Eğitim Sen, Milli Eğitim Şurası'ndan çekildi

Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, "Milli Eğitim Şurası'nda, demokratik ve bilimsel işleyişe dair, sürece daha baştan gölge düşüren bir dizi problem yaşanmıştır. Böylesi bir işleyişle başlayıp sürecek olan bir şuradan eğitim alanında yaşanan problemlere ilişkin sağlıklı tespitler çıkacağına ve uygulanacağına dair umut taşımak mümkün değildir" dedi.

cumhuriyet.com.tr

Eğitim Sen Genel Başkanı Zübeyde Kılıç, yaptığı yazılı açıklama ile 17'nci ve 18'nci Milli Eğitim Şuralarını değerlendirdi. Kılıç, 2006 Yılında düzenlenen 17'nci Milli Eğitim Şurasında alınan kararların hayata geçirilmemesini eleştirdi.

18'nci Milli Eğitim Şurası'nda eğitime dair teorik ve pratik düzlemelerde eksiklikler bulunduğunu kaydeden Kılıç, sendikalardan görüş alınmadığı için yapılan şuranın demokratik olmadığını ifade etti. Kılıç, "Sendika temsilcilerimiz ağırlıklı olarak değerler başlığı gibi daha soyut tartışmaların yürütüldüğü atölye çalışmalarına dahil olmak durumunda bırakılmış, diğer konu başlıkları ile ilgili somut sorun ve çözüm tartışmalarına dahil edilmemişlerdir" dedi.

Katılımcıların düşüncelerini ifade etmeleri için kısa vakit ayrıldığını ileri süren Kılıç, görüşünü şöyle açıkladı: "17'nci Milli Eğitim Şurasında bu süre her konuşmacı için sadece üç dakika olarak belirlenmiştir. Bu şura içinde benzer bir durum olacağı ortadadır. Binlerce eğitim ve bilim emekçisi adına şuraya katılan sendika temsilcilerinin kişisel katılım gösterenlerle aynı sınırlı süre içinde düşüncelerini ifade etmeleri ile şuranın demokratik olması mümkün değildir."

"Kız ve erkek öğrenciler için okullarının ayrılması gibi kararlar çıkabilir" diyen Kılıç, "18'nci Milli Eğitim Şurası'nda, demokratik ve bilimsel işleyişe dair, sürece daha baştan gölge düşüren bir dizi problem yaşanmıştır. Böylesi bir işleyişle başlayıp sürecek olan bir şuradan eğitim alanında yaşanan problemlere ilişkin sağlıklı tespitler çıkacağına ve uygulanacağına dair umut taşımak mümkün değildir. Bu durum ister istemez akıllara şura sonucunda hedeflenenin, kimi illerden şura genel kuruluna taşınacağı kamuoyuna da yansımış olan 'kız ve erkek öğrenciler için okullarının ayrılması' gibi kararların çıkarılması olacağı kaygısını getirebilmektedir" şeklinde konuştu.

'17'nci Milli Eğitim Şurası'nda hayata geçirilmeyen kararlar'

Kılıç, 17'nci Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararların hayata geçirilmediğini ifade ederek alınan fakat uygulanmayan kararları şöyle sıraladı: "Kadrolu öğretmen istihdamına özen gösterilmesi karar altına alınmasına rağmen, sözleşmeli ve ücretli öğretmenlik gibi iş güvencesiz istihdam biçimleri giderek daha da kalıcı hale getirilmeye çalışılmaktadır. Bakan Çubukçu göreve geldiği dönemde bir daha sözleşmeli öğretmen ataması yapmayacağız dediği halde sözleşmeli atamalar devam etmiş en son KPSS skandalı sonrası da Milli Eğitim Bakanlığının çözüm önerisi ücretli öğretmen ataması yapmak olmuştur. OKS'nin kaldırılmasına dair karar alınmış, OKS kaldırılmış fakat yerine bu sınav sürecinde yaşanan sorunları üçe katlayan SBS uygulaması getirilmiştir. Özel gereksinimli çocuklara ilişkin sınıf yetersizliğinden, fiziki koşulların yetersizliğine, öğretmen yetersizliğinden birçok temel soruna dair değerlendirmeler ve bu sorunların kısa sürede çözülmesine dair kararlar alınmış olmasına rağmen özel eğitim sürecine dair bir dizi sorun varlığını korumaktadır. Rehberlik hizmetine okul öncesi eğitimden başlanmalı kararı alındığı halde Milli Eğitim Bakanlığı okullara dair norm kadro belirlemesi yaparken bırakın okul öncesini 1 ve 5. sınıfları dahil etmemiş, bu uygulama Eğitim Sen' in açtığı dava sonucu ile kaldırılmıştır. 'Öğretmen niteliğinin artırılması için eğitim fakültelerinin sayıları ülke gereksinimlerine göre sınırlandırılmalı, Eğitim Fakültelerinin öğrenci kontenjanlarının belirlenmesinde ülkenin kısa ve uzun vadeli gereksinimleri ve eğitimin niteliğinin artırılması hedefleri göz önüne alınmalıdır' dendiği halde tam tersi uygulamalar hayata geçirilmiştir. AKP Hükümeti Gecekondu Üniversite uygulamasına devam etmiştir. Öğretmenliğin bir uzmanlık mesleği olduğunun altı çizilmesine rağmen, öğretmenleri sınıflandırmaya tabi tutan, uzmanlık sıfatı için yeni bir sınava daha girmeyi koşul olarak ortaya koyan ve bu yönüyle yüz binlerce öğretmenin yasayla tanınmış uzmanlık sıfatını hukuksuz yere ellerinden alan 5204 Sayılı Apolet Yasası' nda ısrar devam etmektedir. Ayrıca eğitimin 12 yıla çıkarılması ile ilgili karar olduğu halde bu konuda her hangi bir adım atılmamıştır."

18. MİLLİ EĞİTİM ŞURASI BAŞLADI