Ekrem İmamoğlu'ndan sert çıkış: Kanal İstanbul masası yıkılmıştır

İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, son dönemde yaşanan depremlere dikkat çekerek, "Kanal İstanbul masası yıkılmıştır. Bakın, her gün sallanıyoruz. Depremi konuşacağız" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Birincisi ve ikincisi, sırasıyla İzmir ve Hatay Büyükşehir Belediyeleri tarafından düzenlenen, “Üretimin Desteklenmesi, Planlanması ve Ürünlerin Pazarlanması” çalıştaylarının üçüncüsü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından gerçekleştirildi. Küçükçekmece’de düzenlenen çalıştaya; İBB’nin ilgili birimleri ile Muğla, Mersin, Eskişehir, Antalya, Ankara, Çanakkale, Adana, Aydın, Hatay, İzmir ve Tekirdağ Büyükşehir Belediyeleri’nden yetkililer katıldı. Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi de çalıştaya katılarak, destek verdi. Çalıştayda konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, toplantıyı, “Türkiye’ye bütüncül bir tarım felsefesi oluşturmada önemli bir yolculuk bu” sözleriyle tanımladı.

Çalıştayın açılış konuşmasının ardından İmamoğlu gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin “İstanbul, tarım arazilerinin de olduğu bir büyük şehir ama bazı büyük projelerin tarım arazilerine olan etkisi geçtiğimiz günlerde tartışılmıştı. Kanal İstanbul da bunlardan biri. Eğer olursa, tarım arazilerini nasıl etkileyecek?” şeklindeki sorusunu Ekrem İmamoğlu şu ifadelerle yanıtladı:

İstanbul’un mevcut tarım alanının neredeyse yüzde 10 civarındaki kısmını Kanal İstanbul yok ediyor. Şehirleşme etkisi? Bu zaten tahmini mümkün olmayan bir seviyeye doğru gider. Kanal İstanbul, bir travma. Kanal İstanbul, öyle stratejik bir proje falan asla değil. Kanal İstanbul, bir emlak işi. Emlak geliştirme işi. Yani; ‘Yaparız, satarız, para kazanırız!’ Bakın bu kadar net söylüyorum. Efendim Boğaz geçişiymiş, Boğaz’ı korumaymış… Hayır! Bu kadar uzun yıllardır analiz ettiğim, her yönüyle insanı dinlediğim, serbest piyasadan, bu işi yapan inşaatçı firmalardan, başka kurumlara kadar… Takip ettiğim bilim insanlarından dinlediğim kısmıyla bunu tarif ediyorum: Suyunu yok edecek. Tatlı su rezervlerini ciddi anlamda etkileyecek. Aynı zamanda, oluşturduğu, 8 milyon insanı hapsettiği ada, toprağa verdiği zarar, depremle ilgili oluşturduğu tehditleri üst üste koyduğunuzda büyük bir travma… Düşünülmesi bile benim uykularımı kaçırıyor. İnşallah tüm hukuksal çabamızla bu işi engelleyeceğiz. Tabii ki toplumun da iradesiyle engelleyeceğiz. Toplumun bunu reddettiğini ve istemediğini görüyorum. Siyasi mekanizmalar üzerinden ‘olur’ veren halkın da vicdanen ‘olur’ vermediğini de biliyorum ben. Hissediyorum bunu. Yani, siyasi tarafı olduğu parti desteklediğinden dolayı, ‘Evet’ diyor ama vicdanının bunu kabul etmediğini biliyorum. Deprem konuşmamız lazım. Depremle hiç alakası olmayan, bu kentte yeni bir şehir var etme çabası içerisindesiniz. Neredeyse 1 milyon 100 bin tanımlı var orada, bence 2 milyonu aşar. Daha bu şehirde on binlerce riskli yapının sorununu çözemedik. Bunu çözelim. Bu masada konuşulacak konu o. Kanal İstanbul masası yıkılmıştır. Bence yıkılmıştır. Bakın, her gün sallanıyoruz. Depremi konuşacağız. Yüz binlerce insanın canını konuşacağız, malını konuşacağız. Bu ülkenin ekonomisini konuşacağız. Tekrar söylüyorum. İstanbul depremi eşittir, bu ülkeye en an 400-500 milyar dolar. Niye 400-500 milyar dolar? Bir günlük zararı tariflemiyorum burada. Yıllara sarih bu ülkenin depresyonunu, ekonomik kayıplarını, moralsizliğini üst üste koyduğunuzda bu rakam bile az kalır. Bu kadar büyük bir tehdidi siyasi malzeme yapmayın. ‘Emredin gelelim’ diyorum. Her yerde söylüyorum. Bu kadar ağır söylüyorum. Talimat verin, gelelim. Bütün egolarımızı bu masanın üzerinden sıyırıp, atalım. ‘Ben, o masanın hamalı olmaya hazırım’ diyorum. Ben, o masanın her konuda mücadelesini veren insan olmaya da hazırım. Kahramanı kim olacaksa olsun, umurumda değil. Bu millet kurtulsun yeter.