EMEP'ten 15 Temmuz açıklaması

Emek Partisi 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin yıldönümüne ilişkin yaptığı açıklamada, AKP'nin 15 Temmuz'un yıldönümünü tek adam diktatörlüğünün yeniden inşa edilmesinde kullanıldığı belirtilerek, OHAL'in derhal kaldırılması çağrısında bulundu.

cumhuriyet.com.tr

Emek Partisi, 15 Temmuz Darbe Girişimi'nin yıldönümüne ilişkin bir açıklama yayınladı. Açıklada, 15 Temmuz etkinliklerinin tek adam diktatörlüğünün yeniden inşa edilmesinde kullanıldığı ileri sürülerek,OHAL'in derhal kaldırılması çağrısında bulundu.

Gerçek darbeciler yargılansın, “Tek Adam Rejimi” son bulsun

EMEP Genel Merkezi tarafından yapılan açıklama şöyle:

15 Temmuz darbe girişiminin yıldönümünü Cumhurbaşkanı ve AKP Hükümeti, yurttaşları yeniden iktidarın etrafında toplamanın bir olanağı olarak değerlendirmekte, hükümet ortağı MHP ile birlikte halkın darbe karşıtlığını sistemin “tek adam, tek parti diktatörlüğü” olarak yeniden inşa edilmesinde bir dayanak olarak kullanmaktadırlar.

Bu açıkça bir “darbe fırsatçılığı”dır. Geçen yıl ilan edilen OHAL uygulaması kapsamında çıkarılan KHK’lerle ülke hukuksuz bir biçimde yönetilmektedir. Bir yıl içinde onlarca TV-radyo, gazete, dergi, yayınevi KHK’lere dayanarak kapatıldı. Çoğu kamu emekçisi, akademisyen yüz bini aşkın insan işinden edildi. HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve CHP milletvekili Enis Berberoğlu’nun da aralarında olduğu on üç milletvekili, yüzlerce gazeteci, siyasetçi ve seçilmiş belediye yöneticileri tutuklandı. Çeşitli işkollarında toplusözleşme grevleri yasaklandı, her türlü hak arayışı zorla bastırıldı. Yargı kurumları Cumhurbaşkanının talimatlarına göre işletilmeye başladı.

Cumhurbaşkanı ve hükümet OHAL ilan edilirken “biz OHAL’i halka karşı değil, devlete karşı ilan ediyoruz” demişlerdi. Ancak OHAL uygulamaları gerçekte doğrudan doğruya halka yönelmiştir. Nihayet Erdoğan yabancı sermayeli yatırımcılara seslenirken OHAL’i, esas olarak, grevleri yasaklamak için ilan ettiklerini itiraf etmiştir. Şimdiye kadar yargıya hangi kararları vereceğini telkin eden; muhalifleri, gazetecileri, siyasetçileri terörist-ajan-casus olarak ilan ederek hukuk kurumlarını yönlendiren Erdoğan, şimdi de sermaye sahiplerine güvence vermek için işçi grevlerinin yasaklanmaya devam edeceği teminatında bulunmaktadır.

Bu bakımdan, bunca adaletsizliğe ve hukuksuzluğa imza atan bir iktidar ve ortaklarının darbe girişiminin yıldönümünde “demokrasi nöbeti” tutma çağrısı ironiktir. Çünkü olmayan bir demokrasinin nöbeti tutulamaz.

15 Temmuz davasında basına yansıyan ifadeler iktidarın yanıtlaması gereken pek çok sorunun yanıtının açıkta kaldığını, birçok karanlık noktanın aydınlatılmayı beklediğini göstermiştir. Durum buyken yüz binlerce insan darbeden sorumlu tutulmakta ama darbenin arkasındaki, yargıdan bürokrasiye kadar her yerde yuvalanmış güçlerin üzerine gidilmemektedir. FETÖ’nün palazlanıp serpilmesinde AKP iktidarının rolü büyüktür. Bu rolün üzeri “aldatıldık” sözüyle geçiştirilemez. Ancak her yerde, her zeminde FETÖ bağlantısı arayan siyasi iktidar bu örgütün güçlenmesinde kendi sorumluluğunu üstlenmeyi reddetmektedir.

Silahlı bir darbe girişimine katılanlar, planlayanlar, yönlendirenler cezalandırılmalı ancak hiç kimse düşüncesinden, siyasal görüşünden ve inancından dolayı suçlanmamalıdır. Ama yapılan budur. Darbe düzenleyenlere dokunulmazken yüz binlerce insan darbecilikle suçlanarak cezaevlerine doldurulmaktadır.

O gün darbe yapılacağını bildikleri halde gerekli tedbirleri almayanlar ve bu girişimi siyasi çıkar hesapları kapsamında fırsata çevirmeye çalışanlar tarihin ve halkın önünde en az darbeciler kadar suçludur. Gerçekler karartılamaz; demokrasi mücadelesi, bu bağlantıları er geç ortaya çıkaracaktır.

Siyasi iktidarın bir yıldır sürdürdüğü OHAL ve KHK’lerin bilançosu, baskı ve yasaklar sayesinde tek adam rejimini güçlendirmektedir. Ancak demokrasi ve adalet talebinin de giderek daha geniş kesimleri kucakladığı da görülmektedir.

15 Temmuz darbe girişiminin bastırılması halkın darbeden kurtulduğu anlamına gelmemektedir. OHAL de aslında halka karşı yapılan bir darbe niteliğindedir. Bu bakımdan derhal kaldırılmalı; KHK’ler yol açtığı bütün sonuçlarıyla birlikte iptal edilmelidir.

Siyasi iktidar “Tek adam, tek parti diktatörlüğü”nü kurmak için her şeyi göze alsa da; demokrasi, özgürlük ve adalet mücadelesi sürecektir. Bu mücadele kazanacak; darbeciler arasındaki her türlü bağlantı açığa çıkarılacak, tek adam rejimi son bulacaktır!

Yeter ki demokratik bir Türkiye için güçlerimizi birleştirelim!