''Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi''
DİSK ve KESK tarafından ''Krizin Bedelini Ödemeyeceğiz'' temasıyla yarın gerçekleştirilecek ''Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi'' için tüm yurttan bir çok yurttaş yaklaşık 500 otobüsle Ankara'ya gelecek. Türk-İş, DİSK ve KESK'in mitinge katılım davetine henüz olumlu bir yanıt vermedi. Buna karşın Türk-İş'e bağlı bir çok sendikalar ve şubeleri mitinge katılacak.
cumhuriyet.com.trDİSK ve KESK ''Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi'' için gerekli hazırlıkları büyük ölçüde tamamladı. Konfederasyon yöneticilerinin yaptıkları görüşmeler sonunda, çeşitli siyasi parti, meslek ve sivil toplum örgütleri ile sanatçılar mitinge katılacaklarını açıkladı.
Miting için illerden yola çıkacak yaklaşık 500 otobüsün belirlenen 4 noktada toplanmasının ardından şehre birlikte giriş yapılacak. Bazı katılımcılar ise trenle ve kendi imkanlarını kullanarak Ankara'ya gelecek. Katılımcılar saat 09.00'dan itibaren Hipodrom'da toplanacak.
Sıhhiye Meydanı'nda başlangıç saati 13.00 olarak planlanan mitingde, KESK Genel Başkanı Sami Evren, DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi birer konuşma yapacak. Ayrıca mitinge destek veren kuruluşlardan bazılarının yöneticileri de katılımcıları selamlayacak.
Türk-İş mitinge katılmıyor
Türk-İş Genel Merkezi, DİSK ve KESK'in mitinge katılım davetine henüz olumlu bir yanıt vermedi. Buna karşın Türk-İş'e bağlı bazı sendikalar ve şubeleri mitinge katılacak. Türk-İş Genel Sekreteri ve Tekgıda-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Türkel, üyeleriyle miting alanında olacak. Çoğunluğunu Türk-İş'e bağlı sendikaların oluşturduğu Ankara Şubeler Platformu da mitinge destek verecek.
Miting için yaklaşık 5 bin polis görev yapacak.
"İlk ciddi uyarı"
KESK Genel Başkanı Sami Evren, kendilerine gelen talepler dikkate alındığında mitinge katılımın beklentilerin üzerinde gerçekleşeceğinin görüldüğünü söyledi.
Mitinge Türk-İş bünyesinden önemli bir katılım olacağına dikkati çeken Evren, kurumsal anlamda oluşumunda güçlükler çekilen Emek Platformu'nun miting alanında kendini göstereceğini ifade etti. Evren, ''Bu miting, kriz sonrası emek cephesinin ilk ciddi uyarısı ve ihtarı olacaktır. Bunun arkası gelecektir. Muhtemelen Türk-İş'in de içinde olduğu daha büyük adımların önünü açacak. Çünkü önümüzdeki günlerde işten çıkarmalar çok daha can yakıcı bir hal alacak. Asgari ücret görüşmeleri de önceki yıllardaki gibi rahat geçmeyecek'' dedi.
Mitingi bir nevi toplu sözleşmeye benzeten Evren, ''Hükümet bir paket hazırlıyor, biz de bir paket açıklayacağız. Burada emekçilerin yoksul halkın taleplerini sıralayacağız. Bir anlamda halkı ilgilendiren toplu sözleşme masası Sıhhiye Meydanı'nda kurulacak. Kamu çalışanı, işçisi, emeklisi, öğrencisi, ev hanımı hep beraber taleplerini açıklayacak. Hükümeti halkın taleplerini karşılamak için bir nevi toplu sözleşmeye çağıracağız'' diye konuştu.
Evren, taleplerini, ''başta doğalgaz ve elektrik olmak üzere yapılan son zamların geri alınması, İşsizlik Sigortası Fonu'na dokunulmaması, kriz nedeniyle işten çıkarmaların engellenmesi, iş güvencesinin hukuki güvenceye kavuşturulması, IMF ile ülkenin zararına anlaşma yapılmaması'' olarak sıraladı.
''Kemer sıkmanın'' politika olmadığını savunan Evren, Hükümet'in geniş halk kesimlerinin taleplerine cevap vermesi gerektiğini kaydetti. Evren, ''Zamlardan, krizden, işten çıkarmalardan, uygulanan politikalardan canı yanan herkesi yarın Sıhhiye Meydanı'na bekliyoruz'' dedi.
DSP’den mitinge destek
DSP Genel Başkan Yardımcısı Osman Kılıç, hükümetin sermaye kesimiyle olduğu kadar, işçi örgütleriyle birlikte krizin aşılması yönünde çareler araması gerektiğini belirterek, “Bu amaçla sendikal örgütlerle derhal ortak çalışma içine girilmesi kaçınılmaz bir zorunluluktur. DİSK ve KESK öncülüğünde düzenlenen Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi’ni destekliyoruz” dedi.
DSP Genel Başkan Yardımcısı Osman Kılıç yaptığı açıklamada, küresel olsun, ulusal olsun her türlü ekonomik krizin öncelikle çalışanları, vurduğunu söyleyerek, ekonomik krizin üretim sektöründe “derin tahribatlar” yapmaya başladığını söyledi. AKP’nin, “dışa bağımlı” siyasi, ekonomik politikalarının faturasının, 6 yıldır işsizlik, yoksulluk olarak toplumun tüm kesimlerine “ödetildiğini” söyleyen Kılıç, “En ağır bedeli de emeğiyle geçinenler, çalışan sınıflar ödemektedir. Küresel krizin henüz öncü dalgalarının etkisinde olmamıza rağmen, reel sektörün her kesiminde üretime ara verme, üretimi durdurma, işten çıkarmalar ve iflaslar yaşanmaya başlamıştır. Oysa iktidarın, sermaye kesimiyle olduğu kadar, emekçi örgütleriyle birlikte krizin aşılması yönünde çareler araması, öncelikle halkın alım gücünün artırılması ve üretime yönelik talebin canlandırılması için çaba göstermesi gerekmektedir” dedi.
Sendikal örgütlerle derhal ortak çalışma içine girilmesinin zorunluluk olduğunu ifade eden Kılıç, AKP hükümetinin ekonomik krizin gereklerini ise yerine getirmediğini savundu. İçeriği henüz kamuoyunca bilinmeyen IMF anlaşmasıyla, bağımlı ve güdümlü yeni bir ekonomik dönemin başlatılmak üzere olduğunu da belirtti.