Eğitimcilerden 12. dalgaya tepki

Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan "12. dalga"nın Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) gibi eğitim gönüllüsü kuruluşları ve rektörleri vurması eğitim camiasında da tepkiye yol açtı. Eğitim sendikaları, söz konusu operasyonların " sindirme" girişimi olduğunu ifade ederek, soruşturma sürecinin şeffaf bir şekilde olması gerektiğinin altını çizdiler.

cumhuriyet.com.tr

Ergenekon soruşturmasında son dalganın ÇYDD'de Türkan Saylan ve eğitime "gönül veren" kişileri vurması eğitimcilerin tepkisine neden oldu. Eğitim sendikaları söz konusu olayı kınarken, Ergenekon soruşturmasının artık şeffaf bir şekilde yürütülmesinin "zamanının geldiğini" vurguladılar.

 

Türk Eğitim-Sen: Eğitimci kişiliği olanlar darbe yanlısı olamaz

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, Ergenekon iddialarının toplum vicdanında ciddi rahatsızlık oluşturmaya başladığını söyleyerek "Toplumun kanaati, 'hukuk devletinde hukuk ihlalleri mi olmaktadır' diye düşünmeye başladı. Ortada bir suç varsa bu suçun ne olduğu kamuoyuna da açıklanarak hukuki süreç hızlandırılarak gerekenler yapılmalıdır. Ama oluşan kanaatlerden en önemlisi de 'acaba muhalif olan kesimler susturulmak mı istenmektedir' gibi bir düşünce. Böyle bir anlayışın devlete olan güveni sarsacağı, toplumsal barışı zedeleyeceği açıktır. Bir terör örgütü söz konusu ise bunların teröre hangi yönle bulaşmış olduğu kamuoyuna açık seçik paylaşılmalı aksi takdirde toplumda itibar gören değerli insanların yıpratılarak sindirilmek istendiği izlenimi insanlarımızın kafasında yerleştirilmemelidir" dedi. Eğitimci olan insanların temel hareket noktasının demokrasinin her alanda yaygın hale getirilmesi olduğunun altını çizen Koncuk, "Ben eğitimci kişiliği olan insanların darbe yanlısı olabileceklerini darbeden medet umacaklarını düşünmüyorum Bu ülke, darbelerden çok çekti. Aklı başında hiçbir insanın hiçbir kuruluşun darbeden memnuniyet duyacağına ihtimal vermiyorum. Dolayısıyla insanları kamuoyu gözünde darbeci olarak takdim etmeye çalışan basın yayın organları da var. Bunları sorumsuz davranmakla değerlendiriyorum. Hukuk hepimize lazım, insan hakları hepimize lazım, bizi bugün memnun eden uygulama yarın bize de vurabilir. Hukukun prensiplerini adım adım takip etmek zorundayız. Türk Eğitim-Sen olarak inanıyorum ki en kötü demokrasi, en iyi darbe rejiminden iyidir" diye konuştu.
 

 

Eğitim- İş: ÇYDD'nin çalışmaları tarikatları ürküttü

Eğitim-İş Genel Başkanı Yüksel Adıbelli ise ÇYDD Genel Başkanı Türkan Saylan'ın ve derneğin hem ulusal, hem de evrensel anlamda çok saygın olduğunun altını çizdi. Derneğin, kırsal kesimdeki zeki çocukları geleceğiyle ilgili eğiteme destek vererek onları eğitimini sağlayan bir kurumu olduğunun altını çizen Adıbelli, ÇYDD'nin yaptığı önemli çalışmalar ile laik, demokratik devlete sahip çıkma yolunda önemli adımlar attığını söyledi. Adıbelli, "20 yıllık çalışmaları tarikatları ürkütmüş olacak ki; yani bu durumun arkasındaki nedenin bu olduğunu düşünüyoruz. 'Bizim tapulu malımıza, biz varken ÇYDD burs, yurt, okul, nasıl verir' diyerek halkın gözünde saygınlığını azaltmak için yapılan bir çalışma. Onlardan boşalan bu yerlerde laik cumhuriyete karşı olan tarikatların ekmeğine yağ sürülecek. Yapılanlar yanlış o yapılanları kınıyoruz. Ayrıca insan hakları savunucularının bu yapılanlar karşısında nerde olduğunu soruyoruz. Artık sesleri çıkmıyor" dedi.


Eğitim-Sen: Yargıya müdahale var, artık süreç şeffaf işlemeli

Eğitim-Sen Genel Sekreteri Mehmet Bozgeyik, Ergenekon süreci ile birlikte yapılan 12. dalga ile; ÇYDD Baykanı Türkan Saylan'ın evinin yapılan arama ve belgelere el konulmasının sürecin nasıl işletildiği ile ilgili soru işaretlerini artırdığını söyledi. Dünyanın birçok ülkesinde delilden başlatılan hukuksal sürecin, Ergenekon soruşturmasında sonuçlar üzerinden hareket edildiğini ifade eden Bozgeyik, "Çeşitli problemler var. Son dönemde ortaya çıkan; Saylan'ın kız çocukların okullaşmasına katkıları, öğrencilere sağladıkları burslar herkes tarafından biliniyor. Saylan'ın bu kapsama dahil edilmesi Ergenekon'un sulandırılması anlamı taşıyor. Ergenekon süreci ile iddianamede yapılan iddiaların üzerine gidilmediği belli. Hukuksal sürecin hukuk normal etrafında şeffaf olarak yürütülmeli. Sayın Saylan'ın 'Ne şeriat ne darbe' söylemini hatırlıyoruz. Biraz da AKP hükümeti, bu dönemde kafaları karıştırmaya yönelik girişimlerle hukuka müdahale ediyor. Bu olayın doğru olmadığını ve burs alan öğrencilerin de etkileneceğini düşünüyoruz" diye konuştu.
 

Birleşik Kamu- İş: Uydurma iddialar"

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu Genel Başkanı Hasan Kütük ise yaptığı açıklamada, yaşamlarının büyük bir bölümünü "insanlığa, halkına, ülkesine ve bilime adamış" bilim adamlarının gözaltına alınmasının toplum vicdanını yaraladığını söyledi. Hasan Kütük, "Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu olarak, başta Prof. Dr. Mehmet Haberal, Prof. Dr. Türkan Saylan, Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Prof. Dr. Ferit Bernay, Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu, Prof. Dr. Erol Manisalı, Prof. Dr. Metin Öztürk olmak üzere ülkesine ve Atatürk Cumhuriyetine yürekten bağlı bilim adamlarımızın ve aydınlarımızın masumiyetinin uydurma iddialarla kirletilemeyeceğini düşünüyor, Türkiye Cumhuriyeti'nin bağımsız yargısına ve hukukçularına güveniyoruz. Bağımsız Türk yargısının er geç Türk halkının vicdanını rahatlatacak en doğru kararı vereceğine inanıyor, ülkemizin içinden geçtiği bu zor ve sıkıntılı süreçte, gelişmelerden kaygı duyan herkesi, yaratılmak istenen korku imparatorluğuna karşı duyarlı olmaya davet ediyoruz" açıklamasında bulundu.