Eğitim ve Çocuk
cumhuriyet.com.trEğitim ve çocuk birbirini tamamlayan iki gerçekliktir. Eğitim olmazsa çocuklar, gençler gelişip aydınlanamaz. Eğitimi “eğim” yapan yetiştirilmiş yetkin, donanımlı eğitimcilerdir.
Çocuk ve insan ruh sağlığından haberli olanların, eğitsel ve gündelik yaşamlarında bilimsel gerçeklerin yer aldığını görürsünüz. O çocuklar şanslı çocuklardır. Oysa, gerçek bir eğitim etkinliğinde şans değil, somut gerçeklikler yer alır... Somut eğitimsel gerçeklik de bütün çocukların ve gençlerin insan duyarlılığı ile yüklü, iletişime açık bir eğitim etkinliğini yaşamalarından geçmektedir.
Şiddetin etkisi: Ailede ve okullarda “şiddet yönetimi”(!) ile eğitim, sanılanın tersine olumsuz etki yapmaktadır. Çocuklarda ve gençlerde arsızlaşmaya, dengesizleşmeye yol açmaktadır. Çocuğa ve gence en sağlıklı yaklaşım, anlayış ve karşılıklı iletişimi koruyarak sürdürmekten geçmektedir. “ ‘Çocuk Dostu’ okullarda ders izlenceleri çocuk dostudur ve cinsiyet yanlılığından arınmıştır. Şiddete sıfır tolerans gösterilen bu okullar, çocukların, velilerin ve daha geniş anlamda toplulukların kendi yerel okullarının yönetimine katılmalarını özendirir. Çocuklara daha sağlıklı ve mutlu ortamlar sağlayarak öğrenip gelişmelerini güvence altına almak ve böylece okullaşma oranlarını arttırmak ve okul terk oranlarını azaltıp uluslararası öğretim standartlarına ulaşmak. (Cumhuriyet, Figen Atalay, 15 Kasım 2008)”
Sonuç: Yukarıda sözünü ettiğimiz çağcıl, bilimsel, yaparak yaşayarak öğrenme sistemini bugün de yaşama geçirebiliriz. Yeter ki bunu isteyelim. Eğitbilim tarihimizde, karşımızda duran, uygulanmayı bekleyen, bu nedenle uygulanması o denli zor olmayan Köy Enstitüleri gibi bir deneyim var: Toplumsal kalkınma projesi!
Kimilerinin söylediği gibi “zamanın geçtiğine” katılmıyorum. Bu değerlendirme, kalıpçı düşünenlerin bakış açısıdır. Ezberci kafanın!..
Köy Enstitüsü sisteminin esas alındığı, bugünün koşullarından yola çıkılarak uygulanacak bir eğitbilimsel sistem, köylerimizden gecekondulara, tüm yurdumuza devrimsel bir atılım sağlayacaktır. Bunun gerçekleşmesi de halkçı, devrimci, Köy Enstitüsü sistemini içselleştirmiş bir siyasal erk ve onunla kafa ve gönül birliği yapacak halkımız, aydınlarımızdan geçecektir.