Eğitime felsefeyle bakmak

Ülkemizde felsefe tarihi alanına çeviri ve telif çalışmalarıyla önemli katkılarda bulunan Ahmet Cevizci, yeni kitabında eğitimin felsefi temellerini inceliyor.

cumhuriyet.com.tr

Eğitimin ülkemizde sorunlarla dolu bir alan olduğunu söyleyebiliriz. Ancak eğitimi felsefe açısından irdeleyen çalışmaların yetersiz olduğu dikkati çeker. Bu konuda bazı çalışmalar yapılmışsa da eğitimin ve eğitim felsefesinin, felsefecilerimiz tarafından ihmal edilmesi ve daha çok eğitim bilimcilere bırakılması söz konusu. Aslında felsefecilerin işlemesi gereken bir konuyu ve problemler alanını önemsemeyişleri düşündürücü. Felsefi temelleri olmadan eğitim bilimlerinin de eğitimi kavramada ve ülkemize özgü bir eğitim düşüncesi ve sistemi inşa etmede yetersiz kaldığı görülüyor. Daha çok davranışçı bir psikolojiye ve pozitivist bilim anlayışına dayanan eğitim bilimlerinin, felsefenin ışığında eğitim olgusuna yönelmelerine ihtiyaç var. İthal kuramlar ve paradigmalarla eğitim konusunda yol alınamayacağını ve karşılaştığımız sorunlara çözüm üretilemeyeceğini, yaşadığımız tarihsel deneyimler ve sıkıntılar açıkça gösteriyor.
 

Başlangıçtan bu yana eğitim felsefe ilişkisi

Cevizci'nin Eğitim Felsefesi yapıtında da açık ve anlaşılır bir dille, eğitim ve felsefe arasındaki ilişkileri, eğitimin temel unsur ve boyutlarını irdelediğini görürüz. Eğitimin insan için önemi, birey ve toplum açısından işlev ve gerekliliği her zaman gündemde. Sokrates ve Platon'dan günümüze kadar pek çok filozofun da eğitimle, insanın eğitimiyle yakından ilgilendiği ve eğitimi felsefe açısından irdelediğini saptayabiliriz. Eğitimin felsefe bağlamında ele alınması gereği, özellikle 'Nasıl bir insan yetiştirmek istiyoruz?' sorusuyla kendini gösterir. İnsanın sadece eğitim ile insan olabileceği pek çok filozofun temel tezi durumunda. Bu noktada filozofun insan ve toplum anlayışı, onun eğitim görüşünün de temelinde yer alır.

Cevizci, felsefenin başlangıç dönemlerinden bu yana filozofların eğitimle ilgilenmelerine karşın, eğitim felsefesinin yirminci yüzyılda ayrı bir disiplin haline gelebildiğini belirtir. Eğitim felsefesinin ayrı bir disiplin halinde ortaya çıkmasına kadarki süreçte, eğitimi belirleyen çeşitli unsurlar yer alır. Cevizci'ye göre, 'Bunların başında hiç kuşku yok ki öğrenci ya da eğitilen insan, öğretmen veya eğiten kişi, öğretim içeriği veya müfredat, eğitim faaliyetinin kendisi ve amaçları, eğitim yoluyla kazandırılan değer ve tutumlar gelir' (s. 12-13).

Eğitim felsefesinin, felsefede olduğu gibi ontolojik, epistemolojik, etik ve politik boyutları olduğunu belirten Cevizci, felsefi bir disiplin olarak eğitim felsefesinin kavramsal, normatif ve eleştirel yönleri içerdiğini ifade eder. Cevizci, yirminci yüzyılda eğitim felsefesinde üç temel yönelimin belirgin olduğunu vurgular. Bunları şöyle sıralayabiliriz: Normatif, analitik ve eleştirel yönelimler. Kökleri bakımından antik Yunan felsefesine kadar uzanan bu üç temel eğilimin, yirminci yüzyılda üç farklı eğitim felsefesinde cisimleştiğini belirten Cevizci'ye göre, 'Bu üç ayrı felsefe anlayışı doğal olarak eğitimi farklı şekillerde ve farklı yöntemlerle ele almış, eğitim bu farklı felsefe anlayışları üzerinden, bazen bir süreç veya faaliyet bazen de bir ürün veya disiplin olarak ele alınmıştır. Hal böyle olunca, eğitim felsefesindeki üç felsefi yönelimin cisimleşmesi anlamında üç ayrı eğitim felsefesi anlayışının ortaya çıktığı söylenebilir. Bunlardan birincisi 'klasik eğitim felsefesi', ikincisi 'analitik eğitim felsefesi', üçüncüsü de daha ziyade kıta felsefesinde karşımıza çıkan 'eleştirel eğitim felsefesi'dir.

Cevizci, 'klasik eğitim felsefeleri' arasında idealist, realist, spiritüalist, natüralist, kültürel, pragmatist ve bireyci yaklaşımlara yer verir ve bu yaklaşımların varlık, bilgi ve değer anlayışları temelinde ortaya çıkan eğitim anlayışlarını inceler. Cevizci'nin farklı eğitim anlayışlarını yer yer birbiriyle karşılaştırdığını ve bu yaklaşımların ortaya çıktıkları insanlık durumu ve uygarlık tarihi içindeki konumlarını da ele aldığını saptayabiliriz. Bu noktada ise eğitimden anlaşılan şeyin, eğitimin kapsamının ve amaçlarının çeşitli felsefi yaklaşımlara göre ve aynı zamanda içinde yaşanılan tarihsel-kültürel koşullara göre değişmesi ve şekillenmesi söz konusu. Klasik eğitim anlayışının en önemli örnekleri olarak Cevizci'nin yaklaşımlarını ele aldığı filozoflar arasında şu isimleri görürüz: Platon, Aristoteles, Gazali, Rousseau, Nietzsche, Dewey ve Buber.

