Ekrem İmamoğlu'ndan Taksim Meydanı açıklaması (01.10.2020)

İBB, 2 Mart’ta “Taksim Kentsel Tasarım Yarışması” düzenledi. Yarışmaya 4 kıta ve 29 ülkeden, 72’si yerli, 48’i yabancı, 26’sı karma olmak üzere, toplam 146 proje katıldı. 20 Eylül 2020’de kararını açıklayan jüri, 3 eseri, eşdeğer oranda ödüle layık buldu. Seçilen 3 projenin, halkoyuna sunulmasına ve kazanan eserin, Taksim’in yeni yüzü olarak hayata geçirilmesine karar verildi.

cumhuriyet.com.tr

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB), Kültür Varlıkları Daire Başkanlığı aracılığıyla, “Taksim Kentsel Tasarım Yarışması” düzenledi. Kentin sembol alanlarından Taksim Meydanı’nın çehresini, sosyal ve tarihsel önemi doğrultusunda değiştirecek proje için kayıtlar, geçtiğimiz 2 Mart’ta alınmaya başladı.

Yarışmanın birinci kademesi için 4 kıta ve 29 ülkeden, 72’si yerli, 48’i yabancı, 26’sı karma olmak üzere, toplam 146 başvuru alındı. Jüri değerlendirmesi sonucu ikinci kademeye 20 proje kaldı. İkinci kademe değerlendirme süreci, 20 Eylül 2020’de sonuçlandı. Jüri, yarışmaya katılan 3 eseri, eşdeğer oranda ödüle layık buldu.

Kazanan projeler; Şerif Süveydan’ın liderliğindeki 15 no’lu proje, Bünyamin Derman’ın liderliğindeki 16 no’lu proje ve Kutlu İnanç Bal’ın liderliğindeki 19 no’lu proje olarak açıklandı. Seçilen 3 projenin, halkoyuna sunulmasına ve kazanan eserin, Taksim’in yeni yüzü olarak hayata geçirilmesine karar verildi.

“TAKSİM, ESKİ PARILTILI GÜNLERİNDEN UZAK BİR NOKTAYA TAŞINDI”

İBB, halk oyu öncesinde “Taksim Kentsel Tasarım Kolokyumu” (Bilimsel bir sorunun ya da siyasal, ekonomik, diplomatik sorunların ele alındığı, tartışıldığı bilimsel toplantı) ve ödül töreni düzenledi.

İBB’nin ve Başkan İmamoğlu’nun sosyal medya hesapları üzerinden gerçekleştirilen toplantıda ilk konuşmayı Genel Sekreter Yardımcısı Mahir Polat yaptı. Polat, yarışma ve sonrasındaki süreçte yaşananları detaylarıyla paylaştı.

Polat’ın ardından kolokyumun açılış konuşmasını yapan İmamoğlu, “Konu, Taksim olunca eminim herkesin aklının bir köşesinde anılar canlanıyordur. Tahmin ediyorum ki bunların birçoğunun üzerinden de uzun zaman geçmiştir. Çünkü Taksim, artık eski parıltılı günlerinden uzak bir noktaya taşındı. Bugün parıltı yeniden gelsin, belleklerimizdeki cazibesine tekrardan kavuşsun diye başlattığımız çalışmanın yeni bir aşamasını sizinle paylaşmak için buradayım” dedi.

“MEYDANLAR KENTLERİN SİMGELERİ”

Meydanların kentlerin simgeleri olduğunu belirten İmamoğlu, “Bulunduğu yerin kültürünü, yaşayışını, ekonomik ve kültürel birikimini yansıtan hafızalardır. Kentte yaşayan her bir toplumdan izler taşır. Oralarda toplumun her bileşeninden bir şeyler bulabilirsiniz. Üreten, çalışan, konuşan, düşünen; her zihne ait olan ortak mekanlardır. Bu anlamda Taksim Meydanı, özellikle Cumhuriyet döneminden itibaren bu sözünü ettiğim özellikleri barındıran insanların enerjilerinin buluştuğu bir merkez haline geldi.

Öyle ki, şarkılara, romanlara, filmlere konu yapıldı. Kente gelen misafirlerimizin İstanbul’la tanıştırmaya buradan başladık. Bunu da Taksim’i, kentin hatta ülkemizin alamet-i farikalarından biri olduğu için yaptık. Ancak, nesillerdir süregelen bu alışkanlığımız kayboldu. Taksim, kentsel tasarım facialarına mahkum edildi. En çok da meydanları demokrasi ve özgürlük alanı olarak görmeyen anlayıştan etkilendi” diye konuştu.

