‘Empati yeteneği yüksek bir şairdi’
Muammer Hacıoğlu hayatın şiirini yazdı. Hem yaşadığı, hem de şahit olduğu hayatların kahramanları vardır şiirlerinde… Sevda, sevgi, işsizlik, yoksulluk, umutsuzluk, çaresizlik… Hayatın acımasızlığı, insanların görmezden geldiği kişiler, anneler, babalar, çocuklar… “Ben şiir yazmazdım / Açlığın / Sapsarı resmini görmeseydim / Çocukların gözlerinde,” diyen “kavganın doğurduğu şair” Muammer Hacıoğlu’nun hem yaşadığı, hem de şahit olduğu hayatların kahramanlarını yazdığı toplu şiirleri “Ben Çabuk Akşam Oluyorum” (Klaros Yayınları) üzerine oğlu şair Volkan Hacıoğlu ile konuştuk.
Kadir İncesu
Fotoğraf: KADİR İNCESU
İNSANLIK DURUMU
- Muammer Hacıoğlu’nun, Bülent Ecevit’in deyişiyle “Türk halkının özlemlerini ve toplumsal sorunlarını yansıtan” şiirlerinin kaynakları ve özellikleri nelerdir?
Muammer Hacıoğlu’nun toplumcu gerçekçi çizgideki şiirlerinin kaynakları bir kitabının adı olan İnsanlık Durumu’dur.
İnsanın yeryüzündeki varoluş mücadelesi sınıf bilinciyle birleşerek haklı bir kavganın fitilini ateşler. Türkiye’de Nâzım Hikmet’le başlayan devrimci şiir hareketi kırk kuşağı (bir diğer adıyla ‘acılı kuşak’) ve altmış sekiz kuşağı şairleriyle devam eder.
Hacıoğlu da 1970’li yıllarda yayınladığı şiir kitaplarıyla bu mücadelenin bir parçası olmuştur.
‘YENİ OKUMALARA OLANAK SAĞLAYAN BİR KÜLLİYAT’
- Babanızın bütün şiirleri, 2006’da, PK 690 BEYOĞLU (Dönence Yayınları) ismiyle yayınlandığında da büyük ilgi görmüştü. Şiirlerin ilk yayınlandığı dönem ile 2000 sonrası gördüğü ilgiyi nasıl değerlendiriyorsunuz?
Özellikle 2000’li yıllarda yeni kuşakların da yetişmesiyle şiire ilginin genel anlamda arttığını görüyoruz. Şiirin geçmişle, bugünle ve gelecekle bir bütünlük içerisinde var olduğunu günümüz gençliği daha iyi kavramış durumda.
Muammer Hacıoğlu’nun, Yılmaz Güney’in “Arkadaş” filminde seslendirilen “Doğmamış Çocuklara” adlı şiiri yazılmasından yaklaşık 50 yıl sonra bile güncelliğini koruyor. Şiirin tarihsel ve toplumsal işlevine dair bilinç geliştikçe farklı okumalar gündeme geliyor.
Yeni yayımlanan Ben Çabuk Akşam Oluyorum adlı toplu şiirleri de yeni okumalara olanak sağlayan bir külliyat.
AYHAN KIRDAR, MUAMMER HACIOĞLU
- Geçmişin, ilginç edebiyat etkinlikleri var, hatırlanması gereken. Şiir matineleri, resimli şiir sergileri… O günlerin edebiyat ortamı nasıldı?
Beyoğlu’nda Hayyam’da yapılan şiir akşamlarından çok söz edilirdi. Beyazıt Çınaraltı’nda kitaplarını imzalayan şair Hüseyin Avni Dede’nin babası Durmuş Dede elindeki küçük bir zili çalarak şiir akşamını başlatırmış.
Dönemin ünlü simalarının katıldığı ve şiirler okuduğu şiir akşamlarında sanat, edebiyat ve kültür tartışmaları da yapılırmış. Günün değişik saatlerine göre bu buluşmalara şiir suare veya şiir matine adı verilirdi.
‘ŞAİRİN HAYATI ŞİİRE DAHİL’
- “Acılar öyle güzel büyütmüş ki çocukluğumu / İster istemez şair olmuşum,” diyen Muammer Hacıoğlu’nun şiirini, yaşamı şekillendirmiş diyebilir miyiz?
“Şairin hayatı şiire dâhil,” diyebiliriz. Empati yeteneği yüksek bir şairdi Muammer Hacıoğlu. Öyle ki onun hayat ufku, zaman menzili kendi kişisel yaşantısının, sınırlı ömrünün çok ötesine ulaşıyordu.
“Sabriye Hanım” şiirinde para kazanmak için İngilizce dersi veren bir üniversiteli kıza şöyle seslenir:
“Seni buradan/ oturduğum yerden görüyorum/ gözlerinde öfkenin kıvılcımları yanıyor/ karda bir güvercin gibi titriyor sesin/ yaşamak için de olsa/ girme burjuvanın sularına/ girme kirlenirsin.”
- “Akmayan çeşmelerin şairiyim, akan damların / Acıları benim acılarımdır / Sabahçı kahvelerinde uyuyan adamların / Varsınlar görmesinler / Görmesinler mısralarımda bağıran devleri / Dergiler / Gazeteler / Yayınevleri” diyen Muammer Hacıoğlu’nun edebiyat tarihimizdeki yeri nedir?
Mehmed Kemal, Muammer Hacıoğlu’nun ölümü üzerine yazdığı 20 Haziran 1992 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki “Şair Öldü Diyeler” adlı köşe yazısında onu “Kuşağı tükenmeye yüz tutmuş bohem şairler” arasında anıyor:
“Tıpkı Baudelaire, Verlaine, Rimbaud, Apollinaire, Edgar Allan Poe gibi… Cahit Sıtkı, Orhan Veli, Niyazi Akıncıoğlu, Celal Vardar da öyleydi.”
MUAMMER HACIOĞLU, OĞLU VOLKAN HACIOĞLU VE EŞİ FAZİLET ARICAN
- “Kendin için bağırmayacaksın / Yalnız halkın acısı olacak yüreğinde / Yalnız halk için çıkacak sesin” demiş “Oğluma Mektup” adlı şiirde. Şairliğinde babanın etkisi nedir?
Babamı kaybettiğimizde on beş yaşımdaydım. Ancak o yaşa kadar babam sayesinde şiir ve edebiyat dünyasında birçok şairi, yazarı, tiyatrocuyu tanıma fırsatım oldu.
Attilâ İlhan, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Zeki Alasya, bugün de aile dostumuz olan Kandemir Konduk ve daha birçok değerli sanatçı…
Babamın ve içine doğduğum edebiyat sanat ortamının şiirim üzerinde elbette önemli etkileri oldu. Harold Bloom’un kavramsallaştırdığı Etkilenme Endişesi’ni yine şiirle aştım...