreve iade edeceğiz. Hem işten atacaksın, hem hakkında dava olmayacak. Kim olursa olsun muhafazakâr, solcu...
-17/25 Aralık yolsuzluk operasyonları ve Gezi’de polis şiddetiyle öldürülenlerle ilgili soruşturmanın gerektiği gibi yürütüldüğünü düşünüyor musunuz?
Türkiye Cumhuriyeti 95 yıllık değil, 3 bin yıllık bir devlettir. En kötü devlet bile kayıt tutar. Her şey bulunur. Her karakolda bir çavuş, her adliyede namuslu bir mübaşir vardır. Merak etmeyin. Berkin Elvan’ın olayını çözebilmeniz için, 17-25 Aralık yolsuzluklarıyla hesaplaşmak için de, ekonomiyi düzeltmek için de önce yargıdan başlayacağız.
'Onlar gazete mi, neden çağırayım?'
İnce’nin medya sitemiyle başlayan toplantı, bu kez hükümet yanlısı medyadan gelen bir sitemle sona erdi. İnce’nin akreditasyon uyguladığı toplantıda, Sabah, Akit, Star, Akşam ve Yeni Şafak gibi hükümet yanlısı gazete, TV ve internet siteleri davet edilmemişti. Toplantının sonuna doğru, davet edilmeyen bir internet sitesi sahibi, toplantıya katılanların cep telefonuna sitemini bir link yoluyla gönderdi. WhatsApp üzerinden gelen bu sitemi iletmek, yine kendisine “merkez” medya diyen bir yayın yönetmeninden geldi. Muharrem İnce “Bu toplantıda neden akreditasyon uyguladınız?” sorusuna şu yanıtı verdi: “Akit’i neden çağırayım? Onlar gazete mi? Niye çağırayım. Gazete olarak görmüyorum ve çağırmıyorum. Erdoğan’ın avukatı ve tetikçisi… Aklıma onlar geldiği için Akit söylüyorum. Tetikçi olanları çağırmadık...” İnce, toplantı boyunca sitem ettiği gazetecilerin gönlünü almak için küçük bir hediye hazırlatmıştı. Üzerinde isminin yazılı olduğu kalemleri verirken, gazetecileri rahatlatmayı ihmal etmedi: “Kabul ederseniz sevinirim… Merak etmeyin, pahalı bir şey değil.”