“JÜRİ, LİYAKAT ESASINA GÖRE BELİRLENDİ”

“Katılımı, birlikte karar almayı, her sözü dinlemeyi, kentin geleceğine İstanbullularla birlikte yön vermeyi mümkün hale getirmek için pek çok alanda yeni oluşumlar devreye soktuk” diyen İmamoğlu, “İstanbul Planlama Ajansımız, İBB bünyesinde bugüne dek 10 yarışma açtı. İçerisinde kent mobilyalarından arkeoparka, mezarlıklardan meydan projelerine kadar kentsel tasarıma konu olan süreçler işletildi.

Bu yarışmalar farklı disiplinler için; ulusal ve uluslararası ölçekte; serbest, iki kademeli ve ön seçimli olmak üzere, geniş bir çeşitlilikte düzenlendi. Yarışma jürilerinde yer alan üyeler de liyakat esası ile belirlendi” ifadelerini kullandı.

“KAZANAN PROJELER, MEYDANLARDA SORULARI YANITAYACAK”

İmamoğlu; yapılacak halk oylamasıyla ilgili de şu bilgileri paylaştı:

“19 Ekim’de Taksim, Bakırköy ve Üsküdar meydanlarında tamamlanan bu 3 yarışmamızla ilgili açık hava sergilerimiz eş zamanlı olarak açılacak. Bu alanlar için hazırlanan projeleri İstanbullu hemşehrilerimize çizimler, videolar ve maketlerle anlatacağız. Bununla kısıtlı kalmayacak; her bir eşdeğer ödül sahibi, İstanbullulardan gelen soruları yanıtlayacak. 20 Ekim’de Taksim, 21 Ekim’de Bakırköy ve 22 Ekim’de Salacak yarışmalarında eşdeğer ödül kazanan projeler, sizlerden projelerle ilgili gelen soruları cevaplayacak. Kazanan tüm projeleri internette yayınladık.

İstanbullular kazanan kazanamayan tüm projeleri inceleyerek sorularını öylece sorabilecekler. 19 Ekim’de eşdeğer ödüllerin sergilerinin meydanlarımızda açılmasıyla birlikte, istanbulsenin.org web sitemizde ve meydanlarda oylama başlayacak. Vatandaşlarımızın kimlik numaraları ile yapacağı oylamanın oy güvenliği ise İstanbul Kent Konseyimiz tarafından sağlanacak. 12 Kasım’a kadar devam edecek oylamanın ardından her yarışma için kazanan projeleri zaman geçirmenden 16 Kasım haftasında kamuoyu ile paylaşacağız.”

“2021’DE BAŞLATIP, HIZLICA BİTİRMEK İSTİYORUZ”

Projenin uygulanmasını heyecanla beklediğini vurgulayan İmamoğlu, duygularını şu sözlerle dile getirdi:

“Eminim bütün İstanbullular da benim kadar heyecanla bu süreci bekliyorlar artık projeden imalata dönüşmesini. En kimlikli, en kaliteli biçimiyle, onlarca yıl İstanbul’un keyifli bir biçimde anılarını, yine eski canlılığıyla ortaya koyacağı Taksim’i, İstanbullulara bir an önce, 2021 başlatarak ve tüm hızıyla bitirerek kazandırmak istiyoruz.

Önümüzde bizleri bekleyen, muazzam bir tasarım odaklı bir demokrasi şenliği var. Tam da bunun adı, bu. Türkiye’de ilk defa denenen bu yöntemle, kamusal mekanları hemşehrilerimizle birlikte, onların beklentilerine en iyi cevap verebilecek tasarımlarla yeniden şekillendirmek, toplumumuzun layık olduğu nitelik seviyesine hep birlikte ulaştırmak istiyoruz. Taksim’le ve diğer alanlarla ilgili bütün projelerimiz hayata geçtiğinde, daha güzel bir Taksim, İstanbul’da tekrar, mutlu, canlı, bir araya geldiğimiz meydanları oluşturmak gerçekten bu şehrin dinamizmini artıracak. Bir arada olmakla beraber, aslında birbirine olan sevgiyi ve saygıyı büyütecek. Toplumun kente olan sahiplenme duygusunu artıracak ve burada muazzam bir işbirliği süreci başlatmış olacağız. Bunu hissediyorum.”