Eğitim Sen: Yardımcı doçent değişikliği kadrolaşmaya zemin

Eğitim Sen’den yardımcı doçentliğin kaldırılmasına tepki geldi.

cumhuriyet.com.tr

Eğitim Sen ‘’10 soruda yardımcı doçentlik düzenlemesi’’ başlıklı bir çalışma hazırladı. Buna göre, yardımcı doçentliğin kaldırılmasını öngören yasa teklifi ile yetkinin doğrudan YÖK’e verilmek istenmesi, özellikle siyasi iktidar tarafından “yerli ve milli” değerlendirilmeyen büyük üniversitelerde yukarıdan müdahaleye ve kadrolaşmaya zemin hazırlayacak.

Sendikanın bu konuda hazırladığı sorular ve yanıtları şöyle:

1. Yardımcı doçentlik kalktı mı?

Hayır, daha kalkmadı. Ancak kaldırılmasını öngören yasa teklifi TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na sunuldu.

2. Yardımcı doçentliğin yerine ne getiriliyor?

Teklife göre tüm yardımcı doçentlerin “doktor öğretim görevlisi” kadrosuna geçirilmesi planlanıyor.

3. Bu düzenlemenin gerekçesi nedir?

3 temel gerekçe var. İlki “yardımcı doçentliğin” doçentin yardımcısı şeklinde algılanması, ikincisi bu düzenleme ile doçentlik süreçlerinin hızlanacağı ve üçüncü gerekçe olarak da yükseköğretim kurumlarının daha rekabetçi ve özerk bir yapıya kavuşacağı belirtiliyor.

4. Bu gerekçeleri kenarda tutarsak, örtük amaç ve hedefler olduğu söylenebilir mi?

Elbette “doktor öğretim görevlisi” kadrosunun, 4 yıllık sözleşme statüsü olmasına rağmen zaman içerisinde “ayrıcalıklı” bir kadroya dönüşmesinin ve güvencesiz istihdamın pekiştirilmesinin hedeflendiğini söylemek mümkündür.

5. Yardımcı doçentlik ve “doktor öğretim görevlisi” kadrosu arasındaki temel farklar neler?

Yardımcı doçentlik kadrosu 3 yıllık sözleşme sürelerinde atanmayı düzenlemişken, yasa teklifi ile “doktor öğretim görevlisi” kadrosunda bu süre 4 yıla çıkarılmak isteniyor. Bununla birlikte yabancı dil koşulunda asgari 55 puanı belirleniyor ve bu puanın üzerine çıkma yetkisini üniversitelere devrediyor. Ayrıca “doktor öğretim görevlisi” kadrosuna dair mali iyileştirmeler yapılması da amaçlanıyor.

6. Yabancı dil puanının aşağıya çekilmesi nedeniyle kadrolaşmanın hızlanacağı yönünde eleştiriler var. Bu konuda ne söylenebilir?

Üniversitelerde uzun süredir ciddi bir kadrolaşma var ve son bir yılda da bu kadrolaşmaya eşlik eden ciddi bir tasfiye bulunmaktadır. Yetkinin doğrudan YÖK’e verilmek istenmesinin, özellikle siyasi iktidar tarafından “yerli ve milli” değerlendirilmeyen büyük üniversitelerde yukarıdan müdahaleye ve kadrolaşmaya zemin hazırladığını görmemiz gerekmektedir.

7. Doktor öğretim görevliliği olumlu bir düzenleme mi?

İlk bakışta olumlu bir düzenleme gibi görünse ve makyajlaması iyi olsa da pratikte sorunların derinleşeceği su götürmez bir gerçektir.

8. Atanma süresinin 4 yıla çıkarılması olumlu değil mi?

Elbette olumlu ancak süre sınırının amacı, ilgili akademisyenlerin doçentlik kadrosuna geçişini hızlandırmayı amaçlamaktadır. Fakat söz konusu süre 3 yıl da olsa 4 yıl da olsa, işten atma tehdidine dönüşmekte ve akademisyen üzerinde baskı kurma aracı olarak kullanılmaktadır.

9. Yeni “doçentlik” sistemi olacak?

Doçentlikte sadece sözlü sınav kalkmış gibi bir algı yaratılmıştı. Oysa kanun teklifi metninde “Üniversitelerarası Kurulca yeterli yayın ve çalışmaya sahip olduğuna karar verilen adaylara doçentlik yeterlilik belgesi verilir” düzenlemesine gidilmiştir.

10. Eğitim Sen olarak talep nedir?

Akademik çalışma ortamı; hiyerarşik yapılanmadan kurtarılmalı, ast-üst ilişkisi yerine birlikte üretim esas olmalıdır. Akademik unvanlar; hiyerarşik göstergelere dönüştürülmemeli, ticari nüfuz kaynağı olmamalıdır. İş güvencesi garanti altına alınmalıdır.