Elwyn Brooks White'tan 'Kuğu'nun Trompeti'
Elwyn Brooks White, “Kuğu’nun Trompeti”nde bir engelin üstesinden gelmenin, müziğin keyfini duyumsamanın ve sevdiğine kavuşmanın öyküsünü anlatıyor.
Mavisel Yener1970’te, Stuart Little’ın Maceraları ve Örümcek Ağı adlı çocuk kitapları ile Laura Ingalls Ödülü’nü alan Amerikalı yazar Elwyn Brooks White’ın üçüncü çocuk kitabı Kuğunun Trompeti, yüzyılın en sevilen çocuk kitapları arasında sayılıyor. 1985’te seksen altı yaşında dünyaya veda eden White’ın çocuk kitaplarının ortak noktası, mizahi anlatım.
Kuğunun Trompeti’nde insan dünyası ile kesintisiz iletişim kuran hayvan kahramanlar var. Trompet çalmayı öğrenerek şöhret olan dilsiz bir kuğunun öyküsü, küçük okurlara edebiyat dünyasının kapılarını açacak.
Hayvanlar âleminin Louis Armstrong’u, dünyaca ünlü Kuğu Louis ile tanışmak içimizi umutla dolduruyor. Trompetçi kuğular seslerinin güzelliğiyle ünlü; güzel sesleri sayesinde eşlerini bulur ve yuvasını kurar. Kuğu Louis doğduğundan beri konuşamıyor, hiç ses çıkartamıyor. Peki, sesi olmayan bir trompetçi kuğu nasıl hayatta kalır? Âşık olduğunda bunu sevdiğine nasıl anlatır? Bu engel nasıl aşılır?
Kuğunun Trompeti, Kuğu Louis’in fedakâr ailesi ve hayvanlar âlemine meraklı insan arkadaşı Sam sayesinde sesini ve özgüvenini geri kazanışının hikâyesi.
Kuşları seven, onları gözlemleyen on bir yaşındaki Sam Beaver, Louis adındaki kuğu ile dost olur. Birbirine günlük yaşamın sevincini gösterirler. Sam; yaptıklarını, görüp düşündüklerini defterine yazan, bazen resimler çizen ama mutlaka her gün kendine bir soru sorarak defterini kapatan bir çocuk.
DİLSİZ LOUIS
Dilsiz doğan, bu nedenle dört kardeşinden farklı olan Louis’in öyküsü, Çirkin Ördek Yavrusu masalına göndermede bulunsa da ondan çok farklı ilerleyen bir kurgusu var. Babasının, konuşamayan kuğuya söyledikleri çok çarpıcı: “Doğanda olmayan bir üzüntünün seni esir almasına izin verme. Kuğular üzgün değil neşeli, hantal değil zarif, korkak değil cesur olmalıdır. Unutma, dünya üstesinden gelmesi gereken bir tür engele sahip gençle doludur. Belli ki sende bir konuşma kusuru var. Eminim zamanla bunun üstesinden geleceksin. Senin yaşında hiçbir şey söyleyememek küçük bir avantaj bile olabilir. Seni iyi bir dinleyici olmaya teşvik eder. Dünya konuşanlarla dolu ama dinleyen birini bulmak çok zor! Seni temin ederim, dinlerken, konuşurken olduğundan çok daha fazla şey öğrenirsin” (s. 59).
Louis bu sözler karşısında ne demiştir dersiniz? “Babam da amma çok konuşuyor!”
Louis’in konuşamaması ilk yıllarında büyük bir sorun değildir; sessiz olabilir ama aynı zamanda diğer kuğulardan daha hızlı, daha güçlüdür. Ancak biraz büyüdüğünde, konuşamaması bir sorun hâline gelir, sesi olmadan iletişim kuramaz. Louis, güzel bir kuğuya âşık olur fakat ses çıkaramadığı için onun dikkatini çekemez. Böylece, babası ile annesi başka çözümlere yönelir.