Analitik eğitim felsefesinin eğitime yaklaşımı ile klasik eğitim yaklaşımı arasında önemli farklılıklar var. Eğitimle ilgili olgusal içerikli ve normatif önermeler ortaya koymayan, eğitimin şekilleneceği amaçları ve müfredatı belirlemeyen ve görevini yalnızca bir analiz etkinliği olarak gören analitik yaklaşımın analitik felsefenin ürünü olduğunu söyleyebiliriz. Cevizci'nin sözleriyle: 'Analitik eğitim felsefesi yüzyılın ilk yarısında, özellikle Anglo-Sakson dünyaya egemen olan ve felsefenin görevini veya işlevini hemen tamamıyla çözümleyici bir işlev olarak alan analitik felsefenin eğitim alanındaki izdüşümü ve yansıması olmak durumundadır' (s. 173).


Eleştirel pedagoji

Analitik eğitim anlayışının 'kendi içinde pek çok problemli husus barındıran hatalı bir teori olmak durumunda' olduğunu belirten Cevizci, bu yaklaşıma yönelik eleştirisini şöyle temellendirir: 'Öncelikle, bir bireyin, hele hele bir çocuğun kendi içinde gerçekte ne istediğini keşfetmesinin mümkün olup olmadığı baştan sona kuşkulu bir husustu. Böyle bir şey mümkün olsaydı bile, değerlerin özel ve bireysel olarak ortaya çıkmadığı, yani çocukta ve gençte, her türlü etkiden bağımsız olarak kendiliğinden zuhur etmediği hususunun herkes için açık olması gerekirdi' (s. 178).

Eleştirel eğitim felsefesinin, klasik eğitim felsefesi ve analitik yaklaşıma yönelik bir tepkiyle ortaya çıktığı gerçeğiyle beraber, bir yandan da onların bir sentezini oluşturmaya çalıştığını belirten Cevizci'ye göre, 'bir yanıyla tamamen negatif veya yıkıcı, diğer yanıyla da pozitif veya kurucu olduğu söylenebilir' (s. 201). Eleştirel eğitim felsefesi yalnızca analizle yetinmez, aynı zamanda eğitimin nasıl olması gerektiğini de söyler ve bu bağlamda 'gerçek eğitimin veya hakiki bir demokrasiyle adil bir düzenin tesisine hizmet edecek eğitimin genel çerçevesini oluşturmaya çalışır.'

Eleştirel eğitim felsefesinin iki temel kaynağı ise Cevizci'ye göre, Marx'ın bilinç kuramı ya da ideoloji eleştirisi ve Nietzsche'den başlayıp pek çok filozofta da rastlanan ama özellikle Frankfurt Okulu tarafından yapılan pozitivizm eleştirisi. Eleştirel pedagojinin temel ilgi ve özellikleri arasında şunlar sayılabilir: Hümanizm, eğitime bütünsel bakış, Aydınlanma, özgürleşim, eleştiri, teknik rasyonalite eleştirisi. Cevizci, eleştirel eğitim anlayışına örnek olarak eğitime hem kuramsal hem de pratik katkılarda bulunan Paolo Freire'yi ele alır ve onun özgürleştirici eğitim anlayışının önemli yönlerini ortaya koyar.

Düşünce tarihinde ortaya çıkan ve çeşitli biçimlerde etkileri ve düşünsel miraslarıyla günümüze kadar gelen klasik, analitik ve eleştirel eğitim felsefelerini inceleyen Cevizci, kitabının son bölümünde, eğitimin epistemolojik, ontolojik, etik ve politik boyutlarını ele alır. Cevizci'ye göre, düşünce tarihi boyunca sorgulayıcı, eleştirel ve kuşatıcı bir düşünce olarak felsefe, gerçeklik, bilgi ve değerin ne olduğu soruları üzerinde yoğunlaşır. Aynı durum felsefenin uygulamalı bir dalı durumundaki eğitim felsefesi için de geçerli. Kendi deyimiyle, 'eğitim felsefesinin varlık, bilgi ve değerle ilgili birtakım temel dalları, görünüm ya da boyutları var' (s. 240).

Cevizci'nin eğitimin ontolojik, epistemolojik, etik ve politik boyutlarıyla ilgili olarak incelediği kavramlar, sorunlar ve anlayışlar, günümüzdeki eğitim problemlerini anlama ve eleştirme konusunda bize yardımcı olduğu kadar, olması gereken bir eğitim tasarısı konusundaki imkânlara da işaret eder. Bu bağlamda eğitim sürecinin öğretmen, öğrenci, eğitimsel eylemler, müfredatlar açısından yeniden tartışılması büyük önem taşır.

Eğitim konusundaki farklı paradigmaları açık ve anlaşılır bir dille, felsefe tarihi zemininde ve uygarlık tarihindeki değişimleri de göz önünde tutarak ortaya koyan Cevizci'nin Eğitim Felsefesi kitabı, eğitimi sorgulamak için düşünce dünyamıza yapılan değerli bir katkı.

Eğitim Felsefesi/ Ahmet Cevizci/ Say Yayınları/ 342 s.