Emekli Albay Üçok, TSK yönetmeliğinden ‘irticai’ ifadesinin kaldırılmasını değerlendirdi

Geçmişte Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) içindeki cemaat ve tarikat yapılanmalarıyla ilgili soruşturmalar yürütmüş olan emekli askeri hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, Harp Okulları ve Astsubay Yüksekokulları’na giriş koşulları arasında bulunan “irticai faaliyete karışmamış olma” şartının kaldırılmasını, “TSK yapısının dibine konmuş dinamit” olarak nitelendirdi.

Hüseyin Hayatsever

2009 yılında Hava Kuvvetleri’nde başsavcı olarak FETÖ’nün Işık Evleri ve Karargâh Evleri soruşturmalarını yürütürken o dönem Ergenekon soruşturmasını yürüten Zekeriya Öz’le yaşadıkları “yetki tartışmasının” ardından tutuklanan emekli askeri hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok, konuyla ilgili Cumhuriyet’e değerlendirmelerde bulundu. “Harp Okulları Yönetmeliği’nde yapılan değişiklik, 15 Temmuz’dan ve öncesinde FETÖ’nün örgütlenmesinden hiçbir ders çıkartılmadığını gösteriyor” diyen Üçok, “O dönemde Fethullahçılık, MGK ve mahkemeler tarafından terör örgütü olarak kabul edilmemişti. O dönem terör örgütü olarak kabul edilmemiş FETÖ’nün bu ülkede devletin silahlarını halka karşı kullandığını gördük” dedi.

'DİNAMİTTEN FARKSIZ'

“İrticai görüşleri benimsememiş ve bu faaliyetlere katılmamış olma” şartının kaldırılmasıyla TSK içinde tarikat yapılanmasının önünün açılacağına dikkat çeken Üçok, şöyle konuştu: “Buradaki en önemli sorun şu: TSK içinde bir hiyerarşi var, komutan emreder astı, o emri yerine getirir. Fakat tarikat ve cemaatlerin içinde de bir hiyerarşi var. Orada da şeyh, şıh, ağabey bir şey istediğinde tarikat ya da cemaat mensupları onu yerine getiriyor. Geçmişte yürüttüğümüz soruşturmalarda bizzat bunu gördük; tarikat ya da cemaat hiyerarşisi içine giren bir asker, komutanının değil, şeyhinin, şıhının, ağabeyinin emrini yerine getiriyor. Bu da TSK’nin bin yıllık yapısının dibine konmuş dinamitten farksızdır. Bu, TSK’nin yasal hiyerarşisinin bozularak illegal bir hiyerarşik düzeninin önünü açar.”

Birçok tarikatın, MGK tarafından devlete karşı faaliyet gösteren bir yapı olarak tanımlanmamasına karşın Türkiye’nin anayasal laik düzeninin değiştirerek dini bir yönetim getirilmesini savunduğuna dikkat çeken Üçok, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın en temel ilkeleriyle çelişen görüşleri savunan herhangi bir tarikatın mensuplarının TSK’ye yerleşmesinin önü açılıyor. Hilafet isteyen, bir yapının mensubunu TSK’nin içine sokarsanız bu tehlikenin önünü nasıl alacaksınız? Şimdi a, b, c tarikatlarının TSK içinde bir yapılanma çabasına girişmeyeceğini kim garanti edebilir? Bunun nasıl sonuçlara yol açtığını FETÖ örneğinde gördük” diye konuştu.

15 Temmuz 2016 gecesi darbe girişimi içinde yer alan askerlerin Akıncı Üssü’ne götürdükleri o dönem Genelkurmay Başkanı olan Hulusi Akar’a, “Sizi kanaat önderimiz Fethullah Gülen’le görüştürelim” dediğini anımsatan Üçok, “Bir tarafta TSK’nin başındaki Genelkurmay Başkanı var, diğer tarafta ise cemaat yapısının başındaki kişi var. Fakat oradaki asker, yasal komutandan değil, cemaatin başındaki kişiden emir alıyor. Bu, cemaat-tarikat yapısı içinde bulunan bir askerin kimden emir aldığının somut göstergesidir” diye konuştu. 

‘ÜLKEYE KÖTÜLÜK’

2018 yılında Kara Harp Okulu’nda cuma namazını hangi tarikata mensup imamın kıldıracağı konusunda kavga çıktığı iddialarının yer aldığı haberleri anımsatan Üçok, “Bunlar yok sayılarak, sadece cemaatlerin, tarikatların oylarından medet umularak böyle tehlikeli bir yola girmek, bu ülkeye yapılabilecek en büyük kötülüklerden biridir. TSK içine siyasetin de tarikat-cemaat gibi dini yapıların da sokulmaması için tüm önlemler alınmalı. Yoksa çok acı olaylar yaşayabiliriz. Yeni 15 Temmuz’lar yaşanmaması için bu hatadan en kısa sürede dönülmeli” değerlendirmesini yaptı.