Emekli Tuğamiral Erdağ, Akdeniz’deki gelişmeleri değerlendirdi: Başarı için birlik gerek
Akdeniz’de yaşanan gelişmeleri değerlendiren emekli Tuğamiral Turgay Erdağ, “Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi iç cephemizin çok güçlü olması gerekir. Siyasal iktidarlar dış ilişkilerde güçlü bir Türkiye istiyorlarsa iç cepheyi bölüp parçalamak yerine ulusal hedeflerde tek vücut haline getirmeyi istemelidirler” dedi.
Sarp SağkalEmekli Tuğamiral Turgay Erdağ, Akdeniz’de yaşanan tüm gelişmeleri Cumhuriyet’e değerlerdirdi.
‘KUTUPLAŞTIRMA ÇABASI’
“Cumhurbaşkanı’na küfürlü manşetler atılmasını asla kabul edemeyiz” diyen Erdağ, Türkiye’nin her türlü hukuki ve siyasal girişimde bulunması gerektiğini belirtti. Erdağ, Yunan basınının kutuplaştırma oluşturmaya çalıştığını belirterek şunları kaydetti:
“Yunan basınının bu davranışı beni şaşırtmıyor. Uluslararası konular, özellikle de Türk - Yunan ilişkileri iç politika malzemesi olarak kullanılıyor. Yunan kamuoyunun tek bir cephede tutulabilmesi için böyle bir düşmanlığa ihtiyaç var. Böylesine bir kutuplaşma olmasa Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilimi sorgulayan, iki ülkenin de çıkarlarının gerçekte ne olduğunu anlamaya çalışan insanlar ortaya çıkacaktır. Yunan kamuoyunda bu tür sorgulamaları yapanları görmeye de başladık. Ama yaratılan bu aşırı gerginlik ve insanları iki ayrı uçta toplama çabaları gerçekçi sorgulamaları yapanların sesinin çıkmasını engelliyor.”
Yunanistan’ın gerginliği artırarak diğer devletlerin devreye girmesini beklediğini belirten Erdağ, şunları aktardı:
“Ancak hesap etmedikleri şey yüz yıl ya da yüz elli yıl önceki dengelerin değiştiğidir. Türkiye, yüz yıl önce Osmanlı’nın çöküş dönemindeki ülke değildir. Tarihten dersini almıştır. Gözünün önünde neredeyse her gün bir adası işgal edilirken, donanması olmadığından ne yazık ki bu trajediyi seyretmek zorunda kalan bir ülke değildir artık. Silahsız olması gereken adaları Türkiye’ye karşı pervasızca silahlandıran Yunanistan karşısında suskun kalan Türkiye de artık yoktur.”
Bölgenin daha çok Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) ilgi alanında olduğunu söyleyen Erdağ, “Böyle olması aslında bir şeyi değiştirmiyor. GKRY ile Yunanistan aynı hedefe ilerlemek istiyorlar. Birini diğerinden ayrı düşünemiyorum. AB de bu ikilinin çabalarına destek vererek Türkiye’yi denizlerden dışlamak istiyor. Yani yüz yıl önce ne istiyorlarsa bugün de aynı şeyi istiyorlar” ifadelerini kullandı.
AB’nin Yunanistan’a verdiği desteği ve Türkiye’ye yönelik yaptırım tehditlerine ilişkin olarak Erdağ, şunları söyledi:
“AB, Türkiye’yi özellikle Doğu Akdeniz’den dışlamak istiyor. Yunanistan ve GKRY üzerinden Doğu Akdeniz’in çok büyük kısmına hukuka ve adalete aykırı bir biçimde el koymak istiyorlar. Çünkü el koymak istedikleri alan hem ekonomik zenginlik açısından hem de jeopolitik kontrol sağlamak için kilit öneme sahiptir” diye konuştu.
‘TEK VÜCUT OLMALIYIZ’
Erdağ, Türkiye’nin Akdeniz’de başarılı olması için, atılan adımların iç politikaya malzeme yapılmaması gerektiğinin altını çizerek “Mustafa Kemal Atatürk’ün belirttiği gibi iç cephemizin çok güçlü olması gerekir” dedi. Erdağ, “Siyasal iktidarlar dış ilişkilerde güçlü bir Türkiye istiyorlarsa iç cepheyi bölüp parçalamak yerine ulusal hedeflerde tek vücut haline getirmeyi istemelidirler. Dış politikada ulusal çıkarlarımız gereği özgürce kararlar verebilmek ve yaptırım gibi onur kırıcı tehditleri boşa çıkarmak için çok güçlü bir ekonomiye sahip olmak hedeflenmelidir” ifadelerini kullandı.
‘İLİŞKİLERİMİZİ DÜZELTMELİYİZ’
Türkiye’nin bölgesel devletlerle işbirliği yapması gerektiğini söyleyen Erdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Uluslararası alanda yalnız kalmış bir ülkenin en haklı olduğu konuyu bile çözmesi son derece zordur. Bu nedenle süper güçler bile koalisyon adı altında birliktelikler oluşturarak uluslararası sorunlara müdahale edebiliyorlar. Türkiye diğer ülkelerle ilişkilerini sadece gerçekçi ulusal çıkarlar zemininde geliştirmelidir. Din, mezhep ya da uluslararası ilişkilerde geçerli olmayan başka kaygılarla kurulan ilişkilerin ülkemiz yararına olmadığını yaşayarak görüyoruz. Türkiye en kısa zamanda bölgesel ve küresel çapta diplomatik atak yapmalı ve özellikle Doğu Akdeniz’de komşu olduğu ülkelerle ilişkilerini düzeltme yolunu aramalıdır. Bu yapılırsa AB’yi oluşturan ülkelerin hepsinin, İngiltere’nin, Rusya’nın, Mısır’ın, İsrail’in çıkarlarının aynı olmadığı görülecek ve Türkiye Doğu Akdeniz’de dengeli ve mantıklı işbirlikleri geliştirebilecektir.”