Emekli Koramiral Can Erenoğlu, Doğu Akdeniz’deki gerilimi Cumhuriyet’e değerlendirdi
Araştırma ve sondajın kararlılıkla sürdürülmesi gerektiğini söyleyen Erenoğlu, “Gerginliğin derecesine bağlı olarak Kardak adacıklarının dışındaki egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş 150 ada, adacık ve kayalığın da isimleri açıklanmalı. KKTC için ‘çözümden ve çözüme yönelik müzakerelerden bahsetmek’ Kıbrıs’ın kaybı olur” dedi.
Sena YaşarEmekli Koramiral Can Erenoğlu, Doğu Akdeniz’deki gerilime ilişkin, “Gerginliğin derecesine bağlı olarak Kardak adacıklarının dışındaki egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş 150 ada, adacık ve kayalığın da isimleri açıklanmalıdır” dedi. Erenoğlu, Oruç Reis gemisinin Antalya’ya dönmesini ise “Personelin bir dayanma gücü var. Gerginliği artırmaya yönelik adımlar atmaya gerek yok” diye yorumladı.
Eski Sahil Güvenlik Komutanı Erenoğlu, Doğu Akdeniz’deki son durumu ve yaklaşan Avrupa Birliği (AB) toplantısında yapılması gerekenleri Cumhuriyet’e değerlendirdi.
Türkiye’nin, yaklaşan AB toplantısında sahada gösterdiği askeri gücünü, masada da diplomasi olarak göstermesi gerektiğine dikkat çeken Erenoğlu, atılması gereken adımları şöyle sıraladı: “Diplomasi öncelikli politika izlenmeli. Liyakatsiz ve ehliyetsiz danışmanlar yerine bilgili, deneyimli, becerili ve saygın diplomatların görüşlerine başvurulmalı. Din eksenli politikalar içinde erimekten vazgeçilerek, tutarlı ve kararlı mesajlar verilmeli. Türk-Yunan ilişkileri konusunda deneyimli diplomatlar görev beklemeksizin çözüm önerileri üretmeli. Araştırma ve sondaj gemilerimizin planlanan faaliyetleri kararlılıkla sürdürülmeli, deniz istihbaratını güçlendirmeliyiz. Avrupa Birliği’nin Türkiye’yi caydırmak için yaptırımları belirleyeceği 24 Eylül’den önce Meis dahil Yunanistan’a anlaşmalarla gayri askeri statüde bulundurulması şartıyla devredilen adalarda Türkiye tarafından askeri tedbirlere başvurulmasını hukuken haklı kılacak Yunan ihlalleri Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ve NATO’da gündeme getirilmeli. ‘Kazayla da olsa ateş açılmasın, gerginlik artmasın’ diye Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarımız konusunda Yunanistan ile masaya oturmanın, taviz vermek, caydırıcılığı zayıflatmak ve geri adım atmak anlamına geleceği dikkate alınmalı. Doğu Akdeniz’de MEB sınırlarımızı gecikmeksizin ilan etmeliyiz. Bir sonraki aşamada da Ege’de kıta sahanlığı sınırlarımız BM’ye deklare edilmeli. KKTC’de ivedilikle bir deniz ve hava üssü tesis edilmeli. Gerginliğin derecesine bağlı olarak Kardak adacıklarının dışındaki egemenliği anlaşmalarla Yunanistan’a devredilmemiş 150 ada, adacık ve kayalığın da isimleri açıklanmalı. KKTC için ‘çözümden ve çözüme yönelik müzakerelerden bahsetmek’ Kıbrıs’ın kaybı olur. Türkiye, hem kendi hem de KKTC’nin güvenliği ve dünya ile irtibatı açısından Kıbrıs’ın düşman elinde bulunmasına asla izin vermemeli. Çünkü Doğu Akdeniz ve Kıbrıs artık dünya jeopolitiğinin kalpgâhı haline gelmiştir.”
‘BU GERİ ADIM DEĞİL’
Oruç Reis’in Navtex süresinin uzatılmaması ve Antalya’ya dönmesini de değerlendiren Erenoğlu, şunları kaydetti: “Bu dönüş planlı bir durum. Zaten Oruç Reis’in görev süresi uzatılmıştı. Personelin bir dayanma gücü var. Gerginliği artırmaya yönelik adımlar atmaya gerek yok. Dönüş, geri adım veya taviz anlamına gelmez. Planlı biçimde uzatılmıştı, araştırma faaliyetlerini aylarca, yıllarca bilfiil yapmaya gerek yok, belirli periyotlarla yapılabilir. Gemideki personeli de rahatlatmak gerekiyor. Deniz Kuvvetleri personeli, 6 aydan fazla süredir denizde. Liman yok, bir şey yok. Aileleriyle kısıtlı imkânlarla telefon görüşmeleri var. ‘Navtex savaşları’ şeklinde uzatarak bir yere varılamaz. Dinlenmeye ihtiyacı yok ama personelin vardiya değişimi yapması şart. İnsan faktörünün, bu gerginliğin kurbanı yapılmaması gerekiyor. Bu, bir geri adım değildir. Ancak tekrar faaliyete başlayacağı planlı tarih şimdiden yayımlanmalı ve bu başlangıç herhangi bir gelişmeye tepki şeklinde olmamalıdır.
En önemli konulardan biri de hukuken haklı olduğumuz için görüşmelerden çekinmeyiz söylemi. Doğu Akdeniz için geçerli olmamalıdır. Çünkü biz, Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığı koordinatlarımızı 29 Kasım 2019’da, Birleşmiş Milletler’e deklare ettik. Yunanistan’ın burada hiçbir egemenlik hakkı yoktur. Doğu Akdeniz’i tartışmaya açmak kabul edilemez. Aksi durum, egemenlik haklarımızdan zımmen de olsa taviz anlamına gelir.”