Elini yıka, yüzünü kapa, kalabalığa girme
Amasyalı Hekimbaşı Şerefettin Sabuncuoğlu 15. yüzyılda da salgın hastalıktan korunmanın yollarını aynı bugünkü yöntemlerle hastalarına önermiş.
cumhuriyet.com.trÜç ay önce değil, 620 yıl önce bir hekim, hastasına şu öğütleri veriyor: Ellerini güzelce yıka; uzaktan selamlaş; kalabalığa girme; iyi ye, iyi iç; hasta isen yat; dışarda yüzünü kapa! Çünkü salgın hastalık o zaman da var ve o zaman da salgın hastalıktan korunmanın yolları bu yöntemler! Amasya’da yaşayan hekim Sabuncuoğlu Şerefettin, 1468 yılında, sade bir Türkçe ile yazdığı kitabına, döneminde pek rastlanılmayan bir biçimde minyatürler de koyarak açıklıyor yapılması gerekenleri. Günümüzde koronavirüs yüzünden kitabının yeniden gündeme gelmesi ve bizim ilgimizi çekmesi hemşerisi Amasyalı emekli öğretmen Mevlüt Kaleli’nin sayesinde. Minyatürleri ve altında yazılanları göndererek hekimin değerine dikkat çekiyor. Minyatürlerde Şerefettin, karşısına oturttuğu hastasına tane tane anlatıyor:
“Ellerini güzelce yıka, uzaktan selamlaş; kalabalığa girme; iyi ye, iyi iç; hasta isen yat; dışarda yüzünü kapa” Yani, MASKE; SOSYAL MESAFE ve HİJYEN! Ek tedbirler ise yine günümüzde söylenenler, hastaysan izolasyon, dinlenme, iyi beslenme.
Dünyada salgın hastalıklar hep var olmuş, ancak ulaşım bu kadar yaygın ve hızlı olmadığından bütün dünyaya bulaşmamış! Yoksa, veba, kolera, İspanyol gribi yüz binlerce insanın ölümüne yol açmış. Ama bugün uçaklar ve insanların çok daha fazla hareket halinde olması virüsleri de hareket haline sokuyor ve onlarla mücadele edecek bir aşı ya da ilaç bulunana kadar bu kez bütün dünyaya bulaşıyor.
BİR BİLİM İNSANI
Sabuncuoğlu Şerefettin, zamanının çok değerli bir bilim insanı, hekimi. O dönem için yaptığı araştırmalar bugün bile şaşırtıcı. Bulduğu tedavi yöntemlerini ve ilaçları insanlar, hayvanlar ve hatta kendi üzerinde deniyor. 1468 yılında yazdığı on yedi bölümden oluşan kitap, Süleymaniye Kütüphanesi’nde bulunuyor. Bu kitapta ilaçların hazırlanışı ve kullanılışı ayrıntılı olarak anlatılıyor. Sabuncuoğlu Şerefettin İstanbul’a da giderek âlimlere, bilginlere çok değer veren ve kollayan Fatih Sultan Mehmet’e deneylerini anlatıp takdirini kazanıyor ama nedense Fatih’in hocası Akşemsettin’den kitabını Osmanlıca değil de Türkçe yazdığı için sitem alıyor.
CERRAHİ ALETLER
Dedesi ve babası da hekim olan Şerefettin, 11 yaşında tıp eğitimine başlıyor, 17 yaşına kadar hekimliği öğrenip 14’üncü yüzyılın başlarında kurulan Amasya Darüşşifası’nda çalışmaya başlıyor. Burası adeta bir tıp merkezi, o dönem birçok hekim buradan yetişiyor. Şerefettin kaleme aldığı “Mücerrebname” adlı eseri, “deneysel tıp” kitabında ilaçları nasıl keşfettiğini de ayrıntılı olarak anlatıyor. Örneğin sıkça rastlanan yılan zehirlenmelerine karşı geliştirdiği panzehiri önce hayvanlarda deniyor, başarılı olunca kendini bir zehirli yılana ısırtıp geliştirdiği panzehirden alıyor ve zehirlenmediğini gösteriyor! Şerefettin, o yıllarda pek cesaret edilemeyen cerrahiye de el atmış, Cerrahiyyetü’l Haniyye isimli kitabında tıp tarihinde ilk defa cerrahi müdahaleleri gösteren minyatür tekniğinde yapılmış 138 resim ve 168 alet resmi var. Kitap o kadar çok ilgi çekmiş ki resim sanatı açısından bile hakkında pek çok çalışma yapılmış. Şerefettin geliştirdiği alet ve tekniklerle hastalarında rastladığı kanserli urlara bile cerrahi müdahale yapmış bir hekim. Sabuncuoğlu Şerefettin’in hekim olarak görev yaptığı Bimarhane, 2011 yılında Amasya Belediyesi Kültür Müdürlüğü bünyesinde “Sabuncuoğlu Tıp ve Cerrahi Tarihi Müzesi” olarak ziyarete açılmış meraklılarını bekliyor.