YAZI YAZABİLEN KUĞU
Oğlunun çevreyle iletişim sağlayabilmesi için “gerekirse yeryüzünün sonuna bile giderim” diyebilen baba kuğu, oğluna bir trompet almak için şehre doğru uçar. Ancak şehirdeki müzik mağazasındaki trompet satılıktır ve baba kuğuda hiç para yoktur. Tek çaresi mağazanın vitrinine pike yapıp camı kırmak, trompeti çalmaktır. Bedelini ödemeden kaçırdığı trompeti oğluna verirken yaptığı yanlışın vicdan muhasebesine girer. Yalnız o değil, Louis de çalıntı bir trompeti kullanmayı içine sindiremez. Para kazanıp trompetin parasını mağazaya ödemek için iş aramaya başlar. Sam’in Louis’i okula götürmesi, Louis'in yazmayı öğrenmesi, yalnızca onun insanlarla iletişim kurabilmesini sağlar, kuğulara derdini anlatamaz. Louis’in okuma yazma öğrenmesi, boynuna astığı minik kara tahtaya yazarak kendini ifade etmeye çalışması, iletişim yöntemleri konusunun kapısını açıyor.
Louis’in trompet çalma konusundaki kararlılığı, engelini gidermek için atıldığı maceralar, borcunu ödemek için yaptığı vicdan muhasebesi çocukları düşündürecek. Kitaptan yükselen müzik, doğanın renkleri ile birleşerek unutulmaz bir okuma serüvenine dönüşüyor.
KOMİK VE HÜZÜNLÜ
Bir öykü hem komik hem hüzünlü olabilir, Kuğunun Trompeti buna iyi bir örnek. Louis üç parmakla çalışan valfler ile trompeti güzel çalabileceğini fark ettiğinde, Sam Beaver'den sağ ayağındaki perdenin kesilmesini ister. Yazar aslında çocuklar için itici olabilecek bu ayrıntıyı başarıyla kurguya yediriyor; kaldırılan o perdenin yerine sağlıklı yeni dokular geliyor.
Bir bölümde Louis, geceyi Boston'daki Ritz Otel’inde geçiriyor Akşam yemeği için bir düzine su teresi sandviç siparişi verip küvete yatıyor. Kuğunun alışılmadık bir ortama uyum sağlamaya yönelik sakin, başarılı girişimleri, çocuk okura önemli iletiler verecektir kuşkusuz.
E. B. White'ın diğer çocuk kitaplarına da baktığımızda, doğaya karşı ne denli saygılı bir yaklaşımı olduğunu fark ediyoruz. Bir başka ortak özellik de “doğarız, yaşarız, ölürüz” fikrini okuru hırpalamadan vermesi. Kuğunun Trompeti’nin bitiminde, Louis ölümle yüzleşir: “Yaşamak için sadece birkaç dakikam kaldı. Bu adam bir delilik anında beni ölümcül şekilde yaraladı. Kırmızı kan, iç durmadan damarlarımdan dışarı sızıyor. Gücüm azalıyor. Ama ölmek üzere olsam da trompetin ücretini ödeyeceğim. Hoşça kal hayat! Hoşça kal güzel dünya! Hoşça kalın kuzeydeki küçük göller. Elveda yaşadığım tutkulu, ateşli baharlar! Elveda sadık karım, sevgi dolu oğullarım ve kızlarım! Ben ölmek üzereyken, sizleri selamlıyorum. Ancak bir kuğunun yapabileceği gibi, zarafetle ölmeliyim” (s. 248).
Bu sözler karşısında hüzünlenen okur, son sayfada Louis’in ne kadar şanslı olduğunu anladığında gülümseyecek.
Neden trompetçi kuşun adının Louis olduğunu, kitabın 1918’de Amerika’da çıkarılan Göçmen Kuşları Koruma Kanunu’na nasıl gönderme yaptığını, niçin yazarın “trompet”i seçtiğini söylemeyeceğim. Araştırmacı yönümüze, hayal gücümüze kuvvet…
Kuğunun Trompeti / E. B.White / Çeviren: Betül Kadıoğlu / Resimleyen: Fred Marcellino / YKY / 272 s. / 10 +