Eğitimde cumhuriyet yıkıcısı dönüşüm kitap oldu
Tarihçi- yazar Mustafa Solak’ın “Gayrımilli Eğitim” kitabı okurlarıyla buluştu.
cumhuriyet.com.trYazar kitabında Atatürk’ten günümüze eğitimin dönüşümünü ele alıyor. Kendisi eğitimin halkçı, bilimsel, karma, parasız, kamucu olmaktan çıkarak gayrimilli hale geldiğini belirtiyor. Bu noktada somut olarak eğitimdeki cumhuriyet, laiklik, insan onuru ve özelde kadın onuru, Atatürk karşıtlığını ele alıyor.
Kitapta, Öğretmen Strateji Belgesi ile iş güvencelerinin ortadan kaldırılacak öğretmenlerin biat eden kitleye dönüştürülme hedefi vurgulanıyor. Kitapta ayrıca “Üniversitelerde Bilim Düşmanlığı”, “Diyanet, cemaat, tarikatların eğitimdeki rolü”, “Diyanet, cemaat, tarikatlarla protokoller”, “Proje Okulları ve yeni imam hatip türleri”, “Muharrem orucu Aleviler için bile “nafile”, “Vatan savunmasından cihad uğruna savaşa: Gaza ve fetih”, “Savaşmaksızın mal edinme yolları: Cizye, haraç ve fey”, “Gayri müslimlerin dinî kıyafetlerini giyen mürted sayılacak”, “Mürtede selam verilmez, mürtedin kestiği yenilmez”, “İslami ekonomi ve helal gıda düzenlemesi”, “Haziran Ayaklanması iç ve dış güçlerin bir oyunuymuş!” gibi başlıklar var.
Yazar özellikle Temmuz ayında değişen müfredat ve ders kitaplarındaki laiklik, Atatürk, cumhuriyet, kadın karşıtlığını örneklerle gösteriyor.
Laiklik ahlaki yozlaşma sebebi, inanç problemi imiş!
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve imam hatip meslek lisesi öğretim programında Türkiye Cumhuriyet’inin kurucusu laikliğe bir kelimelik dahi yer verilmemiştir. Laiklik yerine sekülerizm kelimesi tercih edilerek laiklik kavramı hafızalardan uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır.
MEB, Anadolu İmam Hatip Liseleri Kelam dersinde sekülerizm diyerek kastettiği laikliği “toplumu sekülerleştirmeyi amaçlayan bir kamu otoritesinin, belli bir laik toplum telâkkisi veya tasarımını hayata geçirmek amacıyla, insanlara ve insan topluluklarına dayatmada bulunması” olarak tanımlamıştır. Laiklik dayatma görülüyor. 11. sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretim programında laiklik, pozitivizm, satanizm, ateizm kavramları ile beraber “mesele” olarak görülüyor. Temel Dini Bilgiler İslam 1 dersinde “ahlaki yozlaşmanın sebepleri” arasında laiklik de gösterilmiştir.
Kelam ders kitabında “inkârcı akımlar”ın “hümanizm ve sekülarizm temelleri üzerinde yükselmekte” olduğu belirtilmektedir. Dahası laiklik ile eş tuttukları sekülerizmin “dinsizlik” olduğunu ima etmişlerdir:
“Sekülarizm her ne kadar ilk bakışta din karşıtlığı olarak görülmeyebilirse de yönelimleri itibariyle dini önemsememe, hayatı yaşarken dine referans ve gönderme yapmama anlayışı sebebiyle dinden uzaklaşma sonucu doğurmaktadır.”
“Günümüzde Kelam İlmi” başlığında aslında “laiklik” demek istedikleri sekülerizm kavramı aydınlanma ve pozitivizm ile birlikte “Batı’nın fikir ve inanç problemleri” arasında sayılmıştır. Laiklik İslam için “tehdit ve tehlike” olarak sayılmıştır.
Cumhuriyet karşıtlığı
Cumhuriyet karşıtlığının laiklik ve tazir kavramları üzerinden dile getirildiğini somut olarak gösteriyor. Örneğin lise Fıkıh ders kitabında laikliğin politik açıdan “egemenliğin kaynağının ilâhîliğini yitirmesini, politik iktidarın meşruiyetinin, ilâhî değil de, dünyevî bir temele dayanması” şeklinde tanımlanmak suretiyle egemenliğin kaynağının millette olmasına yani Cumhuriyet’e karşı çıkılmaktadır. Dahası Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersi öğretim programında “Bayramlarımız ve Önemli Günlerimiz” başlığı altında Cuma Günü, Ramazan Ayı ve Bayramı, Kurban Bayramı, Kandil Geceleri işlenmiştir ama ulusal bayramlara yer verilmemiştir.
Yine Fıkıh ders kitabında Tazir, “dinin yasakladığı fakat belirli bir ceza koymadığı suçlardan dolayı verilen önleyici, ıslah edici, caydırıcı ve terbiye edici cezalar” olarak tanımlanmak ve “bu cezaların düzenlenmesi devlet başkanına veya hakime bırakılmıştır” denmek suretiyle devlet başkanı, Kuran’a göre suç ve ceza tespit edeceğine göre en üstün dinsel otorite olan Halifelik düzeninin amaçlandığı görülüyor.
Atatürk darbecilikle suçlanıyor
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ve imam hatip meslek lisesi öğretim programında Türkiye Cumhuriyet’inin kurucusu Atatürk’e ve laikliğe hiç değinilmemiştir. Lisede (9, 10, 11, 12. sınıflarda) işlenen Atatürk ve Din, laiklik, Cumhuriyet döneminde din hizmetlerine ilişkin üniteler öğretim programından çıkarıldı.
5. sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabının “Çağdaşlaşan Türkiye” ve “Yeni Türk Devletinin Temelleri” başlıklarında 11 sayfada işlenen Atatürk’ün ilkelerine, Cumhuriyet Devrimi’nin kazanımlarına ve Atatürk’ün milli egemenlik, devrim, kadın-erkek eşitliği, padişahlık, Medeni Kanun, eğitim gibi konulara bakışına yeni ders kitabında yer verilmedi. Bu konuları kapsayan “Çağdaşlaşan Türkiye” ve “Yeni Türk Devletinin Temelleri” başlıkları çıkarıldı.
8. sınıf T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden kaldırılan “Atatürkçülük” ünitesindeki Atatürkçü Düşünce, Atatürk ilkeleri, Atatürk ilke ve inkılaplarını oluşturan esaslar, Mazlum milletlerin gözüyle Mustafa Kemal Atatürk gibi konular Atatürk ilkelerini anlatıyordu. Öyle ki Atatürk ilkelerine 17 sayfa verilmişti. Yeni programda ise “Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve İnkılapçılık ilkeleri kavramsal düzeyde ele alınır”1 diyerek sadece kavram düzeyinde birkaç cümle ile yetinilmiştir.
Lise tarih dersinde “1909” tarihinden “darbe” diye bahsedilerek 1909 yılında 2. Abdülhamid'i tahttan indiren Harekat Ordusunun komutanlarından Mustafa Kemal Atatürk de “darbeci” sayılmış oluyor!
Ortaöğretim T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersindeki “İstiklal Mahkemeleri farklı bakış açısı ve kaynaklardan yola çıkarak ele alınır” ifadesiyle Atatürk dönemine suçlama getirileceği anlaşılmaktadır.
Kadın köleleştiriliyor
Ders kitapları ve yeni müfredatta kadının emeği ve cinselliği sömürülmekte, kadın köleleştirilmektedir. Yazar, kitabında ders kitaplarında kadının durumunu ayrı olarak incelemiş. Kitapta bazı başlıklar şöyle:
“Kadın kocasına itaatkâr olacak”, “Koca, çobana benzetiliyor, “Ateist, müşrik, mürted ve ehli kitapla yapılan evlilikler yasak”, “Erkek kıza denk değilse kızın velisi evliliği feshettirebilir”, “Kadın Hanefi değilse ayaklarını da gösteremezmiş”, “Erkeğe çok eşli olma hakkı”, “Kocaya “boş ol” sözüyle boşama hakkı”, “Anneleri ile zifafa girilmeyen üvey kızlarla evlenilebilir”, “Miras payı ayete göre belirlenecek”, “Mecelle’nin yasalaştırılması arzulanıyor”, “Kıyamet alameti olarak kadın”.
Yazarımız kocanın “kadının teyze, hala ve kız kardeşi” haricindekilerle çok eşli olabileceğine dair ders kitabındaki ifadeyi şöyle yansıtmış:
“• Müslüman erkek müşrik kadınla, Müslüman kadın da Müslüman olmayanlarla evlenemez.
• Koca üç talakla boşadığı kadınla evlenemez.
• Bir kadın bir erkekten fazla kişiyle, aynı anda evlenemez.
• Bir adam aynı anda kadının teyze, hala ve kız kardeşi ile evli olamaz.”
Talak, kocanın tek taraflı irade beyanıyla eşini boşamasıdır. Talak, kitabın ifadesiyle “sen benden bir talak ile boşsun” veya “kendine artık başka koca ara” gibi cümlelerle olmaktadır.
Sendikaların eğitime, laikliğe, Atatürk’e, dine nasıl yaklaştığını da ele alan yazar, Atatürk’e eğitim ve sınıf mücadelesinin önemli bir figürü olarak değiniyor. Bu noktada kitabına “Atatürk ve Emek Mücadelesi”, “Milli devletin savunulması sınıf mücadelesi gereğidir”, “Emperyalizm çağı ve Milliyetçilik”, “ Atatürk, Emek Mücadelesinin Önemli Unsurudur” başlıklarını eklemiş.
Yazar Mustafa Solak sorunları tespit etmekle yetinmiyor ve çözümü de gösteriyor. Yazarımıza göre şeriatı tüm boyutlarıyla bilen ve savunanların haricinde toplumumuzun % 95’ini kazanabileceğimiz bir durum ortaya çıkmıştır. Çünkü erkeğin çok eşli olmasını, “boş ol” denerek hakim önüne çıkmadan erkeğin karısını boşamasını, dul kalan kız çocuk sahibi kadının, yeni eşiyle zifaf yaşamadıysa kızını yeni eşinin nikahlayabileceğini, dinden çıkanın öldürülebileceğini, hırsızın el-ayaklarının çapraz kesileceğini neredeyse hiçbir insana anlatamazsınız. Şeriatçı bile bunları kabul etmez. Bu kadar kadın onuruna, insanın yaşama hakkına müdahale eden ifadeler sindirilmez. Dahası “kişisel (münferit)” diye sunulan konuları ders kitaplarına dayandırarak milyonlarca öğrencinin IŞİD yöntemleriyle yetiştirildiğini ve bunun resmi olduğunu anlatabileceğimizi gösteriyor.
Çeşitli toplumsal kesimlere ve bu kesimin örgütlerine kendi hassasiyetleri üzerinden ikna edebileceğimiz durumun ortaya çıktığını savunan yazarımıza göre sadece hukuk yoluyla mücadelenin yetersizdir. Yapılması gereken kitle örgütleri, meslek kuruluşları, partiler ve veliler ile toplumsal mücadeleyi büyütmektir. Mücadelenin ilkelerini de Atatürk ilkelerine, milli devlete, laikliğe, insan onuruna sahip çıkmak olarak belirtiyor.