Emre’nin veda günü

F.Bahçe’de bir devir bitiyor ama yeni bir dönem başlıyor. 1996’da Zeytinburnu’nun altyapısından G.Saray’a gelip sonrasında Inter, Newcastle, A.Madrid, Başakşehir ve F.Bahçe formalarıyla sadece Türkiye’nin değil, dünyanın en önemli figürlerinden biri haline gelen Emre Belözoğlu, aktif futbolculuk kariyerine bugün Saracoğlu’ndaki Ç.Rize maçında son noktayı koyuyor.

Hilmi Türkay

Şampiyonluk hedefine ulaşamayan Sarı-Lacivertlilerde bu sezon hem futbolcu hem kaptan hem teknik direktör hem de sportif direktör rolünde gördük 39 yaşındaki Emre’yi. Bir yıl daha oynayabilir miydi? Kendine bakan, kondisyonuna, yaşantısına, yediğine, içtiğine dikkat eden Emre Belözoğlu oynardı.

Üstelik F.Bahçe’nin Emre’ye hâlâ ihtiyacı var. 39 yaşındaki kaptan, oynadığı her maçta terini son damlasına kadar akıttı. Goller attı, asistler yaptı. Yeri geldi çok hırçınlaştı. Sarı, kırmızı kartlar gördü. Peş peşe sakatlıklar geçirdi. Sahalardan uzak kaldı. Futbolun içinde ne varsa hepsini yaşadı Emre.

Keşke o hırçınlığı da olmasaydı? Bambaşka bir karaktere bürünüyordu hırçın olduğunda. Bunun altında yatan birçok neden var. Bir kere Emre, kaybetmeyi hiç sevmez, hırslı biridir. Takım arkadaşlarının da kendisi gibi sahada hırsla mücadele etmesini ister. Bunlar olmadığında da Emre gerilir, arkadaşlarına bağırır, rakip futbolcuyla itişip kakışır, hakemle dalaşır. Haklı olduğu yanlar elbette var.

Meslektaşım Süleyman Arat’ın yaptığı röportajda, saha içindeki hırçınlığıyla ilgili soruya Emre, “Sinirime hâkim olmayı hiç başaramadım ama futbol sonrası inşallah başaracağım” yanıtını vermiş. Emre’yi sevdim, iyi bir takipçisi oldum. F.Bahçe’den önce hangi takımda oynarsa oynasın bilhassa Avrupa’daki maçlarını mümkün olduğunca kaçırmamaya çalışmıştım. Emre, yeni görevi sportif direktörlükte başarılı olur mu? Olur. Bir kere işini Comolli’den çok daha iyi yapacağı kesin.