Eğitim Sen, 'Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu'nu açıkladı: 5 ayda 182 çocuk istismarı

Eğitim Sen, 2016-2017 eğitim öğretim yılının ardından “Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu”nu açıkladı. Rapora göre, 2017 yılının ilk beş ayında 182 çocuk cinsel istismara uğradı, sokağa çıkma yasaklarından dolayı 300 bin öğrencinin eğitime erişim hakkı ortadan kalktı ve 2017’nin ilk 4 ayında her ay en az 2 çocuk iş cinayetiyle yaşamını yitirdi.

Ozan Çepni
 
Eğitim Sen, öğrencilere karne verilmesinin ardından iktidarın eğitim alanındaki cinsiyetçi tutumunun değerlendirildiği “2016-2017 Eğitim Öğretim Dönemi Eğitimde Cinsiyetçilik Raporu”nu açıkladı. Eğitim Sen’in raporunun dikkat çeken ayrıntıları şöyle:
 
5 ayda 182 çocuk istismarı: Milli Eğitim Bakanlığı çocuk istismarını önlemek için politikalar geliştirmediği gibi konuyla ilgili istatistik tutmaya bile gerek duymuyor. MEB’in cinsel istismarı meşrulaştıran politikaları sonucu, 2017 yılının ilk beş ayında 182 çocuğun cinsel istismara uğradığı ortaya çıktı. Türkiye’de AKP’nin iktidarda olduğu 2002’den bu yana 18 yaşın altında 440 bin çocuk doğum yaptı.15 yaşın altında cinsel istismara uğrayarak doğum yapan çocuk sayısı ise 15 bin 937 olarak kayıtlara geçti. Tüm bu verilere karşın hükümet, çocuklara yönelik istismarı önleyecek tedbirleri almadı. 
 
300 bin çocuk okulsuz: Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği il ve ilçelerde, 2015-2016 eğitim öğretim yılının başından itibaren eğitim hizmeti durdu. Nusaybin’de 32 bin, Derik’te 7 bin, Dargeçit’te 17 bin, Cizre’de 41 bin, Silopi’de 39 bin, Şırnak merkezde 40 bin, İdil’de 24 bin, Sur’da 30 bin, Silvan’da 28 bin ve Yüksekova’da 33 bin, toplamda yaklaşık olarak 300 bin öğrencinin eğitime erişim hakkı doğrudan ortadan kalktı. 2016-2017 Eğitim öğretim yılında da durum değişmemiştir. Sokağa çıkma yasaklarından dolayı öğrencilerin eğitime erişim hakkı ortadan kalktı.
 
Çocuk işçi ölüleri: 2017 yılının ilk beş ayında en az 741 işçi yaşamını yitirdi. 2017’nin sadece mayıs ayında ise yaşamını yitiren 146 işçiden 4’ü kadın 5’i ise çocuk işçilerdir. 2012 yılında 601 bin olan 15-17 yaş arası çocuk işçi sayısı, 2016 yılına gelindiğinde 709 bine ulaştı. İş cinayetleri hız kesmezken, çocuk işçi ölümleri de giderek “yerleşik” bir hal aldı. 2016 yılı boyunca en az 56 çocuk işçi çalışırken hayatını kaybetmiştir. 2017’nin ilk 4 ayında ise her ay en az 2 çocuk iş cinayetine kurban gitti. 
 
Müfredat meşrulaştırıyor: AKP hükümeti, ders kitapları aracılığıyla ideolojisini geleceğe aktarıyor. Çocuklar küçücük yaşta evlensin, evde erkeğin, toplumda da devletin denetimi altında olsun istiyor. Geleneksel kadınlık rollerini İslami kurallar ile meşrulaştırmaya çalışan MEB, eğitimin en önemli unsuru olan ders kitaplarıyla, aile yaşamını kutsayan ve kadını yok sayan politikalarla kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor. Eğitimde cinsiyetçi ifadelerin yaygınlaştığı eleştirilerinin yoğunlaştığı bir dönemde MEB bu ve benzeri kitapların öğrencilere ulaştırılmasına aracı oluyor. Karma eğitime yönelik müdahaleler, eğitimin dinselleşmesi ve çocukların geleneksel rol kalıpları ile yetiştirilmesine yönelik müfredatlar da cinsel istismarın önünü açıyor.
 
‘MEB utancımızı pekiştiriyor’

4+4+4 çocuk işçiliği yaşını 13’e düşürdü 

12 Haziran “Çocuk İşçiliği ile Mücadele Günü” kapsamında açıklama yapan Eğitim İş, MEB’in politikalarının çocuk işçiliğinin önünü açtığını belirterek “Çalışma hayatında 2 milyona yakın çocuk işçi bulunuyor ve çocuk işçilerin yaklaşık yüzde 80’i kayıt dışı çalıştırılıyor. 2016 yılında 56 çocuk iş cinayetleri sonucu hayatını kaybetmiştir. Bütün bunlar ışığında AKP hükümetinin çocukların korunmasına ilişkin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmediği ortadadır. 2012 yılında yasalaşan 4+4+4 eğitim sistemiyle çocuk işçiliği yaşı fiilen 13 yaşa düşürülmüştür. Çocukların işçi olarak çalıştırılmaları, onların en doğal hakları olan eğitim haklarının ellerinden alınmalarına neden olmaktadır. Bu nedenle çocukların çalışmalarına neden olan bütün toplumsal-ekonomik ortam sosyal devlet anlayışı temelinde kamusal olarak yapılandırılmalı ve tüm çocuklar ücretsiz eğitim, sağlık, beslenme ve benzeri en temel haklarına kavuşturulmalıdır” tepkisini gösterdi.